Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1844 E. 2022/171 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1844
KARAR NO: 2022/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2018/647 E. – 2019/474 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalının mal alım satımı konusunda anlaştıklarını, bu kapsamda 16.10.2014 keşide tarihli 3.000 USD bedelli 30.09.2015 ödeme tarihli bononun davalıya verildiğini, ancak davalının geçen sürede mal teslimi yapmaması üzerine iadesi talep edilen bononun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, müvekkillerinin davalıya bir borcunun bulunmadığını, bonoda malen kaydı bulunmasına rağmen davalının satım konusu emtiayı teslim etmediğini ileri sürerek, müvekkillerinin takip ve bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, % 20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacılar ile müvekkilinin uzun zamandır ticaret yaptıklarını ve davaya konu bononun ticaretin az bir miktarına denk geldiğini, tarafların sadece 2014 yılı Şubat ve Mart aylarında 19.138 USD ticaret yaptıklarını, davacının dava konusu takip dışında da borç bakiyesi bulunduğunu, davacı yapılan ticarete ait sıralı senetler verdiğini, davaya konu senedin 6 numaralı senet olduğunu, bir kısım sıralı senetleri ile müşteri senetlerinin ödenmemesi üzerine başka bir takip dosyasıyla takip başlatıldığını, davacıya satılan bir kısım emtianın kendisinin talimatı ile başka bir kişiye teslim edildiğini, davacının muhtemelen müvekkilinin elinde teslime ilişkin belge bulunmadığını düşünerek borçlu olmadığının tespitini istediğini, davacının işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle iş yerini başka bir kişiye devir ederek ödeme yapmaktan kaçındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı şirket ve davalı tarafça davalı ile mal alım satımı hususundaki anlaşmaya istinaden davalı …’a verilen 16/10/2014 keşide tarihli, 3000 USD bedelli, 30/09/2015 vade tarihli bononun verildiği ancak bono karşılığı verilen malların teslim edilmemesi nedeniyle icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığına dair açılan menfi tespit davasıdır. Davaya konu bononun keşide tarihinin 16/10/2014 ve vade tarihinin 30/09/2015 tarihi olduğu, bonoda malen kaydının bulunduğu, keşidecinin davacı … …. A.Ş. olduğu, lehtarı davalı … olduğu, avalistin davacı … olduğu görülmüştür. Davacı taraflarca her ne kadar ticari ilişki gereği mal tesliminin yapılmadığı iddia edilmiş ise de bonoda malen kaydı olduğu görülmekle malların teslim edilmiş olduğu, bunun aksinin davacı taraflarca yazılı belge ile ispat edilmesi gerekeceği anlaşıldığından tarafların tanık dinletme talepleri kabul edilmemiştir. Teknik 04/04/2019 tarihli mali bilirkişi raporuna göre davaya konu bononun davacı ticari defterlerine işlenmemesinin borç alacak durumunun etkilemeyeceği, davalı …’ın gerçek kişi olarak bono, dava ve takipte yer aldığı, davalı tarafça şirketine ait dava dışı şirket kayıtlarının dosyaya sunulmadığında davaya konu faturanın defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davaya konu senedin defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Bononun davalı defter kayıtlarında olmaması da borç alacak durumunu etkilemeyecektir. Yukarıda da açıklandığı üzere bono üzerinde malen kaydı bulunmakla malların teslim edilmediğinin davacı tarafça yazılı belge ile ispatlanması gerekeceğinden davacıların teslim olgusunu yazılı belge ile ispat edemediği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığını, tarafların satım konusunda anlaşmaları nedeniyle davalıya 3.000,00 USD tutarında bono verildiğini, ancak davalının geçen sürede emtiayı teslim etmediğini, davalı tarafça dosyaya sunulan mal teslimine dair belgelerin müvekkilleri ile ilgisinin olmadığını, belgelerin başka kişiler adına düzenlendiğini ve müvekkilinin buna ilişkin bir talimatının bulunmadığını, müvekkilinin olumsuz bir durum olan emtianın teslim edilmediğini ispat edemeyeceğini, hukuk ilkelerine göre davalının emtiayı teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, bilirkişi raporu ile müvekkilinin haklılığının anlaşıldığını, bononun dosyaya sunulan faturaya karşılık verildiğinin savunulmasına rağmen, defter incelemesi neticesinde ilgili faturanın, uyuşmazlık konusu senetten farklı, başkaca senetlerle ödendiğinin anlaşıldığını, davalı tarafça uyuşmazlık konusu senedin karşılığı olduğu iddia edilen, 17.03.2014 tarih ve … seri no.lu, 10.006,20-TL bedelli faturanın karşılığının ödendiğini, uyuşmazlık konusu senedin bu faturaya karşılık olmadığının bilirkişi raporuyla belirlendiğini, 30.04.2015 vadeli 2.000 USD bedelli senedin 07.05.2015 tarihinde, 31.05.2015 vadeli 3.000 USD bedelli senedin ise 02-09-11-16-23-30.10.2015 tarihlerinde 500’er USD olmak üzere ödenmesi neticesinde 17.03.2014 tarih ve … seri no.lu, 10.006,20 fatura karşılığının ödendiğini, bu hususun raporla da sabit olduğunu, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, bonoya dayalı icra takibine karşı açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davalı tarafından 16.10.2014 düzenleme tarihli 3.000,00 USD bedelli ve 30.09.2015 ödeme tarihli bonoya dayalı olarak takip başlatıldığı, bononun keşidecisinin davacılar olduğu ve bononun davalı emrine düzenlendiği, bonoda malen kaydının bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve dava konusu bononun bu ticari ilişki kapsamında verildiği sabittir. Uyuşmazlık, bononun satım sözleşmesinin avansı olarak verilip verilmediği, bu kapsamda bononun bedelsiz kalıp kalmadığı noktasındadır. Bonoda ihdas nedeni olarak malen kaydı bulunması nedeniyle bono karşılığında davalının davacılara emtia teslim ettiği yazılı belge ile davalı tarafından kanıtlanmıştır. Davacıların, bedelsizlik iddiasını eşdeğer bir kanıtla ispatlaması gerekir. Bu kapsamda davacılar soyut olarak davalının bono karşılığı emtia teslim etmediğini ileri sürmüşseler de buna ilişkin bir kanıt sunmamışlardır. Bonodaki malen kaydı esasen emtianın davacılara teslim edildiğinin kanıtıdır. Vadeli satım nedeniyle bir borçlanma aracı olan bononun düzenlenmesi ve bonodaki malen kaydı davalının savunmasını doğrulamaktadır. Diğer yandan aksi kararlaştırılmadıkça TBK’nın 207.maddesi gereğince satım sözlemesinde tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri esastır. Başka bir şekilde sözleşme ilişkisi kurulduğu kanıtlanmadan malen kaydı bulunan bononun verilmesi karşısında, artık bu bononun satım sözleşmesinin avansı olarak verildiğinin kesin delillerle kanıtlanması gerektiğinden, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere, keşideci imzası inkar edilmeyen ve bir ticari ilişki kapsamında avans olarak verildiği ileri sürülen bonoların tarafların defterlerinde kayıtlı olmamasının borca bir etkisi bulunmamaktadır. Davacı yan, bonodaki kayıt nedeniyle teslim aldığı kabul edilen emtia bedelini ödediğini geçerli bir delille kanıtlamadığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesinde bir isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsiline, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.