Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1905 E. 2022/457 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1905
KARAR NO: 2022/457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.05.2019
NUMARASI: 2014/748 Esas – 2019/383 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı Devlet Demiryolları vekili tarafından ve katılma yoluyla davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 5015 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat kapsamında EPDK’nın tanzim ettiği dağıtıcı lisansı kapsamında, akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini ve bu faaliyeti çerçevesinde belirlediği noktalarda kendi adı ve logosu altında kurulacak akaryakıt istasyonlarında akaryakıt satış faaliyetini gerçekleştirmek için öncelikle istasyon kurulacak taşınmazın malikleri ile kira sözleşmesi veya intifa hakkı sözleşmesi yaptığını, bundan sonra kullanım hakkına sahip olduğu taşınmaz üzerinde kurulacak akaryakıt istasyon işleticiliğinin malik veya üçüncü kişilere verildiğini, bu kapsamda davalı Devlet Demiryolları Ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün maliki olduğu Mersin İli, Mersin/3 İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmazın üzerinde müvekkili lehine 28/02/2005 tarihinden geçerli olmak üzere 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının müvekkili şirket tarafından peşin olarak ödendiğini, söz konusu taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyon işleticiliğinin, akdedilen bayilik anlaşması ve ekleri gereğince diğer davalı ….’ye devredildiğini, anılan anlaşmalar çerçevesinde, intifa hakkı süresince müvekkiline ait ürünlerin bayi olarak satılacağı inancı ile davalıya akaryakıt istasyonunun faaliyetinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için önemli değere sahip yatırımlar yapıldığını, satış teşvik primi ve başka adlar altında finansal destek ödemelerinde bulunulduğunu, Rekabet Kurumu’nun 13/02/2009 tarihli genel bildirimi ile, 18/09/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin, süreleri ne olursa olsun, yapıldıkları tarihten itibaren ilk beş yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceği, beş yılı aşan süreler bakımından Tebliğde belirtilen muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının belirtildiğini, daha sonra Rekabet Kurumu’nun belirtilen anlaşmaların beş yılı aşan süreler bakımından 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca yasak bir anlaşma olarak değerlendirileceği ve yine aynı Kanun’un 56. maddesi uyarınca geçersiz hale geleceğinin açıklandığını, bu açıklama sonrasında müvekkili lehine 28/02/2005 tarihinden itibaren 10 yıl süreli olarak tesis edilen intifa hakkının ve taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işletilmesi ile ilgili imzalanan anlaşma ve protokollerin 18/09/2010 tarihini aşan kısımlarının geçersiz kılındığını, bu nedenle Devlet Demir Yolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün maliki olduğu taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine tesis edilen hukuksal tasarruf hakkı için davalılara ödenen peşin ivaz bedelinin, geçersiz kılınan (işlenmiş süre) kısma tekabül eden kısmının, Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarı olan 48.939,42 TL’nin Devlet Demir Yolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğünden, münhasıran anılan taşınmaz üzerinde kurumu akaryakıt satış istasyonununu faaliyetinin ve satışının geliştirilmesinde kullanılmak üzere, müvekkili tarafından prim, yatırım destek veya her ne nam altında olursa olsun ödenen ticari teşvik bedellerinin, işlememiş süreye tekabül eden kısmının, Yargıtay içtihatlarına kabul edilmiş denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarından kalan bakiye alacak tutarı olan 155.576,64 TL’nin davalı … Limited Şirketinden, anılan istasyondaki ticari faaliyetin geliştirilmesi için münhasıran davaya konu akaryakıt istasyonunda müvekkili tarafından gerçekleştirilen kalıcı yatırımların (mütemmim cüz niteliğindeki yatırılar, malzeme-teçhizat, demirbaş desteği), işlememiş süreye tekabül eden Yargıtay içtihatlarında kabul edilen denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarı olan 53.000,00 TL’nin davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmek zorunda kalındığını beyanla 48.939,42 TL’nin