Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1745 E. 2022/93 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1745
KARAR NO: 2022/93
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23.05.2019
NUMARASI: 2018/194 Esas – 2019/578 Karar
DAVA: İtirazın İptali Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi ile, dava dışı sigortalı … Tic. A.Ş. arasında İnşaat … Sigorta Poliçesi imzalandığını, dava dışı … A.Ş. ile … A.Ş. 01/09/2014-31/08/2015 tarihleri arasında ve sözleşmenin sona ermesinden en az 30 gün önce taraflar yazılı feshi bildiriminde bulunmadığı sürece sözleşme ve ekleri hizmet bedeli dışındaki şartlar aynı kalmak üzere birer yıllık dönemler halinde yenilenmiş sayılacağını bildiren özel güvenlik hizmeti verilmesine ilişkin özel güvenlik hizmetleri sözleşmesi akdedildiğini, 21/05/2016 tarihinde davalının güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiği … konut inşaatı şantiye sahasında saat 6:30 sularında S3 kapısındaki davalı firmanın korumayı taahhüt ettiği alan içerisinden davalı firmaya ait özel güvenlik görevlisinin lavaboya gittiğini ve geri döndüğünde saha içinde… plakalı beyaz renkli … transit minibüs’ün depodaki kazan ve kombileri çalarak kaçtıklarını, özel güvenlik görevlisinin görev yerini terk ettiği için kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava konusu hırsızlık neticesinde müvekkili sigorta şirketi meydana gelen hasar nedeniyle sigortalı … A.Ş.’ye 24.503,31-TL hasar bedeli ödediğini, davalı şirketin güvenlik zafiyeti ve ihmal göstermiş olması nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; yetki itirazlarında bulunduklarını, genel yetki kurallarına göre davanın davalının dava tarihindeki yerleşim yerinde açılması gerektiğini, yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın uğramış olduğu tüm taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müvekkili şirketin şantiye alanı içerisinde özel güvenlik hizmeti veriyor olmasının şantiye alanında yaşanan hırsızlık ve sair olaylar nedeniyle her durumda kayıtsız şartsız sorumlu olacağı anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin her sahaya güvenlik görevlisi yerleştirme yükümlülüğü bulunmadığını, yalnızca sözleşme kapsamında belirlenen görev ve talimatlar çerçevesinde hizmet verdiğini, güvenlik personelinin lavabo ihtiyacı için 6:32 bölgeden ayrıldığını, 6:49’da bölgeye döndüğünde … plakalı beyaz … minibüsün şantiye içerisinden hızlı bir şekilde geldiğine tanık olduğunu aracın önüne geçerek engel olmaya çalıştığını, ancak aracı engelleyecek demir bir bariyer olmadığından aracın plastik dubalara çarparak çıkış yaptığını, üç kişinin depo kapısını kırarak içeriye girdiğini ve on iki adet kombiyi çaldıklarının tespit edildiğini, hırsızlığın gerçekleşmesinden evvel tüm risk bildirimlerinin personel yetersizliğinin, giriş kapısında kamera, bariyer ve kapısı olmaması hususlarının … Tic. A.Ş.ye bildirildiğini, gerekli özeni göstermediğinden asli kusurlu olduğunu, davacının ileri sürdüğü maddi zarara ilişkin olarak zararını kanıtlayıcı fatura ve benzeri hiçbir yazılı delil ibraz etmediğini, öncelikle yetki itirazları doğrultusunda davanın reddine, aksi halde zamanaşımı ve diğer itirazları doğrultusunda davanın reddine, davacı alacağın %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davaya konu edilen olayda; davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalısı … Tic. A.Ş. arasında İnşaat … Sigorta Poliçesi bulunduğu, dava dışı sigortalı şirket ile davalı şirket arasında Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin yürürlükte olduğu 21/05/2016 tarihinde dava dışı sigortalıya ait şantiye sahasında davalı güvenlik şirketinin korumasında bulunduğu sırada depodaki kazan ve kombilerin çalınması suretiyle hırsızlık olayının meydana geldiği, hırsızlık nedeniyle oluşan 24.503,31-TL tutarındaki zararın 06/04/2017 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödendiği, ödenen bedelin rücuen tazmini için davalıya karşı icra takibinin başlatıldığı, davalı güvenlik şirketinin ise, izafe edilen kusur iddialarını kabul etmedikleri, yetki ve zaman aşımı itirazlarında bulunduğu, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda güvenlik uzmanı ve sigorta uzmanı bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 17/12/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu uyarınca; meydana gelen hırsızlık olayında dava dışı sigortalı iş yeri sahibi olan … A.