Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1918 E. 2022/333 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1918
KARAR NO: 2022/333
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27.06.2019
NUMARASI: 2017/369 Esas – 2019/985 Karar
DAVA: Menfi Tespit – İstirdat
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle dava konusu bir kısım ödenen çekler yönünden istirdat, iade edilen çekler yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 24/04/2014 başlangıç tarihli tek satıcılık sözleşmesi kapsamında müvekkilinin Hatay bölgesinde davalıya ait ürünlerin satışı konusunda tek satıcı olarak yetkilendirildiğini ve sözleşme tarihinden bugüne kadar üzerine düşen tüm yükümlülükleri noksansız şekilde yerine getirdiğini, davalı tarafından yürütülen veya tedarik edilen ürünlerin Hatay bölgesinde alışveriş merkezleri de dahil olmak üzere münhasır satış yetkisinin müvekkiline ait olduğu halde Hatay ili sınırları içerisinde tek satıcılık hükümlerine aykırı olarak müvekkilinin bilgisi ve rızası hilafına davalı tarafça doğrudan veya dolaylı şekilde üçüncü şahıs ve firmalara ürün satışlarının yapıldığını, aynı zamanda müvekkilinin İskenderun’da bulunan mağazasındaki ürünlerin satış fiyatlarını yüksek tutarak … AVM içinde bulunan davalının kendisine ait mağzada aynı ürünlerin haksız rekabet teşkil edecek nitelikte daha düşük fiyatlarla satışa arz edildiğini, bu fiyat farklılığından kaynaklı olarak müşterileriyle sorunlar yaşamasına neden olarak kademeli şekilde satışlarının düşmesine yol açtığını, müvekkilinin söz konusu sorunların sulh yoluyla çözümlenebilmesi için birçok defa davalı firmaya e-posta ve telefon yoluyla ulaşmaya çalıştığını ve son olarak Adana … Noterliğinin 01/11/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, davalı şirketin 04/11/2016 tarihinde tebliğ aldığı söz konusu ihtarnameye rağmen müvekkiline ait çekleri iade etmediğini, tahsile devam ettiğini, sözleşmenin feshinden sonraki döneme isabet eden ve karşılığında herhangi bir ürün sevkiyatı gerçekleşmeyen 10 adet çek bulunduğunu, bu çeklerden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını, davalı şirket tarafından haksız şekilde tahsil edilen 31/12/2016 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/01/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 28/02/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/03/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çeklerin bedelinin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini, 30/04/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/05/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 30/06/2017 tarihli,… nolu, 40.000 TL bedelli, 31/07/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/08/2017 tarihli,… nolu, 40.000 TL bedelli, 30/09/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çekler açısından borçlu olmadığının tespiti ile 10.000 TL tutarındaki maddi tazminatın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin muhtelif şehirlerde belli şahıs ve firmalara … sözleşmesi ile Franchise yetkisi vermekle … adı altında mağazada satışı yapılacak malları bu şahıslara indirimli olarak sunduğunu, malların bu şahıslara indirimli olarak rayiç bedelinin altında sunulması ise franchise ilişkisi ve franchise yetkisi verilen şahısların bağlantı çekler sunması ile mümkün olduğunu, müvekkili ile davacının 24/04/2017 tarihli … sözleşmesi imzalandığını ve sözleşme gereği davacının müvekkiline franchise ilişkisi içerisinde bulunarak müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalayan diğer tüm şahıslar gibi … mağazaları adı altında perakende satış yaptığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin Hatay bölgesinde ürünlerin satışı ve dağıtımı hakkında frachise ilişkisi gereği olarak davacıya verdiğini, yerel reklamların yarı yarıya karşılanacağı, ulusal reklamlarda tüm sorumluluğun müvekkilinde olacağı, mağaza konsepet projesinin bedelsiz olarak hazırlanacağı, müvekkilince mağzada ve merkezde sürekli eğitim sağlanacağı, davalının ise ödemelerini düzenli şekilde yapacağı ve ticari muameleleri usüle uygun yapacağının sözleşme ile hüküm altına alındığını, sözleşmeye aykırı davranılması durumunda müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedileceğinin düzenlendiğini, davacı tarafından 01/11/2016 tarihinde Adana … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarı ile haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerde bulunulduğu ve akde uygun davranılmadığı iddialarında bulundulduğunu ve çeklerin iadeleri talep edildiğini, Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarın keşide edildiğini ve davacı yana sözleşmeyi ihlal ettiğini belirterek “…ihtar tarihinde mevcut 232.304 TL miktarlı cari borç, mağaza açılışında müvekkilince yapılan 30.000 TL dekorasyon ve raf katkı payı, mağaza değişikliğinde müvekkilince yapılan 50.000 TL dekorasyon ve raf katkı payı, reklam gelirleri için 15.476 TL reklam katkı payı olmak üzere toplam 327.780 TL’nin müvekkiline nakit olarak ödenmesi gereği…” davacıya ihtaren bildirildiğini, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşme ve ticari ilişki gereği 31/12/2016 – 30/09/2017 tarihleri arasında ve her bir çek vadesi arasında 1 ay bulunan 10 adet sıralı bağlantı çek sunduğunu, bağlantı çeklerin amacının tarafların