Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1742 E. 2022/235 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1742
KARAR NO: 2022/235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14.03,.2019
NUMARASI: 2018/489 Esas – 2019/385 Karar
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
Taraflar arasındaki zayi belgesi verilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, müdahil vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Holding A.Ş., kurulmuş veya kurulacak şirketlerin sermaye ve idarelerine iştirak etmek, vereceği yatırım kararları doğrultusunda kaynakları kanalize etmek, yatırım, finansman, pazarlama, organizasyon ve yönetim konularında danışmanlık yapmak hususlarında faaliyet gösteren İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıtlı SPK’ya tabi, halka açık bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin 15/09/2017 tarihinde yapılan 2015-2016 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında, …, …, … ve …’ın, şirket yönetim kurulu üyeliklerine 2019 yılı hesaplarının görüşüleceği Olağan Genel Kurul Toplantısına kadar görev yapmak üzere seçildiklerini, ayrıca her konuda ve en geniş şekilde hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın Yönetim Kurulu Başkanı …’in şirket unvanı altına atacağı münferit imzası ile temsil ve ilzam edilmesini karar verildiğini, müvekkili şirketin saklamakla yükümlü olduğu tüm defter ve belgelerin, şirket merkezinde muhafaza edildiğini, ancak, müvekkili şirketin yönetim kurulu karar defterinin şirket merkezinden kimliği belirlenemeyen üçüncü kişilerce çalındığının tespit edildiğini, nitekim, 22/05/2018 tarihinde Beyoğlu … Noterliği nezdinde yapılan usulsüz işlem ile bu hususun ortaya çıktığını, üçüncü şahıslarca sahte imzalar ile belge sahteciliği yapılarak karar defterinde kararlar alındığı ve usulsüz şekilde notere “…” tasdiki yapıldığının öğrenildiği, noterlik tarafından bilgisi verilen yönetim kurulu kararlarına gerçekte yönetim kurulu üyelerinin katılmamış ve imzaların da bu şahıslarca atılmamış olduğunu, üçüncü şahıslarca şirket yönetim kurulu karar defteri çalınarak karar defterinde imzaların taklit edildiğini, söz konusu belgelerde yapılan sahtecilik ve imza taklitler nedeniyle derhal, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirim yapıldığını, sahte imzalar ile tanzim edilen yönetim kurulu kararlarının tescil ve ilan edilmemesinin talep olunduğunu, şirketin yönetim kurulu karar defteri, şirketi merkezi içinde her yerde arandığını, personele sorulduğunu, ancak buna rağmen karar defterinin bulunamadığını, yönetim kurulu karar defterinin hali hazırda halen üçüncü şahısların elinde olduğunu, bu kişilerce yine usulsüz iş/işlem yapılmaya çalışılma ihtimali olduğunu, bu ihtimalde ise, müvekkili şirketin, yatırımcılarının ve kamunun ciddi şekilde zarar görme riski olduğu gibi, şirket işlemlerinin yürütülebilmesi, yönetim kurulu kararlarının alınabilesi için yönetim kurulu karar defterine ihtiyaç olduğunu, bu nedenle de ilgili defterlerin zayi olduğunun tespiti ve zayi belgesi verilmesi talebi ile yasal süresi içinde huzurdaki davayı ikame etmek zaruretinin hasıl olduğunu, zira aksi halde, şirket ortaklarının ve yatırımcılarının, ciddi şekilde mağdur olacağını, ayrıca mağduriyet yaratacak usulsüzlüklere yol açılma ihtimali olduğunu, halihazırda şirket yönetim kurulu kararlarının da alınamadığını, şirketin 2017 yılına ait Olağan Genel Kurulu Toplantısı çağrı kararı, şirketin işletmeleri ile ilgili kararlarının alınamamakta olduğunu, müvekkili şirket bünyesinde …, …,…, …, … ve … olmak üzere birçok otel ve işletme mevcut olduğunu, aynı zamanda şirketin birçok iştiraki ve bağlı ortaklığı bulunduğunu, yönetim kurulu karar defteri çalınmış olduğundan tüm bu işletmeler, iştirakler ile ilgili kararların alınamadığını, ivedi olarak zayi belgesi verilmesini talep ettiklerini, zira aksi halde şirket faaliyetlerinin aksayacağını, tüm bu nedenlerle şirketin SPK’ya tabi halka açık bir şirket olduğunun evleviyetle nazara alınarak, şirketin ortaklarının ve yatırımcılarının telafisi imkansız zararlara uğramaması ve hak kayıplarını yaşamaması adına kimliği belirlenemeyen