Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1747 E. 2020/518 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1747
KARAR NO : 2020/518
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI : 2015/1211- 2019/560 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili firma ile davalı banka arasında 16.04.2009 tarihinde 2.000.000 TL limitli grup genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye dayalı olarak 144 proje kredi no ile 17.05.2011 tarihinde 52 ay vadeli 1.394.348,88 TL, 145 proje kredi no ile 29.09.2011 tarihinde 36 ay vadeli 300.000 TL, 146 proje kredi no ile 15.12.2011 tarihinde 24 ay vadeli 250.000 TL tutarlarında olmak üzere toplam 3 adet kredi kullanıldığını, müvekkilinin 31.05.2013 tarihinde davalı bankaya başvurarak kredilerinin tamamını erken kapamak istediğini, erken kapatma indirimden yararlanmak istediğini belirttiğini, davalı tarafın cevabında, erken kapamanın ancak tüm risk miktarının yatırım hesabına bloke edilmesi halinde onay alınabileceğini, erken kapamada hiçbir indirim yapılamayacağını, paranın hesapta bloke olarak tutulacağını belirttiğini, müvekkili tarafından erken kapamayı sağlamak için vade sonunda ödenmesi gereken tüm paranın 26.06.2013 tarihinde davalı bankaya yatırıldığını, davalı bankanın yapılan bu tahsilat karşılığında genel kredi sözleşmesi için alınan taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekettiğini, ancak yatırılan nakit tutarı bloke hesaba aldıktan sonra kredilerin itfa planındaki vadelerde taksitleri tahsil etmeye devam ettiğini, dolayısıyla davalı bankanın erken kapama indirimi uygulamadığı gibi, krediyi kapatma yoluna gitmeyerek nakit karşılığı krediye dönüştürdüğünü, paranın nemasız olarak bankada cari hesapta bloke edilmeye devam edildiğini, günümüzde aylık vadeli mevduat faizinin %10 olduğu bir ekonomik ortamda basiretli bir tacirin parasının faizsiz şekilde değerlendirilmesinin düşünülemeyeceğini, her ne kadar katılım bankaları murabaha şeklinde ( gerçek bir malı satıcıdan peşin alıp o malı vadeli almak isteyen müşteriye taksitle satmak suretiyle ) finansmanda bulunur ise de, taraflar arasındaki kredi ilişkisinin diğer bankaların kullandırdıkları ticari krediler ile örtüştüğünü, sonuç olarak davalı bankanın 26.06.2013 tarihinde tüm kredi tutarını tahsil ettiği halde tahsil ettiği 1.500.000 TL tutarı blokeli hesapta nemasız bir şekilde bekleterek ve müvekkili şirkete kullandırdığı 3 kredi hesabına kar payı tahakkuk ettirerek müvekkilinin zararına neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kredi hesabının kapatılmasına, 26.06.2013 tarihinden sonra davalı bankaya fuzulen ödenen kar payları ve gider vergilerinden oluşan şimdilik toplam 188.731,51 TL’nin işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı ile imzalanan kredi sözleşmesinin 5.maddesinde, davacıya kullandırılan kredinin niteliği hakkında açık bir düzenlemenin bulunduğunu, müvekkil bankanın nakit blokaj karşılığında ipoteği fek etmesinin zımni olarak kabul anlamı taşımadığını, bu talebin kabul edilebilmesi için banka tarafından kabul yazısının olması gerektiğini, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 96. maddesine göre ticari kredilerde erken ödeme ve yapılandırma yapılmadığını ve iskonto uygulamak zorunda olmadıklarını, davacının kullandığı kredinin taksit miktarı toplamının davacının borcunu gösterdiğini ve borcun sadece anapara ile sınırlı olmayıp vergi ve kar payı tutarlarını da kapsadığını, aksi takdirde bankanın zarar etmesinin söz konusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacının, davalı bankadan ticari kredi kullandığı, kredilerinin tamamını erken kapatmak için talepte bulunduğu ve erken kapatma indiriminden yararlanmak istediği, davalı bankaca verilen ” mail” cevabında, ” erken kapamanın ancak tüm risk miktarının yatırım hesabına bloke edilmesi halinde onay