Ş.’nin %40 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin ise, özel güvenlik personelinin hizmet kusuru sebebiyle %60 oranında kusurlu olduğu, oluşan bu kusur durumu uyarınca davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu bedelin 14.701,99-TL tutarındaki kısmını davalıdan talep edebileceği …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin (14.701,99-TL asıl alacak ve 549,81-TL işlemiş faiz olmak üzere) toplam 15.251,80-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tüm sorumluluklarını yerine getirmiş olup davaya konu olayda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını,Hizmet alanı içinde, hizmet verilme aşamasında ortaya çıkan güvenlik zafiyetlerine ilişkin tutulan risk raporları sigortalıya bildirilmiş olup dosyaya ibraz edilen risk raporlarına riayet etmeyen sigortalı …’ın söz konusu hırsızlık olayında asli kusurlu olduğunu, müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, aksi takdirde dahi sigortalının kusurundan fazla olamayacağını, Olay tutanağının içeriğinden görüleceği üzere, şantiye girişinde aracı engelleyecek demir bir bariyer bulunmadığını, söz konusu eksiklik sigortalıya ilişkin olduğunu, iş bu hırsızlığın gerçekleşmesinden evvel, hırsızlık sırasında yaşanabilecek olaylara yönelik tüm risk bildirimleri … Tic. A.Ş.’ye yapıldığını, personel yetersizliği, personellerin ihtiyaç giderme amacı ile kısa süreli yerlerinden ayrılmaları sırasında devredecek personelin olmaması, giriş kapısında kamera, kapıda giriş çıkışı engelleyici herhangi bir tedbirin olmadığı, bariyer ve kapı olmaması, depoda alarm sisteminin bulunmasına rağmen çalışmaması, ivedi bu hususların sağlanması vb. hususlar sigortalıya bildirildiğini, risk analizleri ile olası riskler ve eksiklikler sigortalı … Tic. A.Ş’ye bildirilmesine rağmen, risk bildirimlerinin dikkate alınmadığını, risk analizinde bu konulara değinildiğini, lakin … tarafından iş bu önlemlerin hiçbiri sağlanmadığından hırsızlık olayı tam da risk olarak bildirilen hususların yokluğundan kaynaklandığını, bu sebeple müvekkilin sorumluluğu ve/veya kusuru olduğunun kabul edilemeyeceğini, Müvekkili şirket tarafından risk bildirimlerinin özenle yapıldığını, ancak hazırlanan ve bildirimi yapılan risk analiz raporlarının şantiye yetkilileri tarafından değerlendirilmediğinin ve gerekli ek tedbirlerin alınmadığının açıkça ortada olduğunu, bu temelde yapılan ihbar ve risk bildirimlerine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle; taraflar arasında imzalanan Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesinin 7.3. Maddesi uyarınca müvekkilinin sorumlu olmadığını, Dava konusu hırsızlık olayına ilişkin olarak müvekkili şirkete atfedilebilecek herhangi bir kusur oranı bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Taraflar arasında Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmeye göre davalının …Mah. … Mevkii … Bulvarı … Ada, … Parsel Büyükçekmece/İstanbul adresindeki … A.Ş.ye ait … Sitesi Sitesi … İnşaatı Şantiyesi, Satış Ofisi, Yönetim Ofisinin 24 saat güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiğini, 21.05.2016 tarihinde davalının güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiği … 3. Faz konut inşaatı şantiye sahasında saat: 06:30 sularında S3 kapısındaki davalı firmanın ait özel güvenlik görevlisinin lavaboya gittiği ve geri döndüğünde saha içinde … plakalı beyaz renkli … transit minibüs depodaki kazan ve kombiler çalarak kaçtıklarını, depo alanındaki kamera kayıtlarından araçtan 3 kişinin indiği, levye ile kapıyı açmak için uzun süre uğraştığı ve içeriden toplam 12 adet kazan ve kombiyi araca yüklediği bir tanesini de istifli alanda devirerek zarar verdiği, normal şartlarda deponun bekçinin görüş alanında olduğu, özel güvenlik görevlisinin görev yerini terk ettiği için kusurlu olduğu tespitlerinin yapıldığını, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda bir kısım tespitler yapıldığını ve bu rapordaki tespitlere itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, öncelikli olarak davalı sözleşmesel sorumluluğunu yerine getirmediğini ve sözleşme konusu alanda sözleşmede belirtildiği kadar personel bulundurmadığını, Bilirkişi raporuna göre, şantiye güvenliği için 11 personel çalıştırması gereken yerde 6 personel çalıştırarak dava konusu gibi oluşabilecek hırsızlık olaylarına bir nevi davetiye çıkartıldığı, davalının ilk olarak sözleşmesel sorumluluğunu yerine getirmediği tespitlerinin yapıldığını, Ayrıca şüphelilerin 15 dakika 17 saniye site içinde kaldıkları ve depoda bulunan