Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/19 E. 2020/1291 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2019/19
KARAR NO : 2020/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI 2015/1099 E. – 2018/920 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, karşı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı asıl davada taraf vekillerinin karşı davada davalı vekilinin ayrı ayrı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin İzmir genelinde … marka ısıtma ve soğutma ürünlerinin satış ve pazarlaması ile bu ürünlerin kullanıldığı doğalgaz dönüşümü taahhüt işi yaptığını, davalı şirketin Ege Bölge Müdürü … tarafından 2014 yılında müvekkiline, … ürünlerinin de müvekkil tarafından pazarlanması talebinde bulunduğunu bu çerçevede müvekkil şirkete; müvekkilin mağazasına teşhir amaçlı kombi ve malzemelerinin, stant ve tabelanın en kısa sürede yapılarak teslim edileceği, tüm araçlarına … logo ve giydirmeleri ile info aracı iç düzenlemelerinin malzemeleri ile birlikte ücretsiz olarak yapılacağı, ayrıca ileride imzalanacak … bayilik sözleşmesine, bir süre daha Vaillant ürünlerini pazarlayabileceği hususlarının taahhüt edildiğini, bu mutabakat çerçevesinde müvekkil şirketin … ürünlerini kullanarak doğrudan üçüncü kişilere … ürünlerinin satış ve pazarlamasını yapmaya başladığını, sözleşmeyle müvekkilinin banka şubelerindeki DBS hesaplarından belli bir vadede otomatik olarak ödenme sağlandığını, ancak gelinen noktada davalının taahhütlerine uymadığını, müvekkil tarafından yeni kiralanan mağaza için gerekli stant ve tabelanın aylarca yapılmadığını, teşhir amaçlı kombi ve malzemelerin konulmadığını, 5 aydan fazla gecikme ile sadece stantlar ile tabelanın gönderildiğini, ancak teşhir amaçlı kombiler ve malzemelerin teslim edilmediğini, müvekkili şirketin yeni dükkanına, davalının gerekli düzenlemeleri yapmaması nedeniyle taşınamadığınden eski dükkanı süresinde tahliye edemediğini, müteahhit firmaya aylarca sonra yeri teslim etmek durumunda kalması sebebiyle 16.000 TL gecikme tazminatı ödendiğini, davalının sözleşme yapmaya yanaşmadığını, bugüne kadar vaat edilen ancak yerine getirilmeyen müvekkil şirket araçlarının … logo ve giydirmelerinin ve info araç düzenlemelerinin bedellerinin karşılanamayacağını beyanla sözleşme imzalanmadığını, davalı şirketin kusuru ile üçüncü kişiye ödenmek zorunda kalınan 16.000 TL’nin davalıdan tahsili gerektiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline keşide edilen ihtarnamede, özel konsept bedeli adı altında 43.855.88 TL talep edildiğini, bu talebe müvekkilince cevabi ihtarnameyle itiraz edildiğini, buna rağmen müvekkilinin DBS hesabından otomatik olarak 43.855.88 TL’nin haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek, 43.855.88 TL’ nin 13.07.2015 tarihinden, 16.000 TL’ nin ise ödeme tarihi olan 03.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının, 02.10.2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesiyle müvekkilinin ana bayi statüsünde olduğunu, sözleşme kapsamında … Bankasında 70.000,00 TL ve … 200.000,00 TL bedelli DBS hesabı açıldığını, 2015 yılında bayilik ilişkisi devam ederken müvekkili şirketin özel mağaza konsepti ve görsel tasarım ile öne çıkan elite bayi statüsü olan … bayilik talebinin müvekkiline iletildiğini, bayilik ilişkisi başlamış olduğundan taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, bu kapsamda davacının ” … Mahallesi ….sokak … Hatay-İzmir” adresindeki mağazasında özel mağaza konseptinin uygulanması için mimarlık firmasının görevlendirilerek, davalıya ait mağazanın … konseptine uygun hale getirildiğini, özel LED tabelanın imal edilerek mağazaya takıldığını, ancak davacının özel konsept uygulaması tamamlandıktan sonra yıllardır çalıştığı … şirketiyle olan bayilik sözleşmesini feshetmeyeceğini belirterek … bayilik sözleşmesini imzalamaktan vazgeçtiğini, davacının beyanı üzerine müvekkilnce keşide edilen Kartal ….Noterliğinin 23.06.