Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/188 E. 2020/448 K. 01.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/188
KARAR NO: 2020/448
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2018
NUMARASI: 2014/727 Esas – 2018/443 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, faaliyet alanında piyasanın önde gelen şirketlerinden olduğunu, yurt içi ve yurt dışında vinç yükleme ve kiralama işiyle iştigal ettiğini, gerçekleştirilen iş ile ilgili davalı firma ile de cari hesap ilişkisi şeklinde ticari ilişki bulunduğunu, gerek müvekkili firmanın gerekse müvekkili firmanın yetkilisinin hesabından davalı şirket hesabına gerekse davalı firma tarafından müvekkili şirket nam ve hesabına cari ilişkiden kaynaklı mal ve para alışverişinin gerçekleştiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin 2010 Aralık ayı sonu itibariyle sona erdiğini, müvekkili şirketin kayıtlarında yapılan inceleme sonucu davalıdan 124.029,38 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını, ticari ilişkinin 2010 Aralık sonu itibariyle sona erdikten sonra müvekkili firma tarafından söz konusu bakiyenin ödenmesi davalıdan istenmesine rağmen davalı tarafın borcunu ödememekte ısrar ettiğini, müvekkili firmayı zarara uğrattığını, müvekkili şirketin üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın kalan bakiyeyi ödemediğini, davalıya noter ihtarı gönderilerek ödeme talep edildğini, davalı şirketin kötü niyetli olarak borcunu ödememe konusunda ısrar etmesi üzerine Eyüp … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı tarafın borca ve faize itiraz ettiğini, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, sunacakları deliller ile alacağın sabit olduğunun anlaşıldığını ayrıca alacağın likit olduğunu belirterek, davalının icra takibine aki itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %40’ından az olmamak üzere icra ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, tam tersine müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu, davanın yersiz, mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının başka şirketlere ait vinçleri kiralayarak çalıştırarak ve kiralama işlerine komisyonculuk yaparak faaliyet gösterdiğini, davacının müvekkiline ait … plakalı kamyonu kiralayarak Bulgaristan’da yapılan … Projesinde çalıştırdığını, aracın 19 ay Bulgaristan’da iki ay ise Türkiye’de çalıştığını, vinç piyasasında eskiden işçi olarak çalışan … Ltd. Şti.’nin hakim ortağı ve müdürünün kiralama bedellerini müvekkili şirketin sahibi ile yakın ilişkisini istismar ederek ödemediğini, sözlü uyarıların etki etmediğini gören müvekkilinin davacıya ihtarname göndererek fatura bedellerinin ödenmesini ihtar ettiğini, fatura bedellerinin ihtarnameye rağmen ödenmemesi üzerine davacı şirket aleyhine iki adet icra takipleri yapıldığını, takiplerin kesinleştiğini, müvekkili şirketin alacağının kiralamadan kaynakladığını ve bunun sabit olduğunu, yurt dışı kiralaması için keşide olunan yurt dışı geçici ihracat faturası, gümrük kayıtları gibi resmi evraklar ile davacının kayıtları, … A.Ş. kayıtları ve sair tüm delillerin müvekkilinin alacağını ortaya koyduğunu, kesinleşen alacakları nedeniyle takas definde bulunduklarını beyanla, davanın reddine, dava değerinin %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının cari hesap nedeniyle 21/03/2011 tarihi itibariyle takipte talep ettiği 124.029,38 TL yönünden alacaklı olup olmadığı hususunda toplanmakta olup davacının ticari defterleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede davacının davalı tarafça düzenlenen faturaları ve yaptığı ödemeler ile davalı adına düzenlediği faturayı defterlerine kaydettiği, davalının takas defi olarak ileri sürdüğü 108.000,00 Euro ve 21.240,00 TL bedelli fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olmadığı yönünden verilen kararın kesinleştiği, bu nedenle bu itirazına itibar edilemeyceği, davacının defterlerinde kayıtlı 73.160,00 TL bedelli faturaya itiraz edildiğine dair davalı tarafça bir delil ibraz edilmediği anlaşılmış, davalı taraf ticari defterlerini verilen kesin süre içerisinde incelemeye sunmadığından davacının defterleri esas alınmış, (her ne kadar davalının defterleri üzerinde Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde inceleme yapılmış ise de tüm kayıtlar yönünden inceleme yapılmamış, tahsilatların olup olmadığı anlaşılamamıştır) çeklerin ödenip ödenmediği yönünden gelen yazı cevaplarının incelenmesi ile düzenlenen ek rapora göre takip tarihi itibariyle davacının defterlerinde ileri tarihli çek olarak düzenlenen çeklerden 72.153,13 TL’sinin davalıya ödendiği tespit edilemediğinden kalan bedel yönünden davanın kabulüne, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan takip tarihi itibariyle hüküm altına alınan alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle, davanın KISMEN KABULÜ ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğününün ( kapatılan Eyüp … İcra Müdürlüğünün) … Esas sayılı ilamsız icra takibine yaptığı itirazın 51.876,25 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden, takip tarihinden itibaren takipte talep edilen faiz oranı ile devamına, hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 20.750,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin istinafa konu karanın davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve istinaf nedenlerini açıklayarak, kararın kaldırılmasına ve davanın savunmaları doğrultusunda reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvurusunu yaparken maktu harç yatırmış, mahkum olduğu dava değeri üzerinden nispi istinaf harcını yatırmamıştır. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince, HMK’nın 344. maddesi uyarınca 850,02 TL nispi istinaf peşin harcını ve 100,00 TL istinaf gider avansını bir haftalık kesin süre içinde yatırması, aksi takdirde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacağına ilişkin muhtıra davalı vekiline çıkarılmış, muhtıra davalı vekiline 20.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından peşin harç ve gider avansı yatırılmamıştır. Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın oldukça uzun sürdüğünü, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan kök raporun davacı iddialarını kanıtlar nitelikte olup kök rapora göre davanın kabulü gerekirken, davanın gereksiz yere uzatıldığını, Davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığını, kötü niyetli olarak bu suretle mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, Davalıya ait ticari defterlerin, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/293 ve 294 E sayılı dosyalarının birleştirilen yargılamasında incelenip rapor alındığını, anılan menfi tespit dosyalarında müvekkilinin alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ilk derece mahkemesinin anılan dosyayı getirip incelemesine rağmen hükümde dikkate almadığını, mahkemenin, davalının kötü niyetli davranışları sonucu hatalı karar verdiğini, İlk derece mahkemesince, çek ödemeleriyle ilgili olarak bankalara yazılan yazılara yeterli cevap verilmediğini, çeklerin ciro silsilelerini gösteren örneklerin gönderilmediğini, mahkemenin yazdığı tekit yazılarına rağmen bankaların gerekli belge örneklerini göndermediğini, çeklerin delil başlangıcı olarak kabul edilerek tanık dinlenmesi gerekirken, tanık dinletme talebinin reddine karar verildiğini, Yargılama sırasında ulaşabildikleri 30.04.2010 tarihli 10.000 TL bedelli çekin örneğini sunmalarına rağmen mahkemenin bunu değerlendirmediğini, davayı uzatma amacı taşımadığından sonradan delil ibrazının usule uygun olmasına rağmen bu delilin hükümde değerlendirilmediğini, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen istinafa konu kararın, davanın kısman reddine ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki karşılıklı vinç temin hizmetleri ve araç alım satımından oluşan ve açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki kapsamında bakiye alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince yasal süreleri içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Ancak, davalı vekili tarafından, muhtıraya rağmen istinaf nispi peşin harcı ve gider avansı yatırılmamıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerince ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davalı vekili, istinaf başvurusunu yaparken başvuru harcı maktu peşin harç yatırmış, mahkum olduğu dava değeri üzerinden yatırması gerekin nispi istinaf peşin harcını yatırmamıştır. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince, HMK’nın 344. maddesi uyarınca 850,02 TL nispi istinaf peşin harcını ve 100,00 TL istinaf gider avansını bir haftalık kesin süre içinde yatırması, aksi takdirde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacağına ilişkin muhtıra davalı vekiline çıkarılmış, muhtıra davalı vekiline 20.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından peşin harç ve gider avansı yatırılmamıştır. İlk derece mahkemesince HMK’nın 344. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmeden dava dosyası dairemize gönderilmiştir. Muhtıra tebliğine rağmen peşin harç ve gider avansının yatırılmaması halinde HMK’nın 344. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince bir karar verilmesi gerekir ise de bu konuda bir karar verilmeden dosyanın istinaf incelemesine gönderilmesi halinde, HMK’nın 30 ve 352/1.ç maddeleri uyarınca istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalara göre, davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf peşin nispi harcı ve gider avansı muhtıra tebliğine rağmen yatırılmadığından, davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenememiş ve HMK’nın 344. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davacının alacağı, açık hesap ilişkisine dayalıdır.TTK’nın 87. maddesi anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmaması, açık hesap ilişkisine dayalı talepte bulunulmasına engel değildir. Ticari defterlerin delil değerine ve davacının bakiye alacağının miktarına ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde: Öncelikle, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğu, ticari ilişkinin açık hesap şeklinde işlediği hususu dosya kapsamıyla ve taraf beyanlarıyla sabittir. İşbu itirazın iptali davasına karşı, davalı taraf iki savunma sebebi ileri sürmüştür. Bunlardan ilkinde davalı, açık hesap ilişkisinde müvekkilinin davacıya kestiği 11.03.2011 tarihli, 235.105,20 TL (108.000 Euro) tutarlı ve aynı tarihli 21.240,00 TL tutarlı iki adet fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu, davacının alacak iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunmuş; ikinci olarak da eğer davacının bir alacağının varlığı ispat edilirse, anılan iki adet faturadan kaynaklanan alacağını takas ve mahsup ettiğini beyan etmiştir. Öncelikle, davalının yukarıda anılan 11.03.2011 tarihli iki adet fatura nedeniyle ileri sürdüğü alacak iddiasının değerlendirilmesi gerekir: Dosya kapsamından ve taraf beyanlarından ve ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararından anlaşıldığı üzere; Gebze … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalının davacı aleyhine 11/03/2011 tarihli, 108.000,00 Euro bedelli faturadan kaynaklı alacağın tahsili için 108.000,00 Euro asıl alacak, 1.375,00 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 109.375,00 Euro alacağın tahsili hususunda ilamsız icra takibi başlattığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, Gebze … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalının davacı aleyhine 11/03/2011 tarihli ve 21.240,00 TL bedelli faturadan kaynaklı alacağın tahsili için 21.240,00 TL asıl alacak, 209,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.449,49 TL alacağın tahsili hususunda ilamsız icra takibi başlattığı, takibin itiraz olmaksızın kesinleştiği, bu kez davacının, davalıya karşı Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/294 Esas sayılı dosyası ile Gebze … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/293 Esas sayılı dosyası ile de Gebze … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talebiyle dava açtığı, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/294 Esas sayılı dosyasının 2011/293 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği ve nihai olarak Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/293 Esas ve 2011/229 Karar sayılı kararı ile tarafların ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan raporda, davalının icra takibine konu ettiği her iki faturanın kira alacağına ilişkin olarak düzenlenmesine rağmen taraflar arasında yazılı kira sözleşmesinin bulunmadığı, … plakalı aracın davalı tarafından 03/12/2010 tarihinde Noter kanalı ile devredildiği, aracın yurt dışına çıkış tarihi 04/05/2009 olduğu ve buna göre 18 aylık kira sonunun Kasım 2010’da bitmesine rağmen 108.000,00 Euro bedelli faturanın 2011 Mart ayında düzenlendiği, davacı tarafından davalıya araç bedelinin senet ile ödendiği ve devrin son senet tarihinden hemen sonra gerçekleştiği ve her iki faturanın da geçersiz olduğu tespit edilmekle Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının asıl ve birleşen davaya konu takipler yani 108.000,00 Euro ve 21.240,00 TL bedelli faturalar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/3510 Esas, 2014/6161 Karar sayılı ve 13/05/2014 Tarihli kararı ile onanarak 15/12/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu tespite ve kesinleşen menfi tespit kararına göre davalı vekilinin, müvekkilinin davacıdan 11.03.2011 tarihli, 235.105,20 TL tutarlı ve aynı tarihli 21.240,00 TL tutarlı iki adet fatura nedeniyle alacaklı olduğuna dair savunmasının yerinde olmadığı, davalının bu iki faturaya dayalı alacak iddiasının dinlenemeyeceği, davacının davalıya bu iki fatura nedeniyle borçlu olmadığının kesin hükümle tespit edildiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki bakiye alacak ve borç ilişkisinin, bu iki fatura dışındaki fatura ve ödemeler dikkate alınarak sonuca varılması gerekir. Davacı delil olarak ticari defterlere, açık hesap kayıtlarına ve ödeme belgelerine dayanmıştır. Mahkemece her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ise de davalı taraf ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış, bilirkişi tarafından davacının defterleri incelenerek 20.08 20123 tarihli kök rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi, davacı defterlerindeki alacak kayıtlarını esas alarak, davacının kendi kayıtlarına göre davalıdan 124.029,38 TL alacaklı olduğu, ancak davacı kayıtlarında görülen çek ödemelerinin davalıya yapılıp yapılmadığı konusunun araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bunun üzerine mahkemece ilgili bankalara yazalar yazılarak çek ödemeleriyle ilgili bilgi istenmiş, bu bilgiler geldikten sonra alınan 22.06.2015 tarihli ek raporda, davalı tarafça tahsil edildiği anlaşılan çek bedellerine göre davacının 119.047 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalının itirazı üzerine bankalara yazılan müzekkere cevapları geldikten sonra alınan 18.10.2017 tarihli 2. Ek raporda, davacının defterlerinde kayıtlı çek ödemelerinden toplam 72.153,13 TL’lik kısmın davalıya ödendiğinin kanıtlanamadığı, davacını kanıtlanan ödeme tutarının 51.876,25 TL olduğu, buna göre davcının davalıdan talep edebileceği tutarın 51.876,25 TL olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince de bu son ek rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki taraflar arasında açık hesap ilişkisi mevcut olup karşılıklı faturaların kesildiği, ödemelerin yapıldığı anlaşılmakta olup sadece davacının davalıya yaptığı ödemelerden hareketle sonuca gidilmesi mümkün olmayıp, ilişkinin alacak ve borç toplamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Davacının ticari defterleri, kapanış tasdiki içermediğinden, sahibi lehine delil değeri yoktur. O nedenle, sadece davacı defterlerine dayanarak alacak hesabının yapılması mümkün değildir. Davalı taraf ise ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Ancak, davalı tarafın ticari defterleri, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/293 E sayılı dosyasında incelenmiş ve dosyamızda örneği bulunan 25.09.