Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/181 E. 2020/1071 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/181
KARAR NO: 2020/1071
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/65 Esas – 2018/979 Karar
TARİHİ: 10/10/2018
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
Davacının zayi belgesi verilmesine ilişkin davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dilekçesinde özetle; … ticaret sicil numaralı müvekkili firmaya ait Ortaklar Pay Defterinin 06-07 Ocak 2018 tarihinde şirket muhasebe departmanının yeni adresine (… Mah. … Cad. … Sok. … … Blok Kat:… Kat:… D:… Levent İstanbul) taşınması esnasında kaybolduğu 09/01/2018 tarihinde firma yetkililerince tesip edildiği bunun üzerine kayıp tutanağı tutulduğunu, bütün aramalara rağmen bulunamadığını belirterek, TTK’nın 82. maddesi uyarınca müvekkili firmaya ait pay defterinin zayi zayi olduğuna dair taraflarına zayi belgesi ve yeni pay defteri tasdik ettirilebilmesi için izin belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 10/10/2018 tarihli, 2018/65 Esas – 2018/979 Karar sayılı kararında,”…Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; davacı tarafın iddiası- talebi, çekişme konusu olan çekişmesiz yargıya vücut veren hususlar, iddia olunan vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir: Davacı- talep eden taraf dava konusu yaptığı defterleri kaybettiğini iddia ederek zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamından davacının dava konusu olan defterleri zayi ettiğine dair inandırıcı delil sunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı- talep eden tarafın tacir olduğu dikkate alınarak tacir olmanın sonucu olan basiretli tacir olunması gerekliliği ticari işletmenin faaliyetlerinin tümünde basiretli davranmak yükümlülüklerinin olduğu aksinin mazeret olarak ileri sürülemeyeceği ilkesine dikkat edilmiş özen yükümlülüğü kapsamında özen yükümlülüğüne aykırı davranışına dayanan iddiasına itibar edilmemiştir. Ticari defterlerin tutulması ve saklanması tacir için zorunluluktur. Taşınma gibi bir nedenle kayıp iddiası mahkememizce dinlenilemez bulunmuştur. Çünkü basiretli tacir taşınma esnasında önlem alır zorunlu tutulan defterlerini kaybetmez. Tacirler tarafından yasa gereğince saklamakla yükümlü oldukları ticari defter ve kayıtların taşınma esnasında kayıp edilmesinin olağan sayılamayacağı, defter ve kayıtların şirketler yönünden önemi gözetildiğinde elden çıkacak ölçüde zarar görmemeleri için defter ve belgelerin korunaksız yerlerde muhafaza edilmemeleri gerekeceği, buna aykırı durumun ise ağır koruma kusuru oluşturacağı, kusura dayanarak hak talep edilmesinin ise mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tacirin dava konusu yapılan defterin muhafazasında özen yükümlülüğüne aykırı davranması gereken duyarlılık ile muhafaza yapılmayarak, tedbir laınmayarak özen gösterilmediğinden davacı- talep eden elinde iken defterlerin kaybolduğuna dair yeterli kanaat oluşmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davanın reddinin müvekkili şirketin ticari faaliyetlerini sekteye uğrattığını, pay defterinin diğer ticari defterlerin aksine, genel kurul kararlarının hazirun cetvelleri ve o ana kadar alınan yönetim kurulu kararları ile teyid edilebilir nitelikte olduğunu, Davacı müvekkili şirketin yasal tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ortaklar pay defterinin 06-07 Ocak 2018 tarihinde şirketin yeni adresine (… Mah. … Cad. … Sok. … … Blok Kat:… Kat No:… D:… Levent İstanbul) taşınması esnasında kaybolduğunu, 9 Ocak 2018 tarihinde firma yetkililerince bu durumun tespit edilmesi üzerine 09 Ocak 2018 tarihinde kayıp tutanağı düzenlendiğini, bütün aramalara rağmen pay defterinin bulunamadığını, hemen akabinde ise yönetim kurulu kararı alınarak yasal süresi içinde işbu davanın açıldığını, şirketin mevcut pay sahiplerine karşı bir kötüniyeti olsaydı işbu davayı da açmayacağını ve sorunun çözüme ulaşması için gereken başvurularını yapmaktan imtina edeceğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi edildiği ileri sürülen şirket pay defteri için zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 82/1. maddesi gereğince, “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” Saklama süresi on yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir (TTK m.82/7). Dava, basit usule tabi olmakla, HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca duruşma açılmadan karar verilmesi mümkündür. Somut olayda taşıma sırasında kaza ve benzeri bir olay yaşandığı iddia ve ispat edilmediğinden toplanacak başkaca bir delil bulunmamaktadır. Dosya kapsamı ile davacı tarafça zayi olduğu iddia edilen şirket pay defterinin taşıma sırasında kaybolduğu dava dilekçesinde beyan edilmiş ise de buna ilişkin delil ibraz edilemediği gibi ayrıca davacı ticari defter ve belgelerini koruyup gözetme yükümlülüğüne de aykırı hareket etmiş, kısacası basiretli bir tacir gibi davrandığını kanıtlayacak delil göstermemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin zayi belgesi istemine ilişkin içtihadı da bu yöndedir (E:2015/13372, K: 2017/1346, T:07.03.2017) Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup, davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15/10/2015
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, karar kesindir.