Devlet Demir Yolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile, 155.576,64 TL’nin davalı … Limited Şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile, 53.000,00 TL’nin davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili savunmasında özetle; mülkiyeti dava dışı Devlet Demir Yollarına ait Mersin İli, … Mahallesi, … Mevkii, …, … parsel sayılı taşınmazların davacının iddia ettiği gibi işleticilik sözleşmesi ile davacı tarafından müvekkiline teslim edilmediğini, halen müvekkili şirketin ortağı olan …’e yap işlet devret modeliyle ve henüz davacı adına herhangi bir intifa hakkı tesis edilmeden çok önce 08/10/1992 tarihinde Devlet Demir Yolları tarafından devredildiğini ve 18 yıldan bu yana müvekkili şirket tarafından akaryakıt istasyonu ve müştemilatı olarak işletildiğini, taşınmazın müvekkili şirket tarafından inşasından sonra davacı ile bayilik sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin şart koşması ve dayatması nedeniyle tapu kaydına lehine 23/02/1995 tarihinde 10 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, intifa hakkının süresinin bitiminden sonra yine müvekkilinin başka bir dağıtım şirketi ile işleticilik ilişkisi kurmasının önlenmesi için davacı tarafından yapılan dayatma sebebiyle davacı lehine 28/02/2005 tarihinde yeniden 10 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, taşınmazın 2002 yılından itibaren rüçhan hakkı gereği birer yıllık kira sözleşmesi ile müvekkili tarafından işletilmeye devam ettiğini, kira bedellerinin Devlet Demir Yollarına ödendiğini, Rekabet Kurumu tarafından 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Yasanın 4. maddesi 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinin 5.a maddesi uyarınca dikey anlaşmalar kapsamında alıcıya belirsiz süreli ya da beş yılı aşan süreli rekabet etmeme yükümlülüğünün yasaklandığını, tebliğ ile rekabet etmemem yükümlülüğüne ilişkin sınırın 5 yıla indirildiğini, yapılan değişikliğin sektörde olumsuz ve karmaşık durumlara yol açmaması için bir geçiş dönemi uygulanmasının uygun görüldüğünü, bu geçiş döneminin 18/09/2005 tarihinde bittiğini, kurul tarafından daha sonra yapılan açıklamalar ile 5 yılı aşacak ve bu suretle anlaşmayı belirsiz süreli hale getirecek yeni sözleşme yapılmasının yasaklandığını ve tebliğden önce yapılıp süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin de 18/09/2010 tarihine kadar muafiyetten yararlanabileceği sonucuna ulaşıldığını, Rekabet Kurumu tarafından, sözleşmelerde 5 yıllık azami uygulama süresinin 2002/2 sayılı tebliğ kapsamında muafiyetten yararlanamayacağına ilişkin kararı doğrultusunda intifa hakkının 5 yılla sınırlanması sebebbiyle ve davacının Meksika Körfezinde sebep olduğu çevre felaketinden dolayı müşteri çevresinden gelen yoğun baskılar nedeniyle müvekkili şirket tarafından ekonomik açıdan daha iyi şartlarla başka bir dağıtım şirketiyle bayilik sözleşmesi akdetmeye karar verildiğini, bu sebeple de Rekabet Kurumunun ve Danıştay 13. Dairesinin yukarıda belirtilen kararlarına atıfda bulunarak davcıya Mersin … Noterliğinin 31/08/2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkilinin bu ihtarnamede bayilik sözleşmesini 01/09/2010 tarihi itibariyle feshettiğini, davacının dayatmalarına artık göz yummayacağını, Rekabet Kurumu tarafından verilen kararlar gereği tapu siciline tescil edilen intifa hakkının terkin edinmesini, müvekkili şirkette varsa ariyet sözleşmesi ve faturalur ibraz edilmek suretiyle alet ve teçhizatın teslim alınmasını, aksi takdirde belirtilen talepler için yasal yollara başvurulacağını ihtar ettiğini, davacı tarafından ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, şimdi ise kötü niyetli olarak teçhizat bedeli talebinde bulunduğunu, davacının, talep ettiği tazminat miktarının kabul edilemeyeceğini, davacının faiz oranı ve faiz başlangıcı konusundaki taleplerine de itiraz ettiklerini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, faize hükmedilmesi anı da dava tarihi olması gerekirken sözde temerrüt tarihi olarak belirtildiğini beyanla tüm hak, alacak ve zarar ziyan talepleri saklı kalmak kaydıyla, davacının davaya dayanak yaptığı intifa hakkının, 4054 sayılı yasanın 4. Maddesine 2002/2 ve 2003/3 sayılı tebliğlere aykırı olması ve zaten fiilen ve hukuken hiç var olmamış