Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1753 E. 2022/382 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1753
KARAR NO: 2022/382
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.06.2019
NUMARASI: 2017/259 Esas – 2019/573 Karar
DAVA: Elatmanın Önlenmesi (Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/448 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması soncunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükme karşı, sadece asıl davada verilen hüküm yönünden her iki taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından keşide edilen bir kısım çeklere ilişkin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 E. sayılı dosyasından 30.01.2017 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, söz konusu karara ilişkin çeşitli bankalara müzekkereler yazılarak tedbir kararının bankalarca yerine getirilmesinin istendiğini, müvekkili şirket tarafından keşide edilen çeklerden bir kısmı davalı bankaya ait olup çek ayrıntıları; … Bank Kozyatağı Şb. … çek no.lu 17.02.2017 keşide tarihli 45.000-TL bedelli çek, … Bank Kozyatağı Şb. … çek no.lu 27.02.2017 keşide tarihli 65.000-TL bedelli çek, … Bank Kozyatağı Şb. … çek no.lu 26.02.2017 keşide tarihli 75.000-TL bedelli çek, … Bank Kozyatağı Şb. … çek no.lu 18.02.2017 keşide tarihli 75.000-TL bedelli çek şeklinde olup, bahsi geçen ihtiyati tedbir kararın uygulanması için İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı bankaya 01.02.2017 tarihinde müzekkere yazıldığını ve işbu müzekkerenin davalı bankaya teslim edildiğini, ihtiyati tedbir kararı veren mahkemece yazılan müzekkerelere istinaden kendisine ibraz edilen çeklere ilişkin … Bankası ve diğer bankaların İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararına istinaden ödeme yapılmayacağına ilişkin çekin arkasına şerh düştüklerini, davalı bankanın bahsi geçen ihtiyati tedbir kararına rağmen diğer bankaların aksine, söz konusu dört adet çeke ilişkin tedbir kararına istinaden ödeme yasağı şerhi koymak yerine işbu çeklere karşılıksız işlemi yaptığını, işlemin hatalı olması nedeniyle düzeltilmesi yönünde yapılan taleplerin davalı banka tarafından yerine getirilmediğini belirterek, öncelikle tedbiren davalı bankanın yaptığı bildirim uyarınca müvekkili şirketin kredi notunun korunması ve telafisi imkansız zararların doğmasını engellemek için dava konusu çeklerin arkasına 12.07.2005 tarih ve … sayılı talimatı uyarınca “İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/108 E. sayılı dosyası ile verilen ödeme yasağına istinaden ödeme yapılmamıştır” şerhi ve hesap bakiyesinin yazılmış gibi işlem görmesine, muarazanın men’ine, Mahkemece davalı bankanın “karşılıksız” (kod …) işlemi kaldırılarak, davalı banka yerine geçilerek TCMB’ye “İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2017tarih ve 2017/108 E. sayılı ödeme yasağı kararına istinaden ödeme yapılmadığı” (kod …) bildiriminin yapılmasına, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili Banka’nın kredili müşterisi davacı … Tic. San. A.Ş. (…) tarafından müvekkili Banka’nın Kozyatağı Şubesine ait “17.02.2017 keşide tarihlin … nolu, 45.000TL bedelli; 18.02.2017 keşide tarihli, … nolu, 75.000TL bedelli; 26.02.2017 keşide tarihli, … nolu, 75.000TL bedelli ve 27.02.2017 keşide tarihli … nolu, 65.000,00 TL bedelli” çekler ve diğer bankalara ait çekler keşide edilerek dava dışı … Tic.Ltd.