Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1841 E. 2022/151 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1841
KARAR NO: 2022/151
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2017/595 E. – 2019/393 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin toptan sebze ve meyve satışından kaynaklanan cari hesap alacağının ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, davalının emtia teslim almasına rağmen yaklaşık sekiz ay boyunca ödeme yapmadığını ileri sürerek, davalının itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi, davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı şirkete ait 2015 – 2016 yılları ticari defterlerinden 2015 yılı yevmiye ve envanter defterlerinin açılış, yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu ancak kebir defterinin açılış tasdikinin yaptırılmamış olduğu, 2016 yılı yevmiye, kebir ve envanter defterinin açılış tasdiklerinin ve yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda 2015 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, 2016 yılı ticari defterlerinin ise usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinde davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin, 120.01.016 ve 120.01.0164 numaralı “alıcılar” hesaplarında takip edildiği, takibe konu alacağın dayanağı niteliğinde sunulan faturaların bu hesaplar altında kayıtlı oldukları, anılan hesapların 23.06.2016 takip tarihi itibarıyla bakiyelerine göre davacının … numaralı hesaptan davalıya 16.026,59 TL borçlu,… numaralı hesaptan ise 1.892,41 + 2.366,59 = 4.259,00 TL alacaklı olduğu, bu anlamda davacının takip tarihi itibarıyla davalı yandan kümülatif manada alacaklı olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi incelemesinde takibe ve davaya dayanak faturaların müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşıldığını, davalının ise davaya cevap vermeyerek ticari defterlerini ibraz etmediğini, müvekkilinin davalıya sattığı emtia nedeniyle alacaklı olduğunu, ticari ilişkide müvekkilinin borçlu olma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin alacaklı olmaması halinde takip yaparak dava açmayacağını, müvekkilince bilirkişinin istediği tüm belgelerin sunulmasına rağmen bilirkişi tarafından hatalı değerlendirmeler yapıldığını, yeniden rapor alınma talebinin mahkemece kabul edilmeyerek hatalı karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki ilişkide, yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinde, satılanın sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıda olup, davacının teslimi kanıtlaması halinde davalı alıcının sözleme bedelini ödediğini ya da başkaca bir borçtan kurtulma sebebini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı yan, davaya cevap vermeyerek davayı inkar etmiştir. Bu nedenle, emtianın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Mahkemece davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davacının alacağının bulunmadığı, davacı defterlerine göre davacının 11.767,59 TL borçlu olduğu belirlenmiştir. Davacı vekili rapora yönelik itirazında, müvekkilinin mal satması nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu, bu tür bir ticari ilişkide davacının borçlu olma ihtimalinin bulunmadığı belirtilerek yeniden bilirkişi incelemesi yapılması istenilmiştir. Bilirkişi raporundaki mali tespitlere göre, davacının satım sözlemesinden kaynaklanan ticari ilişkiyi alıcılar hesaplarında takip ettiği, defterde kayıtlı faturalara göre davacının borçlu olduğu belirlenmiştir. Davacı bizzat kendi defterlerine göre davalıya borçludur. Ticari defterdeki borç kaydı davacı aleyhine delil niteliğindedir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamanın son oturumunda, emtia teslimine ilişkin belgelerin bulunmadığı davacı vekilince beyan edilmiştir. İşleyen hesap şeklinde süren ticari ilişkide, teslim edilen emtia ve yapılan ödemeler ile yansıtma faturalarına göre sözleşmenin taraflarının birbirlerine borçlu olmaları mümkündür. Davacı tarafından düzenlenmesi nedeniyle kendi aleyhine de delil oluşturan ticari defterlere göre davacının alacağı bulunmadığı gibi borcu olduğuna dair aleyhe kayıt bulunmaktadır. Davacı, bu durumun aksini kanıtlar başka bir belge sunmadığından, davacının alacaklı olduğu kabul edilemez. Bilirkişi raporuna yöneltilmiş, yeniden rapor veya ek rapor alınmasını gerektirir somut bir itiraz nedeni bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yaptığı inceleme ve gerekçesi yerinde olup, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.10.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.