olması sebebiyle hükümsüz olduğundan açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; Mahkememizin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, diğer davalının merkezi ve işin ifa yerinin de Mersin olduğunu, intifa hakkı tesis edilen taşınmazın da Mersin’de olduğunu, bu nedenlerle yetkili Mahkemenin Mersin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin davacı ile diğer davalı arasındaki ticari ilişkinin dışında olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin maliki bulunduğu taşınmazı diğer davalıya kiralamış olduğunu, davalının hangi petrol şirketi ile ne kadar süre ile çalışacağına dair herhangi bir müdahalesinin olmadığını, ne sözleşmenin ne de ticari ilişkinin tarafı olduğunu, bu nedenle müvekkiline dava açılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Rekabet Kurumu ve Danıştay kararı incelendiğinde davacının talebinin hukuka aykırı bir şekilde elde etmeye çalıştığı bir menfaat olduğunun anlaşıldığını, diğer davalıyı hukuka aykırı şekilde sözleşme yapmaya zorlayan davacının sözleşmenin başka bir kamu gücü tarafından iptal edilmesi durumunda talepte bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca ticari ilişki içerisinde olmayan müvekkilinden avans faizi de talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ait Mersin İli, Mersin/3 İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde, davacı lehine 28/02/2005 tarihinde 67.800,00 TL bedel karşılığında, 10 yıl süreli intifa hakkı tescil edildiği, söz konusu hakkın 10/08/2011 tarihinde terkin edildiği, davacı ile davalı … Şirketi arasında imzalanan 25/03/2005 tarihli …. İşleticilik Sözleşmesi ile Mersin İli, Mersin/3 İlçesi, …ratiye Mahallesi, … Mevkiinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmazda davalıya, … adına akaryakıt istasyonu işletiliciliğinin verildiği, sözleşmenin 12. maddesi ile süresinin imza tarihinden itibaren 5 yıl olarak belirlendiği, taraflar arasında akdedilen tarihsiz protokolün G. Özel Şart başlıklı maddesinde, davacı tarafından davalı … Şirketine 215.000,00 USD satış geliştirme teşvik priminin ödeneceğinin ve bu bedelden 67.800,00 TL intifa bedelinin düşüleceğinin kabul edildiği, söz konusu hüküm çerçevesinde alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı tarafından davalıya, 249.810,72 TL satış geliştirme teşvik priminin ödendiği, davalı … Şirketi tarafından davacıya gönderilen Mersin … Noterliğinin 31/08/2010 tarihli ihtarnamesi ile Rekabet Kurumu’nun kararları gereği sözleşmenin 01/09/2010 tarihinden itibaren tek taraflı olarak feshedildiği, iş bu dava ile davacının, davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünden intifa hakkının 10 yıldan önce terkini nedeniyle 10 yıl için ödenen bedelden kullanılmayan süreye ilişkin kısmı, diğer davalı …’den ödemiş olduğu satış geliştirme teşvik priminin 10 yıl süre için ödendiği iddiası ile sözleşmenin feshinden itibaren kalan süreye ilişkin kısmı ve her iki davalıdan taşınmazdaki kalıcı yatırımların değerinin tahsili olmak üzere 3 kalem alacak talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Öncelikle intifa bedeli yönünden yapılan değerlendirmede, Rekabet Kurumu’nun 05/03/2009 tarihli kararı ile 18/09/2005 tarihinden önce yapılan ve bu tarih itibariyle kalan süresi 5 yılı aşan dikey anlaşmalar grup muafiyetinden yararlanamayacağından, bu tarih itibariyle davacı adına tescil edilen intifa hakkının kullanılamayacağı, bu nedenle bu tarihten itibaren kalan süreye ilişkin intifa bedelinin iadesinin gerekiği kanaatine varıldığından bilirkişi heyeti ek raporunda tespit edilen 30.149,84 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından davacıya iadesine karar verilmiştir. Satış Geliştirme Teşvik Primi iadesi talebi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı ile davalı … Şirketi arasında imzalanan işleticilik sözleşmesinde bu prim hakkında bir hüküm olmadığı, taraflar arasında imzalanan protokol gereği söz konusu primin davalıya ödendiği, sözleşme süresinin 5 yıl, fesih tarihinin ise sözleşmenin süresinden sonra olduğu, taraflar arasında 5 yıllık bu sözleşmeden sonra yeniden yapılan bir sözleşme veya sözleşmenin intifa hakkı süresi boyunca geçerli olacağına dair bir protokol olmadığı, primin ödenmesine esas sözleşme ve protokolde ise sözleşmenin feshi