Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1777 E. 2022/98 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1777
KARAR NO: 2022/98
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26.06.2018
NUMARASI: 2017/600 Esas – 2018/666 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının borcuna karşılık .. bank A.Ş. Sahrayıcedit şubesine ait olan 18/12/2004 keşide tarihli, 6.200,00 TL tutarlı ve 25.12.2004 keşide tarihli, 6.300,00 TL tutarlı (toplam 12.500,00 TL) 2 adet çeki kendilerine verdiğini, çeklerin karşılıksız çıktığını ve arkasının yazdırıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1550 E. 2017/15 K. Sayılı kararı ile zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline karar verildiğini, 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nce yalnızca şekli hukuk bakımından karar verildiğini, alacağın esasına ilişkin bir karar verilmediğini, taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığında şüphe bulunmadığını belirterek; davanın kabulüne, müvekkilin alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle: müvekkili aleyhine yapılan icra takibinin konusu olan çeklerin tarihlerinin 18/12/2004 ve 25/12/2004 olduğunu, çek tarihleri itibariyle 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, açılan davanın yasal dayanağının kalmadığını, söz konusu borcun zaten ödendiğini, davacının gerekirse defter ve belgeler ile alacağını ispat etmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı, davaya dayanak olarak gösterilen çeklerin 2004 tarihli olduğunu, buna göre dava tarihi itibariyle 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuştur. Davacının alacak istemini …bank A.Ş. Sahrayıcedit şubesine ait olan 18/12/2004 keşide tarihli, 6.200,00 TL tutarlı ve 25.12.2004 keşide tarihli, 6.300,00 TL tutarlı (toplam 12.500,00 TL) 2 adet çeke dayandırdığı, çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1550 E. 2017/15 K. Sayılı kararı ile ”takibe dayanak çekin ibraz tarihinin 2012 yılından önce olması ve 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde herhangi bir işlem yapılmamış olması nedeniyle zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla” takibin iptaline karar verildiği; Kambiyo hukuku yönünden zamanaşımına uğrayan kıymetli evraka dayanarak genel dava zamanaşımı olan 10 yıllık süre içerisinde alacak davası açma imkanı var ise de; çeklerin keşide tarihlerinin 18/12/2004 ve 25/12/2004 olduğu, davacı tarafından davanın 26/05/2017 tarihinde açıldığı ve davanın açıldığı tarihte 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu …” gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine 21.02.2005 tarihinde (yenilenmeden önceki esası İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve dolayısıyla söz konusu takibin zamanaşımını kestiğini, bundan sonra icra takibine ilişkin usuli işlemler yapıldığını, söz konusu usuli işlemlerden en sonuncusunun 11.11.2015 tarihinde yapıldığını, bahse konu icra dosyasından ve İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1550 E- 2017/15 K sayılı kararından anlaşıldığını, 11.11.2015 tarihinin söz konusu alacağa ilişkin yapılan son işlem tarihi olduğunu, ilgili kanun maddelerinden görüleceği üzere zamanaşımının, icra takibine ilişkin yapılan her işlemle kesilmiş ve aynı sürenin yeniden başladığını,11.11.2015 tarihindeki işlem sebebiyle 10 yıllık zaman aşımı süresinin 11.11.2025’te sona ereceğini, bu konuyla ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1660 E- 2015/1575 K sayılı, 09.02.2015 tarihli kararının ekli olduğunu, temel hukuki ilişkiye dayanarak alacak davası açma haklarının mevcut olduğunu ve dava zamanaşımı süresinin TBK’nın 146. maddesi gereği on yıl olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, zamanaşımına uğramış çeke temel ilişkiye dayalı alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Alacağa dayanak olarak 18.12.2004 keşide tarihli 6.200 TL tutarlı ve 25.12.2004 keşide tarihli 6.300 TL tutarlı çeklere dayanılmıştır. Çeklerde davalının keşideci, davacının lehtar olduğu, çeklerin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takibe konu edildiği, davalının icranın geri bırakılması başvurusu üzerine İstanbul 23 İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1550 E 2017/15 K sayılı kararı ile takip konusu çeklerden dolayı zamanaşımı süresinin altı ay olduğu, takip dosyasında takip alacaklısı davacı tarafından en son 11.11.2015 tarihinde haciz müzekkeresi talep edildiği, bu tarihten sonra altı aylık sürede başkaca bir işlem yapılmadığından zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, çekteki açıklanan bu sıfatlara göre, davacı ile davalı arasında temel ilişki bulunduğu gibi, bu husus tarafların kabulündedir.Somut olayda, dava konusu çeklerin zamanaşımına uğramış olduğu ihtilafsızdır. Bu durumda kural olarak, kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilirse de taraflar arasında temel ilişki bulunması durumunda böyle bir çeke delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacaklı alacağını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.Davalının söz konusu borcun ödendiği savunması da dikkate alındığında, davacı ile davalı arasında alım-satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğu tarafların kabulünde olduğuna ve temel ilişkinin varlığının kanıtlanmasına göre, dava zamanaşımı da aradaki temel ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı kurallarına göre değerlendirilmesi gerekir. O halde, taraflar arasındaki temel ilişkinin satım sözleşmesi olması nedeniyle TBK’nın 146. (818 Sayılı BK’nın 125.) maddesi uyarınca alacak on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Mahkemece çeklerin keşide tarihleri itibariyle on yıllık zaman aşımının dolmuş olduğu gerekçesiyle zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Çeklerin keşide tarihi itibariyle zamanaşımı hususunda 818 sayılı BK’nun 132, 133 ve 136. maddeleri hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Davacı yanca da somut olayda icra takip dosyasında takip tarihi 20.06.2005 tarihinde zamanaşımının kesildiğini ve sonrasında icra takip dosyasında yapılan işlemlerle 818 sayılı BK 133/2 ( TBK 154/2) maddesi uyarınca zaman aşımı süresini kesen işlemler bulunduğu, en son işlemin ise 11.11.2015 tarihli olduğunu ileri sürülmüş, mahkemece icra takip dosyasının celbine karar verilmiş ise de icra dosyası getirtilip incelenmeksizin ve davacının icra takip dosyasında zaman aşımını kesen işlemi bulunup bulunmadığı, zamanaşımı süresini kesen en son işleme göre (818 sy BK 136/2) dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı değerlendirmeden yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece icra takip dosyası getirtilip incelenerek davacının zamanaşımını kesen son işleminin ne olduğu da gözetilerek, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilmesi gerekirken esasa etkili delil niteliğindeki icra takip dosyası celp edilip incelenmeksizin ve davacı iddiaları değerlendirilmeksizin hüküm kurulması doğru olmayıp, bu yönde davacı isitanafının kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.02.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.