alabileceğinin belirtildiği, aynı cevapta, erken kapamada hiçbir indirim yapılmayacağı, paranın hesapta bloke olarak tutulacağının ” ifade edildiği, 26.06.2013 tarihinde davacının mevduat hesabına EFT delaletiyle, 1.550.000,00 TL’ nın alacak kaydedildiği, aynı gün (26.06.2013) ilgili tutarın … no.lu teminat hesabına virman yapıldığı, kredilerin teminatını oluşturan gayrimenkullerle ilgili ipoteklerin fekedildiği, teminat hesabına alınan ilgili tutarın, tüm kredi risklerinin vade sonlarına kadar tasfiyesi süresince bu hesapta tutulduğu, tahsilat işlemlerinin iş bu hesap delaletiyle yapıldığı, yani, davacı firmanın 26.06.2013 tarihinde davalı banka hesabına yatırdığı 1.550.000,00 TL’nın tüm kredilerin tasfiyesine kadar, bloke hesapta vadesiz bir şekilde (kar payı işletilmeksizin) bekletildiği, dolayısıyla, davacı firmanın bu süre içinde nema (faiz veya kar payı) kaybı yaşadığı, diğer taraftan, davalı Bankanın ise aynı süre içerisinde şubesine – bankasına- vadesiz (maliyetsiz) kaynak yaratarak, maddi kazanım elde edilmesine neden olabileceği, davacı firmanın yatırmış olduğu tutarın, (1.550.000.-TL.) teminat hesabına alındığı 26.06.2013 tarihinden – bakiyesinin sıfırlandığı tarihe kadar 26.01.2017 (Bloke hesabında son işlem tarihi) yasal faiz işletilmesi gerektiği, bu şekilde yapılan faiz hesabının uygun görüldüğü, her ne kadar davalı vekili davacının erken ifada bulunması nedeniyle indirim talep etmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu beyan etmiş olsa da davacının talebinin erken ödeme indirimi olmadığı ancak davacının tüm kredi borcunun tek seferde erken yatırdığı, ancak buna rağmen davalı bankanın kredi borcunu tamamen kapamayıp yatırılan bedeli hesapta bloke ederek her bir kredi taksit günü geldiğinde taksitin ödenmesi nedeniyle hesapta bloke edilen bedeller yönünden nema sağladığı hususunun açık olduğu, sonuç olarak davacının 179.925,05 TL zararının bulunduğu, davacının bir diğer talebininde kredi hesabının kapatılmasına yönelik olduğu, söz konusu işlemin banka tarafından kredi borcu kapandığında yapılabileceği ve bu talep yönünden davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 179.925,05 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kredi hesabının kapatılması talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından erken ifada bulunmak istemesi nedeniyle indirim talep edildiğini, ancak kredi sözleşmesinde indirim yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığı gibi, davacının bu talebinin reddedildiğini eldeki davada da kredinin erken kapatılmaması sebebiyle uğramış olduğu zararın tahsilinin istendiğini, aksi yöndeki mahkemenin değerlendirmesinin doğru olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme ve bu sözleşmeye bağlı geri ödeme planında kredinin niteliği ve borcun neden ibaret olduğu ve ne şekilde hangi vadede ödeneceği açıkça yazıldığını, ticari kredi kullanımında erken ödeme/kapatma halinde indirim talep edilmesi ve müvekkili bankanın indirim yapmasının mümkün olmadığını, kredi sözleşmesi kapsamında da müvekkili bankanın erken ödeme sebebiyle iskonto yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, ayrıca, davacının erken ödeme talebinin kabul edilmesinin müvekkile hiç bir şekilde menfaat sağlamadığı gibi, davacının erken ödeme yapması nedeniyle kar payı talebinde bulunabilmesini kabul edilemeyeceğini, davacı kendi isteği ile parayı yatırdığından bir zararı oluştu ise bu zarara kendisinin sebebiyet verdiğini, davacının ipoteğin fek edilmesi menfaati karşılığında kredi borcunun tümü ödediğini, talebi doğrultusunda kredi teminatı olarak alınan ipotekler fek edildiğinden nakit bloke karşılığında kredinin teminatlandırıldığını, bunun yanında davacı taraf kredi borcunun tamamını yatırırken bu bedelin katılım hesabına konulmasını talep etmediğini, davacının talebi olmadan müvekkili banka