Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1961 E. 2022/385 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1961
KARAR NO: 2022/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14.03.2019
NUMARASI: 2018/637 Esas – 2019/321 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine keşide edilen çeki ciro ederek üzerinde taşıdığını, daha sonra kaybettiğini, bunun üzerine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/743 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası ikame ettiğini, çekin daha sonra davalılardan son cirantanın bankaya ibraz edildiği bilgisinin muhatap bankaca Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasına bildirildiğini, müvekkiline söz konusu çekten dolayı istirdat davası açmak üzere iki haftalık süre verildiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine/istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/92-67EK sayılı ilamıyla görevsizlik karar vererek dosyayı mahkememize göndermiştir. Davalı … A.Ş. vekili savunmasında özetle: müvekkili şirketin dava konusu çeki ticari alacağına ilişkin olarak almış olduğundan iyiniyetli üçüncü kişi konumundadır. Davaya konu çek, davalılardan … firması tarafından cari hesap ilişkisi çerçevesinde borcu karşılığında verilmiştir. Vadesi geldiğinde çek, … Bankası AŞ’ne ibraz edilmiş, bankanın “Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.08.2017 tarih 2017/743 E. Sayılı dosyası ile ödeme yasağı konulmuştur” beyanı ve bilgi vermesi üzerine, bu durum derhal diğer davalı … ‘ne bildirilmiştir. …, uzun yıllara uzanan ticari ilişkisini bozmamak için çek bedelini müvekkil şirkete ödemiş ve çeki iade almıştır. Bu durum, şirket kayıtlarında yapılacak inceleme ile de tespit edilecektir. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla yargılama giderleri ile vekalet ücretinden davacının sorumlu olduğuna karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd.Şti vekili savunmasında özetle; davacı kendi beyanı ile dava konusu çeki, çekteki keşideci imzasını, tarihini, bedelini ve çekin kendisi emrine düzenlendiğini açıkça beyan etmiş aynı zamanda kendi emrine yazılmış işbu çeki kendisi tarafından bizzat cirolanmış bir halde kaybettiğini açıklamıştır. Netice olarak çekte ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı gibi dava konusu çekte herhangi bir sahtecilik de söz konusu değildir. Ciro silsilesine göre … te işbu çeki davacı … dan ciro yolu ile iktisap etmiştir. … Müvekkil şirket çeki …ten ciro yolu ile almış olduğundan, çek bedelini ödeyip çeki iade aldığından müvekkil şirketin iyi niyetli hamil olduğu, kötü niyetli olmadığı, ağır kusurlu olmadığı tam tersine işbu çek nedeni ile mağdur olduğu açıktır. Davacı tarafın aksi yönde hiçbir delili olmadan sadece tek taraflı beyanla çekin kaybolduğu iddiası ile açılan davanın bu nedenle reddi gerekir. Davacı taraf aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, davanın reddini ve dava harç ve giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine, Karar verilmesini talep etmiştir. Davalı müvekkilinin kendisine keşide edilen çeki ciro ederek üzerinde taşıdığını, daha sonra kaybettiğini, bunun üzerine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/743 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası ikame ettiğini, çekin daha sonra davalılardan son cirantanın bankaya ibraz edildiği bilgisinin muhatap bankaca Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasına bildirildiğini, müvekkiline söz konusu çekten dolayı istirdat davası açmak üzere iki haftalık süre verildiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine/istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/92-67EK sayılı ilamıyla görevsizlik karar vererek dosyayı mahkememize göndermiştir. … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirket dava konusu çeki ticari alacağına ilişkin olarak almış olduğundan iyiniyetli üçüncü kişi konumundadır. Davaya konu çek, davalılardan … firması tarafından cari hesap ilişkisi çerçevesinde borcu karşılığında verilmiştir. Vadesi geldiğinde çek, … Bankası AŞ’ne ibraz edilmiş, bankanın “Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.08.2017 tarih 2017/743 E. Sayılı dosyası ile ödeme yasağı konulmuştur” beyanı ve bilgi vermesi üzerine, bu durum derhal diğer davalı … ‘ne bildirilmiştir. …, uzun yıllara uzanan ticari ilişkisini bozmamak için çek bedelini müvekkil şirkete ödemiş ve çeki iade almıştır. Bu durum, şirket kayıtlarında yapılacak inceleme ile de tespit edilecektir. