Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1912 E. 2022/332 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1912
KARAR NO: 2022/332
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09.04.2019
NUMARASI: 2017/756 Esas – 2019/444 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracılık işi yapan sigorta acentesi olduğunu, davalıya ait … plaka sayılı aracının 3.706,84 TL bedelli olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası, … plaka sayılı aracının 3.706,84 TL bedelli zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçelerini düzenleyerek … Sigorta’ya ödediğini, ancakyapılan sigorta poliçe bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, araçların trafikten çekilmediği ve üçüncü bir şahsa satılmadığı müddetçe poliçenin zeyil veya iptalinin mümkün olmadığını, müvekkilinin bu suretle 7.413,68 TL alacaklı olduğunu, 06/06/2017 tarihinde … plaka sayılı aracın satışından dolayı poliçesi iptal edilerek 1.726,47 TL bedelin müvekkiline iade edildiğini, kalan bedelin ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, savunmasında özetle; poliçe bedelleri toplamı olan 7.413,68 TL’yi davacı çalışanı olduğunu beyan eden … adlı kişiye elden ödediğini, bu nedenle borcu kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamına göre; davacı sigorta acentesi olup davalıya ait … ve … plaka sayılı araçların zorunlu mali sorumluluk sigortasının … Sigorta A.Ş.adına davacı tarafından düzenlendiği, her bir araç için belirlenen 3.706,84 TL poliçe bedelinin davacı acente tarafından sigorta şirketine ödenmiş olduğu, davalı adına kayıtlı … plaka sayılı aracın 06/06/2017 tarihinde satışı nedeniyle 1.726,47 TL prim bedelinin davacıya iade edilmiş olduğu, bu suretle davacının bakiye 5.687,21 TL alacağının kaldığı, davalı tarafından borcun elden ödendiği iddia edilmiş olmasına rağmen buna ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı, ödeme iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu asıl alacak tutarı olan 5.687,21 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının aracı acente şirketi 07.12.2016 tarihinde … SİGORTA ‘dan olmak üzere sigorta poliçesi düzenlediğini ve düzenlenen sigorta poliçesinde imzasının ve kesin ve kabul edilebilir bir kabul taahhüdümün olmamasına rağmen poliçe bedeli belirlediğini, nitekim poliçede açık olarak görüleceği üzere “sigorta ettiren adı soyadı ve imzası” olarak ayrılan yerin dahi boş bırakıldığını, bu nedenle davacı ile aralarında sigorta ilişkisinin karşılıklı düzenlenmiş bir poliçeye dayanmadığını, ancak tüm bu usul ve yasaya aykırı düzenlenen sigorta poliçesine ilişkin olarak poliçe teslim sırasında acente çalışanı … isimli şahsa poliçe bedelin tamamını elden teslim ettiğini, Yine aracı sigorta şirketi poliçe bedellerinin ödenmesine rağmen icra takibi başlatmışsa da ödeme yapmadığının davacı tarafından düşünülse ve kötü niyetli olarak ikame edilse dahi ödenmeyen poliçe bedellerinin kendilerine ödenmesi için yasa koyucunun belirlemiş olduğu usulüne uygun olarak mehil verilmediğini, kendilerine ihtar gönderilmeyip direk olarak icra takibi yapıldığını, gerek Yargıtay içtihatlarında gerekse uygulamada aracı sigorta acenteleri ve davacı da dahil olmak üzere bedeli teslim almadan veya kombiyo senedine bağlamadan poliçe teslim etmediğini, dolayısı ile kendisine davacı tarafından verilen poliçelerin teslim sırasında elden ödendiğini ve makbuz hükmünde olduğunu, TTK’nın 1430/1. maddesi uyarınca sigorta ettirenin, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlü olduğunu, aksine sözleşme yoksa sigorta priminin peşin ödeneceğini, özel kanunlardaki hükümler saklı olduğunu, sigorta primi nakden ödeneceğini, ilk taksidin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebileceğini, bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili gerçekleşeceğini, Somut olayda davacının söz konusu hüküm gereği kendisi tarafından nakdi ve peşin olarak bedeli aldığını, poliçenin teslim edilmiş olmasının bedellerinin nakdi ve peşin ödendiğine ilişkin kanuni bir karine teşkil ettiğini ve ödenmediğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sigorta prim alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanının kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı asil tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı davalı lehine yapılan sigorta poliçelerinin prim bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise savunmasında sigorta prim borçlarını dava dışı … isimli kişiye ödediğini ileri sürmüştür. TTK’nın 1430. maddesi uyarınca sigorta ettiren, sözleşme ile kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. İddia ve savunma kapsamında davalı tarafından davacı acente aracılığı ile sigorta poliçeleri yaptırıldığı, taraflar arasında sigorta ilişkisinin kurulduğu, poliçe primlerinin dava dışı … Sigorta’ya davacı acente tarafından ödendiği ihtilafsızdır. Davalı prim borcunu dava dışı …’ya ödeme yaparak ifa edildiğini ileri sürmüştür. Buna göre davalının ödeme savunması kapsamında ödemeyi kanıt yükümlülüğü davalı üzerindedir. Davalı tarafından, dava dışı … ile davacı arasında istihdam ilişkisi bulunduğu, bir başka anlatımla, adı geçen gerçek kişinin davacı şirketin ifa yardımcısı ya da çalışanı olduğuna dair kanıt sunulmadığı gibi, dava dışı … isimli kişiye ödeme yapıldığı da yasa ve usule uygun delil sunularak kanıtlanmamıştır. Sigorta poliçelerinin davalıya teslim edilmiş olması tek başına primin ödendiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Buna göre mahkemenin davanın kabulü kararı isabetli olup, aksi yöndeki davalı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yine dava ve takip konusu alacak likit nitelikte bulunduğundan, davacı yararına inkar tazminatına karar verilmesi de isabetlidir. Buna göre ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 291,09 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, miktar itibariyle karar kesindir.