Şti. (…)’ye teslim edilmiş olup … tarafından da işbu çeklerin üçüncü kişilere devir ve teslim edildiğini, daha sonra davacı tarafından huzurda görülmekte olan davadan önce dava dışı … aleyhine, yukarıda belirtilen işbu çeklerle ilgili olarak çeklerin ödenmesinin önlenmesi için tedbiren ödemeden men kararı verilmesi, …’ye ve kötüniyetli üçüncü kişilere borçlu bulunmadıklarının tespiti ve çeklerin iadesine karar verilmesi hususunda İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 Esas sayılı dosyasıyla menfi tespit davası ikame edildiğini ve taraflar arasında görülmekte olan işbu davada Mahkemece 30/01/2017 tarihinde “… adet çek için ihtiyati tedbir yoluyla davacı hakkında başlatılacak icra takibinin İİK. m. 72/2 maddesi uyarınca durdurulmasına., çek bedellerinin davalıya ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verilmesi gerekmiştir…” şeklinde sınırlayıcı ihtiyati tedbir kararı verildiğini, işbu tedbir kararının müvekkili Banka’ya tebliğ edildiğini, bahse konu tedbir kararı yanlızca …’ye yönelik olup … haricindeki üçüncü kişiler tarafından çeklerin ibraz edilmesi haline yönelik olarak Mahkemece bir karar verilmemiş iken verilen tedbir kararını geniş yorumlayarak … haricinde üçüncü kişiler tarafından çeklerin ibraz edilmesi halinde aynı tedbir kararının tatbik edilmesinin mümkün olmadığını, görüldüğü üzere davacı tarafça işbu çeklerin ödenmemesi ve ödemen men işlemi yapılması hususunda birden fazla dava açıldığını, davacı tarafin asılsız ve kötü niyetli dava açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Tic. San. A.Ş., “Barkod Sistemleri” olarak bilinen otomatik tanımlama ve veri toplama (OT/VT) sektörünün öncü şirketlerinden olduğunu,1997 yılında faaliyetine başladığını, … …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … gibi dünyanın önde gelen markalarının Türkiye distribütörlüğünü ve satış sonrası hizmet desteğini sağladığını, müvekkili şirketin barkod sistemleri alanında yatırım yapmaya devam etmekte olup yurt içinde ve yurt dışında yaptığı ve yapacağı yatırımlar için banka ve diğer kredi kuruluşlarından finansal destek aldığını, davalı banka görevlileri tarafından T.C. Merkez Bankasına yapılan hatalı bildirim neticesinde Merkez Bankası kayıtlarına geçtiğini, müvekkil şirketin kredi kuruluşları nezdinde bulunan 270.000.000,00 TL (iki yüz yetmiş milyon Türk lirası) kredi limitinin sıfırlandığını ve telafisi mümkün olmayan zararlar meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından keşide edilen bir kısım çeklere ilişkin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 E sayılı dosyasında davalı olan … Tic. Ltd. Şti.’nden sipariş edilen malların teslim edilmemesi üzerine verilen çeklerin müvekkili tarafından bedelsiz olmasına rağmen bankalar nezdinde kredilerin olumsuz etkilenmemesi için ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin borçlu olmadığına ilişkin ihtiyati tedbir talepli olarak menfi tespit davası açtığını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01.2017 tarihinde çek bedellerinin ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bu nedenle tarafları aynı olan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkesi nin 2017/259 Esas numaralı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, sonuçta, davalı bankanın yapmış olduğu hatalı işlemden dolayı, müvekkil şirket zararlarının tespitiyle birlikte, bilirkişi incelemesi sonrasında belirlenecek rakam üzerinden arttırılmak kaydıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, HMK’nın 107. maddesi uyarınca, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile şimdilik 20.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, müvekkili şirketin kredi kuruluşlarındaki itibarı zedelenmiş ve iş ilişkileri sekteye uğradığından, ekonomik sıkıntılar yaşamış olduğu manevi zararlardan dolayı 20.000 -TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davalı vekili, savunmasında özetle; birleşen davada davalıya tebligat yapılmaksızın birleştirme kararı verildiği, bu nedenle birleşen davada davalı veya vekilince cevap dilekçesi sunulmadığı, aşamalarda davanın reddinin istendiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 esas sayılı dosyasında davacı … Ltd. Şti. davalı … … Ltd, Şti, olup toplam 30 adet çek hakkında davalıca başlatılacak icra takibinin İİK m.72/2 uyarınca durdurulmasına karar verilmiş, Sayın Mahkemenin 10,03.2017 tarihli bankaya yazılan müzekkeresinde “verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının bankalar tarafından mezkur çeklerle