Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1822 E. 2020/495 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1822
KARAR NO: 2020/495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/04/2019
NUMARASI: 2018/309E 2019/483K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin “…” isimli şahsi ticari işletmenin sahibi olduğunu, işletmenin idaresini tamamen damadı olan davalıya bıraktığını, taraflar arasında ticari bir vekalet akdi kurulduğunu, ilişkileri ailevi nedenlerden bozulunca müvekkilinin noter kanalıyla aradaki vekalet akdini sona erdirdiğini, davalının müvekkili ile vekalet ilişkisi sürerken, müvekkile ait işyerinin hemen yanında, aynı işkolunda bir işyeri açmış olduğunu, davalının yeni iş yerinde çalışmaya başlayan müvekkilinin eski 7 işçisinin, müvekkiline karşı “Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nde işçi alacakları için dava açmış olduklarını, davalının müvekkili adına kayıtlı kredi kartı pos cihazını, boş çek yapraklarını iade etmediğini, pos cihazı için sürekli bankaya aidat ödemek zorunda kalındığından müvekkilinin zararının doğduğunu, bu güne kadar müvekkiline ait ticari işletmenin net karı, 709.000,00 TL olup, bu paranın müvekkiline ödenemediğini belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 2012-2017 yılları arası ticari faaliyetten elde edilip müvekkiline ödenmeyen ticari kazanç, iade edilmeyen çek yaprakları ve pos cihazı sureti ile uğranılan zararın, stokta bulunması muhtemel olup davalının kendi işyerine götürdüğü mal kabilinden 1 TL’nin yıl sonundan, diğer zarar kalemleri için azilnamenin davalıya tebliği tarihinde itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari faizi ile davalıdan tahsiline, işçi davaları sebebi ile oluşabilecek zarar için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 1 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari faizi ile, manevi zararın tazmini bakımından 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının, … isimli firmanın tek hissedarı olduğunu, müvekkilinin tamamen …’ un emir ve talimatlarıyla şirketi onun adına yönettiğini, tüm işçilerin bizzat davacı tarafından işe alındığını, davacının kızı ile müvekkil arasında her ailede çıkabilecek tartışmalar neticesinde davacının müvekkilini işten çıkarttığını, akabinde de yanında çalışan işçilerin ücretlerini ödemeyerek iş yerini kapattığını, …- … adına açılan yeni firmanın tamamen davacının bilgisi ve onayı dahilinde açılmış olduğunu, davacının işyerini kapatmasının ardından boşta kalan işçilerin ve müvekilinin yeni bir işyerini çalıştırmalarının son derece doğal olduğunu, müvekkilin yanında çalışırken davacıya her ay 5.000 TL ile 10.000 TL arasında elden paralar getirdiğini, davacının oğlu …’un üniversitede okuduğu zamanlarda müvekkilinden harçlık aldığını, müvekkilinin emek ve katkıları ile Kumburgaz, İstanbul’da bir yazlık satın alındığını ve davacı adına tescil edildiğini, davanın belirsiz dava olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davanın belirsiz dava olarak kabulü halinde eksik harcın ikmalini, ikmal edilmemesi halinde davanın ilgili kısım için açılmamış sayılmasına karar verilmesini, haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…Davacı davasında vekalet akdinin kötüye kullanılması ve işçi işveren arasındaki sadakat yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olup her iki ihtilafın farklı konular içermesi ihtilaf konularının çözümünde delillerin değerlendirilmesinin farklı nitelikte bulunduğu, birlikte dava açılmasının zorunlu olmadığı anlaşıldığından her iki davanın ayrılmasına, dosyanın rekabet yasağı yönünden devamına karar verilmiştir. SGK’ya yazılan müzekkere cevabında davalının …’un işten çıkışı olan 31/10/2012 tarihinde çalıştığı … iş yerine ait 2012 / 10 Ay, 4 aylık dönem bordrosu ile iş yeri tescili ile …’nun işten çıkış tarihinin 09/11/2017 olduğu, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabında davalının 01/11/2017 tarihinde yaş sebze ve meyvelerin toptan satışını yapan aracılık faaliyetine başladığı, bu durumda davacının iş yerinde davalının çalıştığı süreç içerisinde yeni bir iş yeri açtığı anlaşıldığından taraflar arasındaki ihtilafın işçi