Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1730 E. 2021/781 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1730
KARAR NO : 2021/781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2018/166 E. – 2019/531 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen ihya davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihyasını talep ettiği dava dışı ….San.Tic.Ltd.Şti’nin ortağı olduğunu, şirketin 28.02.2011 tarihinde tasfiye kararı aldığını ve 03.05.2012 tarihinde tasfiyenin kapatılarak şirketin terkin edildiğini, şirketin tasfiyesinin eksik bırakılması nedeniyle ek tasfiye zorunluluğu bulunduğunu, …Bank A.Ş.’nin, tasfiye edilen şirketin keşidecisi olmadığı çeke dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alarak, şirketin 33.900,00 TL değerindeki emtiasını 05.09.2009 tarihinde haczettiğini, itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının 22.10.2009 tarihinde kaldırıldığını, şirketin haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğradığı zararların tazmini için İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/326 Esas sayılı dosyasında dava açtığını ve kararın kesinleştiğini, ancak … Bankası’nın haksız ihtiyati haciz nedeniyle verdiği zararın haczin kaldırıldığı 08.10.2010 tarihine kadar olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünce hacizli malların 08.06.2010 tarihinde iadesine karar verildiğini, ancak şirketin mallarının haczedildiği 10 aylık süreçte ticari faaliyetini devam ettiremeyerek tasfiyeye girdiğini, bu nedenle yediemin ücretinin ödenerek hacizli malları dahi iade alamadığını, İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda 05.09.20009 haciz tarihinden 05.04.2013 haciz tarihine kadarki zararın 12.154,10 TL olarak belirlendiğini, mahkemece haczin kaldırılarak emtianın teslimine karar verildiği tarih olan 08.06.2010 tarihine kadarki 2.546,25 TL zararın tahsiline karar verilmesine rağmen, 08.10.2010 tarihinden sonra da zararın devam ettiğini, … Bankasının haksız ihtiyati haciz ile başlayan ve haczedilen makinelerin değer kaybı ile şirketin faaliyetinin sona ermesi nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararlardan sorumlu olduğunu, hacizli malların iadesine karar verilmesinden sonra yedieminin faaliyetini sona erdirdiğinden mahcuz malların iade alınmaması nedeniyle, Adalet Bakanlığının da bu zarardan sorumlu olduğunu, 2009 yılında …. Bankası’nın haksız ihtiyati haczi nedeniyle başlayan süreçte İnter şirketinin maddi ve manevi zararlarından sorumlu olanlara karşı dava ve takip başlatılacağı için şirketin ihyası gerektiğini ileri sürerek, tasfiye halinde …San. Ve tic. Ltd. Şti. Ünvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yapması için son tasfiye memuru olan … tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tasfiyede sorumluluğunun olmadığını, tüm yetki ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacı, ihyasını talep ettiği dava dışı şirket aleyhinde haksız ihtiyati haciz kararı alınarak uygulandığını, bu nedenle İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, ileride Adalet Bakanlığına karşı da açabileceklerini ileri sürerek dava dışı yirketin ihyasını talep etmiştir.İhyası istenen şirketin İTO’dan sicil kaydı celp edilmiş, incelendiğinde; şirketin 28/02/2011 tarihinde tasfiye kararı alınarak tasfiye sürecine girdiği, tasfiyenin tamamlandığı ve 03/05/2012 tarihinde terkin olduğu anlaşılmıştır.İhyası istenen şirketin taraf olduğu İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/326 E,2015/226 K sayılı dosya örneği uyap üzerinden celp edilerek incelenmiştir. Her ne kadar dava sırasında şirketin tasfiye kararı aldığı belli ise de, yargılama sonunda kısmen kabul kararı verildiği, dava dışı şirketin bu davaya yönelik infaz işlemlerini yapmakta hukuki yararı olduğu açıktır. Bu dava yönünden ek tasfiyesinin sağlanması yönünden ihya kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak haklı davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Öte yandan davacı ayrıca haksız ihtiyati haciz uygulaması nedeniyle ileride icra müdürlüklerini şikayet yoluşla Adalet Bakanlığına karşı dava açabileceklerinden bahizle ihya talebilde bulunmuşsa da, henüz açılmış, derdest bir dava olmadan şirketin tümden ihyasına karar verilmesinine dair talepte hukuki yarar yoktur.Bu yönden talebin reddi gerekmiştir.Terkinden evvel tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı …’in de, tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.Davalı sicil müdürlüğü yasal hasım olduğundan aleyhine yargılama giderine hükmedilmemiştir. Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş ise de, … vekalet ücreti talebi olmamıştır.. ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/326 E,2015/226 K sayılı dosyası yönünden geçerli olmak üzere, bu davanın infazına kadar geçerli olmak üzere ihyasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şirketin tasfiyesine ilişkin dava dilekçesinde yapılan açıklamaları aynen tekrar ederek, davada İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında haksız haciz ile başlayan ve devam eden süreçte, ….Şirketi’nin zarar ve ziyanının tazmini adına … A.Ş. ve Adalet Bakanlığı aleyhine zarar ve ziyanların giderimi için dava açılması ve takip yapılması gerektiğinden, bu amaçla şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin ihyasının istendiğini, mahkemece sadece İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/326 Esas ve 2015/226 Karar sayılı dosyası yönünden geçerli olmak üzere ve bu davanın infazına kadar ihyaya karar verildiğini, kararın kesinleşen bir dosyada işlem yapılmasına ilişkin olduğunu, oysa bu süreçte devam eden zararın tazmini için … A.Ş. ve Adalet Bakanlığı aleyhine zarar ve ziyanların giderimi için dava açılması ve takip yapılması için ihyaya karar verilmesi talebinin kabulü gerektiğini belirterek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak Tasfiye Halinde …. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin, zarar ve ziyanının tazmini adına … A.Ş. ve Adalet Bakanlığı aleyhine zarar ve ziyanların giderimi için dava açılması ve takip yapılması için ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yapması için son tasfiye memurunun ek tasfiye için görevlendirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. madde gereğince ek tasfiye işlemleri için ticaret sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın, derdest davanın yargılama ve infaz aşamalarıyla sınırlı olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu kabul edilmelidir, Davacının ortağı olduğu Tasfiye Halinde …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiyesine 23.02.2011 tarihinde karar verildiği, tasfiye işlemlerinin 20.04.2012 tarihinde tamamlanarak şirketin terkin edildiği, buna ilişkin kararın 03.05.2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır. Davacı, ortağı olduğu şirketin, 05.09.2009 tarihinde alınan ihtiyati haciz kararı üzerine, alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından yapılan fiili haciz nedeniyle zarara uğradığını, ihtiyati haczin kaldırılarak emtianın 08.06.2010 tarihinde iadesine karar verildiğini, mallardaki değer kaybı ve emtianın kullanılmaması nedeniyle uğranılan zararların tahsili için 27.10.2009 tarihinde İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını belirtmektedir. Gerçekten tasfiye edilen şirket tarafından ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan zararların tazmini için 27.10.2009 tarihinde 20.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL maddi tazminat istemli dava açılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararının bozulması üzerine mahkemenin 2014/326 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonrasında 12.05.2015 tarihinde karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden, şirketin tasfiyesinin kapatılarak 03.05.2012 tarihinde terkin edilmesine rağmen davada temsil edildiği ve tüzel kişiliği sona eren davacı yönünden kararın kesinleştiği dava dilekçesinde beyan edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulü ile emtianın teslim tarihine kadarki 2.546,25 TL maddi tazminat ile 2.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Öncelikle, derdest davası bulunmasına rağmen şirketin ortaklarca tasfiye edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesince, davacı olarak davada temsil edilen şirketin yargılama işilemleri ile ilamın icrası işlemlerini yapması için ihyasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı tarafından ileri sürülen diğer hususlar ancak bu davanın usulüne uygun taraf teşkili sağlanarak kesinleştirilmesinden sonra mümkün olabilecektir. İhyası istenen şirketin açtığa dava sürerken terkin edilmesi nedeniyle tüzel kişiliğinin ortadan kalkmasına rağmen kararın kesinleştirildiği ve bu karar kapsamında karşılanmayan bir zararının bulunduğu bu aşamada ileri sürülemeyeceğinden, ihya talep edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.06.2021