Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1875 E. 2022/309 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1875
KARAR NO: 2022/309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2018/179 E. – 2019/450 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının verdiği taşıma hizmeti karşılığı düzenlenen fatura bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin verdiği taşıma hizmeti nedeniyle ücrete hak kazandığını, davalıya ait emtianın Türkiye’ den yurt dışına, yurt dışından Türkiye’ye taşınarak teslim edildiğini, … plakalı araçla yapılan taşımaya ilişkin 9.400,00 Euro ile … plakalı araçla yapılan taşımadan 500,00 Euronun haksız şekilde kesilerek eksik ödeme yapıldığını, taşıma hizmetinin verildiğinin kabul edilmesine rağmen ücrette haksız şekilde kesinti yapılamayacağını, hukuksuz şekilde kesinti yapılan 9.900,00 Euro’nun yansıtılması amacıyla düzenlenen faturaların müvekkilince kabul edilmediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağının %20’ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; yabancı tüzel kişilikçe açılan davada teminat yatırılması gerektiğini, davacı şirketin uluslararası taşıma işi ve organizasyonu yaptığını, davacı ile varılan mutabakat çerçevesinden … plakalı araç ile malların yurt dışına taşınması konusunda anlaşıldığını, ancak davacının taşımadan kaynaklanan edimini yerine getirmediğini, tahsis edilen aracın ürüne uygun olmaması nedeniyle arıcın trafikte seyirinin yabancı makamlarca engellendiğini, emtianın süresinde tesliminin talep edilmesine rağmen bu edimin davacı tarafından yerine getirilmediğini, müvekkilince davacının talebi üzerine aracın düzeltilmesi ve yükün kaldırılması için gerekli işlemleri davacıya bildirildiğini, davacının masraf ve yapılacak işlere onay vermesi üzerine vinç ve forklift kiralandığını, taraflar arasında yapılan yazışmalarda da yapılacak işlemlere davacı şirket yetkilisinin onay verdiğini, davacının verdiği onay ile vinç ve forklift kiralanarak yükün kaldırıldığını, yapılan bu işlemler için … ve … tarafından toplam 9.400,00 EURO bedelli faturalarının düzenlendiğini ve bu fatura bedellerin vinç ve forklift hizmeti veren şirketlere ödendiğini, vinç ve forklift hizmet bedeli olarak ödenen 9.400,00 Euro’nun davacı şirket adına ödendiğini ve akabinde de fatura bedellerinin 14.06.2017 tarihli ve … numaralı fatura ile davacıya bildirildiğini, davacının malları süresi içinde taşımaması sebebi ile kendilerine yansıtılan cezaların davacıya yansıtılmadığını, bu alacaklarının davacının cari hesabına borç olarak kayıt edildiğini, bu nedenle haksız bir kesintiden söz edilemeyeceğini, … plakalı araç ile yapılan taşımadan kaynaklanan alacağından haksız olarak 500,00 EURO kesinti yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafından … plakalı araç ile … A.Ş.ait malları yurt dışından Türkiye’ ye taşındığını, ancak taşımanın usulüne uygun yapılmadığını, taşımak üzere davacıya tam ve sağlam olarak teslim edilen malların taşıma sırasında hasar gördüğünü, davacının taşıma esnasında verdiği 500,00 EURO karşılığı 1.973,75 TL hasarın, … A.Ş. tarafından fatura edildiğini, hasarın 16.06.2017 tarih ve … numaralı fatura ile davacıya yansıtıldığını savunarak, davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf davalı tarafa uluslararası nakliye hizmeti verdiği, taraflar arsındaki cari hesap ilişkisinde davalının davacıdan kestiği 9400,00 Euro ve 500,00 Euro luk kesintilerin haksız olduğunu iddia etmekte, davalı taraf ise yapılan kesintilerin, davacının yaptığı bir taşımada Almanya’ da aracın taşıma için uygun olmadığı ve aracın bu haliyle trafikte devam etmesinin mümkün olmadığının tespit edilerek parka çekilmesi üzerine, davacının kendilerine haber vermesiyle temin ettikleri araç ve boşaltma yükleme masrafları karşılığında, ayrıca başka bir taşımada davacının mallara verdiği hasar karşılığında düzenlendiğini savunmuştur. Yapılan bilirkişi incelemesinde söz konusu kesintilere ilişkin faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalı tarafça ilgili faturalara ilişkin kayıtlar da sunulmuştur. Bu durumda aksini ispat külfeti davacı tarafa düşmekte olup davacı tarafça aksi ispat edilememiştir. Bu nedenle davanın reddine” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince eksik inceleme ve taleplerinin karşılanmadan karar verildiğini, bilirkişinin yalnızca Türk muhasebe sistemine göre inceleme yaparak, Türk kanunlarına göre müvekkilinin aleyhine yorum yaparak inceleme yaptığını, müvekkilinin Bulgaristan menşeili olması nedeniyle ticari defterlerin Bulgaristan Kanunları ve muhasebe sistemine uygun tuttuğunu, ancak rapor ve kararda buna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, gerekçeli kararda davalı tarafından kesilen faturaya müvekkilin defterinde yer