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla yargılama giderleri ile vekalet ücretinden davacının sorumlu olduğuna karar verilmesini talep etmiştir. … Tic. Ltd.Şti vekili savunmasında özetle: Davacı kendi beyanı ile dava konusu çeki, çekteki keşideci imzasını, tarihini, bedelini ve çekin kendisi emrine düzenlendiğini açıkça beyan etmiş aynı zamanda kendi emrine yazılmış işbu çeki kendisi tarafından bizzat cirolanmış bir halde kaybettiğini açıklamıştır. Netice olarak çekte ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı gibi dava konusu çekte herhangi bir sahtecilik de söz konusu değildir. Ciro silsilesine göre … te işbu çeki davacı … dan ciro yolu ile iktisap etmiştir. … Müvekkil şirket çeki … ten ciro yolu ile almış olduğundan, çek bedelini ödeyip çeki iade aldığından müvekkil şirketin iyi niyetli hamil olduğu, kötü niyetli olmadığı, ağır kusurlu olmadığı tam tersine işbu çek nedeni ile mağdur olduğu açıktır. Davacı tarafın aksi yönde hiçbir delili olmadan sadece tek taraflı beyanla çekin kaybolduğu iddiası ile açılan davanın bu nedenle reddi gerekir. Davacı taraf aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, davanın reddini ve dava harç ve giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine, Karar verilmesini talep etmiştir. … San.Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde Özetle; Davaya konu edilen; … – Tatvan ŞB Vade: 16/10/2017 tarihli … seri no’lu 20.000-TL bedelli çek, müvekkil tarafından, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. ile olan ticari alışverişlerinden dolayı borcuna karşılık teslim alınmıştır. Çek’i ticari ilişkisi olduğu iş yaptığı diğer davalı … Şti’ye cirolamıştır. Çek’in vadesi geldiğinde karşılıksız çıkması üzerine, çek 4 gün sonra 20.10.2017 tarihinde, cirolayan diğer davalı …Ltd. Şti.’ye iade edilmiştir Davacı çekin kendisi tarafından cirolandığını ve imzanın kendisine ait olduğunu dava dilekçesinde ikrar etmiştir. Davacı ise hem çekteki cironun kendisine ait olduğunu kabul etmekte, hem hilafı dışında çıktığına dair kanıt ileri sürememekte hem de davalı müvekkilin kötü niyetli olduğuna dair herhangi bir data sunamamaktadır. Belirtilen sebeplerle ve dava konusu edilen çekin yazılmasının hemen akabinde çek’in ciro edene iade edilmesi nedeniyle davacının, … Ltd. Şti. hakkında dava açmasında hukuki yararı bulunmadığından davanın reddini, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava menfi tespit davasıdır.davacı taraf keşidecisi … olan 16.10.2017 vade tarihli 20.000 Tl bedelli … … seri nolu çekin kendileri adına keşide edildiğini davacı tarafın da bu çeki ciro ederek ödeme günü için sakladığını ancak zayi ettiğini belirttiği,davalı … ile herhangi bir hukuki ilişkisinin bulunmadığını,keza diğer cirantacı davalılarla da ilişkisinin bulunmadığını söyleyerek çekin istirdadını talep etmiştir. Davacı tarafın çek üzerinde imzasının bulunduğu bu imzanın inkar edilmediği açıktır. Böylelikle ciro silsilesinde şekli anlamda bir kopukluktan söz edilemeyecektir.Çekin sahteciliğinden de bahsedilmemektedir. Davacı tarafın bu nedenle diğer davalı cirantaların çeki edinmekteki kötüniyetinin ispatı gerekecektir. Davacı tarafın çekin rızası dışı elinden çıktığına dair kesin ve inandırıcı delil sunamadığı ,davalıların çeki ağır kusurla ve kötüniyetle iktisap ettiğine dair herhangi bir delilin de dosyaya sunulmadığı görüldüğü…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 22/10/2018 tarihli duruşmada açıkça davalı … ile davalı … arasındaki hukuki ilişkinin tespiti açısından ticari defterlerin incelenmesinin kendilerince istendiğini, bu yönde mahkemece karar da verilmiş olmasına rağmen ticari defterler üzerinde inceleme yapılmaksızın rapor oluşturulduğunu, Müvekkili tarafça taraf gösterme zorunluluğu bulunması sebebiyle çek cirantaları hakkında da dava ikame etmişse de daha sonra ki cirantaların müvekkili ile hiçbir bağlantısı olmaması sebebiyle öncelikle davlılardan …’in tacir olduğu saptanması üzerine …’in müvekkili ile ve diğer davalılardan … Ltd. Şti arasında ticari bir ilişkinin olup olmadığının ticari defterler ile saptanması gerektiğini, bu yönde bir araştırma yapılmadığını, zira müvekkilinin zilyetliğindeki çekin elinden rızası dışında çıktığını (tam olarak hatırlamamakla beraber Müvekkil çeki En son evine bıraktığını düşünmektedir. Sebebi ise olası Kendisinin olmayacağı döneme denk gelmesi durumunda eşi tarafından bankadan tahsil edilmesi