Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1864 E. 2020/490 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1864
KARAR NO: 2020/490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2019
NUMARASI: 2019/415E. 2019/600K.
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
Taraflar arasında görülen zayi belgesi verilmesi talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle talebin reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket, hakkında T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı tarafından inceleme başlatıldığını, Vergi Müfettiş Yardımcısı tarafından talep edilen 2014 yılı defter-i kebir, yevmiye, envanter defterlerinin 2015 ve 2016 yıllarında yaşanan taşınma sırasında zayi olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin adres değişikliği yaptığını akabinde tekrar eski adresine döndüğünü, müvekkilinin halen gayrifaal olduğunu ancak 16.08.2017 tarihi itibariyle şubesini kapattığını herhangi bir çalışanı dahi bulunmadığını belirterek 2014 yılı defter-i kebir, yevmiye, envanter defterlerinin zayi olduğuna dair belge verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soucunda; “…Somut olayda dava dilekçesindeki anlatıma göre davacı şirkete ilişkin tüm ticari defterlerin taşınma esnasında zayi edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay Özel Dairesi’nin bu husustaki yerleşik kararlarına göre zayi belgesi verilmesi için tacirin kendisine kusur izafe edilemeyecek olan ve irade dışında meydana gelen olayların girebileceği, tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi, ayrıca defter ve belgelerini şirket merkezinde bulundurması ve koruması için gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Davacının saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeleri özenle korumadığı, bu hususta ihtimam gösterilmesi gerektiği halde davacının gerekli özeni göstermediği ve basiretli bir tacir gibi davranmadığı, defter ve belgelerin zayi olmasına sebep olan olayın TTK 82/7 maddesinde sayılan hallerden olmadığı, yasal süreden sonra başvuru yapıldığı hususu da göz önünde bulundurularak sübut bulmayan davanın reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrar ederek, dosya kapsamındaki deliller incelenmeden, dava açıldıktan bir gün sonra ret kararı verilmiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 82/7. maddesi gereğince”Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” TTK’nın 82/3. maddesinde ise” Bilanço ve finansal tablolar hariç, sayılan bu belgelerin, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak şartı ile görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanmasına da öngörülen koşullarla izin verilmiştir”denilmektedir. Aynı Kanun’un 64/2. maddesinde ise “Tacir, işletmesi ile ilgili olarak gönderilmiş olan her tür belgenin fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekilde bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.” denilerek, böylece, söz konusu belgeleri, yazılı olarak saklama yanında, teknolojinin diğer imkânları ile saklama da kabul edilmiştir. Saklama süresi 10 yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir (TTK m.82/7). Dava, basit usule tabi olmakla, HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca duruşma açılmadan karar verilmesi mümkündür. Somut olayda taşıma sırasında kaza ve benzeri bir olay yaşandığı iddia ve ispat edilmediğinden delillerin toplanmasından bahsedilmeyecektir. Dosya kapsamı ile davacı tarafça zayi olduğu iddia edilen 2014 yılına ait ticari defterlerin taşıma sırasında kaybolduğu dava dilekçesinde beyan edilmiş ise de buna ilişkin delil ibraz edilemediği gibi ayrıca davacı ticari defter ve belgelerini koruyup gözetme yükümlülüğüne de aykırı hareket etmiş, kısacası basiretli bir tacir gibi davrandığını kanıtlayacak delil göstermemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin zayi belgesi istemine ilişkin içtihadı da bu yöndedir (E:2015/13372, K: 2017/1346, T:07.03.2017) Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup, davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.06.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle karar kesindir.