Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1948
KARAR NO: 2022/58
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2019
NUMARASI: 2017/790 E. – 2019/397 K.
DAVANIN KONUSU: Bankacılık işleminden kaynaklanan alacak.
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkil banka ile davalı firma arasında 15.12.2014 tarihinde … Projesine Özel Destek Hizmeti Alımına İlişkin Protokol imzalandığını ve … adına 05.03.2016 tarihinde davalı … bayi kanalıyla 36 ay vadeli, 4.000 TL meblağlı … ihtiyaç kredisi kullanıldığını, ancak söz konusu kredi ile ilgili olarak nüfus müdürlüğünden müşteri adına ibraz edilen kimliğin sahte olduğunun öğrenilmesi üzerine müvekkili banka tarafından konu ile ilgili inceleme başlatıldığını ve 11.11.2016 tarihli teftiş kurulu raporunun düzenlendiğini, kredi başvurusun ön onay almasından sonra … isimli şahsın 05.03.2016 tarihinde davalı firmaya başvurduğunu ve firma ekranından kredi başvurusunun tamamlanmasının akabinde kredinin aynı gün içerisinde kesin olarak onaylandığını ve söz konusu kredinin onaylandığına ilişkin müşteriye ikinci bir SMS daha gönderildiğini, kredi evrakının tam ve imzalı olması neticesinde 05.03.2016 tarihinde kredi tutarının müşteri hesabına geçtiğini ve otomatik olarak davalı firmanın hesabına havale yapıldığını, kredi kullandırımı öncesinde davalı … bayiine ibraz edilen nüfus cüzdanına ilişkin Karabük Nüfus Müdürlüğünden alınan yazıda “İlgi sayılı yazınızla müdürlüğümüze ekte gönderilen …’a ait nufüs cüzanı gerçek değildir” şekilde belirtildiğini, bankanın uğradığı bu maddi zarardan davalı … bayinin imzalamış olduğu sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu belirterek; müvekkili bankanın uğramış olduğu 4.000 TL’lik maddi zararın, kredinin akdedildiği 05.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle: sahte kimlik kullanarak haksız kazanç temin edilmesinden sözleşmeye göre yükümlülüğünü yerine getirmeyen müvekkil şirketin sorumlu olmadığını, müvekkil şirketçe başvuru sırasında nüfus cüzdanının incelendiğini, tahrifat ve sahtelik gözlemlenemediği için kredi başvurusunun yapıldığını, davacı bankanın krediye onay vermesi neticesinde sistemden sözleşme çıktısı alınarak tüketiciye imzalatıldığını, tüm bilgi ve belgelerin davacı kuruma gönderildiğini, müvekkili şirketçe mağazadaki ürünün teslim edildiğini, müvekkili şirketçe sözleşme hükümlerine, kanuna, ticari örf ve adet kurallarına uygun şekilde gerekli tüm yükümlülükler yerine getirilmiş olduğunu, sözleşmede var olmayan yükümlükler yüklenerek veya yorumlar yapılarak açılan iş davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut durum ile sözleşme hükümleri karşılaştırıldığında davalı tarafından sözleşmenin 12. Maddesinde belirtildiği şekilde dava dışı müşterinin mağaza içerisinde kullanacağı krediye ilişkin …bank sisteminin gerekli gördüğü belgeler üzerindeki bilgilerin doğruluğuna ve uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstererek banka sistemine girildiği ve belgelenerek bankaya ibraz edildiği ve yükümlülüğün yerine getirdiği ayrıca kendisine ibraz edilen nüfus cüzdanı, belge ve sair evrakları ancak gözle inceleyebileceği bunların gerçek ve doğru olduğunu teyit etme imkanının bulunmaması, davacı bankanın bu belgelerin gerçek ve doğru olduğunu teyit etme konusunda davalıya göre daha çok imkana sahip olmasına rağmen davacı bankanın da sahteciliği fark edemeyip kredi kullanımına onay vermesi, ayrıca kredi kullandırılmasında sözleşmenin 13. Maddesinde belirtildiği üzere bankaya gelecek kredi başvurularının inceleme, kabul ve reddi konularının tamamen bankanın inisiyatifinde olduğu, kredinin verilip verilmemesi hususunda bankanın tek karar merci olduğu, kredi kullanımı konusunda davalının karar merci olmayıp sadece kredi kullanımına aracılık yaptığı, kredinin ancak davacı bankanın değerlendirilmesi ve onayı neticesinde kullandırılabileceği, davacı bankanın yalnızca nüfus cüzdanına dayanarak kredi kullandırdığı göz önünde bulundurulduğunda davacı bankanın zararının oluşmasında davalının herhangi bir kusuru olmadığına, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 21. maddesindeki hükmün davalı mağazanın ancak kusurlu olması durumunda işlerlik kazanabileceği anlaşılmakla; davalının, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırılık içeren bir davranışının veya davacının uğradığı zararın oluşmasında herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeniyle davalının zararın giderilmesi konusunda bir sorumluluğu bulunmadığından dolayı davacı tarafından dava dışı üçüncü kişiye kullandırılan kredinin davalıdan tahsili koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yasal ve yerinde görülmüştür. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve … adına 05.03.2016 tarihinde davalı … bayi kanalıyla 36 ay vadeli, 4.000 TL meblağlı … ihtiyaç kredisi kullanıldığını, ancak söz konusu kredi ile ilgili olarak müşteri adına ibraz edilen kimliğin sahte olduğunun öğrenildiğini, bunun üzerine konu ile ilgili müvekkili banka tarafından inceleme başlatılmış olup, 11.11.2016 tarihli teftiş kurulu raporunun düzenlendiğini, raporda da ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere, … ihtiyaç kredisi başvurusunun 05.03.2016 tarihinde … nolu hat ile SMS gönderilerek gerçekleştirildiğini, ilgili numaraya kredinin ön onay aldığına ve kesinleştiğine dair mesajlar gönderildiğini, kredi başvurusun ön onay almasından sonra … isimli şahsın 05.03.2016 tarihinde davalı firmaya başvurmuş olduğunu, firma ekranından kredi başvurusunun tamamlanmasının akabinde kredinin aynı gün içerisinde kesin olarak onaylandığını, söz konusu kredinin onaylandığına ilişkin müşteriye ikinci bir SMS daha gönderildiğini, davalı firma kredi kullandırım öncesinde ilgili şahıstan temin ettiği kimlik belgesini ve şahsın imzaladığı kredi evrakını (Bireysel Bankacılık Hizmetleri ve İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi, ödeme planı, İhtiyaç Kredisi Bilgi ve Talep Formu ve havale talimatı) … sistemi üzerinden müvekkili bankanın Operasyon Merkezine gönderdiğini, kredi evraklarının tam ve imzalı olması neticesinde 05.03.2016 tarihinde kredi tutarı müşteri hesabına geçtiğini ve otomatik olarak davalı firmanın hesabına havale yapıldığını, kredi kullandırımı öncesinde davalı … bayiine ibraz edilen nüfus cüzdanına ilişkin Karabük Nüfus Müdürlüğünden alınan yazıda “İlgi sayılı yazınızla müdürlüğümüze ekte gönderilen …’ a ait nufüs cüzanı gerçek değildir” şeklinde belirlemenin yapıldığını, …’un kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredinin usulüne ve amacına aykırı kullanıldığını, sahte evrak ve belge düzenlemek suretiyle kredi kullanarak haksız kazanç temin edildiğini, bankanın uğradığı bu maddi zarardan ise davalı … bayinin imzalamış olduğu sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu, Müvekkili banka ile davalı bayi arasında imzalanan … Projesine Özel Destek alımına Yönelik Protokol incelendiğinde, “… Projesi Kapsamındaki Genel Hükümler” başlıklı bölümünde “Davalı … bayi, kimlik belgesi üzerinde yer alan mühür ve imzaların teyidini de içeren kimlik doğrulama adımlarını gerçekleştirmekle yükümlüdür, kimlik belgelerinin sıhhatinden sorumludur. Bu yükümlülüğünün ihlali ve sorumluluğunun yerine getirilmemesi halinde ise kredinin hiç açılmamış sayılacağını ve müşteri nam ve hesabına açılan kredi tutarının tamamı ile bu tutara işleyecek cezai faizi söz konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten geçerli olmak kaydıyla nakden ve defaten öder” şeklinde düzenleme yapıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararanının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı şirketin dava dışı müşterisi adına sahte kimlik kullanılmak suretiyle yapılan başvuru neticesi davacı banka tarafından hataen tahsis edilen kredi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2017 tarih 2015/659 esas 2017/77 karar sayılı ilamın incelenmesinde; müştekilerin … ve… , katılanan … , sanığın ise … olduğu, sanığın üzerine atılı suçun dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik olduğu, yapılan yargılama neticesi sanığın sabit bulan eyleminden dolayı mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu kararın 15.03.