ilgili olarak banka kayıtlarına işlenmesi ve mahkeme kararının yerine getirilmesi gerektiği çeklerle ilgili verilmiş olan ihtiyatı tedbir ve ödeme yasağının halen devam ettiği belirtilmiştir. Bu halde, davalı Banka’nın davacı ve …’nin kcşideci ve lehtar olarak görüldüğü çeklerle ilgili olarak yapacağı işlem “ödeme yasağının” banka kayıtlarına İşlenmesidir. Mezkur çeklerin ciro edilerek üçüncü kişi hamil tarafından bankaya sunulmasında da değişen bir durum bulunmamaktadır. Davaya konu çekler için bankanın ‘ödeme yasağı’ işlemini uygulaması şarttır. Çekler tedavül edilmelerindeki kolaylık nedeniyle nakit gibi kullanıldıklarından çeki bankaya sunacak hamilin kim olduğunun belirlenmesi de mümkün değildir. Bu nedenle, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 E, sayılı dosyasında verilen ödemeden men kararının davanın tarafları arasında geçerli olduğunu üçüncü kişilerin işbu karardan etkilenmeyeceğinin ileri sürülmesi çekin hukuki niteliğine aykırı olup çeki elinde bulunduran herkes için geçerlidir. İstanbul Anadolu 3, Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01,2017 tarihli ihtiyati tedbir kararı mezkur çeklerin ‘ödeme yasağının’ banka kayıtlarına işlenmesi yolundadır.Davalı … Bank ise 4 adet çekle İlgili olarak ödemeden men yasağını kayıtlarına İşlemesi gerekirken anılan çekleri ‘karşılıksız çek’ işlemine tabi tutmuştur. Dolayısıyla TC … Bankasının … kod no lu Genelgesine değil … kod nolu bildirimine göre davranması ihtiyati tedbir kararına aykırılık oluşturmaktadır. Kaldı ki davalı banka ihtiyati tedbir kararma uygun hareket etmediği gibi karşılıksız çek işlemini düzeltmeye yönelik herhangi bir faaliyeti de dosyadan anlaşılmamıştır. Davacının maddi tazminat talebinin dayanakları birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/448 E. 461 K, sayılı dosyasından anlaşılamamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı… Bank İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 Esas sayılı dosyasından verilen 30.01.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararı ve T.C, … Bankasının ödeme yasağına ilişkin … kod no’lu bildirimi çerçevesinde işlem yapması gerektiği, mezkur çeklere ilişkin ‘karşılıksız’ kaydının konulmasının ihtiyati tedbir kararı ile bağdaşmadığı ve davalı Banka tarafından düzeltilmesi gerektiği tespit edilmiş olup, alınan bilirkişi raporu gereğince davanın kabulü ile davalı bankanın ‘karşılıksız’ (kod ..) işleminin kaldırılarak TCMB ‘na ‘İstanbul Anadolu 3. ATM ‘nin 01/02/2017 tarih ve 2017/108 esas sayılı ödeme yasağı kararı gereğince ödeme yapılmadığı (kod …) bildiriminin’ yapılmasına, Birleşen İstanbul 4. ATM ‘nin 2017/448 esas sayılı dosyası yönünden oluşan bir zarar tespit edilemediği ve davacı tarafça da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile davalı bankanın “karşılıksız” (kod …) işleminin kaldırılarak TCMB ‘na “İstanbul Anadolu 3. ATM ‘nin 01/02/2017 tarih ve 2017/108 esas sayılı ödeme yasağı kararı gereğince ödeme yapılmadığı (kod …) bildiriminin yapılmasına, birleşen İstanbul 4. ATM ‘nin 2017/448 esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bu hükmün asıl davaya ilişkin kısmına karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eldeki davanın, el atmanın önlenmesi davası olup mahkeme tarafından tanzim edilen 21/03/2017 tarihli tensip zaptının 14 no’lu ara kararı uyarınca eksik harç olarak saptayıp ihtar ettiği dava değeri olan 260.000,00 TL’nin nispi harcı 4.471,55 TL, 10/04/2017 tarih ve 27493 sıra no’lu sayman mutemedi alındısıyla kendilerince ikmâl edildiğini, ancak ilk derece mahkemesinin, harcı ikmâl edilen dava değeri 260.000,00 TL olan davayı kabul ettiği ve vekâlet ücreti de harcı ikmâl edilen dava değeri olan 260.000,00 TL üzerinden nispi olarak hesaplaması gerektiği hâlde maktu vekâlet ücreti takdir ettiğini, bu hususun Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 28/02/2008 tarih ve 2007/16208 E. – 2008/2449 K.ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 02/06/2010 tarih ve 2010/5467 E. – 6281 K. sayılı emsal kararlarına aykırı olup, vekâlet ücretinin, harcı ikmâl edilen ve itiraza uğramayan dava değeri üzerinden tayin ve takdir edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının asıl dava yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, asıl davada verilen kararın kaldırılmasına ve vekalet ücreti yönünden talepleri gibi hükmün düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının davacı ile davalı arasında verildiğini, davacı … A.Ş. hakkında o dosyada davalı … tarafından takip işlemlerinin yapılmasını durdurduğunu, davada taraf olmayan üçüncü kişilerin çeki ibraz etmesini, tahsil etmesini engelleyici mahiyette bir tedbir kararı bulunmadığını, somut uyuşmazlıkta çekleri ibraz edenin, menfi tespit davasının tarafı olmayan tamamen yasal ve meşru hamil durumunundaki iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, müvekkili bankanın ihtiyati tedbir kararını uyguladığını, bu kararın yorum yoluyla genişletilemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararının kapsamının tartışmaya yer vermeyecek kadar açık olduğunu, bu husus dosyada mübrez ilk bilirkişi raporu ile de açıkça tespit edildiğini, Çeklerin yasal ve meşru hamil durumundaki üçüncü kişi … tarafından ibraz edildiğini, menfi tespit davasında verilen kararın sadece davanın tarafları bakımından geçerli olduğunu, üçüncü kişi yönünden verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/7581 Esas, 18.09.2012 Tarih ve 2012/13070 sayılı kararında bu hususa açıkça işaret edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/5061 Esas, 09.07.2012 tarih ve 2012/24034 sayılı kararında da işaret edildiğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/95 Esas sayılı dosyasında çek iptali davasında ödemeden men kararı verilmiş ise de müvekkili bankaya ibraz edilen çekler ile mahkeme kararındaki çek bedellerinin örtüşmediğinin tespit edildiğini, dolayısıyla müvekkili bankaya ibraz olunan çekler bakımından verilmiş bir ödemeden men kararı bulunmadığını, dava konusu çekler bakımından verilmiş bir ödemeden men yasağı söz konusu olmadığını, mahkemenin davayı kabul gerekçesinin son derece hatalı olduğunu, zira İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı son derece açık olup, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile %15 teminat karşılığında davacı hakkında davalı tarafından başlatılacak takiplerin durdurulması yönünde olduğunu, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 7. maddesi gereğince kısmen veya tamamen karışılığı bulunmayan çekle ilgili talebe rağmen “karşılıksızdır” işlemi yapmayan banka görevlisinin cezai sorumluluğunun öngörüldüğünü, karşılığı yok iken karşılıksızdır işleminin uygulanmamasının da müvekkili bankanın sorumluluğunu doğuracağını, … kod nolu bildirim çerçevesinde işlem yapılması gerektiği yönündeki kararın tamamen hatalı ve mevzuata aykırı bir karar olduğunu, artık Merkez Bankasına herhangi bir bildirim yapılmamakta olup karşılıksız kalan ve karşılıksız kaldıktan sonra ödenen çeklerin bildiriminin risk merkezine yapıldığını, karşılıksız çekler “b” ile, düzeltme hakkı kullanılan (ödenen/ödendiği belirtilerek muhatap bankaya teslim edilen ) çekler ise “k” kodları ile bildirildiğini, mahkeme kararının tamamen hatalı ve kanuna aykırı olup 93 ve … kodu gibi bir kod da kalmadığını, müvekkilince, mahkemece yargılama sırasında verilen ihtiyati tedbir kararının gereği yerine getirilmiş olup, daha önce yapılan karşılıksız ve ödendi bildirimlerinin 23.03.2017 tarihinde iptal edilerek risk merkezine silme bildirimi yapıldığını, mahkemece verilen kararın kanuna aykırı olduğunu ve icra edilebilirliği bulunmadığını, Huzurdaki davanın tümden reddine karar verilmesi gerekmekle birlikte Mahkemece asıl davanın kabulüne yönelik hüküm kısmının yanlış olduğunu, hükümle birlikte davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de ortadan kaldırılması