Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1959 E. 2022/386 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1959
KARAR NO: 2022/386
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26.03.2019
NUMARASI: 2017/1146 Esas – 2019/271 Karar
DAVA: Gayri nakit alacak tutarının depo edilmesi talebi
Taraflar arasındaki gayri nakit alacak tutarının depo edilmesi talepli açılan (Bankacılık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında arasında Genel Alacaklı Cari Hesap Sözleşmesi imzalandığını ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra davalının talebi üzerine kendisine çek karnesi verildiğini, noter kanalıyla davalıya çek yapraklarından ötürü 28.530,00-TL borcunun bulunduğunun ve borcun ödenmemesi durumunda yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı tarafça ihtara rağmen borcun ödenmediğini belirterek davanın kabulü ile 28.530,00-TL gayrinakdi kredi borcunun müvekkilinin faiz getirmeyen bir hesabına depo edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Ümraniye olduğunu, müvekkili şirketin TMSF tarafından yönetildiğini, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle adli makamlarca şirket yetkililerinin göz altına alındığını ve ilgili evraklara da ulaşmanın zor olduğunu, davaya konu çek yapraklarına ilişkin herhangi bir bilgi sunulmadığını, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, Mahkemece tüm vakıaların açıklattırılmasının gerektiğini, müvekkilindeki tüm boş çeklerin, şirkete kayyum atanmasından sonra ilgili bankalara iade edildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında sözleşme, ilgili kayıtlar ve taraf delilleri dosya arasına alınmıştır. Mahkememizce iddia, savunma, toplanan deliller ile banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış; bilirkişi raporunda özetle; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bankaların çek yaprağı başına ödemek zorunda oldukları sorumluluk tutarlarının depo edilmesini “Bankanın şahsi sorumluluğu olması ve sözleşme ile davalılara tahmil edildiğine ilişkin keşideci ile banka arasında sözleşmede açık düzenleme bulunmaması nedeniyle” asıl borçlu keşideci ile kefillerinden talep edemiyecekleri, davacı bankanın çek bloke talebinde bulunabileceğine dair açık hüküm bulunan sözleşme ibraz etmesi yada Mahkemece blokesinin istenebileceği kanaatine varılması halinde 12 çek yaprağı için 1.410,00 x 12 = 16.920,00 TL tutarında depo talebinde bulunmasının mümkün olduğu, fazlaya ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaat sunmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı banka ile davalı kredi borçlusu … AŞ arasında 01/04/2015 tarihli 125.000,00 TL tutarında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı … AŞ’nin ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının yer aldığı, davacı banka tarafından sözleşme kapsamında davalı … Tic. AŞ’ye çek karnesi teslim edildiği, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 29/06/2017 tarih ve … numaralı ihtarnamesi ile tedavülde olan çek yapraklarının yasal sorumluluk tutarı olan 28.530,00 TL’nin 3 gün içinde depo edilmesinin talep edildiği, davalı tarafından bir kısım çeklerin iade edildiği ancak 12 adet çekin iade edilmediği belirlenmiştir. Çek sorumluluk bedellerinin ödeme yükümlülüğü yasayla bankaya verildiğinden bankanın müşteriden çek yasal sorumluluk bedellerinin depo edilmesini isteyebilmesi için, banka ile müşteri ve kefil arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesinde bu yönde açık bir düzenleme olması gerekmektedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelendiğinde çek yapraklarının depo edilmesinin talep edilebileceği yönünde bir düzenlemenin yer almadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile … TİC. A.