Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1949 E. 2021/790 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1949
KARAR NO: 2021/790
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2017/240 E.2019/480K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Uluslar Arası Hava Taşımacılğı Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı arasında 21/11/2015 tarihli hava taşımacılık konşimentosunun bulunduğunu, tarafların davacı firmaya ait deri ceket kolisinin … adresindeki alıcıya teslimi için davalı firmaca nakliyesi konusunda anlaştıklarını, malın alıcısının davaya konu malların kendisine teslim edilmediğini bildirdiğini, davalıya ihtarname keşide edilerek paketin bedelinin istediğini, davalının çektiği ihtarname ile borçlarının olmadığını iddia ettiğini, davacı firmayla hiçbir ticari ilişkisi olmadığını beyan etmekte ise de 12/11/2015 tarihli konşimento ve 11/11/2015 tarihli sevk irsaliyesinde kargonun davalı firmaya teslim edildiği bilgisinin bile davalının beyanının gerçeğe aykırı olduğunu ispatladığını, davalı firmaca Moskova’ya sevk edilmeye çalışılan kargonun Rus uçağının düşürülmesi ile ilgili kargaşada kaybolduğunu ya da Rus Hükûmetince el konulduğu algısı yaratarak sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını belirterek, dava değerini 10.000,00 TL gösterip fazla haklarını saklı tutmak suretiyle, hava taşımacılığına konu müvekkili zararının tespiti ile lehlerine tazminata hükmedilmesine, faiz, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirket ile aralarında yapılan anlaşmaya göre müvekkili şirkete taşınacak malların 20/11/2015 tarihinde teslim edildiğinin ileri sürüldüğünü, dava tarihinin 10/03/2017 olduğunu, taşınacak malların tesliminin tarihinin üzerinden on altı ay geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin malların taşınmasıyla ilgili gereken özeni gösterdiğini ve herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek; davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olursa müvekkilinin sorumluluğunun 2.116,90 TL olduğunun tespitiyle, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı ile davalı arasında 21/11/2015 tarihli hava taşımacılık konşimentosunun imzalandığı, … A.Ş’ye Atatürk Hava Limanı yeni kargo terminalinde teslim edildiği, bu şirket tarafından 20/11/2015 tarihinde düzenlenen … nolu AWB ile içeriği; ceket, yelek ve kaban olan taşıma konusu 2 kolu gönderinin Türk Hava Yollarının 22/11/2015 tarih ve … nolu seferiyle Helsinki-Finlandiya … …, … adresine sevk edildiği ancak bu malların Helsinki’de kime teslim edildiği, davacı tarafın Rusya’daki müşterisine tesliminin sağlanıp sağlanamadığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı ve dava konusu malların akıbetinin ne olduğu konusunda herhangi bir bilgi ve belge yer almadığı, davalı tarafından davacı tarafa verilen taşımacılık hizmetinde, taşıma konusu malların Moskova-Rusya adresine sevkinde edimlerini yerine getirmediği için kusurlu olduğunun açık olduğu ve davacı tarafından alıcısına tesliminin gerçekleşmediği bildirilen malların takip ve izlemesinin ağır ihmal içeren bir taşıma olarak telakki edildiği, dava konusu taşımanın gerçekleştiği ülkelerin taraf olduğu uluslararası hava taşıma anlaşmalarının, taşıyıcı sorumluluğunu sınırlayan hükümleri gereğince sorumluluğunun sınırlandığını ileri sürüldüğü, dava konusu malların Finlandiya’ya sevkinde taşımayı bizzat yapmayıp davalı talimatına göre taşıtmayı organize ettiği, bu nedenle davalı malların Finlandiya ülkesine sevkinde fiili taşıyıcı olmadığı, fiili taşıyıcının Türk Hava Yolları olduğu, 28 Mayıs 1999 tarihinde Montreal’de imzalanan ‘14.04.2009 tarihli ve 27200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 26.03.2011 tarihinde ICAO’ya bildirilerek yürürlüğe giren Hava Yoluyla Uluslar Arası Taşımacılığına İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’ hükümlerine göre; davacı ile yapılmış bir taşıma kontratı bulunmadığı, davalı şirket akdi taşıyıcı olarak değerlendirilmemekte olup ve Montreal anlaşmasındaki sorumluluk sınırlamasından yararlanamayacağı kanaatine varıldığı, davalının davacıya verdiği taşımacılık hizmetinde, taşıma konusu malların Moskova-Rusya adresine sevkinde edimlerini yerine getirmediği için kusurlu olduğunun açık