halinde iade edileceğine dair hüküm olmadığı, bu nedenle davacı tarafça beş yıl süreli olarak yapılan ve bu süre içerisinde yürürlükte kalan sözleşme gereği ödenen satış geliştirme teşvik priminin iadesinin talep edilemeyeceği kanaatine varıldığından talebin reddine karar verilmiştir. Son olarak kalıcı yatırımların iadesi talebi yönünden yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı tarafından davalıya teslim edildiği iddia olunan yatırımlar için tesellüm ve ariyet belgesi sunulmamış ise de, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davalı … Şirketine verileceği kararlaştırılan ve davacının sunduğu faturalar ile ticari defterleri uyarınca istasyonun işletilmesi için elzem olan kalıcı yatırımları sağladığının kabulünün gerektiği, bu noktada yapılan keşif ile düzenlenen raporda tespit edilen kalıcı yatırımların değerinin 7.000,00 TL olduğu anlaşılmakla bu talebin, kalıcı yatırımların her iki davalıya da fayda sağladığı nazara alınarak…” davacının ivaz bedeli talebinin davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden Kısmen Kabulü ile 30.149,84 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kalıcı yatırım talebinin Kısmen Kabulü ile 7.000,00 TL’nin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine, davacının Yatırım Destek ve Prim İadesi talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı Devlet Demiryolları vekilleri tarafından istinaf, davalı …Şti. vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı … Ltd. Şti.’ne ödenen prim bedelinin iadesi talebinin reddinde hukuka uyarlık bulunmadığını, davalı …’a yapılan 249.810,72 TL tutarındaki ödemenin müvekkiline tanınan hukuksal tasarruf hakkı süresi (10 yıl) ile doğrudan bağlantılı olarak belirlendiğini, malik Devlet Demiryolları’na intifa bedeli olarak ödenen tutarın …’a ödenmesi kararlaştırılan bedelden mahsubuna ilişkin söz konusu düzenlemenin, …’la müvekkili arasındaki protokole konulmasının …’a yapılan ödemenin hukuksal tasarruf süresi ile ilintili olduğunu açıkça gösterdiğini, bu açık düzenlemenin aksini gösterecek şekilde …’a yapılan ödemenin bayilik sözleşmesi süresi için yapıldığına dair herhangi bir kayıt da bulunmadığını, protokolde ya da faturada ödemenin 5 yıl için yapıldığına dair bir açıklama/kısıtlama da bulunmadığını, Devlet Demiryolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ödenen intifa bedelinin kalan intifa süresine isabet eden denkleştirici adalet ilkesi uyarınca belirlenmiş güncel değerinin iadesine karar verilmesi gerekirken, güncelleştirme yapılmaksızın hesaplanan tutar üzerinden hüküm kurulmasında hukuka uyarlık bulunmadığını, Davalının iade yükümlülüğünün kusursuz sorumluluğa dayandığını, dolayısı ile davalının iyi niyetli zenginleşen olması dahi denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekliliğini ortadan kaldırmadığını, Yüksek Mahkemenin benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiğini vurgularken davamıza konu olayda bu ilkenin uygulanmaması Anayasa’nın “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” şeklinde düzenlenen 10. maddesine açıkça aykırı olduğunu, Davaya konu olayın YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2015/5936 K. 2016/1131 T. 29.1.2016, YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2014/17812 K. 2015/14591 T. 12.11.2015, YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2015/6511 K. 2015/17289 T. 21.12.2015, YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2001/1576 K. 2001/3730 T. 10.4.2001 içtihatlara konu olaydan hiç bir farkı bulunmadığını, buna rağmen dava konusu olayda denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiği yönündeki temyiz itirazının değerlendirilmediğini, Yukarıda ortaya konduğu üzere davalıya ödendiği sabit olan bedelin intifa güncellenerek ilk ödeme tarihindeki değerine kavuşturulması ve buna göre iadesi gerekli güncel değer tespit edilerek hüküm kurulması gerekirken davalı tarafa yıllar önce ödenen tutarın aynen iadesine karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak intifa bedeline ilişkin talebinin talep gibi karara bağlanmasını talep ettiklerini, müvekkili tarafından dava konusu taşınmaza sağlanan sabit yatırımlara ilişkin bedelin eksik belirlendiğini, ilamda karar tarihinin hatalı yazıldığını, davalı Devlet Demiryolları ve