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile özel konsept maliyeti olan 43.855.88 TL’ nin 2 günlük süre içinde ödenerek ışıklı tabelanın kaldırılmasının istenildiğini, cevabi ihtarda yeni konsepte uygun mağaza dizaynı sonrası Vaillant şirketi ile olan bayiliğinin bir süre daha sürdürüleceğine muvafakat edileceği inancıyla yeni konseptin kabul edildiğinin bildirildiğini, ancak 10.07.2015 tarihli ihtrarda da belirtildiği üzere sözleşmenin 4/d maddesi gereğince bayilik ilişkisinin münhasır olduğundan başka marka ürünlerin satılmasının sözleşmeye aykırı olduğunu, mağazaya uygulanan konseptin ülkenin her yerinde aynı olan fikri mülkiyet ve her türlü giderleri kapsaması nedeniyle rayiç değerlere uygun olduğunu, davacının ödediği bedelleri sözleşmeyi haksız şekilde imzalamaması nedeniyle talep edemeyeceğini, davacının 07.04.2015 tarihinde yeni mağaza konsepti için başvuru formu doldurduğunu, Haziran ayında da bayilik talebinden vazgeçtiğini, müvekkilinin imalatı tamamlamasından sonra sözleşmenin imzalanmasından vazgeçildiğini, müvekkilinin … konseptine ilişkin tüm imalatları tamamlamasına rağmen, başka şirkete ait ürünleri satmak isteyen davacının buna ilişkin bayilik sözleşmesini imzalamaktan imtina ettiğini, kendi kusuru ile sözleşme imzalamayan davacının üçüncü kişiye ödediğini iddia ettiği 16.000,00 TL’sını müvekkilinden talep edemeyeceğini, sözleşmenin imzalanmasından kaçınılması nedeniyle müvekkilinin zararlarının karşılanması gerektiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş; karşı davada ise davacının tabela söküm bedelinden kaynaklanan 491,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi kararında; “…Taraflar arasında sözlü bayilik sözlemesinin akdedildiği, bu sözleşme gereğince davacının … ürünlerini kullanmaya ve aynı zamanda doğrudan 3.kişilere … ürünlerinin satış ve pazarlaması işini yapmak üzere davalı ile anlaştığı, davacının satış ve pazarlaması yapılacak ürünlerin bedellerinin belli bir vade de otomatik olarak davalıya ödenmesini teminen … ve … bankası Hatay şubelerinde DBS ödeme sistemini oluşturduğu, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi kapsamında davacının iş yerinin … store konseptine uygun hale getirilmesi için davalı tarafından masraflar yapıldığı, davalı tarafından davacının işyerinde bu şekilde yapılan masraf tutarının İzmir 5.Asliye Ticaret mahkemesine yazılan talimat sonucunda bilir kişi inşaat mühendisi … tarafından ibraz edilen rapor içeriği ile 17.920,28 TL olduğu, davalının davacının DBS ödeme sisteminden tahsil ettiği tutarın 13.07.2015 tarihli ödeme ile 43.855,88 TL olduğu, bu tutardan imalat bedeli olduğu inşaat bilir kişisi tarafından rapor edilen 17.920,28 TL nin mahsubu sonrası davacının davalıdan 25.935,60 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ve tarafların tacir olması nedeni ile ödeme tarihi olan 13.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı sorumlu olmak üzere bu miktar yönünden davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.Davalı şirket tarafından davaya cevap ve itirazlar da özel konsept maliyeti olarak, davacıya ait işyerinin … store mimarı konseptine uygun bir dekorasyon ve tadilat için 43.855,88 TL harcandığı savunulmuş ise de davalının harcama tutarının 43.855,88 TL olduğu yönünde taraflar arasında akdi ilişkinin bulunmadığı ve teslimi yapılan malın değerinin bu değer de olduğuna yönelik dosya kapsamına davalı tarafından HMK 200 vd kapsamında kesin delil ibraz edilmemiş, bu ödemenin sadece davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmış ve buna ilişkin faturanın davacı tarafından davalıya iade edildiği bir arada değerlendirilerek davalı savunmasına itibar edilmemiştir. Yine davacı tarafından her ne kadar 16.000,00 TL gecikme tazminatı maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de bu alacağın varlığının ve zararın davacı tarafından ispat edilmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.Karşı davacı tarafından tabela söküm bedeli olarak 491,40 TL nin karşı davalıdan tahsili istenmiş, buna ilişkin karşı davacının ve karşı davalının defterlerinin incelenmesinde karşı davalınınkarşı davacıya borçlu bulunduğu anlaşılmış bilir kişi … tarafından da ibraz edilen raporda karşı davacının 491,40 TL alacaklı olduğu rapor edilmiş ve raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılarak karşı davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 25.935,60 TL’nin 13.