Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1936 E. 2022/233 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1936
KARAR NO: 2022/233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.07.2019
NUMARASI: 2017/1144 Esas – 2019/897
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin teknoloji alanında hizmet verdiğini, bu kapsamda davalıya sattığı 320 adet ürüne ilişkin 16/12/2016 tarihinde e-fatura düzenlendiğini, faturanın 61.122,85 TL’lik kısmının ödenmemesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının, müvekkiline herhangi bir mal satıp teslim etmediğini, bu kapsamda müvekkiline mal teslim edilmediği gibi faturalarının da tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Satım sözleşmesinde, sözleşmeye konu emtianını usulüne uygun şekilde alıcıya teslim ettiğini kesin delillerle kanıtlama yükümlülüğü Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı içtihatlarına göre satıcıya aittir. Somut olayda faturanın, tebliğ edildiği kanıtlanmadığı gibi, fatura tebliğ edilmiş olsa dahi itiraz edilmemesi faturanını içeriğinin kesinleşmesine sağlayacağı bunun dışında faturanın düzenlenip tebliğ edilmesinin mal ve hizmetin verildiğine kanıt olmayacağı anlaşılmıştır O halde satıcı satım konusu emtiayı alıcıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Mahkememizce HMK’nın 140.maddesi gereğince verilen süreye rağmen teslime ilişkin belgeler sunulmadığı gibi davacı yemin deliline de başvurmamıştır. Bu durumda davacının davasının kanıtlanmadığı, davacı defterinde davalı aleyhine oluşturulan virman kaydının belgesinin bulunmadığı ve alacağın fiktif olduğu anlaşılmakla davacının kanıtlanmayan davasının reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …edilmediği kabul edilerk haciz işlemlerinin yapıldığı, borçlunun şikayeti üzerine Bakırköy 5.İcra Mahkemesinin … esas sayılı dosyasıyla tebliğin usulsüz olması nedeniyle ödeme emrinin tebliğ tarihinin 02/10/2017 olarak kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu nedenle borç ve ferilerine yönelik itirazın süresinde olduğu…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davada, dava konusu ticari satımdan kaynaklanan zararda müvekkili şirketin aleyhine verilen karar hukuka aykırı bir karar olduğunu, çünkü davalı tarafın kendi aleyhinde başlatılan icra takibinin içeriğini kabul etmediği ve talep edilen alacağa ilişkin bir ticari alışveriş yapılmadığı yönündeki itirazının gerçeği yansıtmadığını, itirazın içeriğinde salt matbu ve mücerret nitelikte, hiçbir somut ve hukuki vasfı olmayan beyanların yer aldığını, zira davalının dava konusu maddi vakıada taşıdığı sorumluluğu bertaraf edecek veya aksini kanıtlayacak tek bir gerekçesi dahi bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı 31.12.2012 tarihli virman kaydı sonucunda davalı borçlunun müvekkili şirkete 207.122,82 TL borcu olduğunun tespit edildiğini, Bununla birlikte TTK’nın 18. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenleme gereği, davalı tarafın söz konusu faturanın bilgisi dahilinde olmadığı ve faturaların tek taraflı olduğu yönündeki iddialarının bu madde kapsamında basiretli davranma yükümlülüğüne aykırı olduğunu, kaldı ki davalı tarafın davaya konu faturalara yasal süresinde itiraz etmemekle beraber işbu faturalara yönelik kısmi ödemelerde bulunduğunu, bilirkişi tarafından da tespit edilen 207.122,85 TL’lik meblağdan davalının müvekkili şirkete yaptığı kısmi ödeme (146.000,00 TL) çıkarıldığında kalan miktarın takip başlattıkları asıl alacak miktarı olduğu (61.122,85 TL) da görüldüğünü, davalı tarafça yapılan ödemelerin tevilli ikrar niteliğinde olup taraflar arasında ticari ilişki olduğunun kanıtı olduğunu, 31.12.2012 tarihli 2259 madde numaralı yevmiye defteri kaydına dair fatura ve ticari