Ş. arasında Genel Alacaklı Cari Hesap Sözleşmesi imzalandığını ve adı geçen firmanın talebi sonrası gerekli tetkikler yapılmak suretiyle firmaya çek karnesi teslim edildiğini, Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi hükümleri doğrultusunda temerrüde uğramış olan davalı şirketin kredi hesaplarının Beyoğlu … Noterliği’nin 29/06/2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kat edildiğini, kat ihtarnamesinin davalıların kredi ve kefalet sözleşmelerindeki adreslerine tebliğ edildiğini, Mahkeme dosyasına sunulan 23.11.2018 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere yer verildiğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yer verilen hususlar itibariyle belirttikleri gibi; bilirkişinin taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde borçlu ve kefilden çek depo talebinde bulunulacağına dair bir maddeye rastlanılmadığından bahisle depo talebinde bulunulamayacağına dair tespitlerinin, hukuki konulardaki eksik tespit ve hatalı yorumlardan kaynaklandığı somut ihtilafta hak ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmadığı ve kabulünün hukuken mümkün olmadığını, esasen, dava konusu toplam 20 adet çek bulunmakta olup, söz konusu çek yapraklarının davalılara teslim edildiği ve söz konusu çek yaprakları sebebiyle davalıların sorumlu olduklarının tespit edildiğini, tüm bu maddi husus ve gerçekliklere rağmen bilirkişi hukuki tespit ve değerlendirme yapmak suretiyle mahkemeye sözleşme kapsamında gayri nakit riskin depo edilmesine dair düzenleme bulunmadığı görüşüne yer verdiğini, mahkemenin de bilirkişi raporu doğrultusunda sözleşmenin bir bütün teşkil edecek diğer hükümleri itibariyle değerlendirme ve inceleme yaptırmaksızın davanın reddine karar verdiğini, mahkemenin gerek kredi sözleşmeleri gerekse, bilirkişi raporuna vaki itirazlara itibar etmediğini, davalılar tarafından dahi dava konusu çeklerin teslim alınmadığı beyan edilmediğini, bilakis kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu çeklerin müvekkili bankaya iade edildiği beyan edildiğine göre dava konusu çeklerin davalı tarafça teslim alındığının şüphesiz ortada olduğunu, dava konusu çeklerin davalılara teslim edildiğine dair taraflar arasında ihtilaf bulunmamakla birlikte çeklerin teslimi aşamasında davalı firma adına alınan talep ve talimat dahi bu hususu açıkça ispat eder mahiyette olduğunu, öncelikle, bilirkişinin teslimin ispat edilmesine dair değerlendirmelerine itibar edilmesi hukuken mümkün olmadığını, söz konusu somut verilere rağmen bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki yorumu, takdir ve değerlendirmesi yerel mahkemeye ait iken sözleşme hükümlerini eksik ve hatalı yorumlanarak sözleşmede yasal düzenleme olmadığından bahisle depo talebinde bulunulmayacağını ifade edildiğini, mahkemede tüm bu tespit ve değerlendirmelere itibar ederek hüküm kurduğunu, bilirkişinin mahkeme kanaatini yanıltıcı somut ihtilafta hak ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmayan yorum ve değerlendirmelerinin taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile dahi bağdaşmadığını, Kefalet sözleşmesi hükümlerinin de davalıların gayri nakdi kredi borçlarındaki hukuki sorumluluk ve yükümlülüklerini açıkça düzenlendiğinin görüldüğünü, davalıların gayri nakit kredi borcuna ilişkin olarak hukuki sorumluluk ve yükümlülüklerini ifade ettiğini, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmelerinde yer alan söz konusu düzenlemelere rağmen bilirkişi tarafından sözleşmede düzenleme yer almadığından bahisle hukuki değerlendirmelerde bulunulması ve mahkeme tarafından bu yönde hüküm kurulmasının hukuken kabul edilemez olduğunu, zira, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gayri nakdi kredi borcundan başka riski bulunmadığını, söz konusu hususun dahi mahkeme huzurunda ikame edilen davanın haklılığını açıkça gösterdiğini, Taraflar arasındaki sözleşmelerdeki mevcut hükümlerin mahkeme huzurundaki davanın haklılığını ispat ve destekler mahiyette olduğunu, dava konusu 12 adet çek ise ihtar tarihi itibariyle hesap kat tarihinde gönderilen kat ihtarı ekindeki ekstrede görüldüğü gibi 12 adet çek *1.410 =16.920 TL olduğunu, dava konusu hesap kat ihtarındaki hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere, diğer adet çekin ihtar tarihi itibariyle toplam gayri nakit riski 11.610-TL olup, 1290*9 adet çekin =11.610 TL olduğunu, bilirkişi raporu ile tüm bu hususların tespit ve teyit edildiğini, kaldı ki davalılar tarafından mahkeme dosyasına sunulan beyan ve deliller kapsamında dahi dava konusu çeklerin davalılara teslim edildiği dahi anlaşıldığını, bu sebeple, usul ve yasa hükümleri ile sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde kredi hesaplarının kat edildiği ve temerrüdün gerçekleştiğini, dava konusu çek yapraklarının davalılara teslim edildiği ve halihazırda sorumluluk tutarlarının müvekkili banka kayıtlarına göre tespit edilebildiği açıkça ortada iken olduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hak ve hakkaniyet ilkeleri ile dahi bağdaşmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı banka tarafından taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi uyarınca çek teminat bedelinin depo edilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı banka şubesi ile asıl kredi borçlusu … A.