Limanları İşletmesi tacir sıfatına haiz olup, davanın kabul edilen kısmının davadaki talep doğrultusunda avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken yasal faize karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı Devlet Demiryolları vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki itirazının kanuna aykırı şekilde reddedildiğini, zira gerekçe olarak davacı ile diğer davalı arasında ki sözleşme gösterildiğini, tarafı olmadıkları bir sözleşme nedeniyle yetki itirazının reddinin hukuka aykırı olduğunu, Tüm yargılama aşamalarında belirttikleri gibi müvekkili kurumun, davacı ile diğer davalı arasında ki bayilik sözleşmesinin tarafı olmadığını, ikisi arasın da ki şartların ve yükümlülüklerin müvekkilini bağlamasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin kiracı diğer davalı lehine verdiği intifa hakkı kiracının kira sözleşmesinin 10 yıl süre ile davam edeceği anlamına geldiğini, intifa tutarını davacı … diğer davalı adına ödediğini, talep edecekse diğer davalıdan talep etmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, Davacının talebinin eksik borç diye tabir edilen duruma uyduğunu, kendi ürünlerini satması için diğer davalıyı mecbur bırakacak şekilde yapılan iş ve işlemler olduğunu, bu sebeple başka bir kamu otoritesi tarafından kanunlara ve ahlaka ayırır bulunarak iptal edilen sözleşmeden davacının yararlanmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, var olan taşınmazını diğer davalıya sadece kiralayan müvekkili kurumun ticari ilişki içerisine katılması ve ikisi arasında ki anlaşmazlıktan müvekkilinin cezalandırılmasının, kira ve sözleşme hukukuna aykırı olduğunu, yargılama giderlerinin ve harçların dağılımının da hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı dağıtım şirketince kararın bozulması talep edilmişse de dosyada alınan sayısız bilirkişi raporu ve ek raporların tamamında müvekkilinin davaya konu alacağın muhatabı olmadığının açıklandığını, müvekkilinden hak ve alacak talep edilmesinin mümkün olmadığından müvekkili yönünden davanın reddi gerekirken 7.000 TL ye mahkum edilen müvekkilinin açıkça aleyhine karar verildiğinin görüldüğünü, müvekkili aleyhine hükmedilen kısım yönünden kararın kaldırılarak davalı … yönünden davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkili yönünden davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, akaryakıt bayilik sözleşmenin Rekabet Kurulu kararı gereği hükümsüz hale gelmesi nedeniyle intifa hakkının süresinden önce sona ermiş olması sonucunda, davacı tarafından davalı TCDD ye ödenmiş olan intifa bedelinden intifanın geçersiz kalan süresi yönünden ödenen bedelin denkleştirme ilkesi uyarınca güncelleştirilmiş tutarının bu davalıdan tahsili, istasyon için davacı tarafından yapılan kalıcı yatırımların bakiye işlememiş süreye ilişkin ve denkleştirici adelet ilkesi uyarınca güncelleştirilmiş tutarının davalılardan tahsili, davalı …Ltd. Şti.’ne verilen teşvik prim bedellerinin işlememiş süreye tekabül eden kısmının denkleştirici adelet ilkesi uyrınca hesaplanacak güncelleştirilmiş tutarının bu davalıdan tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı TCCD vekillerince, karar veren ilk derece mahkemenin yetkisiz olduğu, mahkemece yetki itirazının reddedilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. İlk derce mahkemesince davacı ile davalı …Ltd. Şti. arasındaki sözleşmede belirlenen yetki şartı uyarınca mahkemenin HMK’nın 17. maddesi uyarınca yetkili olduğu, yine HMK’nın 7. maddesi uyarınca da davalılardan biri hakkında yetkili olan mahkemenin diğer davalı yönünden de yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazının reddi ile davanın görülmesi isabetli olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. Dosyanın incelenmesinde, ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında 25.09.2014 tarihinde alınan bilirkişi raporunda, 28.02.215 tarihinde mülkiyeti davalı TCDD ye ait taşınmaz üzerine davacı lehine on yıllık intifa tesis edildiği, intifa hakkının 10.08.2011 tarihinde tapuda terkin edildiği, intifa tesis edilen tarih ile intifanın terkin edildiği tarih dikkate alındığında kalan sürenin 2.352 gün olup, buna göre intifa hakkından yararlanılmayan süreye isabet eden tutarın 24.050,00 TL olabileceği hesaplanmıştır. Yargılamanın devamında ise Rekabet Kurulu kararı doğrultusunda 18.09.2010 tarihi itibariyle intifa hakkının kalkmış sayılıp, bu tarih dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği yönündeki davacı itirazı üzerine alınan 04.04.