Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1784 E. 2022/231 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1784
KARAR NO: 2022/231
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07.03.2019
NUMARASI: 2014/1133 Esas – 2019/206 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili şirketin ortakları olduğunu, 10.06.2008 tarihine kadar davalı …’un %30, davalı …’un %20 hissesi bulunduğunu, dava dışı …’in ise hissesinin %50 oranında bulunduğunu, davalıların aynı zamanda şirketin yetkili müdürleri konumunda bulunduklarını, 12.06.2008 tarihi itibariyle ortaklık paylarını üçüncü kişilere devrederek şirket müdürlüğü görevlerinin de sona erdiğini, davalıların şirketin müdürlüğünü yaptıkları dönemde elden aldıkları çekleri 12.06.2008 tarihinden sonra şirket müdürü sıfatını yitirmelerine rağmen hükmü sona eren imza sirkülerini geçerli gibi göstererek şirketin çeklerini bankalara ibraz edip tahsil ettiklerini, bu hususu diğer ortaktan gizlediklerini, davalı … hakkında İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinde evrakta sahtekarlıktan dava açıldığını, emniyeti suistimal suçuyla ilgili Bakırköy C. Başsavcılığının 2013/116449 S. nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, dava dilekçesinde keşide tarihini, çek ve hesap numaralarını, keşideci isimlerini belirttiği on adet çeki tahsil ederek şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla on adet çek bedeli olan 121.533,00 TL’si asıl alacak olup işlemiş faiziyle birlikte toplam 133.738,23 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, anılan icra dosyasına vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinin 10.06.2008 tarihli devir sözleşmesiyle şirketteki hisselerini diğer ortak …’a devrettiklerini, bu sözleşmeye istinaden kendi hesaplarına hiçbir bedel almadıklarını, dava dilekçesinde belirtilen tüm çeklerin davacı şirket hesaplarında ve kasasında olduğunu, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Limited şirket müdürlerinin sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için ana sözleşmeye ve yasaya aykırı bir eylem, bu eylem sonucu da bir zararın meydana gelmesi ve eylemle meydana gelen sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Davacı taraf, davalıların şirket müdürü olduğu dönemde şirketin işleri için ellerinde bulundurdukları ileriki tarihli çekleri bankalara ibraz edip kendileri adına tahsil etmek suretiyle şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda, davaya konu edilen 10 adet çekten 6’sının davalı … tarafından tahsil edildiği, 2 adet çekin bankaya ibraz suretiyle davacı şirketin yetkili temsilcisi ve müdürü … tarafından tahsil edildiği, geri kalan 2 çekten birinin karşılıksız çıkması nedeniyle keşidecisine iade edilerek şirket hesaplarında keşideci şirkete çek bedeli kadar borç yazıldığı, diğer 1 adet çekin ise davacı şirket tarafından ciro edilmek suretiyle ticari ilişki çerçevesinde … Ltd. Şti’ye borca mahsuben verildiği, tüm bu hususların davacı şirket kayıtlarında yer aldığı, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre tüm çeklerin şirketin işlerinde kullanıldığının açıkça anlaşıldığı, dolayısıyla 6 adet çekin … tarafından tahsil edildiği tespit edilse de, şirketin ticari defterlerinde tahsilat olarak yer alması ve şirket kasasına girişinin yapılması karşısında artık bu davalının sorumluluğundan sözedilemeyeceği zira zarar unsurunun oluşmadığı diğer davalı … tarafından bankaya ibraz edilerek tahsil edilen hiçbir çekin bulunmadığı anlaşılmakla davacı şirketin zararının kanıtlanamaması karşısında davanın yerinde olmadığı, haksız bulunup reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde davalıların icra dosyasındaki itirazlarının haklı olduğu kabule edilmekle davanın reddi ile davacı şirketin icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ayrıca ve açıkça ispat edilemediği gibi dava konusunun şirket zararına ilişkin bulunup ancak yargılama sonucunda belirlenebilecek nitelikte olduğu, likit bir borç veya alacaktan bahsedilemeyeceği açık olduğundan davalıların icra inkar tazminat taleplerinin de yerinde bulunmadığı kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İkinci bilirkişi raporu baz alınarak davanın eksik inceleme