Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1802 E. 2019/1699 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1802
KARAR NO : 2019/1699
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI : 2014/802 E.2018/388K.
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK m.277 vd.)
Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu karara karşı verilen istinaf başvurusunun, harçların yatırılmamış olması sebebiyle yapılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen bu karara karşı davalı … vekilinin istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş., … ve …. A.Ş.’nin 2013 ve 2014 yılı hesap ve işlemlerinin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında yapılan incelemesi neticesinde, 2014 yılı içerisinde …. sahibi olduğu taşınmazın, … A.Ş. yönetim kurulu eski başkanı …’a haksız ve usulsüz bir biçimde devredildiğine ilişkin somut tespitlere ulaşıldığını, 31/12/2013 tarihi itibariyle davalı …..’nin … ili … ilçesi … mahallesinde dubleks bina vasfındaki bir gayrimenkule malik olduğunu, 31/12/2013 tarihi itibariyle anılan gayrimenkul üzerinde bir kısıtlama bulunmamakta olup, söz konusu gayrimenkulün satış sözleşmesi ile …’a devredildiğinin tespit edildiğini, tapu sicili kayıtlarına göre satış bedelinin 814.500 TL şeklinde görüldüğünü, satıcı tarafın davalı … temsilcisi … olduğunu, devrin …. vekâlet eden …. tarafından gerçekleştirildiğini, keşide edilen faturada satış bedelinin KDV hariç 2.050.000 TL (KDV dahil 2.419.000) olarak gösterildiğinin tespit edildiğini, bu süreçte, …. hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı … ile …. Tic. A.Ş.’nin sahibi … arasında, … sermayesini temsil eden payların … devri için bir hisse devir sözleşmesi imzalandığının tespit edildiğini, ancak, pay devir borcunu yerine getirilmediği için … tarafından ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarnamede,10/03/2014 tarihli, 1.900.000,00 TL bedelli ve ‘ayni’ açıklamasını içeren bir kaydın bulunduğu, sözkonusu kaydın esasını teşkil eden gayrimenkulün, davalı …’in …’a devrettiği gayrimenkul olduğu ve halka açık …, tarafı olmadığı bir hisse devir işleminden kaynaklanan yükümlülükler dolayısıyla ifada bulunduğunun tespit edildiğini, SPK tarafından … pay piyasasında 16/09/2013- 30/12/2013 döneminde gerçekleştirilenişlemlerin incelenmesinden, … ait taşınmazın … hisselerinin devrine ilişkin pay devir sözleşmesi çerçevesinde ….’a borcuna mahsuben devredildiğinin anlaşıldığını, böylece şirketin hukuken ödemesi gerekmeyen bir borcu ödemek zorunda bırakıldığını, zira şirketin bu sözleşme bakımından üçüncü kişi konumunda olup, onun leh ve aleyhine herhangi bir hak veya yükümlülük doğmasının mümkün olmadığını, davalı …’a devredilen gayrimenkulün satışının iptali ve söz konusu tapu sicil kayıtlarının terkini ve tescili ile taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’in imza yetkilisi … … ile … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinin garantörü olduğunu, …. sözleşmesel yükümlülüklerini ifa etmede temerrüde düştüğünü, müvekkilinin 1.900.000,00 TL bedelle taşınmazın devrini kabul ettiğini, diğer davalı tarafından düzenlenen faturanın müvekkiline gönderilmediğini, …. tarafından 31/03/2014 tarihinde söz konusu gayrimenkulün 2.050.000,00 TL bedelle satışı için Yönetim Kurulu Kararı alındığının görüldüğü, bu rakam üzerinden karar alındığının müvekkil tarafından bilinmesinin mümkün bulunmadığını …’a fiili olarak ödeme yapılmadığının doğru olduğunu, keza iş bu taşınmazın müvekkilin hisse devir alacağına mahsuben devredildiğini, müvekkil ile …. arasında muvazaalı bir ilişki olmadığını, SPK’nın yatırımcı lehine tazminat davası açma yetkisi olmadığı gibi, açılması gereken davanın yönetim kurulunun sorumluluğu davası olduğunu, müvekkilin de … iç ilişkisini ve muhasebe yapısını bilmeksizin kendisine yapılan taşınmaz devri teklifini kabul ettiğini, SPK’nın ihraççıyı denetlemekle yetkili olması nedeniyle ancak yönetim kurulu kararının iptalini talep edebileceğini, açılan davanın reddine, işbu davanın tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesi halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu ayrıca dava konusu taşınmazı dava açılmadan önce 13/06/2014 tarihinde (dava tarihi: 18/06/2014) üçüncü kişiye devretmiş olduğundan dava konusuz kaldığından, pasif dava ehliyeti eksikliğinden davanın reddine, kesin yetki kuralı bulunduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Her ne kadar yukarıda zikredilen kanun maddelerinde açık bir düzenleme ve oturmuş bir yargı uygulaması olsa da, somut olay bakımından kıyas yapılabilecek maddelerdir. Bu çerçevede 92. maddede yer akın “iptal” ifadesi sadece yönetim kurulu veya genel kurul kararlarının iptali şeklinde değerlendirilecektir. Bu nedenle söz konusu iptal ifadesi daha geniş anlamda ihraççı şirketi zararlandıran her türlü iş ve işlemlerin iptali olarak anlaşılmalı ve buna göre değerlendirme yapılmalıdır. Söz konusu düzenlemenin getirdiği yararın sağlanabilmesi bakımından halka açık şirketin uğrayacağı zarar veya oluşacak sermaye kaybının önlenmesi açısından, hukukumuzda da örnekleri olduğu üzere, iptal davasının şartlarının ortadan kalkması halinde söz konusu davanın, zararın veya kaybolan sermaye tutarının iadesi (istirdadı) davası olarak devam edebileceği ve davalı … kayıtlarının baz alınması ve satış bedeli olarak kesilen fatura tutarı göz önüne alınarak, davalı … tarafından şirkete devredilecek tutarın KDV dahil ¨2.419.000,00 olarak belirlenmesi gerektiği sonucuna varıldığından davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile ¨2.419.000,00’nin bu davalıdan tahsili ile davalı ….’ye verilmesine karar vermek gerekmiştir.Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde yapılan muvazaalı işlem sonucu zarara uğrayan …ni de davalı olarak göstermiş ise de,söz konusu davada,davalı …’ın tek başına davalı göstermesi gerekli ve yeterli olup davalı …nin pasif husumetinin bulunmadığı anlaşıldığından bu davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı …. Aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … aleyhindeki davanın davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne, 2.419.000,00 TL ‘nin bu davalıdan tahsili ile …’ye verilmesine, karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili, istinaf başvurusu sırasında yatırması gereken istinaf peşin harcını yatırmadığından, ilk derece mahkemesince HMK’nın 344. maddesi uyarınca muhtıra tebliğ edildiği, muhtırada verilen yasal bir haftalık kesin süre içinde harç ikmalinin yapılmaması üzerine, ilk derece mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ek kararıyla, “…istinaf defterine kayıt yapılan dilekçenin istinaf karar harcının hesaplanan nispi miktar üzerinden yatırılması gerekirken maktu miktar olarak yatırıldığı, yatırılması gereken istinaf karar harcı ve istinaf avansı hususunda Mahkememizin 08/05/2019 tarihli muhtırasının davalı … vekiline 15/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinden itibaren muhtıra gereği bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması gereken istinaf karar harcının ve istinaf avansının yatırılmadığı anlaşılmakla…” HMK’nun 344/1 maddesi uyarınca, davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı … vekili, HMK’nın 344 ve 346.maddeleri uyarınca, yasal bir haftalık süre içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili … bakımından, HMK m. 344. hükmünde öngörülen maktu istinaf harcının ödenmiş olduğunu, ancak nisbi oranlı karar ve ilam harcının ödenmediğini, Harçlar Kanunu m. 28’de nisbi harçların ödeme zamanının düzenlendiğini, “Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” hükmünün bulunduğunu, bakiye harçtan maksadın, maktu harçtan geriye kalan kısım mı yoksa nisbi harcın ödenmeyen kısmı mı olduğu hususunun belirsiz olduğunu, eğer “bakiye” karar ve ilam harcından bahsedilen ¼ oranlı nisbi harç ise söz konusu harcın adalete erişimi engelleyecek düzeyde yüksek olduğundan Anayasa’nın 152. maddesi gereğince, Harçlar Kanunu’nun 28. maddesinde düzenlenen “Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” hükmünde yer alan “bakiye” ifadesinin iptal edilmek sureti ile maddenin “Karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” şeklinde adalete ve derece yargı sisteminde üst derece mahkemesinin incelemesinin önünde engel teşkil etmemesinin temin edilmesi amacıyla, Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulmasına karar verilmesini,İki dereceli üst yargı sisteminde üst yargıya “Yargıtay”a başvuru halinde maktu harç yeterli iken, istinaf sisteminin dahil edildiği üçlü sistemde istinaf başvurusu için nisbi harcın talep edilmesinin ve ödeme gücü olmayan bir kişinin üst yargı denetiminden mahrum kalması sonucunu ortaya çıkacağını, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin ek kararının usul ve yasaya ve anayasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına, asıl istinaf dilekçeleri doğrultusunda inceleme yapılarak hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davalı vekilinin 06/05/2019 tarihli dilekçesiyle istinaf başvurusunda bulunduğu, başvuru harçlarını eksik yatırdığı, bunun üzerine ilk derece mahkemesince HMK’nın 344. maddesi gereğince istinaf harçlarını yatırması için 08.05.2019 tarihli muhtıranın çıkarıldığı, muhtıra ile bir haftalık kesin süre verildiği, tebliğ edilen muhtıradaki kesin süreye rağmen davalı vekilinin istinaf harçlarını yatırmadığı anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince harçların süresi içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle HMK’nın 344. maddesi gereğince muhtıra tebliğ edildiği, buna rağmen harçların tamamlanmadığı ve bunun üzerine başvurunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararın verildiği anlaşılmaktadır.HMK’nın 344. maddesi uyarınca çıkarılan muhtıra tebliğine rağmen istinaf harç ve giderlerinin yatırılmaması halinde istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilir. HMK’nın 344. maddesi uyarınca çıkarılan muhtıraya rağmen süresi içerisinde istinaf harçlarının yatırılmadığı, muhtıra tebliğinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararı usul ve yasaya uygundur.Harçlar Kanunu’nun 28. maddesindeki düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddia edilmiş ise de davalının, koşulları varsa adli yardım isteme hakkının bulunduğu, adil yargılama hakkını bu şekilde temin edebileceği dikkate alındığında, anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin ek karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, ayrıca istinaf dilekçesinde yer alan Anayasaya aykırılık iddiaları da yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı … vekilinin HMK’nın 344. maddesi uyarınca verilen ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.12.2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.