sözleşmeden kaynaklı ticari ilişkilerinin işleyişinde kolaylı sağlamak ve karşı yana imtiyazlar sağlamak olup bağlantı çeklerin iadesi talebinin yerinde olmadığını, müvekkilinin sözleşmeye ilişkin tüm edimlerini eksiksiz ve zamanında ifa ettiğini, sözleşmeyi ihlal edecek veya haksız rekabet oluşturacak herhangi bir eylemde bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 24/04/2014 tarihli … sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye göre davacıya Hatay bölgesinde davalı ürünlerinin satışı konusunda yetki verildiği, sözleşmenin feshedildiği, davacı tarafın sözleşme gereğince davalıya sunduğu 10 adet çekin bedelsiz kaldığını, bu nedenlerle bu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığını ve davalıya ödenen çek bedellerinin istirdatına karar verilmesini, diğer çeklerden dolayı borçlu olmadığının tesptine karar verilmesini talep ettiği, banka kayıtları, bilirkişi raporu ve taraf vekillerinin beyanlarına göre; dava konusu çeklerden her biri 40.000 TL bedelli 6 adet çekin ödendiği, geri kalan her biri 40.000 TL bedelli 4 adet çekin ise yargılama sırasında davacıya iade edildiği, tek satıcılık sözleşmesi fesihnamesinde davacının imzasının bulunmadığından geçerli olmadığı, davacı adına imza atan …’ın davacının yetkili temsilcisi olduğuna dair belge sunulmadığı, davalı tarafından yapıldığı iddia edilen 30.000 TL dekorasyon ve raf katkı payı, mağaza değişikliğinde davalı firmaca yapılan 50.000 TL dekorasyon ve raf katkı payı, reklam gelirleri için 15.476 TL reklam katkı payı hususlarının sözleşme sürecinin hangi aşamasında yapıldığının anlaşılamadığı, davalı tarafın 232.304 TL cari hesap alacağı iddiasına ilişkin belge sunulmadığı, ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediği, davacının yasal defterleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu çekler karşılığında davalı tarafça ürün teslim edildiğine yönelik herhangi bir tespitin yapılamadığı, bu nedenle dava konusu çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı ve dava konusu 31.12.2016 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 31.01.2017 keşide tarihli,… nolu 40.000 TL bedelli, 31.02.2017 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 31.03.2017 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 30/04/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çek, 30/05/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çeklerin ödendiği anlaşıldığından bu çeklerin toplam bedeli olan 240.000 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu diğer 30/06/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/07/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 31/08/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli, 30/09/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çeklerin dava tarihinden sonra davacıya teslim edildiği anlaşıldığından bunlarla ilgili davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının ticari zararı için 10.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de; bu zararını kanıtlayacak hiçbir delil ve belge sunulmadığından buna ilişkin davanın reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 31.12.2016 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 31.01.2017 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 31.02.2017 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 31.03.2017 keşide tarihli, … nolu 40.000 TL bedelli, 30/04/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli ve 30/05/2017 tarihli, … nolu, 40.000 TL bedelli çekler nedeniyle toplam 240.000 TL nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, dava konusu diğer çeklerin dava tarihinden sonra davacıya iade edildiği belirtildiğinden bu çeklerle ilgili menfi tespit davası konusuz kalmakla; bu çeklerle ilgili davada karar verilmesine yer olmadığına, davacının maddi tazminat davasının reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerektiğini, İlk derece mahkemesince görülen davanın müddeabihi 410.000,00-TL olup, davanın 240.000,00-TL’lik kısmının kabul edildiğini, kabul edilmeyen 160.000,00-TL’lik kısmı için hükmedilen avukatlık ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava dilekçesine karşı verilen cevap dilekçesindeki hiç bir husus dikkate alınmadan sadece davacı tarafın beyanları doğrultusunda karar verildiğini, cevap dilekçesinde belirtilen hususların dikkate alınıp değerlendirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Sonuç olarak; yukarıda arz edilen nedenlerle mahkeme tarafından davalı müvekkili şirketin defterlerini incelemeden karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzurdaki davada hukuki gerçeğin tam anlamıyla ortaya çıkması için tarafların ticari defterlerinin tam ve eksiksiz olarak incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirkete defterlerin ibrazı için hiçbir ihtaratta bulunulmadığı, kesin süre verilmediği halde sanki kesin süre verilmişi gibi hareket edilerek sadece davacı tarafın beyan ve ticari defterlerine bakılarak hüküm kurulmuş olmasının hukuka aykırı olduğunu, nitekim duruşma zabıtlarına da bakılacak olunur ise müvekkili şirket için defterlerin sunulması yönünde kesin süre verilmediği gibi her hangi bir ihtaratta da bulunulmadığını, bununla birlikte defterlerin sunulup bilirkişi incelemesi yapılması için talepte bulunulmuş ise de