defter kayıtlarının söz konusu borcu doğruladığını, davalı tarafın faturaya herhangi bir itirazı olmadığını, Yargıtay 15. H.D. 23.01.2017 T., 2016/4087 E.,2017/261 K.sayılı kararında da bu durumun belirtildiğini, Mahkemece uyuşmazlığa konu dava dosyasının teknik inceleme için bilirkişiye gönderildiğini ve konuya ilişkin bilirkişi raporu düzenlendiğini, ancak mezkur raporda teknik incelemeler yapılmamış olup işbu nedenle söz konusu raporun hatalı düzenlendiğini, itirazlarında belirttikleri üzere, bilirkişi raporunda davacı tarafça öne sürülen fatura ve belgelerin hiçbir makul sebep olmaksızın dikkate alınmamasının kabul edilemez olduğunu, Müvekkili şirketin davalı şirkete satmış olduğu 320 adet teknolojik ürünün e-fatura yoluyla faturalandırıldığını, ancak söz konusu malların teslimine yönelik olarak sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu da bulunmadığını, e-arşiv uygulamasına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği … Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “… Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Getirilen e-fatura Uygulamasına Kayıtlı Mükellefler Arasında Yapılan Satışlar” başlığı altında yer alan “E-fatura Uygulamasına kayıtlı kullanıcılara düzenlenecek elektronik faturada, düzenleme tarihi yanında düzenleme zamanının da saat ve dakika olarak gösterilmesi halinde elektronik faturanın kağıt çıktısı irsaliye yerine geçer.” hükmü gereğince sevk irsaliyesi düzenlenmesinin de zorunluluk arz etmediğini, bilirkişinin kendilerince sunulan e-fatura suretini dikkate almaksızın rapor oluşturmasının ve mahkemenin de işbu raporu hükme esas almak suretiyle değerlendirerek karar oluşturmasının kabulünün mümkün olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, 16.12.2016 tarihli e fatura kapsamındaki malların davalıya satıldığını, davalının yaptığı kısmi ödeme sonucu bakiye 61.122,85 TL alacaklı olunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise fatura konusu malların tesliminin kanıtlanması gerektiğini ileri sürerek davacıya bakiye borcun bulunmadığını savunmuştur. Fatura tanzimi tek başına alacağı kanıtlamayıp, fatura konusu mal ve hizmetin davalıya verilip teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı yan üzerindedir. Alacağa dayanak faturanın e fatura olmasının irsaliye düzenleme zorunluluğu getirmemesi, fatura konusu mal ve hizmetin tesliminin kanıtlanması yükümlülüğünü bertaraf etmez. Davacı tarafından fatura bakiye alacağına dayanak malların davalıya teslimi kanıtlanmadığı gibi, mahkemece hatırlatılan yemin deliline de dayanılmamıştır. Kaldı ki mal teslimi kanıtlandığı kabulünde dahi davacı defterlerine göre alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında, davacının davalıya kestiği son dört adet e fatura olan 16.12.2016 tarihli faturalar da dahil olmak zere 21.12.2016 tarihi itibariyle tarafların alacak ve borç bakiyelerinin eşitlendiği ve davalının herhangi bir borcunun kalmadığı, bundan sonra davacının kendi defterlerine “virman” açıklaması ile 31.12.2016 tarihinde davalıyı 207.122,85 TL borçlandırdığı anlaşılmaktadır. Davacının bu davaya konu alacak talebinin ise bu 207.122,85 TL den davalının yaptığı146.000,00 TL’lik ödemeyi düşmek suretiyle bulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı 207.122,85 TL virman kaydıyla oluşturduğu alacağın dayanağını kanıtlayamamıştır. Davalının bundan sonra iki ayrı makbuzla toplam 146.000,00 TL ödeme yapmış olması, davalının bakiye borcu olduğunu da kabul ettiği anlamına gelmez. Buna göre mahkemece kanıtlanamayan davanın reddi yönünde verilen karar isabetli olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılmış olan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30-TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.