tarafından ilgili bedelin katılım hesabında tutulmasının mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Davacı, davalı ile akdedilen kredi sözleşmesi çerçevesinde taksitli kredi kullandığını, krediyi erken kapamak için vade sonunda ödenmesi gereken tüm paranın davalı bankaya yatırıldığını, karşılığında kredi borcunun teminatını teşkil eden ipoteklerin fekedildiğini ancak erken kapama indirimi uygulanmadığı gibi, kredinin kapatılmadığını, paranın nemasız olarak cari hesapta bloke edilmeye devam edilerek kredi taksitlerinin vadesi geldikçe ilgili hesaptan karşılandığını, dolayısıyla kredi hesabının kapatıldığı 26.06.2013 tarihinden sonra davalı bankaya fuzulen ödenen kar payları ve gider vergilerinden oluşan şimdilik toplam 188.731,51 TL’nin tahsilini istemiş, davalı banka ise, nakit blokaj karşılığında ipoteğin fek edildiğini, bunun iskonto uygulanacağı anlamına gelmediğini, erken kapama nedeniyle indirim uygulanmadığını, bu hususta sözleşmede herhangi bir hükümde bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, süresi içerisinde davalı banka tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı firma ile davalı banka arasında 16.04.2009 tarihinde 2.000.000,00 (İki milyon) TL. limitli Grup Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, 11.05.2011 tarihinde sözleşme tutarının 2.000.000,00 (İki milyon ) TL ilavesi ile toplam limit tutarının 4.000.000,00 TL’sına yükseltildiği, kredi sözleşmesine bağlı olarak iki adette toplam 9.000.000,00 TL’lık ipotek teminatı alındığı, sözleşmede, davalı banka tarafından davacıya “Grup Genel Kredi Sözleşmesi” şeklinde kredi kullandırıldığı, sözleşmenin 5.3 maddesinde, “Banka, Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firması/Firmaları adına satıcıya peşin olarak ödediği satış bedeline Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firması/Firmaları ile mutabık kaldığı karı da ilave etmek suretiyle Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firmalarını vadeli olarak müştereken ve müteselsilen borçlandıracaktır. Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firmaları bu çerçevede oluşacak borçlarını, her bir proje bazında düzenlenen “Ödeme Planı” çerçevesinde müştereken ve müteselsilen bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firmaları maddi hatalar nedeni ile sonradan ortaya çıkacak unsurları ve her türlü vergi, resim, harç ve masrafları da itiraz etmeksizin müşterek ve müteselsilen bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder”; 5.4 maddesinde ise; “Müşterek Müteselsil Borçlu Grup Firmaları, iş bu sözleşmenin 5.3. maddesinde zikredilen “Ödeme Planı”nda belirtilen ödemeleri dışında, Banka karını ve doğması muhtemel kur farkları için tahakkuk edecek fon ve vergileri de müştereken ve müteselsilen ayrıca ödemeyi kabul ve taahhüt ederler.” denilmiştir.Sözüedilen sözleşmenin “Tahsis Edilen Kredinin Kurumsal Finansman Desteği Şeklinde Kullandırılmaı” başlıklı 5. maddesi çerçevesinde, davacı tarafça davalı bankaya “Kurumsal Finansman Desteği Talep Formu” ile “…İnşaat Mobilya San. Tic. Ltd. Şti.”nden mobilya kapı ve mutfak dolabı alımı için 1.394.348,88 TL fon kullanma talebinde bulunmuş, banka tarafından 17.05.2011 tarihinde 52 taksitte (son taksit tarihi 01.02.2016) geri ödenmek üzere 1.394.348,88 TL kredi kullandırılmış, kullandırılan ana paraya 502.546,88 TL kar, 25.127,35 TL BSMV uygulanmış ve toplam ödenecek paranın 1.922.023,11 TL olduğu, ikinci talebinde davalı bankaya “Kurumsal Finansman Desteği Talep . Formu” ile “… İnşaat Mobilya San. Tic. Ltd. Şti.’nden mobilya kapı ve mutfak dolabı alımı için 300.000,00 TL fon kullanma talebinde bulunmuş, banka tarafından 29.09.2011 tarihinde 36 taksitte (son taksit tarihi 02.03.2015) geri ödenmek üzere 300.000,00 TL kredi kullandırılmış, kullandırılan ana paraya 103.522,16 TL kar, 5.176,09 TL BSMV uygulanmış ve toplam