üçüncü şahıslarca, şirket merkezinden çalınan yönetim kurulu karar defterinin, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, zayi olduğunun tespiti ile yönetim kurulu karar defterine ilişkin zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Müdahil … vekili, bayanlarında özetle: müvekkilinin, davacı …’nin hem kurucusu hem de Onursal Yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacının, asılsız iddialara dayanarak mahkemeden haksız bir talepte bulunduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine yönetim kurulu karar defterinin çalınmadığını, yönetim kurulu karar defterinin, ticarit sicil kayıtlarda şirket merkezi olarak görülen “… Mah. … Sok. … … Blok, D:… Sarıyer/İSTANBUL” adresinde bulunduğunu, yönetim kurulu karar defterinin, olması gerektiği gibi şirket merkezinde olduğunu, bu durumun …’e keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 13/07/2018 tarihli… yevmiye nolu ihtarnamesinde de belirtildiğini, şirket yetkilisi …’in şirket merkezine hiç gelmediğini, bu durumun ufak bir araştırma ve kamera incelemesiyle de ortaya çıkacağını, davacı şirket yetkilisi …’in iş bu asılsız davayla Mahkemeyi kullanarak hukuka aykırı sonuçlar elde etmeye çalıştığını, davacının mesnetsiz iddialara dayanarak açtığı davanın dayanağı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, savcılık dosyaları, tanık beyanları, dayanılan diğer deliller ve tüm dosya kapsamına göre, çalınması nedeniyle zayi olduğu iddia edilen 2017 yılı yönetim kurulu karar defterinin, çalınmak suretiyle zayi olduğu…” gerekçesiyle; asıl dava yönünden davacı tarafın davasının kabulü ile zayi olduğu anlaşılan Beyoğlu …Noterliğinin 20/09/2017 tarih ve… yevmiye numaralı açılış tasdiki ile yürürlükte bulunan bir adet yönetim kurulu karar defterinin TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca zayi olduğunun tespiti ile kararın davacı şirkete zayi belgesi olarak verilmesine; asli müdahil yönünden davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, müdahil vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahil vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Dava konusu yönetim kurulu karar defterinin zayi olmadığını, davacının iddialarının tamamen gerçeğe aykırı olup söz konusu defter bizzat davacının kendisi tarafından şirket merkezinden alındığını, buna ilişkin kamera görüntülerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/145074 soruşturma numaralı dosyasında ekli olduğunu, mahkemece söz konusu deliller gözetilmeksizin ve yeterli inceleme yapılmaksızın verilen kararın hukuka aykırı olduğunu,…’in, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/827 Esas sayılı dosyası ve müvekkili ile aralarında devam eden başkaca birçok davada kendisi aleyhine delil teşkil eden yönetim kurulu karar defterini, alacağı zayi belgesiyle ortadan kaldırmak istediğini, zira anılan yönetim kurulu karar defterinde yer alan birçok kayıt ve kararın şirket üzerindeki hak sahipliği iddialarını destekleyen, şirketin gerçekte kimin olduğunu ortaya koyan ve bu hususta …’in ikrarlarını içeren kayıtlar bulunduğunu, …’in hukuka aykırı iş ve işlemlerine devam edebilmek adına işbu davadan alacağı zayi belgesini dahi beklemeksizin Beyoğlu … Noterliğinin 18.12.2018 tarih ve … yevmiye numaralı karar defterini çıkarttığını, davalı şirketin haksız yere başlattığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/143921 Soruşturması sonucu takipsizlik kararı verildiğini, davalı …’in haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunarak abisi ve babası hakkında başlattığı savcılık şikayeti sonucu dosya kapsamında takipsizlik kararı verildiğini ve …’in iddialarının asılsız olduğunun ortaya çıktığını, mahkemece davalı şirket yetkilisi …’in sırf şirket yönetimini elinde tutmak üzere işbu davada olduğu gibi haksız ve hukuka aykırı iş ve işlemlerde bulunduğunu kanıtlamak adına el koyma kararını kaldırılması kararını ve takipsizlik kararını sunduklarını, Sonuç olarak … A.