bu yöndeki talebin hakkında da karar verilmediğini, ayrıca cevap dilekçesinde belirtilen ve davacı tarafından müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğu mağaza dekorasyonu, raf katkı payı, reklamı katkı payının ne kadar olduğunun tespiti ile ilgili de bir belirleme yapılamadığını, mahkemenin bu hususu açıklığa kavuşturması gerekirken her hangi bir belirleme yapmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda yazılı gerekçe ile ödenen çekler yönünden istirdat, davadan sonra iade edilen çekler nedeniyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında imzalanan 24.04.2014 tarihli … Sözleşmesi ile davacıya tek satıcı yetkisi verilen sözleşme imzalandığı, sözleşmenin davacı tarafından davalıya gönderilen ve davalıya 04.11.2016 tarihinde tebliğ olan, Adana … Noterliğinin … y no lu 01.11.2016 tarihli ihtarı ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya dava konusu yapılan herbiri 40.000 TL tutarlı ileri tarihli çeklerin ( davalı beyanıyla bağlantılı çeklerin ) verildiği de ihtilafsızdır. Davacı dava konusu çeklerin sözleşme feshinden sonra 6 tanesinin ödendiğini, bu çek bedelleri olan toplam 240.000 TL nin istirdadına karar verilmesini, 4 adet çekin ise davadan sonra davalı yanca kendilerine iade edildiğini belirterek bu çekler yönünden davanın konusuz kaldığını ileri sürmüş, banka müzekkere cevabı kapsamında dava konusu 6 çekin tahsil edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece de davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu, taraf beyanları ile banka müzekkere cevapları değerlendirilerek, 6 çek bedelinin davalıdan istirdadına, 4 adet çekle ilgili davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının uğradığı zarar nedeniyle tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilince, davacının da cari hesap nedeniyle kendilerine 232.000 TL ve sözleşme uyarınca mağaza dekorasyonu, raf katkı payı, reklam katkı payı olmak üzere 95.476 TL borcu bulunduğunu ancak bu hususun mahkemece değerlendirilmediğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davalı vekilince cevap dilekçesinde bu hususlara yer verilmiş olmakla birlikte, bu yönde iddia ettiği alacakları bakımından takas mahsup definde bulunulduğu açıkça belirtilmediği gibi, iddia edilen bu alacak kalemlerine ilişkin olarak harcı ikmal edilerek açılmış bir karşı davası da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece de davacı tarafından açılan eldeki istirdat ve menfi tespit talepleri yönünden değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuş olması isabetli olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince yalnızca davacı defterleri inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alındığı, 01.11.2018 tarihli duruşmada talep etmelerine rağmen davalı defterleri incelenmeksizin hüküm kurulmasının doğru olmadığını, ön inceleme duruşmasında usule uygun defter inceleme ara kararı da kurulmadığını, bu yönüyle ihtarat da yapılmadığını ileri sürerek istinaf nedeni yapılmıştır. Davalı yanın ön inceleme duruşma ara kararları uyarınca mahkemece belirtilen inceleme gününde defterlerini inceleme için sunmadığı ihtilafsızdır. Davalı vekilince istinaf dilekçesinde belirtildiği üzere 01.11.2018 tarihli duruşmada müvekkili defterlerinin incelenmesi talep edilmiş olmakla birlikte, yine davalı vekilince mahkemeye sunulan 06.11.2018 tarihli beyan dilekçesi ile müvekkili defterlerinin incelenmesi yönündeki 01.11.2018 tarihli taleplerinden vazgeçildiğinin bildirildiği , mahkemece de davalı vekilinin bu beyan ve talebinin 27.12.2018 tarihli duruşma tutanağına geçirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin, müvekkilinin defterlerinin mahkemece yasa ve usule aykırı olarak inceletilmediği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı vekili, davacının 10 adet çek tutarı 400.000 TL ve tazminat istemine ilişkin 10.000 TL yönünden toplam 410.000 TL tutar yönünden harç ikmali ile dava açtığını, mahkemece 6 çek tutarı 240.000 TL yönünden istirdat isteminin kabul edildiğini, buna göre 170.000 TL yönünden davanın reddine karar verildiğinin kabulü gerektiğini, bu tutar yönünden müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkemece 6 adet çek bedeli 240.000 TL’nin istirdadına, kalan dava konusu 4 adet çekin (toplam tutarı 160.000 TL) ise dava tarihinden sonra davalı yanca davacıya iade edildiği gerekçesiyle, bu 4 adet çek yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davadan sonra davalı yanca dava konusu bu 4 adet çekin davacıya iade edildiği de anlaşıldığından, dava tarihinde davacının bu 4 adet çek yönünden de davasında haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece kurulan hükümde, bu 4 adet çekle ilgili davanın konusuz kaldığına karar verildiği de gözetildiğinde, davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği yönündeki davalı vekili istinafı yerinde değildir. Dava yalnızca 10.000 TL tazminat talebi yönünden reddedilmiş olup, bu tutar dikkate alınarak davalı yararına hükmün 4 nolu bendinin ikinci cümlesinde, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT esasları uyarınca isabetli olarak davalı lehine bu tutar yönünden vekalet ücretine hükmedilmiştir. İstinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 11,995,80 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.