sonucu hukuka aykırı olarak reddedildiğini,10/06/2018 tarihli şirket hisse devrinde % 50 ortak … dava konusu çek ve işlemlerle ilgili davalıları ve şirket kayıtlarını hukuka aykırı tutan, müvekkili şirket defterlerine işlem yapan muhasebeciyi savcılığa dolandırıcılık ve evrakta sahtekarlık yaptıkları gerekçesi ile savcılığa şikayet etmiş olup bu soruşturmanın sürdüğünü, neticede sanıkların suçlu çıktıkları taktirde şirket kayıtlarında hukuka aykırı işlem yaptıklarının anlaşılacağını ve müvekili şirketin zarara uğratıldığının ortaya çıkacağını, ayrıca davalılar hakkında verilen ve gerekçeli kararda bahsi geçen takipsizlik kararının, müvekkili şirketin çeklerin yetkisiz kişiler vasıtasıyla kendilerini yetkili gibi göstererek tahsil ettikleri gerekçesi ile evrakta sahtekarlık nedeni ile açılmış ve savcılık banka kayıtları getirilmeden tamamen hukuka aykırı olarak işin ticari iş olduğu taleplerin savcılığa değil ticaret mahkemesinde yapılması gerektiği gerekçesi ile verildiğini, bu takipsizlik kararı içerik itibari ile davalıların sorumluluğunu kaldıran nitelikte bir takipsizlik olmadığını, davanın reddi için gerekçe olamayacağını, mahkemenin davanın reddine yönelik kararının eksik inceleme sonucunda verilmiş bir karar olduğunu, davada iki rapor bulunduğunu, birinci rapor defter incelemesi yapılamadığı için dosyadaki belgelere göre hiç bir sıfatı olmadan şirkete ait 72.512,00 TL beş adet çekin (30 Haziran 2008 dolar kuru 1.2245 = 59.436 USD doları bu günkü kurla yaklaşık 356.000-TL) resmi sıfatı sona erdiği halde kendisinden sonraki şirket müdürüne teslim edilip tahsili sağlanacağı ve hiç bir alacaklı sıfatı olmadığı halde davalı … kendi adına cirolayarak çekleri tahsil edilmesinden dolayı doğru ve olması gerektiği gibi şirketi alacaklı tespit ettiğini, davalı tarafın defterlerin muhasebecileri …’nda olduğunu bildiği halde ısrarla davacı tarafın defter sunmadığını iddia ettiğini, davalı tarafın şahsen irtibatlı olduğu, tanıdığı, yönlendirdiği, istediği gibi kayıt düzenletebildiği muhasebesini yapan … adındaki kişi ile müvekkili şirket temsilcilerini oyalayıp inceleme günü sunacağını söylemesine rağmen sunmadığını ve bunu mahkemeye beyan edip … adlı kişinin adres bilgilerini mahkemeye sunarak bu kişiden defterlerin celbi istenerek müvekkili şirketin elinde olmayan defterler dosyaya üçüncü kişi tarafından ibraz edildiğini ve davaya esas ikinci ek bilirkişi raporunun alındığını,Davalıların, şirket ortaklığındna ayrılmalarından sonra şirket ile hiç bir bağı kalmadığı üçüncü kişi sıfatı taşıdıkları halde, beş adet çeki ciro ile tahsil etme sıfatları olmadığı halde tahsil ettiklerini, yani para borcunu ödediğini iddia eden üçüncü kişi nasıl iddiasını yazılı delil makbuz ile ödediğini ispat yükümlülüğünde ise davalılar da çekleri tahsil ettikleri tarihte üçüncü kişiler olduğundan makbuzla ödediklerini ispat etmek durumunda olduklarını, davalıların dosyaya böyle bir belge sunmadıklarını, Ek bilirkişi raporunda HMK’nın 222. maddesinin yanlış yorumlandığını, ticari defterlerin aleyhe delil olduğu gerekçesi ile davalıların hiç bir mantıklı açıklaması olmadan, hiç bir hukuki sıfatları olmadan tahsil ettikleri paralar göstermelik olarak defterlerde geçtiği gerekçesi ile davanın reddedildiğini, oysa HMK’nın 222’de belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olduğunu, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağını, davalının cevap dilekçesinin sübut deliler arasında birinci delilini 10/06/2008 tarihli limited şirket devir sözleşmesi olarak sunduğunu, Dava konusu devir tarihinde yaklaşık 100.000 dolar değerindeki bu çeklerin % 50 davalılara % 50′ si diğer ortak … ‘e ait olacakken, bunlar sözleşmeye yazıldığı taktirde şirketi devir alanların hiç bir itirazı olmayacak ve 1 ay sonra bu çekler kedni şirket payları oranında nam ve hesaplarına hukuka uygun tahsil edilecekken % 50 pay sahibi ortağın payının verilmemesi için devirde çeklerin ortak …’ten gizlendiğini, devir eden davalılar tarafından sıfatları olmadığı halde tahsil edilerek nam ve hesaplarına geçirdikleri halde şirket kayıtlarına geçirilmiş gibi gösterilerek, yani müvekkili şirket vasıta edilerek davalı hesaplarına geçirildiğini, Dava konusu dokuz