verildiği ve bilirkişi raporunun sonuç bölümünün (e) bendinde “davalının 9.400,00 Euro ve 500,00 Euro bedellerin her iki tarafın da ticari defterinde kayıtlı olduğu” ifadesine yer verildiğini, davalı tarafından düzenlenen 9.400,00 Euro bedelin yer alıyor olması, defterlerin Bulgaristan muhasebe kanunlarına göre defter tutulmuş olmasından kaynaklandığını, müvekkilinin alacağını tahsil ettiği yahut davalıdan alacağı olmadığını kabul ettiği anlamına gelmediğini, bu kaydın müvekkilinin alacağının davalıdan olan alacağından mahsup ettiği anlamı taşımadığını, bu hatanın sadece Türk muhasebe sistemine göre defterlerin incelenmesinden kaynaklandığını, 9.400,00 Euro’nun karşılıklı ödenek olarak (davalıdan alacağı yokmuş gibi değerlendirilerek) müvekkilin carisinde görünmesi, davalı ile mahsuplaştığı anlamına gelmediğini, müvekkilinin Bulgaristan yasalarını tabi olması nedeniyle dava konusu edilen fatura ve alacakları Türk mevzuatındaki gibi defterlerine aynı yöntemle kaydetmediğini, dava konusu edilen faturaların müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olduğunu, Bulgaristan Kanunlarına göre şüpheli alacaklara da, her ne kadar tahsil edilmese dahi defterde yer verildiğini, faturaların karşılıklı ödenek olarak yer verilmesinin bundan kaynaklandığını, Bulgaristan Cumhuriyeti Muhasebe Kanunu 26.maddesine göre, tahsil edilememiş fatura alacakları ( henüz şirket kasasına girmediğinden) muhasebe kayıt sistemi gereği cari hesapta görünmeyeceğini, bu alacakların riskli alacaklar kategorisinde yer alması ve halen dahi tahsil edilmemiş olması nedeniyle kanun gereği cari hesapta görünmediğini, davalının … nolu 14.06.2017 tarihli ve … nolu 16.06.2017 tarihli 9.900,00 Euro olan alacak meblağının cari gider olarak gösterildiğini, bu paranın dava sonunda dahi tahsil edilip edilemeyeceği belli olmadığından risk /tedbir faktörü grubunda görüldüğünü, bir hasar olsa dahi bunun tam olarak müvekkilin bakiye navlun alacağı kadar olmasının manidar olduğunu, bu zararın da davalı tarafından ispatı gerektiğini Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında taşıma sözlemesi ilişkisi bulunduğu ve davacının, davalıya ait emtiayı Türkiye’den yurt dışına taşıyarak teslim ettiği ve bu nedenle navlun alacağı bulunduğu sabittir. Dava konusu taşımanın Türkiye’den Almanya’ya karayolu ile yapılması sebebiyle dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. CMR’nin 17.maddesi uyarınca, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz. Somut olayda, davacı tarafından yapılan taşımada yüke elverişsiz araç kullanılması nedeniyle gecikme yaşandığı, davacının isteği ile davalı taşıtanın yükün aktarımı için forklift kiralayarak ara taşıma yaptığı ve bu işlemler nedeniyle oluşan zararın düzenlenen yansıtma faturası ile davacıya bildirildiği, anılan faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu kayıtlarla tarafların cari hesap bakiyesinin sıfır olduğu açıktır. Ayrıca başka bir taşıma sırasında yükün hasarlanması nedeniyle davalının ödediği tazminat davacı taşıyıcıya yansıtılmıştır. Bu durumda, taşıyıcının sorumluğunda olan taşıma sırasında, taşıtan tarafından yapılan giderler ve hasar bedelinin fatura ile davacı taşıyana bildirilmesi ve bu faturaların itiraz edilmeksizin davacının ticari defterlerine kayıt edilmesi karşısında, artık bu masrafların yapıldığı kabul edilmelidir. Davacının, taşımadan kaynaklanan alacağının bulunduğu sabittir. Ancak bu miktar, düzenlenen yansıtma faturaları ile tarafların cari hesaplarında mahsup edilerek cari hesapların sıfır bakiye vermesi karşısında artık davacının navlun alacağından söz edilemez. Bu kapsamda, Bulgaristan Muhasebe Kanunu kapsamında bir değerlendirme yapılmasının da sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Zira, uyuşmazlık muhasebe sisteminin farklı olmasından değil, taşıma alacağı ile davacının sorumlu olduğu taşıma sırasında meydana gelen gecikme, aktarma ve hasar nedeniyle, esasen davacının yapması gereken giderlerin, davacının talimatı ile davalı taşıtan tarafından yapılarak, masraflarının fatura ile davacıya bildirilmesinden kaynaklandığına göre, düzenlenen yansıtma faturaları kapsamında davanın navlun alacağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yansıtma faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması bu faturaların ve yapılan işlemlerin davacı tarafından benimsendiği anlamına gelir. Bu aşamadan sonra geçmişte oluşan zararın miktarı ve bu miktarın neden navlun bedeli kadar olduğunun araştırılmasının bir önemi kalmamıştır. İki kişinin karşılıklı alacak ve borçları bulunması halinde bu miktarların mahsubu sonrası bakiye kısmın alacak olarak kayıt edilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığından yerinde görülmeyen davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.