Ş. arasında 01/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, diğer davalının da aynı tarihli kefalet sözleşmesi ile asıl borçlusunun borçları için müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır. Davacı Banka tarafından Beyoğlu 15 Noterliğinden davalı muhataplara çekilen 29/06/2017 tarih ve 7310 yevmiye nolu ihtarname ile 28.530,00 TL gayri nakit çek bedelinin, tebliğden itibaren bir gün içerisinde yatırılması talep edilmiştir. Davacı bankanın asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri yönünden asıl kredi borçlusu ve kefil olan davalıdan depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde davalıların sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerektiği bilinmektedir. Davalı kefil … A.Ş.’nin sorumluluğu yönünden ilk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi neticesi sunulan 23.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, gayri nakit alacak bakımından davacı bankanın yasa gereği ödeme riski bulunan çek yaprağı bedellerinden davalı kefilin de 01.04.2015 tarihli kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığından sorumlu görülemeyeceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Asıl borçlu ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde kefilin imzası bulunmayıp, banka ile kefil arasında 01.04.2015 tarihli ayrı bir kefalet sözleşmesi imzalandığı ve dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece de bilirkişi raporundaki bu değerlendirme dikkate alınarak davalı kefil yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Yine davacı bankanın asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri yönünden de depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede asıl borçlunun sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerektiği gerekçesiyle, asıl kredi borçlusu davalı yönünden de davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, dosya kapsamında, asıl kredi kullanan … Tes. İnş. … A.Ş ve davacı banka arasında imzalandığı ihtilafsız olan Genel Kredi Sözleşmesinin Geri Ödeme başlıklı 2.7 maddesinin 2. paragrafında bankanın talebini izleyen bir gün içinde gayrı nakit krediler tutarını teminat olarak bankaya yatırılmasının taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı bankanın gayrı nakit alacak için asıl kredi borçlusu yönünden depo talep hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Asıl kredi borçlusu şirket yönünden depo talebinin kabul edilmemesi isabetsiz olup, bu yöndeki davacı istinafı yerinde görülmüştür. Davacı vekilince asıl kredi borçlusunun da sorumlu olmayacağı yönünde tespitler içeren bilirkişi raporuna davacı vekilince itiraz ileri sürülmüş, itiraz dilekçesinde bilirkişi raporunda belirtilen 12 çek dışında bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız şerhi işlenen ve karşılıksız kodunda takip edilen başkaca çeklerde bulunduğu belirtilerek, bu çeklere ilişkin ayrıntılı bilgilerin verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre 20 adet çek yaprağının bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre mahkemece davacının rapora itirazlarının da karşılanması suretiyle ve banka kayıtlarında inceleme yaptırılmak suretiyle, asıl kredi borçlusunun genel kredi sözleşmesinin Geri Ödeme başlıklı 2.7 maddesinin 2. Paragrafındaki düzenleme de gözetilerek, davacı bankanın dava tarihinde davalı kredi asıl borçlusundan depo edilmesini talep edebileceği tutar yönünden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı yapılan inceleme sonucunda, mahkemece davacı itirazlarını giderir şekilde ve asıl kredi borçlusunun genel kredi sözleşmesinin Geri Ödeme başlıklı 2.7 maddesinin 2. Paragrafındaki düzenleme uyarınca davacının dava tarihi itibariyle talep edebileceği depo tutarı yönünden bilirkişi raporu ve hesaplaması yaptırılmaksızın, bu surette esasa etkili olabilecek deliller toplanmaksızın hüküm kurulması nedeniyle, kararın HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 31.03.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.