adet çek şayet şirkete ait ise hiç bir sıfatı ve görevi kalmadığı halde niçin şirket müdürü yerine tahsil edileceğinin, şayet bu çek bedellerinin % 50’si devir tarihindeki ortaklık durumuna göre …’e, kalan % 50’si davalılara ait ise o halde bir ay sonra bunlar tahsil edilip neden şirkete aitmiş gibi gösterildiğinin açıklığa kavuşturulması için davalıların isticvap edilmesi gerekirken, isticvap delilinin hiç bir gerekçe gösterilmeden değerlendirilmeye alınmadığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıların şirket ortak ve yetkili müdür oldukları dönemde şirkete ait çekleri ortak ve müdürlük yetkileri sona erdikten sonra, kötüye kullanarak kendi adlarına tahsil ederek şirketi uğrattıkları zararın tahsili için davacı tarafından başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilince daha önce şirketin %50 pay sahibi olan … tarafından davalılar ile şirket muhasebecisi hakkında yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturmanın sonucunun beklenmesi gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Davalılar hakkında daha önce emniyeti suistimal (hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma) suçu nedeniyle yapılan şikayet üzerine yürütülen Bakırköy C Başsavcılığının 2013/116449 S. sayılı dosyasında davalılar hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve kararın kesinleştiği de dikkate alındığında ve davacı vekilince davalılar ve şirket muhasebecisi hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik şikayeti üzerine başlatıldığı ileri sürülen iş bu soruşturmadan ilk kez istinaf aşamasında ileri sürüldüğü anlaşılmakla, HMK’nın 357/1. maddesi düzenlemesi de gözetilerek, bu yöndeki davacı vekili istinaf başvuru nedeni yerinde görülmemiştir.Alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler uyarınca mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere; on adet çekin beş adedinin davalı … tarafından tahsil edildiği, bu çeklerin şirket kayıtlarında yer aldığı ve kasa hesabında çek tahsilatı olarak yer aldığı, iki adet çekin ise davalılar dışında şirket yetkilisi … tarafından tahsil edildiği, bir adet çekin şirket borcu nedeniyle …. Ltd. Şti.’ne ciro edilerek verildiği, bir adet çekin çek keşidecisi olduğu anlaşılan … A.Ş.’ye iade edilip, cari hesaba borç kaydedilerek işlendiği, diğer bir çek olan … seri nolu çekin ise davacı şirket defter ve kayıtlarına tahsilat olarak geçmiş olduğu, buna göre sekiz adet çekin davacı şirket kayıtlarında tahsilat olarak yer aldığı, iki adet çekten birinin şirket borcu nedeniyle cirolanarak … Ltd. Şti.’ne verildiği, diğer çekin ise keşidecisine iade edilerek keşideci şirket borcu olarak davacı defter ve kayıtlarına işlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı şirketin zararı olarak davada dayanılan çekler nedeniyle şirketin uğradığı bir zararın bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davalıların hisse devri ve müdürlük görevlerinin sona ermesinden sonra davacı şirket defter ve kayıtlarının tutulmasında sorumlulukları bulunmayacağı da gözetildiğinde, yukarıda yapılan tespitlerin de davacı şirketin defter ve kayıtlarıyla anlaşılması hali gözetildiğinde, davacı vekilinin 10.06.2008 tarihli ortaklık devir sözleşmesi hükümleri uyarınca davacı şirket defter ve kayıtlarının aksinin ispatlandığının kabulünün gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının davaya ve davacı şirket zararına dayanak gösterdiği ve davalılar tarafından kendi adlarına tahsil edildiğini ileri sürdükleri çeklerin, kendi aleyhine delil olan davacı şirket defter ve kayıtları itibariyle yukarıda açıklanan şekilde şirket kayıtlarında yer aldığı anlaşıldığından, davacı şirket kayıtlarının aksinin ispatı yönünde isticvap deliline dayanılmasının sonuca etkisi olmayacağından, davacı vekilinin, davalılar isticvap edilmeksizin hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince banka kayıtları, davacı şirket defter ve kayıtları içeriklerine ve bilirkişi raporundaki tespitlere göre kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılmış olan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30-TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.02.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.