olduğu, davalının dava konusu taşımadaki rölü taşımayı bizzat yapmayı üstüne almayan, kendi adına ve müvekkili hesabına eşya taşıtmayı taahhüt eden, taşımayı değil taşıtmayı taahhüt eden ve bu iş için taşıyanla sözleşme yapan taşıma işleri komisyonculuğu olarak değerlendirilerek; 6102 sayılı TTK 928 maddesinin hüküm uyarınca taşıma konusu eşyanın ziyaından sorumlu olduğu ve bu zararın TTK nun 886 maddesinde belirtildiği gibi böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimali bilinciyle işlenmiş, ağır ihmal içeren bir taşıma olarak nitelendirilmesi gerektiği, malların 22.11.2015 tarihinde THY ile Helsinki’ye sevki ile kime teslim edildiği, davacı müşterisine sevk ve tesliminin yapılıp yapılmadığı yönünde bir araştırma ve Rusya/Moskava’da ki davacı müşterisine ulaşması için de takibin yapıldığı yönünde bir delil de getirilmediği, davalı şirketin 6102 sayılı TTK’nun 880 maddesinin (c) bendi uyarınca sebep olduğu ve davacının ticari faturasında belirtilen 152.550 USD değer üzerinden sorumlu olduğu ve tazmini gerektiği kanaatine varılmıştır. Bilirkişi tarafından verilen raporunda, tablo halinde hesaplandığı üzere uğramış olduğu zarar miktarının 152.550 USD olduğu belirlenmiş, davacının talep miktarı ve talep şekli de gözetilmek suretiyle davanın kabulü gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 152.550 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte (ve yıllık %9 faiz oranını geçmemek kaydıyla) davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin taşınan mallar hakkında gerekli özeni gösterdiğini, 24/11/2015 tarihinde bir Rus uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesi olayından sonra bir anda duran Türkiye-Rusya ilişkileri nedeniyle Rusya, ülkeye giriş-çıkışlar konusunda kısıtlamalar meydana getirdiğinden dolayı müvekkili şirketin, bu kısıtlamalar karşısında … A.Ş. ile anlaşarak malların Finlandiya üzerinden Rusya’ya teslimini sağlamaya çalıştığını, müvekkili şirketin, malların Rusya’ya teslimi konusunda üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olduğunu ve gerekli tüm özeni gösterdiğini, Müvekkili şirketin taşınan mallardan sınırsız olarak sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargılama aşamasında alınan raporda imzası bulunan taşıma konusunda uzman bilirkişinin Montreal Konvansiyonu hükümleri gereğince davalının sınırlı sorumluluğuna gidilebileceği yönünde tespitte bulunduğunu, buna rağmen bu yönde değerlendirmelerin hükme esas alınmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla taşınan yükün zayi olması nedeniyle oluşan zararın, taşıyıcı olan davalıdan tahsili istemiyle açılmış bir maddi tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki … A.Ş. tarafından keşide edildiği anlaşılan … yevmiye nolu 17 Nisan 2017 tarihli faturanın incelenmesinde; muhtelif sayıda kaban, ceket ve yelek şeklinde giyim eşyasının konu edildiği, navlun ve sigorta bedeli ile birlikte toplam 101.100 USD olarak gösterildiği, taşıma şeklinin hava yolu olarak, teslim şeklinin de C.I.P. teslim şeklinde belirlendiği görülmektedir. 11.11.2015 tarihli … sıra nolu sevk irsaliyesi, bahsi geçen fatura ile örtüşmektedir. Davaya dayanak Gümrük Beyannamesinin incelenmesinde, göndericinin …, alıcının Rusya Menşei’li yabancı bir şahıs olduğu anlaşılmaktadır. İhracat ülkesi Türkiye şeklinde gösterilmiştir. Dosya içerisindeki 20.11.2015 tarihli havayolu konşimentosunun ihracatçı …, alıcının Fillandiya Helsinki’de mukim bir firma olduğu, taşıyıcının unvanı ise … /Türkiye olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu mallar 20.11.2015 tarihinde Rusya’ya sevk edilmek üzere taşıyıcı …’a teslim edilmekle bu kapsamda düzenlenen 20.11.2015 tarihli konşimentoyla söz konusu iki koli halindeki gönderi Türk Hava Yolları vasıtasıyla Fillandiya Helsinki adresine gönderildiği görülmektedir. Dosya içerisinde söz konusu emtianın Helsinki’de kime teslim edildiğine dair bir belge olmadığı gibi davacının Rusya’daki müşterisine en nihayetinde yapılan bir teslimin varlığını da kanıtlar nitelikte bir delil bulunmamaktadır. Dosya içerisindeki bilirkişi raporunda iki bilirkişinin imzasının olduğu, raporun irdelenmesinde, söz konusu konşimento dava dışı Toll Global tarafından düzenlenmekle davalı …’in davacıyla yapmış olduğu herhangi bir taşıma sözleşmesi bulunmadığından davalı şirketin akdi taşıyıcı olmaması sebebiyle Montreal Konvansiyonu’nda yer alan sorumluluk sınırlandırmasından yararlanamayacağı, bu sebeple davacının dosya içerisindeki ticari faturalarla belirlenen 152.550 USD tutarındaki zararının kadri marufunda olduğu ve söz konusu zararın bütünü ile tazmini gerektiği kanaati belirtilmiştir. Az yukarıda bahsi geçen bilirkişi raporuna ayrıksı olarak hazırlanan heyette yer alan ulaştırma lojistik uzmanı diğer bilirkişinin hazırladığı raporda ise davalının taşıma sözleşmesinde taşıma işleri organizatörü olarak yer aldığı, … A.