gerekmekle birlikte, davacının asıl davadaki taleplerinin zaten maktu harca tabi olduğunu ve davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, asıl davada verilen kararın kaldırılmasına ve asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, ihtiyati tedbir kararına rağmen davacının keşidecisi olan çeklerle ilgili davalının ödeme yasağı şerhi yerine karşılıksız işlemi yapmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bunun sonuçlarının ortadan kaldırılması; birleşen dava ise davalının hatalı işlemi nedeniyle uğranıldığı ileri sürelen maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş; bu kararın asıl davaya ilişkin bölümüne karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde: Davalı banka vekilince asıl davanın kabulü yönünde kurulan hüküm yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı, keşidecisi olduğu ve davalı banka tarafından verilme dava konusu çeklerin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararına rağmen davalı bankaca karşılıksız şerhi verilmesinin doğru olmadığını, karşılıksız işlemine tabi tutulamayacağını ileri sürerek eldeki asıl ve birleşen davaları açmıştır. Davacı tarafından, … Bank Kozyatağı Şubesine ait … çek nolu, 17/02/2017 keşide tarihli 45.000 TL tutarlı; … çek nolu, 27/02/2017 keşide tarihli, 65.000 TL tutarlı;… çek nolu, 26/02/2017 keşide tarihli, 75.000 TL tutarlı; … çek nolu, 18/02/2017 keşide tarihli, 75.000 TL tutarlı çekler nedeniyle İstanbul Anadolu 3. ATM’nin 2017/108 esas sayılı dosyasında açtıkları menfi tespit davasında, Mahkemenin 30/01/2017 tarihinde verdiği ihtiyati tedbir kararına rağmen davalı bankaca bu çeklerin ibrazı üzerine ödeme yasağı şerhi koymak yerine, tedbir kararına aykırı olacak surette karşılıksız işlemi yapıldığı ileri sürülmüştür.İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesine 2017/108 Esas no ile açılan İhtiyati Tedbir talepli davada, Mahkemece, 30.01.2017 tarihli ara karar ile davacı … Barkod Sistemleri Bilgisayar … San. A.Ş. tarafından davalıya verilmiş olan vadesi gelmemiş (30) adet toplam 2.082.000,00 TL tutarındaki çekler yönünden 2017/108 E sayılı davanın davalısı … şirketi tarafından başlatılacak icra takibinin tedbiren “durdurulmasına” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu çeklerin dosyadaki örnekleri üzerinde yapılan incelemede; çeklerin yetkili hamil olduğu anlaşılan üçüncü kişi … tarafından, 27.02.2017 tarihinde bankaya ibraz edildiği, çeklerin, üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihlerine uygun olarak kanuni süreler içinde ibraz edildiği, çeklerde geçerli bir ciro zinciri bulunması nedeniyle çekleri Bankaya ibraz eden …’ün meşru hamil olduğu, ibraz tarihi itibariyle keşidecinin hesabında çek bedelini karşılayacak bakiye bulunmadığı, çeklere banka tarafından karşılıksız şerhi verilerek işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 Esas sayılı menfi tespit davasında, Mahkemece, aralarında davaya dayanak gösterilen çeklerin de bulunduğu çeklerle ilgili olarak verdiği 30.01.2017 tarihli ara kararında; “Davacının ihtiyati tedbir kararının kabulü ile muhatap banka şubesi, çek no.su, keşide tarihi ve bedelleri yazılı olan (30) adette toplam 2.082.000,00 TL bedelindeki çeklerle ilgili %15 teminat karşılığında davalı tarafından davacı hakkında başlatılacak icra takibinin İİK 72/2 m. uyarınca durdurulması” yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, kararın 01.02.2017 tarihli müzekkere ekinde davalıya gönderildiği anlaşılmaktadır. Çekleri ibraz eden … menfi tespit davasının tarafı olmayıp, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının, tedbire konu çeklerle ilgili olarak davalı tarafından davacı aleyhine başlatılabilecek icra takibinin durdurulmasına yönelik olduğu ve kararın kapsamında sadece davacı ile davalı tarafların yer aldığı görülmektedir. Bu durumda, davaya taraf olmayan üçüncü kişilerin davacı hakkında başlatacağı icra takipleri ile üçüncü kişilerin çekleri