dosya konusu eşyaları çaldıkları, belirtilen şüphelilerin şantiyeye girerken, depodaki eşyaları minibüse yüklerken ve daha sonra şantiye içinden çıkarken güvenlik kamerasından izlenmediği ve şüpheli hareketlerinin fark edilmediğinin saptandığını, eğer davalı güvenlik şirketi görevlileri kamera kayıtlarını izlese ve zamanında müdahale etse hırsızlık olayını engelleyebilecekleri gibi, güvenlik güçlerine haber vererek hırsızların yakalanmasını da sağlayabileceklerini, ancak davalı güvenlik firması çalışanlarının ağır kusurlu davrandığını ve görevlerini layığı ile yerine getirmediklerini, Yine davalının sunduğunu belirttiği davalı şirketin risk analiz raporundaki hususları takip etmediği, mevcut şartlara göre tedbir almadığı ve hırsızlığın meydana gelmesine hizmet esnasında ihmal suretiyle sebebiyet verdiği hususlarının saptandığını, davalının ihmal suretiyle ağır kusurlu olduğunun bilirkişi heyeti raporuda belirlenmiş olmasına rağmen sadece % 60 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurulduğunu, halbuki dava konusu olayda davalının % 100 kusurlu olduğunu, Ekspertiz raporunun 3. ve 4. sayfasında da görüleceği üzere; şantiye sahasının etrafının duvar ve duvar üzeri tel çitle çevrili olduğu, şantiyeye giriş çıkışların 3 noktadan yapıldığı, bu noktalarda bekçi kulübelerinin bulunduğu, güvenliği sağlamak için … adlı özel güvenlik firmasıyla sözleşme yapıldığı, 24 saat görev yapan toplam 6 adet özel güvenlik görevlisi bulunduğu, şantiye sahasında birçok kameranın yer aldığı, minibüsün hızlı şekilde çıkışa doğru geldiği, durdurmaya çalıştığı ancak dubalara çarpan hırsızların hızla sahadan kaçtığı, çalınan malzemelerin kilit altında kapalı bir depoda tutulduğu, hırsızların zorlama ile depoya girdiği açıkça belirtildiği ve fotoğrafların da ekspertiz raporu ile dosyaya sunulduğunu, Kendilerince yapılan itirazlar gözetilmeksizin dava dışı sigortalının % 40 oranında kusurlu olduğu belirtilerek hüküm kurulduğunu, belirtilen nedenlerle verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İnşaat… sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına inşaat şantiye sahasında meydana gelen hırsızlık sonucu davacı sigorta şirketi tarafından ödenen hasar tutarının, davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, her iki taraf vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 282. maddesi uyarınca, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece tarafların sunduğu deliller ile alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve poliçe hükümleri değerlendirilip gerekçesi yazılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin bilirkişi raporuyla ilgili olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Dava dışı sigortalı ile davalı arasında 20.08.2014 tarihli özel güvenlik sözleşmesi ve 01.09.2015 tarihli ek protokol imzalandığı sabittir. Alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında, hırsızlık olayının meydana geliş şekli itibariyle ve olayın şantiye giriş kapısından geçen araç ile gerçekleştirildiği gözetildiğinde; davalı tarafından davacıya risk analiz raporları bildirilmiş olmakla birlikte davalı tarafından güvenlik hizmeti verilen yere şüpheli aracın S3 kapısından herhangi bir kontrol ile karşılaşmaksızın içeri girdiği, aynı yerde görevli olan Özel Güvenlik görevlisi … in görev başında olmadığı, şüpheli aracı ve içindekileri kontrol etmediği, minibüsün şantiyeye girişini ve daha sonraki hareketlerini takip etmediği, bu surette meydana gelen hırsızlık olayının meydana gelişinde davalının %60 oranında kusurlu sayılabileceği, dava dışı sigortalının ise, sözleşme kapsamında sahibi olduğu şantiyede güvenlik için yeterli personel, kamera, kamera izleme görevlisi, giriş çıkışlarda uygun bariyer vs. Malzeme ile gerekli ortamı sağlayamadığından ve hizmet satın aldığı davalı güvenlik şirketini denetlemediğinden meydana gelen hırsızlık hadisesinde %40 oranında kusurlu olacağı yönündeki uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulu raporunun somut olaya uygun olduğu sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, taraf vekillerinin kusur ve oranına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İstinaf başvuru nedenleri ile sınırlı yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; 36,30 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; 781,39 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.02.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca dava değerine göre karar kesindir.