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre, tarafların cari hesabının, davalı defterlerine göre, yukarıda anılan ve menfi tespit davasına konu edilen 11.03.2011 tarihli iki adet fatura dahil, davalının davacıdan 177.095,10 TL alacak bakiyesi verdiği anlaşılmaktadır. Yani, davalının menfi tespit davasında incelenen defterlerine göre, 07.03.2011 tarihi itibariyle davacının davalıdan 79.250,10 TL alacaklı olduğu sabittir. Davalı, bundan sonra 11.03.2011 tarihinde düzenlediği 235.105,20 TL tutarlı ve aynı tarihli 21.240,00 TL tutarlı (toplam 256.345,20 TL tutarlı) faturaları davacının cari hesabına borç yazarak kendisini 177.095,10 TL alacaklı hale getirdiği anlaşılmaktadır. Kesinleşen menfi tespit kararıyla davalının toplam 256.345,20 TL’lik iki adet faturadan kaynaklı bir alacağının bulunmadığı sabit olmakla, davalının kendi defterlerine göre davacıya bakiye 79.250,10 TL borcu bulunduğu hususu, davalının kendi defterleriyle sabittir. Davacının kendi defterleri sahibi lehine delil değeri taşımamakla birlikte, davalının kendi defterlerindeki aleyhe kayıtlara göre, davacının davalıdan 79.250,10 TL alacaklı olduğu kanıtlanmış durumdadır. Bu nedenlerle, davacının kanıtlanan bu miktardaki alacağının hüküm altına alınması gerekirken, kanıtlanan çek ödemelerinden hareketle daha az miktara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu neden davacı vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı bulunmuştur. Davacı taraf, 79.250,10 TL’yi aşan bir alacağının varlığını kanıtlayamadığından, aşan kısma yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının alacağı likit olup itiraz haksız olduğundan, kabul edilen tutar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalının bu yöne ilişkin savunması yerinde değildir. Davanın reddedilen bölümü yönünden davcının kötü niyetli olduğu sabit görülmediğinden, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf nispi peşin harcı ile gider avansını yatırmaması nedeniyle HMK’nın 344. maddesi uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, itirazın iptali talebinin 79.250,10 TL üzerinden kabulüne, davacı yararına icra inkar tazminatının tahsiline, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; A- Davalı tarafın istinaf başvurusu yönünden; 1-HMK’nın 344. maddesi uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcının ve 35,90 TL maktu harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, 3-Davalı tarafın yaptığı istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davacı tarafın istinaf başvurusu yönünden; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün (kapatılan Eyüp … İcra Müdürlüğünün) … E sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca kısmen iptali ile 79.250,10 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faiziyle birlikte tahlisi için takibin devamına, 2-Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, 3-İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, hüküm altına alınan alacağın takdiren %40’ı oranında hesaplanan 31.700,04 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Davanın reddedilen bölümü yönünden davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 5-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 5.413,57 TL harçtan, peşin alınmış olan 1.841,85 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.571,72 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 6-İlk derece yargılamasında davacı tarafça harcanmış olan toplam 1.185,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 758,00 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-İlk derece yargılamasında davalı tarafça harcanan 50,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 18,00 TL’lik bölümünün davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 11.102,51 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 9-Davalı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre, davanın reddedilen bölümü üzerinden hesaplanan 6.621,25 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, c-Davacı tarafından harcanan 98,10 TL harç gideri ile 101,00 TL posta giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 11-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 12-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 01.06.2020 tarihinde oy birliğiyle ve davalı yönünden temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.