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda, bu tarih dikkate alınarak kıstelyevm usulüne göre kalan süreye tekabül eden tutar 30.149,84 TL olarak hesaplanmış, aynı raporda güncellenmiş tutarın ise yapılan hesaplama sonucu 61.623,52 TL olabileceği belirtilmiştir. Mahkemece de gerekçeli karar ve hükümde ek raporda hesaplanan 30.149,84 TL dikkate alınıp benimsenerek hüküm kurulmuştur. Yargıtay 19. HD’nin 2016/19508 E- 2017/6043 K sayılı, 19.09.2017 tarihli emsal kararında işaret edildiği üzere; intifanın terkin edildiği tarihten sonra kalan ve intifanın kullanılmayan kısmına isabet eden intifa ödemesinin herhangi bir semere uygulanmadan ve güncelleştirme yapılmasızın iadesi gerekmektedir. Buna göre somut olayda, davalı taşınmazı üzerindeki intifanın terkin edildiği anlaşılan 10.08.2011 tarihi esas alınarak yapılan bilirkişi raporundaki hesaplama ışığında, intifa hakkından yararlanılmayan süreye isabet eden tutarın 24.050,00 TL olup, bu alacak kalemi yönünden bu tutar esas alınarak davanın kabulü gerekirken, farklı gerekçe ile 30.149,84 TL’ye hükmedilmiş olması isabetsiz olmuştur. Bu sonuca göre de davacı vekilinin intifanın kullanılmayan kısma isabet eden tutarının güncelleştirilmiş tutarı üzerinden karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Bununla birlikte davalı TCDD somut uyuşmazlık kapsamında tacir konumunda olduğundan, intifa hakkından yararlanılmayan süreye isabet eden tutarın avans faizi ile tahsili yönünde hüküm kurulması gerekirken, faizin niteliğinde hataya düşülerek yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu yönüyle davacı vekilinin istinaf başvuru nedeni yerinde görülmüştür. Alacağın bayilik sözleşmesindeki cari hesaptan kaynaklanmadığı, intifa hakkından kaynaklandığı anlaşıldığından, davalı TCDD vekilinin, bu kalem alacak yönünden davacı talebinin müvekkili açısından tümüyle reddi gerektiği yönündeki istinaf başvurusu yerinde olmamakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere, taşınmaz üzerindeki intifanın terkin edildiği anlaşılan 10.08.2011 tarihi esas alınarak yapılan bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda, intifa hakkından yararlanılmayan süreye isabet eden tutarın 24.050,00 TL olduğu anlaşıldığından, davalı TCDD vekilinin hükümde kabul edilen tutar bakımından istinaf başvurusu kısmen yerinde görülmüştür. Bu nedenle da kararın HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Ulaşılan sonuç itibariyle yeniden kurulacak hükme göre yargılama gideri ve vekil ücreti tayini de dairemizce yeniden hüküm altına alınacaktır. Buna göre davalı TCDD vekillerinin yargılama gideri ile ve harçların dağılımı konusundaki istinaf başvurusu da bu surette sonuçlanmış olacaktır. Yargıtay 19. HD’nin 2016/5209 E- 2017/1885 K sayılı, 08.03.2017 tarihli emsal karar içeriği de gözetildiğinde; intifa hakkından bağımsız olarak taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin beş yıllık süre için kararlaştırıldığı ve süresini tamamlandığı, bayilik sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getiren davalıdan sözleşme süresinin sona ermesi nedeniyle satış teşvik primi adı altında ödenen ücretin iadesinin istenemeyeceği, ödenen prim ve teşvik tutarlarının istasyondaki bayilik faaliyetiyle ilgili olup intifa hakkı ile ilişkilendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin prim bedellerinin iadesi talebinin reddinin doğru olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Mahkemece sabit yatırım nedeniyle davacı talebinin değerlendirilmesi için talimat yolu ile keşfen inceleme sonucu inşaat mühendisi ve makine mühendisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alınmış olup bu raporda, davacının sabit yatırım malzemesi olarak talep ettiği malzemelerden yalnız on üç kalem malzemeden ibaret olduğu, amortisman düşülerek dava tarihi itibariyle değerinin 4.759,40 TL olduğu, ekonomik değerinin ise 04.04.2016 tarihli bilirkişi raporu kapsamında 7.000, 00 TL kadar olabileceği tespit edilmiştir. Mahkemece de bu kalem alacak yönünden bu tutarın kabulüne karar verilmiştir. Davacı