Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/190 E. 2021/109 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/190
KARAR NO: 2021/109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/02/2017
NUMARASI: 2014/172 Esas – 2017/142 Karar
DAVA: İstirdat/çek bedelinin iadesi
Taraflar arasındaki istirdat/ çek bedelinin iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … Edirne Şubesine ait … çek numaralı, keşidecisi … Tic. Ltd. Şti olan, 03/08/2013 keşide tarihli 4.750,00. TL bedelli çek için İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/366 D.iş 2013/365 Karar sayılı ihtiyati haciz kararı alarak 1 adet çeke istinaden Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığını, ancak söz konusu çekin müvekkili şirket adına düzenlendikten sonra 03/05/2013 tarihinde İstoç Mevkiinde meydana gelen hırsızlık nedeni ile çalındığını ve bunun üzerine Güneşli Polis Merkezi Amirliğine başvurularak şikayetçi olunduğunu ve Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/264 E sayılı dosyasından 22/05/2013 tarihli ödeme yasağı kararı alındığını, söz konusu çekin sahte kaşe ve sahte imza ile cirolanarak tedavüle konulduğunu, çek bedelinin haciz baskısı altında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına nakden ödendiğini, İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/802 E sayılı dosyası ile takibe itiraz davası açıldığını, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/264 E sayılı dosyası ile iptal davasından verilen ara karar uyarınca müvekkili şirketin iş bu çekten dolayı yetkili hamil olduğunun tespiti ve çekin iadesi için dava açmak üzere verilen süre içinde TTK Madde 758 uyarınca iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle takip konusu bir adet çek üzerindeki son yetkili hamilin müvekkili şirket olduğunun tespiti ile TTK Madde 758 uyarınca çekin ve ödenen çek bedelinin iadesine ve asıl alacak üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu çek bedelinin dava tarihinden önce tahsil edildiğini, icra dosyasının bu suretle infaz edildiğini, çek aslının da ödeme yapan keşidiciye iade edildiğini, davacının dava açmakta hukuki yaranının bulunmadığını, çekin dayanağını teşkil eden alacağı fatura ile tevsik etmek sureti ile çeki devralan müvekkilinin yasadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi karşısında kötü niyetinden söz edilemeyeceğini, müvekkili şirkete çeki devraldığı tarihte çek hakkında ödemeden men kararı verildiğine ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığını, kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmadığını beyanla davanın ve kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 22/02/2017 tarihli, 2014/172 Esas – 2017/142 Karar sayılı kararında, “…Somut olayda, ispat yükü üzerinde olan davacının çekin hırsızlık olayına konu araçta bulunduğunu (çekin rızası dışında elinden çıktığını) ve faktoring işlem tarihinde bankaya, keşideciye veya davalıya yapılmış bildirimde bulunulduğunu (davalının kötü niyetli veya çekin iktisabında ağır kusurlu olduğunu) ispat edememiş olması dikkate alınarak senetteki ciro silsilesinin düzgün olması ve senedi ciro ile devralan davalının iyiniyetli ve yetkili hamil sayılması nedenleri ile …” davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket adına düzenlenen çekin 03.05.2013 tarihinde şirket çalışanı … hâkimiyetindeki araçtan çalındığını, söz konusu hırsızlık olayı sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunu, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/264 E. sayılı dosyası aracılığıyla 22.05.2013 tarihli ödemenin yasaklanması kararı alındığını, anılan çekin çalınmasından sonra çekin sahte imza ve sahte kaşe kullanılmak kaydıyla ciro edilerek tedavüle sokulduğunu, davalı şirketin hâkimiyetine geçen dava konusu çek hakkında davalı tarafından İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/366 D.iş 2013/365 K. sayılı ihtiyati haciz kararı alınarak çekin tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin çeki bankaya ibraz etmesi ve ihtiyati haciz ile baskı kurmuş olması üzerine icra dosyasına ödeme yapıldığını, oysaki çekteki asıl yetkili hamilin müvekkili şirket olması ve dosyaya sunmuş oldukları cari hesap ekstresi ile faturalarda keşideciden çek bedeli kadar müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu, Nama yazılı çek üzerindeki imza ile müvekkiline ait imzaların mukayesesi yapılarak alınan 02.02.2016 tarihli raporda imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının da ispatlandığını, Müvekkiline ait tacir çekin ön yüzünde müvekkili şirketin namı yazılı iken ve müvekkili elinde iken çaldırılması, çalan üçüncü kişilerin çekin arka yüzüne sahte kaşe ve imza ile üçüncü kişilerin cirosunu atarak ciro silsilesinde kopukluğa yol açtığını, geçersiz olan çekin geçerli hale getirilerek, hukuki haktan haksız olarak yararlanıldığının sabit olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2005/8578 E. 2005/12726 K. 13.06.2005 T.kararının ekli olduğunu, İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında her ne kadar çekin hırsızlık olayında çalındığını ve bankaya, keşideciye veya davalıya bildirimde bulunduğunu ispat edilemediğinden bahsetmişse de müvekkilinin hırsızlık olayını derhal savcılığa bildirmiş olmasının, çek hakkında ödememe kararı almış olmasının ve yapılan bilirkişi incelemesinde imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının ispatı ile özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, çekin elinden rızası dışında çıkarak üçüncü kişilerce piyasaya sürüldüğünü ispatladığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdadı davasıdır. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu çekin incelenmesinde, keşidecisi … Ltd. Şti., lehtarı davacı … Ltd. Şti. 4.750,00 TL tutarlı ve 03.08.2013 keşide tarihli çek olduğu anlaşılmaktadır. Lehtar davacının ilk ciranta, … Şti’nin ikinci ciranta, …’ün üç nolu ciranta, …’in ise son ciranta olduğu görülmektedir. Dosya kapsamında, … … tarafından keşide edilen irsaliyeli fatura mevcuttur. Söz konusu faturanın incelenmesinde, söz konusu fatura üzerinde … …’ ün imza ve kaşesi bulunduğu ve faturanın borçlusunun … olduğu anlaşılmaktadır. Bu faturadan doğan alacağın 13.750,00 TL’lik kısmı …’e devir ve temlik edilmiştir. Dosya içerisinde kambiyo senedi teslim bordrosu olmakla, … ve … … arasındaki faktoring ve temlik sözleşmesi de mevcuttur.TTK’nın 792. maddesine göre; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” 6361 sayılı Yasa’nın 9/2 maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, TTK’nın 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir. Faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Faktoring şirketinin temlik aldığı çek ile ilgili banka nezdinde araştırma ve inceleme yükümlülüğünden söz edilemez. Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca çek ödeme aracı olup sebepten mücerrettir. Davacının ciro imzasının sahte olduğu bilirkişi raporuna dayanılarak mahkemenin de kabulünde ise de TTK’nın 677. maddesindeki düzenlemeye göre, imzaların istiklali prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, dava konusu çekteki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyi niyetli yetkili hamil konumundadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü olup, davalı … A.Ş.’nin dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu hususunda davacı tarafça yeterli ve inandırıcı delil sunulamadığından, davalı hakkındaki istirdat ve çek bedelinin iadesi davasının reddi yönünde kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinafı yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alınması gereken 59,30 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsiline 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.01.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddeleri uyarınca karar kesindir.