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davanın kabulü ile 491,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karar vermiştir.Bu karara karşı asıl ve karşı davada davacı vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkilinin hesabından davalı tarafından 43.855,88 TL’nin çekilmesine karşın, mahkemece imalat bedeli olan 17.920,38 TL’nin mahsubu ile 25.935,60 TL’nin tahsiline karar verildiğini, oysa yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda imalat bedelinin 10.620,00 TL tespit edilmesine rağmen, davalı tarafından sunulan hukuki değeri bulunmayan exel dosyasına göre yapılan hesaplamaya göre belirlenen imalat bedelinin esas alınmasının hatalı olduğunu, davalının yeni dükkanda kararlaştırılan düzenlemeleri yapmaması nedeniyle müvekkilinin taşınamadığı eski dükkanı süresinde tahliye etmemesi nedeniyle, müteahhit şirkete 16.000,00 TL gecikme tazminatı ödemek zorunda kaldığını, buna ilişkin banka dekontu bulunmasına rağmen bu miktarın tahsiline karar verilmemesinin yerinde olmadığını, sadece davalı defterinde kayıtlı olan fatura nedeniyle tabela sökümü nedeniyle karşı davada 491,40 TL’ nin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı- karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Taraflar arasındaki 02.10.2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesi ile davacının ana bayii statüsü ile çalışmaya başladığını, bayilik statüsü devam ederken, 2015 yılında müvekkili şirketin özel mağaza konsepti ve görsel tasarım ile öne çıkarttığı elite bayi statüsü olan … bayisi olma talebinde bulunduğunu, bayilik ilişkisi başlamış olduğundan davacı ile müvekkil arasındaki ticaretin devam ettiğini, verilen siparişler üzerine davacıya mal sevk edilerek bedellerinin tahsil edildiğini, ancak bayilik ilişkisi devam ederken, mağaza özel konsept uygulaması tamamlandıktan sonra yıllardır çalıştığı … şirketi ile olan bayilik sözleşmesini feshetmeyeceğini ve … firması ile çalışmaya devam edeceğini bu sebeple … bayilik sözleşmesini imzalamaktan vaz geçerek talebini geri çektiğini, müvekkilince keşide edilen 23.06.2015 tarihli ihtarla yapılan 43.855,88 TL’nin 2 günlük süre içerisinde ödenmesi, özel konsepte ilişkin tüm işlem ve demirbaşların kullanımına son verilmesi, LED tabelanın sökülerek iadesinin istenildiğini, müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan konsept maliyetlerinin ise davacı hesaplarından tahsil edildiğini, sözleşmenin imzalanmamasına rağmen davacının talebi ile özel bayilik ilişkisinin başlayarak taraflar arasındaki ticaretin başladığını, sözleşme doğrultusunda yapılması gerekli konseptin imal edilerek, mahallinde montajının gerçekleştirilmesinden hemen sonra davacının bayilikten vazgeçtiğini, bu nedenle faturaların sadece müvekkilinin defterinde kayıtlı olmasının doğal olduğunu, faturanın davacı defterinde bulunmamasının işin yapılmadığı anlamına gelmediğini, konseptin dava dışı şirkete yaptırılarak uygulandığı, buna ilişkin faturanın dava dışı şirket tarafından müvekkili şirkete düzenlenerek ödenmesine rağmen asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yapılan harcamanın taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve davacının talebi üzerine yapıldığını, konsept uygulamasının davacının talebi doğrultusunda gerçekleştirildiğini ve uygulama sırasında hiç bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeyerek yapılan uygulamaların onaylandığını, imalat bedellerinin