yanca yapılan sabit yatırımlardan sözleşmenin sona ermesi ve intifa hakkının terkininden sonra davalıların yararlanma imkanı bulunduğu, davacının, keşfen taşınmazda bulunduğu ve davalıya verildiğini kanıtlayabildiği sabit yatırımlarının bilirkişi raporları ışığında 4.759,40 TL kadar olduğu, ekonomik değerinin ise 7.000,00 TL kadar olabileceği anlaşılmaktadır. Bu yatırımların keşfen yapılan inceleme de taşınmaz üzerinde bulunduğu ve kullanıldığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sözleşmenin sona ermesi ve davacı yararına tesis edilen intifa hakkının terkininden sonra sabit yatırımların taşınmaz üzerinde kaldığı, davalı TCDD’ye ait taşınmazda diğer davalının bir başka akaryakıt bayisi olarak bu yatırımları kullanılarak satış işlemlerinin devam ettirdiği, dava konusu sabit yatırımların diğer davalı TCDD ye ait taşınmazda da değer artışına neden olduğunun kabulü gerektiği, davalının bu tesislerle birlikte taşınmazı başka bir bayiye kullandırarak ticari faaliyetine devam ettiği, sabit yatırımların değer artırıcı kısmından malik arsa sahibi TCCD den de tahsili gerektiği, sabit yatırım olarak kabul edilecek olan ve mahallinde yapılan keşifle belirlenen yatırımın bedeli nedeniyle 7.000,00 TL nin davalılardan tahsili yönünde kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin sabit yatırımlara ilişkin hükmedilen bedelin eksik belirlendiği yönündeki istinaf nedenleri ile aynı gerekçe ışığında davalı ….Ltd. Şti. vekilinin de bu kalem alacağın tümden reddi gerektiği yönündeki katılma yoluyla istinaf başvuru nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı …Ltd. Şti. vekilin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekili ile davalı TCDD vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile istinafa konu kararın HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusu yönünden; 1-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Bu davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.903,27 TL nispi istinaf harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Bu davalı tarafından sarf edilen kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davacı vekili ve davalı TCDD vekillerinin istinaf başvuruları yönünden; Davacı vekili ile davalı TCDD vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davacının ivaz bedeli talebinin davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden kısmen kabulü ile 24.050,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu kaleme ilişkin fazla talebin reddine, 2-Davacının kalıcı yatırım bedeli talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bu kaleme ilişkin fazla talebin reddine, 3-Davacının Yatırım Destek ve Prim İadesi talebinin reddine, 4-Alınması gerekli 2.121,00 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin alınan 3.824,15 TL harçtan mahsubu ile artan 1.703,15 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan 4.941,80 TL keşif ve bilirkişi ücreti, 463,70 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.405,50 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 595,85 TL’lik kısmının, davalı …Şirketi’nin sorumluluğu 146,93 TL ile sınırlı olmak kaydıyla, davalılardan alınıp davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafından harcanan 2.212,00 TL harç giderinin, davalı …Şirketi’nin sorumluluğu 498,67 TL ile sınırlı olmak kaydıyla, davalılardan alınıp davacıya verilmesine, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı … Limited Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 18.729,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 9-Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.162,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı TCDD tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bu davalı tarafından yatırılmış olan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılmış olan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 11-Gerekçeli kararın Dairemiz yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; 12-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 13-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 14-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.04.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekiline vekillerine tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.