bankaya ibrazında ödenmemesi yönünde mahkeme tedbir kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı talebi ile İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/108 Esas sayılı dosyasından davalıya 10.03.2017 tarihinde yazılan müzekkerede ise ” Verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının bankalar tarafından mezkur çeklerle ilgili olarak banka kayıtlarına işlenmesi ve mahkeme kararının yerine getirilmesi, gerekmektedir. Çeklerle ilgili olarak verilmiş ihtiyati tedbir ve ödeme yasağı halen devam etmektedir. Bu nedenle 01.03.2017 günlü yazımız gereğince bankanızca işlem yapılması gerekmektedir” denildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin ilgili tuttuğu ve davalı bankaya 01.02.2017 tarihli müzekkere ekinde gönderilen ve yukarıda içeriği belirtilen ihtiyati tedbir kararında “ödeme yasağı” yönünde karar olmamakla birlikte, zaten dava konusu çeklerin mahkemenin bankaya yazdığı 10.03.2017 tarihli iş bu müzekkeresinden önce 27.02.2017 tarihinde üçüncü kişi … tarafından ibraz edildiği ve bankaca mevzuata uygun şekilde çeklerin arkasına karşılıksız şerhi verildiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamalara göre, dava konusu çeklerin hamili olup davalı bankaya ibraz eden …’ün İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01.2017 tarihli tedbir kararı kapsamında üçüncü kişi durumunda olduğu, ihtiyati tedbir kararının ödeme yasağına ilişkin bulunmadığı, mahkemece davalı bankaya yazılan 10.03.2017 tarihli müzekkere içeriği dikkate alınsa bile, iş bu müzekkerenin çeklerin ibraz edildiği anlaşılan 27.02.2017 tarihinden sonraki tarihli olup bankanın sorumluluğunu doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Buna göre davalı bankanın davaya konu dört adet çekle ilgili olarak üçüncü kişi … tarafından ibrazı üzerine, çek hesabında karşılık bulunmaması üzerine yaptığı işlemin yasa ve mevzuata uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, asıl davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması hukuka aykırı olduğundan, asıl davada verilen hükme karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde: Asıl ve birleşen davada davacı vekilince asıl davanın kabulü yönünde kuralan hükümde lehlerine tayin edilen maktu vekalet ücretinin doğru olmadığını, nispi vekalet ücreti tayini gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Yukarıda davalı vekilinin asıl davada kuralan hükme yönelik istinaf başvurusunun incelenmesi sonucu ulaşılan sonuca göre davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davcı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin asıl dava hakkında verdiği hükmün kaldırılarak asıl dava hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede asıl davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;I)Davacı vekilinin asıl davada kuralan hükme yönelik istinaf başvurusu yönünden:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,II) Davalı vekilinin asıl davada kurulan hükme yönelik istinaf başvurusu yönünden:HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin asıl davada kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının asıl dava yönünden kaldırılmasına, asıl davanın davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
A- Birleşen dava yönünden: Birleşen dava hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmayıp ilk derece mahkemesi kararı birleşen dava yönünden kesinleştiğinden, birleşen dava hakkında Dairemizce bir karar verilmesine yer olmadığına,B-Asıl dava yönünden:1-Asıl davanın reddine,2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 88,80 TL istinaf peşin karar harçlarının ve fazladan (mükerrer) yatırıldığı anlaşılan 121,30 TL başvuru harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından kanun yolu aşamasında harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri ile ve 36,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 157,40 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.