dava dışı şirkete davacı adına bu güvene dayanarak ödendiğini, buna rağmen yapılan harcama tutarının 43.855,88 TL olduğu yönünde taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmadığı, konsept maliyetine ilişkin faturaların yalnızca davalı müvekkil taraf defterlerinde kayıtlığı olduğu, teslimi yapılan malın değerini bu değerde olduğuna yönelik davalı tarafından kesin delil sunulmaması nedeniyle kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kısmen kabul kararı ile davacının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin asıl davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının kaldırılarak, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, bayilik sözleşmesi kapsamında davacıya ait iş yerinde, davalı tarafından yapılan imalat nedeniyle davalı tarafından yapılan kesinti ile davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği paranın tahsili, karşı dava ise davalının iş yerindeki tabelanın sözleşmeye aykırılık nedeniyle sökülmesi nedeniyle yapılan giderin tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasında düzenlenen 02.10.2014 tarihli bayilik sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin bir yıl için düzenlendiği, taraflarca feshedilmemesi halinde birer yıllık sürelerle uzayacağı, davacı bayinin davalıya ait ürünleri kendi namına satacağı, bayi ve tüm şubelerinin tamamen münhasır çalışacağı, satışı yapılan ürünlerle ilgili rakip firmanın ürünlerini satmayacağı, rakip firmalara ait görsellerin araç ve iş yerinde bulundurmayacağı, …..’ın kataloğunda bulunmayan ürünlerin ise bir ay önceden mamullerin tiplerinin de bildirilerek izin isteneceği düzenlenmiştir. Taralar arasındaki bayilik ilişkisinin devamı sırasında, taraf beyanlarından, davalı …’ın özel bayilik şekli olduğu anlaşılan … bayiliği için davacı bayinin 07.04.2015 tarihinde başvuruda bulunduğu ibraz edilen belgelerden anlaşılmaktadır. Başvuru evrakında, yapılacak konsept imalatının imalat bedeli ile ilgili bir bilgi bulunmadığı, bayilik sözleşmesindeki davacının faaliyet adresinin Karabağlar İzmir olduğu, özel konseptin kurulacağı yerin ise davacının başka bir markanın ürünlerini sattığı İnönü caddesi Hatay Konak İzmir olduğu, istenilen konseptin “brötje” olarak adlandırılan konsept olduğu anlaşılmıştır. Asıl davada davacı, kiracı olduğu yerin düzenlenmesinin gecikmesi ve sözlü anlaşmaya göre başka markaya ait ürünlerin satışına izin verilmemesi nedeniyle önceki iş yeri sahibine ödediği 16.000,00 TL’sına ilişkin 14.09.2015 tarihli ödeme makbuzunu sunmuştur. Asıl davada davalı tarafından, davacıya ait iş yerindeki düzenlemeler nedeniyle 13.07.2015 tarihinde davacı hesabından 43.855,88 TL kesinti yapılmıştır. Davacı tarafından keşide edilen İzmir …. Noterliğinin 29.06.2015 tarihli ihtarında, taraflar arasındaki görüşmelerde müvekkilinin uzun yıllardır sattığı … marka ürünlerin bir süre daha pazarlanmasına ilişkin kabul nedeniyle … store bayilik sözleşmesinin imzalanacağının kabul edildiğini, ancak mağazanın düzenlenmesinden sonra başka ürün satılamayacağının beyan edilmesi nedeniyle sözleşmenin imzalanmadığını, sözleşmenin imzalanmamasındaki kusurun davalıda olduğu bildirilmiştir. Davacının keşide ettiği İzmir ….Noterliğinin 22.07.2015 tarih ve … tarihli ihtarında, davalı tarafından keşide edilen Kartal… Noterliğinin 10.07.2015 tarihli ihtarına cevap verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 02.10.2014 tarihli bayilik sözleşmesi gereğince, davacı münhasır olarak davalıya ait ürünleri satacak olup, ancak davalının yazılı izniyle başka markalara ait ürünleri satabileceği düzenlenmiştir. Bayilik sözleşmesinin ifa edildiği yer dışında, davacının sahip olduğu başka bir iş yeri yönünden, davacının, davalıya ait özel bayilik konsepti olan … bayiliği için 07.04.2015 tarihinde başvuruda bulunduğu sabittir. Davalı tarafından yapılan başvuru üzerine, gösterilen adreste imalat yapılmış, buna ilişkin düzenlenen 08.06.2015 