Ş.’nin akdi taşıyıcı, …’in ise fiili taşıyıcı olduğu, dava konusu konşimentonun üzerinde ”sevkıyat için beyan edilen değer ”yani NDV kaydı olduğu görülmekle, bunun neticesi davalının Montreal Konvansiyonu’nun 22/3. maddesi uyarınca sorumlu olacağı, sınırsız sorumluluğa ancak ürün bedelinin taşıma senedine yazılması ile gidilebileceği, dolayısıyla somut olayda sınırlı sorumluluğun söz konusu olduğu, yükün kaybı halinde mevcut durumda kg başına 19 SDR özel çekme hakkının söz konusu olduğu, dolayısıyla konşimento üzerindeki ücretlendirilebilir net ağırlık 74 kg olmakla SDR’nin konşimentonun düzenlendiği tarihindeki kur değeri üzerinden karşılığı göz önünde bulundurularak yapılan hesaplama neticesi talep edilebilecek 5,497,04 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. İlk derece mahkemesi, davalının zamanaşımı defini 13.12.2017 tarihli duruşma ara kararının 1.maddesiyle, Varşova- Lahey Konvansiyonu’nun 29.maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle reddedip esası incelediği halde; esas yönünden yaptığı yargılamada ise davalının taşıyan değil, taşıma işleri organizatörü olduğu, taşıyan sıfatının bulunmadığı, bu nedenle Varşova- Montreal Konvansiyonu’nun uygulanamayacağı sonucuna varmış ve davayı TTK’nın 938.maddesi uyarınca, taşıma işleri organizatörünün sorumluluğuna dayandırmıştır. İlk derece mahkemesi, uyuşmazlığın tabi olduğu maddi hukuk kurallarını belirlerken böylece çelişkiye düşmüştür. Yine ilk derece mahkemesi, davalının sorumluluğunu TTK’nın 928. maddesine dayandırmış ve davalıyı taşıma işleri komisyoncusu olarak belirlemiş ise de emtianın dava dışı fiili taşıyıcıya teslim edildiğine dair konişmento sunulmuştur. TTK’nın 928. maddesindeki sorumluluk, taşınan mal taşıma işleri komisyoncusunun zilyetliğinde iken oluşan ziya ve hasara ilişkindir. Komisyoncunun, taşıma işleri komisyon sözleşmesinden doğan özen borcunu, yani 918. maddedeki yükümlülüklerini ne suretle ihlal ettiği, bu sıfatla sorumluluğunun neden kaynaklandığı da denetlenebilir bir şekilde ortaya konulmamıştır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ayrık görüş yazan uluslararası lojistik konusunda uzman bilirkişinin tespit ve değerlendirmelerinin nasıl aşıldığı, bu görüşlerin hangi sebeple benimsenmediği de karar gerekçesinde gösterilmemiştir. Karar, bu yönden denetime elverişli değildir. Diğer taraftan, taşıma işleri organizatörünün (komisyoncusunun) aynı zamanda taşımayı da üstlenmesine engel yoktur. Yani, taşıma işleri komisyoncusunun, taşımayı başkasına yaptırabileceği gibi, taşıma işini bizzat üstlenmesi de mümkündür (TTK m.926). Özellikle komisyoncunun, taşıma ücretini de alması, navlun faturasını kendi adına kesmesi halinde, taşımayı da bizzat üstlendiği ve taşıyan sıfatının bulundu kabul edilir. Bu suretle taşıyan sıfatını kazanan kişinin, başka bir kişiyle alt taşıma sözleşmesi yapması veya fiili taşımayı başkasına yaptırması, onun taşıyan sıfatıyla sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; davalının taşımayı da bizzat üstlenip üstlenmediği, bu nedenle akdi taşıyan konumunda olup olmadığı açıkça ortaya konulması gerekirken, bu husu hiç değerlendirilmemiştir. Oysa bu değerlendirme, davalının sınırlı sorumluluğa ilişkin savunması açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, öncelikle davalının taşıyan sıfatının bulunup bulunmadığı hususu, deliller tartışılmak suretiyle ortaya konulmalı, uyuşmazlığa uygulanacak maddi hukuk kuralları buna göre belirlenmeli ve deliller buna göre değerlendirilip sonuca gidilmelidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.06.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.