işveren ilişkisinden doğan ihtilaf olup işçinin işverene sadakat yükümlülüğünün ihlal edilip edilmediğine ilişkin ihtilafın çözümü İş Mahkemesinin görevleri içerisinde bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy İş Mahkemesine gönderilmesine… ” karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;ilk derece mahkemesinin ticari vekalet akdine ve rekabet yasağına aykırılık taleplerini içeren davayı hukuka aykırı şekilde ayırmış olduğunu, iki eylemin arasında tam bir hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu, davada işçi-işveren sıfatının birleştiğini, bu durumda tatbik edilecek kanunun “ticaret kanunu” ve uyuşmazlığa bakacak olan mahkemenin “asliye ticaret mahkemeleri” olduğunu, müvekkili ile davalı arasında rekabet yasağına aykırılıktan doğan tazminat davalarının mutlak ticari iş niteliğinde olduğunu, belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari vekil olduğu iddia edilen davalının vekalet görevini kötüye kullanmasından kaynaklı olarak ortaya çıktığı söylenilen ve davalı ticari vekilin özen ve sadakat borcuna aykırı hareketleri neticesi oluştuğu ileri sürülen zarar kalemlerinin tazmini talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle tefrik ve görevsizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet akdinin kötüye kullanılmış olması ve rekabet yasağına aykırılık iddialarına dayalı tazminat talebinden ibaret olduğu, her iki talep açısından delilerin değerlendirilmesinin farklılık arzettiği ve taleplerin birlikte dava edilmesinde bir zorunluluk bulunmadığı gerekçesiyle ayırma kararı ve uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemelerinin görevi alanına girdiği sebebine dayanılarak görevsizlik kararı verilmiş ise de; davacı vekili, davalının davacı ile ticari vekalet ilişkisi bulunduğunu iddia etmektedir. Dosya kapsamındaki Bakırköy … Noterliğine ait 10.11.2017 tarihli, … yevmiye nolu onaylama şeklindeki ve aynı tarihli … yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnamelerin bulunduğu, söz konusu vekaletnamelerin incelenmesinde adı geçen davalıya ilişkin olarak Bakırköy … Noterliğinin 12.03.2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile verildiği söylenilen yetkilerin geri alındığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince SGK’dan davalıya ilişkin hizmet döküm cetveli getirtilmiş olsa da davalının sigortalı olarak çalışmış olması ticari vekil olmadığı anlamına gelmez. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 547/1 maddesinde ise ticari temsilciyi “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bunun yanında ticari vekilin tanımı, ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi verilmeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir şeklinde yapılmıştır. TTK’nın 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari davadır. Yine, TTK’nın 4.1.c maddesi uyarınca, ticari vekalet ilişkisinden doğan uyuşmazlıkla mutlak ticari davadır. TTK’nın 5. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, 5/3. maddesinde de asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu durumda, davacının dava dilekçesindeki iddiaları ticari vekillik ilişkine dair olduğundan, davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olmasına rağmen, hukuki yanılgıyla görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine, her ne kadar ilk derece mahkemesi ön inceleme duruşmasında az yukarıda bahsi geçen sebeplerle tefrik kararı verip tefrik edilen dosyadan iş bu incelemeye konu görevsizlik kararı vermiş ve ana dosyadan rekabet yasağına aykırılık açısından davaya devam etmiş ise de; her ne kadar davacı rekabet yasağının ihlalinden söz etmiş ise de hukuki niteleme mahkemeye ait olup iddiaların vekilin özen ve sadakat borcu kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olacağından, tefrik kararı verilmesinin de usule aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Davların tekrar birleştirilerek görülmesi usul ekonomisi ilkesine uygun olacaktır. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görelmesi için dosyanın kararı veren Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 04.06.2020 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.