ve 22.06.2015 tarihli faturalarla imalat bedeli dava dışı yükleniciye, davalı tarafından ödenerek bu miktarlar davacının hesaplarından tahsil edilmiştir. Bu durumda öncelikle, davacının talebi de gözetildiğinde, davalı tarafından yapılan kesintinin yerinde olup olmadığı, yerinde ise kesinti miktarının ne olduğuna ilişkin taraf vekillerinin istinafının değerlendirilmesi gerekir. Öncelikle, taraflar arasındaki mevcut bayilik sözleşmesi uyarınca, davacı münhasıran davalıya ait ürünleri satacaktır. Mevcut bayilik ilişkisi devam ederken bu kez tarafların, özel bayilik statüsü olan ….. Store bayilik için ticari ilişkiye başladığı, bu kapsamda davacının 07.04.2015 tarihli başvurusu üzerine imalatın tamamlanarak, imalat bedelinin üçüncü kişiye ödendiği ve bu miktarın 13.07.2015 tarihinde davacının hesabından kesildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki belgelerden, imalat için bir süre öngörülmediği gibi, imalat için bir bedel de kararlaştırılmadığı görülmektedir. Bu durumda, davacının imalatı talep ettiği tarihi, davalının üçüncü kişiye yaptırdığı imalat üzerine düzenlenen fatura tarihleri ve davacı hesaplarından yapılan kesinti tarihleri dikkate alındığında, asıl davada davalı tarafın sözleşmeden kaynaklanan edimlerin zamanında yerine getirdiği belirgin olup, davacının üçüncü kişiye gecikme nedeniyle ödediğini iddia ettiği gecikme tazminatına ilişkin talebin reddine ilişkin mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl davada davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Taraf vekillerinin asıl davadaki imalat bedeline yönelik istinaf nedenlerinin incelenmesinde, davacının talebi üzerine davalının markasına ilişkin özel konsept davacıya ait yeni iş yerinde kurulmuştur. Her ne kadara davacı yanca, başka markalara ait mevcut ürünlerin yanında, davalıya ait ürünlerin satılması konusunda sözlü mutabakat bulunmasına rağmen, imalatın tamamlanmasından sonra başka markalara ait ürünlerin satışına izin verilmediği iddia edilmiş ise de, taraflar arasında daha önce düzenlenen sözleşmenin münhasırlık içermesi, yeni konsepte ilişkin bayilik görüşmeleri sırasında davalının başka markalara ait ürünlerin satışına izin vereceğine ilişkin davacı tarafından herhangi bir kanıt sunulmaması, imalatın davacının istemi doğrultusunda yapılarak tamamlanması karşısında davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Diğer yandan, imalatın asıl davada davalı tarafından yapıldığı sabit olup, imalat bedeline ilişkin taraflar arasında bir mutabakat bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece yerinde yapılan keşif sonucu asıl davada davalı tarafından yapılan imalatın bilirkişi raporuyla belirlenen rayiç değerinin esas alınarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin asıl davaya yönelik tüm istinaf istemlerinin yerinde görülmemesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; karşı davada talep edilen miktar ve kabul edilen tutarın 491,40 TL olduğu dikkate alındığında, verilen hükmün miktar itibariyle kesin olduğu olduğu anlaşılmaktadır.HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Kanun’un 352/1.b maddesi gereğince istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkün olduğundan, karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince bilirkişi raporundaki hesaplama ve tespitler ışığında kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl davada davacı ve davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karşı davada davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 341-352 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Karşı dava yönünden, karşı davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK’nın 346 ve 352/1.b maddeleri uyarınca reddine,2- Asıl dava yönünden HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki tarafın istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Her iki tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26.11.2020