Ş. yönetim kurulu karar defteri şirket merkezinde bulunurken … tarafından alındığı sabit olup, defterin şirket merkezinden kaçırılmasının tek sebebi başkaca davalarda delil teşkil etmesini önlemek olduğunu, hukukun en temel ilkelerinden olan “kimsenin kötüniyetinden yararlanamayacağı” ilkesi bakımından hem şirket yönetim kurulu karar defterine el koyup hem de defterin zayiliğini talep etmenin hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesine dayalı ticari şirketin saklamakla yükümlü olduğu yönetim kurulu karar defteri hakkında zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda talebin kabulüne karar verilmiş; karara karşı, müdahil vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesine dayalı ticari şirketin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler hakkında zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Bu niteliği itibariyle dava, HMK’nın 382/2(e)-1. hükmü gereğince çekişmesiz yargı işidir.İlk derece mahkeme kararında da işaret edildiği üzere, HMK’nın 65/1. maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işinde de asli müdahale kural olarak mümkün ve muhtemeldir. HMK’nın 65/2. maddesinde ise, asli müdahale davasının asıl dava ile birlikte yürütülüp karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, zayi belgesi verilmesi davalarında verilen bir karar kesin hüküm niteliğini taşıyamayacağından, davanın hasımsız olarak açılıp sonuçlandırılması gerekir. Alınan bir kararın ancak bu şekilde, uyuşmazlıkların niteliklerine göre çeşitli mercilere ibraz edilebilme olanağı sağlanmış olur. Böyle bir davanın yargılama sırasında çekişmesiz yargıdan çıkıp dava niteliğini kazanması mümkün olmadığından, bu davaya fer’i veya asli müdahale yoluyla katılmak da mümkün değildir ( Yargıtay 11 HD 2015/2750 E 2016/906 K 28.01.2016 T. VE aynı dairenin 2016/13502 E 2018/4840 K 27.06.2018 T.) Bu nedenle ilk derece mahkemesince yasal koşulları bulunmadığı halde asil müdahale davası bulunduğu kabul edilerek asli müdahilin davasının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bununla birlikte, çekişmesiz yargı işlerinde HUMK döneminde ilgili kişinin temyiz hakkı bulunmamakta ise de istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra uygulama kabiliyeti bulan HMK’nın 387. maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlara karşı hukuki yararı bulunan “ilgililer”, kararı öğrendikleri tarihten itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yoluna başvurabilirler. Bu açıklamaya göre, asli müdahale talep edenin istinaf kanun yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunan ilgili kişi durumunda olduğu anlaşıldığından, istinaf başvuru hakkı bulunduğu kabul edilmiştir. HMK’nın 385. maddesi uyarınca çekişmesiz yargı işlerinde resen araştırma ilkesi hakim olup, ayrıca TTK’nın 82/7. Maddesinde de mahkemenin gerekli gördüğü delillerin toplanmasını resen de emredebileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, dosyadaki beyan ve delillere göre; davacının, defterlerin E. Sayılgan tarafından alındığına dair iddialar ileri sürdüğü, bu konuda şikayette bulunduğu, aynı şekilde E. Sayılgan tarafından da benzer iddialarla şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. Zayi belgesi verilebilmesi için defterin gerçekten zayi olması ve mahkemenin bu konuda kanaat getirmesi gerekir. Defter bilinen bir kişi elinde ise zayi belgesi verilemez. E. Sayılgan tarafından şirket defterlerinin çalındığı iddiasıyla yapılan şikayet üzerine İstanbul C. Başsavcılığının 2018/101130 S. sayılı dosyasında soruşturma yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bu soruşturmanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı karar öncesinde mahkemece araştırılmamıştır. Bu husus esasa etkili delil niteliğinde olup, araştırılması gerekir. Ayrıca, eldeki davaya konu yönetim kurulu karar defterinden başka, yeni bir karar defterinin onaylatılarak kullanıldığı iddiaları üzerinde de durularak varsa böyle bir defterin kim tarafından ve ne surette alındığı da aydınlatılarak, eldeki davada hukuki yarar açısından değerlendirme yapılmalıdır. Açıklanan bu gerekçe ile esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Başvuran tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Başvuran tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.02.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.