ödenecek paranın 408.698,25 TL olduğu, üçüncü talebinde davalı bankaya “Kurumsal Finansman Desteği Talep Formu” ile “…İnşaat Mobilya San. Tic. Ltd. Şti. ‘den mobilya kapı ve mutfak dolabı alımı için 250.000,00 TL fon kullanma talebinde bulunmuş, banka tarafından 15.12.2011 tarihinde 24 taksitte (son taksit tarihi 17.12.2014) geri ödenmek üzere 300.000,00 TL kredi kullandırılmış, kullandırılan ana paraya 53.489,39 TL kar, 2.674,46 TL BSMV uygulanmış ve toplam ödenecek paranın 306.163,85 TL olduğu anlaşılmıştır.Hal böyle iken, davacı tarafça, davalı bankaya 31.05.2013 tarihli yazısında, “şubenizden kullanmış olduğum tüm kredilerimin erken kapatma indiriminden faydalanmak istiyorum. Gereğini yapılarak tarafımıza bildirilmesini rica ederim.” şeklinde talepte bulunulmuş, davalı banka ise, e-mail cevabında, “Şubemizde bulunan risklerin kapatılmasıyla ilgili erken kapama için ancak nakit bloke alınarak onay verilmiştir. Alınan nakit bloke katılım hesabında tutulacaktır. Kapama tutarı şu anki risk tutarıdır. Konuyla ilgili görüşmeler yapılmış olup sonuç olarak bu karar çıkmıştır. Kapama tutarı 1.484.267,72 TL’dir.” denilmiş, 14.05.2014 tarihli cevabı yazısında ise; davacının erken kapatma indirimi talebini kabul edilmediği belirtilmiştir.Bu durumda, davalı bankaca, erken kapamada indirim yapılmayacağı, paranın hesapta bloke olarak tutulacağı belirtmesine karşın, davacı tarafça, 26.06.2013 tarihinde,1.550.000,00 TL paranın yatırıldığı, aynı gün ilgili tutarın teminat hesabına virman yapıldığı, kredilerin teminatını oluşturan gayrimenkuller üzerindeki ipoteğin fekedildiği, teminat hesabına alınan bu paranın, tüm kredi risklerinin vade sonlarına kadar tasfiyesi süresince bu hesapta tutulduğu ve tahsilat işlemlerinin işbu hesap delaletiyle yapıldığı sabittir.Tüm bu açıklamalar ışığında, ” Grup Genel Kredi Sözleşmesi ” ve “Kurumsal Finansman Desteği Talep Formu” incelendiğinde, kullandırılmış olan kredilerin vadeden önce kapatılabileceği, böyle bir işlem için indirim uygulanabileceği ve/veya erken kapama komisyonu alınacağı ya da davalı bankanın taraflarca kararlaştırılan ve taksit tutarlarına yansıtılan kar payı alacağından vazgececeğine dair sözleşmede herhangi bir hükmün bulunmadığı gibi, bu alacağından indirim yapacağına ilişkin dosyada herhangi bir yazılı delile rastlanılmadığından bu gerekçeyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Diğer yandan, eldeki davada, taksitli kredi borcunun erken kapatılması nedeniyle davalı bankaya fazladan ödenen kar payı ve gider vergilerinden dolayı oluşan zararın tazmini istenmiş olmasına karşın, ilk derece mahkemesince, talep dışına çıkılarak, bloke hesapta vadesiz bir şekilde tutulan paradan dolayı davacının mahrum kaldığı faiz alacağına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, gerekçeli kararda atıf yapılan yargıtay ilamı somut olayla da örtüşmemektedir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, peşin alınan 3.223,07 TL harçtan mahsubu ile artan 3.168,67 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı tarafından yapılan 114,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.661,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,6-Sarf edilmeyen gider avanslarının, talep halinde taraflara iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:
a-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yatırılan toplam 3.072,67 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalı tarafa iadesine,b-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,c-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri, 57,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 179,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, d-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 8-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/06/2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.