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 15.12.2014 tarihli … Projesine ilişkin olarak destek alımına dayalı protokol imzalanmış olduğu, söz konusun protokolün 12. Maddesinde “…mağaza/firma, müşterinin mağaza/firma içerisinde kullanacağı kredisine ilişkin …bank sistemini gerekli gördüğü belgeler üzerindeki bilgileri doğruluğuna ve uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstererek banka sistemine girmekle, belgelemekle ve bankaya ibraz etmekle yükümlüdür” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yine protokolün 21. Maddesinde “…mağaza/firmanın bankaya ilettiği kredi başvuru bilgiler orijinal ve belgedeki bilgilere uymuyorsa orijinal belgelerde yer alan tarihler hatalıysa, mağaza/firmanın düzenlediği fatura vs. Belgelerde tahrifat veya usulsüzlük var ise mağaza/firma, bankanın karşılayacağı zararlara karşı talep hakkı saklı kalmak kaydıyla bu kredilerin hiç açılmamış sayılacağını, bu durumda müşterinin nam ve hesabına açılan kredi tutarının tamamı ile bu meblağ işleyecek cezai faizi söz konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten geçerli olmak üzere hesaplanacak tutarı nakten ve defaten ödeyeceğini kabul, beyan ve tahaahhüt eder.” şeklinde düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu protokolde davalının bayi sıfatının bulunduğu, bu protokol uyarınca davalı bayinin müşterilerine ait kimlik bilgilerini … sistemi üzerinden davacı bankaya transfer edeceği, davacı banka tarafında kimlik bilgilerine yönelik istihbari araştırma yapıldıktan sonra davalı bayinin gerekli belgeleri müşterilere imzalatarak davacı bankaya göndereceği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerde; davalı bayinin müşterisi olan …’un adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ile … sistemi içerisinde …’a 36 ay vadeli 4.000,00 TL tutarında tüketici kredisi kullandırıldığı, davalı bayinin kendisine ibraz edilen bilgi ve belgelerin sıhhatinden basiretli bir tacir gibi sorunlu olduğu, dolayısıyla davacı bankanın ortaya çıkan 4.000,00 TL tutarındaki zararını, kredinin kullanıldığı 05.03.2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiziyle birlikte ödenmesinin davacı banka tarafından talep edilebileceği yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır. … ihtiyaç kredisi, müşteriye mağaza içinde iken mağaza personeli tarafından kullandırılan, müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olarak, kredi başvurularının tümünün şube dışı kanallardan gerçekleştirildiği bir kredi çeşidi olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davalı şirketten ürün alımında kullanmak üzere dava dışı … adına SMS yoluyla kredi başvurusunda bulunulduğu, başvuruların SMS ile onaylanması üzerine davalıya başvurularak firma yetkilisine kimlik belgesi ibraz edilmesi ve davalının … sistemi üzerinde müşterilerin kredi başvurusunu görünteleyerek kredi başvurusunu tamamladığı, gerekli belgeler temin edilerek taranıp davacı bankaya gönderildiği, kredi tutarlarının aynı tarihte müşteriler hesabına geçirilerek davalı bayinin hesabına virman yapılmak suretiyle kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, kredi kullanımına ilişkin gerekli belgeleri davacı banka şubesine süresinde teslim etmiştir. Müşteri adına ibraz edilen kimlik belgesinin sahte olması, bu madde kapsamında davalı bayinin sorumluluğunu gerektirmeyecektir. Protokolün 21. maddesinde ise bankanın zararının, kredi başvuru bilgileri ile orijinal belgelerdeki bilgi uyumsuzluğu, metin veya imzalardaki tahrifat, sıhhatsizlik ve sahtecilik bulunması ve orijinal belgelerdeki tarihlerin hatalı olması sonucunda oluşması halinde, zararın bayi tarafından giderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, kredi başvuru evrakları ile birlikte şubeye teslim edilen dayanak belgeler arasındaki uyumsuzluğu ve belgeler üzerindeki tahrifat ve sahteciliği yaptırıma bağlanmıştır. Somut olayda ise müşterinin davalıya sunduğu belgeler ile davalının bankaya teslim ettiği belgeler arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Sahte kimlik belgesi kullanılması bu madde kapsamında kalmadığından ve kimliğin sahte olduğunu davalının anlaması mümkün olmayıp bu konudaki istihbarat çalışmasını yapma yükümlülüğü davacı bankaya ait olduğundan, sahte kimlik belgesi kullanılması sonucunda tahsis edilen krediden kaynaklanan zarar nedeniyle davalının sorumluluğuna gidilmesi mümkün görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.