istendiğinden. Fakat müvekkil daha sonra çeki kaybettiğinin farkına varmış. ) ve ne sebeple tacir olan … eline geçtiğinin bilinmediğini, bunun araştırılmasında hukuki yarar varken mahkemenin bu hususu incelemediğini, bununla ilgili talepleri de olmasına rağmen mahkemenin talebi değerlendirmeksizin hüküm kurduğunu, bu nedenle davalı …’in ticari defterlerinin araştırılmasını bunun mümkün olmaması durumunda İkitelli Vergi Dairesi kayıtlarının incelemesi suretiyle müvekkili ile ilişkisinin olup olmadığının tespiti önem arz ettiğinden bu husus atlatılarak sonuca varılmış olmasının eksik inceleme olduğundan mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, Ayrıca alından bilirkişi raporunda da davalı …’in usulüne uygun tutulan ticari defterlerinin olup olmadığı, uygun ise ticari defterlerde davalı … ile bir ticari fatura alım satıma yönelik bir ilişkinin olup olmadığının tespiti gerekirken sadece ticari/kanuni delil niteliği olmayan 09/07/2017 tarihli olduğu iddia edilen ön görüşme formuna dayanarak rapor hazırlandığını, oysa ki bu formun sonradan da hazırlanmasının pekala mümkün olduğunu, bu nedenle söz konusu çek tarihine ilişkin davalı … ile davalı … arasında bir alım satım veya ticari ilişkinin saptanması amacıyla davalı … ve davalı …e ait ticari defterlerinin incelenemesi gerekirken bu defterler incelenmeden hazırlanan bilirkişi raporu yerinde olmamasına rağmen mahkemece doğrudan bu rapor esas alınarak sonuca gidilmesinin yerinde olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdadı ve menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu çek fotokopisinin incelenmesinde; lehtarının davacı … , keşidecisinin …, keşide tarihinin 16.10.2017, bedelinin 120.000 TL olduğu, lehtar ve ilk ciranta … ve sırasıyla …, … Ltd. Şti, …Ltd. Şti ( cirosu iptal edilmiş), …A.Ş isimli cirantaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Çekin son ciranta … A.Ş tarafından ibrazı ile ödeme yasağı nedeniyle çeke şerh verildiği, sonrasında çekin karşılığının tahsil edilememesi üzerine cirantalardan …Ltd. Şti tarafından çek bedeli sonraki cirantalara ödenmek suretiyle bu şirkete geri döndüğü, bu davalı şirket tarafından da mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde; çekin ciro zincirinde bir kopukluk bulunmadığı, davalıların iktisabında ağır kusur veya kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından getirilen herhangi bir kanıt bulunmadığı, davalı … Ltd. Şti ye çeki ciro eden … arasında, davalı şirket ile ticari ilişkisinin olduğuna dair bir kaydın yer alıp almamasının da davalı … Ltd. şirketini kötüniyetli veya ağır kusurlu hale getirmeyeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin davalı … ile davalı … Ltd. Şirketi arasındaki ticari ilişkinin tespiti yönünden bu davalıların ticari kayıtları incelenmeksizin hüküm kurulmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Kaldıki dosyaya yansıyan belgeler ile alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, davalı …’ in dava konusu çek keşide tarihinden önce 30.06.2017 tarihinde şirketinin vergi dairesi kayıtlarından resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dava konusu çek nedeniyle menfi tespit isteminde de bulunulmuştur. Yukarıda belirtildiği üzere dava konusu çekin dosyadaki fotokopisinin incelenmesinde, lehtarının davacı … oluduğu, lehtar ve ilk ciranta … imzası ile sırasıyla …, … Ltd. Şti, …Ltd. Şti ( cirosu iptal edilmiş), …A.Ş isimli cirantaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı lehtar ciro imzasının sahte olduğu gibi bir iddiada bulunmayıp, imzalı şekilde çeki zayi ettiğini ileri sürmektedir. Buna göre lehtar cirosu ile çeki eline geçiren … e karşı menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından çekteki imzasının sahteliği ileri sürülmediği gibi, çekin rızası dışında elinden çıktığına ilişkin herhangi bir kanıt da sunmadığı anlaşılmaktadır. Kıymetli evrak olan çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğu, çekin yetki hamilinin iktisap nedenini ve şeklini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin menfi tespit istemine ilişkin davanın reddi kararı da sonucu itibariyle yerinde görülmüştür. Buna göre davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde değildir. Esasen kıymetli evrak olan çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğu da gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararı sonucu itibariyle yerinde olup, davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.