Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/173 E. 2020/1007 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/173
KARAR NO: 2020/1007
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI: 2015/763 Esas – 2018/913 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında davalı tarafından müvekkiline verilen siparişin yerine getirilerek emtianın sevk irsaliyesi ile alıcıya teslim edildiğini, alacağın ödenmemesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 221.345,39 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu, davalının faturaya karşı hiçbir itiraz ileri sürülmemesine rağmen fatura bedelinin ödemediğini, ancak borçlu şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkili adına gönderilen haciz ihbarnamesi gereği 43.816,09 TL’nin alacaklı …Ltd.Şti’ne ödendiğini ileri sürerek, bu miktarın takip alacağından düşülerek bakiye 177.529,30 TL yönünden davalının itirazının iptaline, takibin devamına davalıın %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisinden doğan tüm borcun ödendiğini, davacı lehine keşide edilen çeklerin davacıya teslim edildiğini, … Bankası A.Ş. Hadımköy Şubesine ait 15.09.2014 keşide tarihli 20.900,00 TL bedelli, 13.06.2014 keşide tarihli 66518,00 TL bedelli, 15.08.2014 keşide tarihli 44.160,00 TL bedelli ve 25.07.2014 keşide tarihli 20.000,00 TL bedelli çeklerin davacı adına keşide edilerek tahsilat makbuzuyla teslim edildiğini, çek bedellerinin davacı tarafından tahsil edildiğini, bunun yanı sıra dava dilekçesinde açıklandığı üzere İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacının borcu nedeniyle gönderilen 89 haciz ihbarnamesi kapsamında davacının borcunun 06.05.2015 tarihinde ödenerek borcun sıfırlandığını, borcun ödendiğinin tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması halinde ortaya çıkacağını savunarak, davanın reddi ile %20 oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının ödemeye dair bildirdiği çeklerin incelenmesinde tahsilat makbuzlarında ya da çeklerde müvekkilinin teslim alındı imzasına rastlanmadığını, müvekkili tarafından çeklerin teslim alınmadığını ve tahsil edilmediğini, davalının müvekkiline bu şekilde bir ödeme yapmadığını, çalışma dönemi boyunca tüm ödemelerin banka hesabına nakit olarak yapıldığını, müvekkilinin bunun aksine bir talep veya talimatının da bulunmadığını, bu nedenle çeklerin kim tarafından tahsil edildiğinin bankadan sorulması gerektiğini, gerçek kişi tacir olan müvekkilinin tahsilat konusunda görevlendirdiği bir kişinin bulunmadığını, müvekkilinin açık talimatı haricinde başka kişiye yapıldığı savunulan ödemeden müvekkilinin sorumlu olmadığını beyan etmiştir. Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; dosyada bulunan tahsilat makbuzlarında davacıya ait kaşenin üzerinde davacının sigortalı çalışanı …’in isminin yazılı olduğu ve çeklerin bu kişinin imzasına teslim edildiğini, tahsilat makbuzlarının verildiği tarihte …’in davacının çalışanı olduğunu, davacının, başkasına yapılan ödemenin bağlayıcı olmadığını beyan etmesine rağmen işçinin TBK’nın 396 ve 397.maddeleri kapsamında özen ve sadakat borcu dikkate alındığında bu miktarların davacıya ödendiğinin kabulü gerektiğini, çeklerin davacı …-… emrine düzenlenmesi nedeniyle ilk cironun da davacı tarafından atılması gerektiğini, bu durumda tahsil edilen çeklerde davacı cirosunun bulunmadığının kabul edilemeyeceğini, çeklerin istenilmesi halinde cironun davacı tarafından atıldığının belirleneceğini, fason üretim yapan davacının alacağını tahsil etmemesi halinde bu kadar uzun süre beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2018 tarih ve 2015/763 E. 2018/913 K.sayılı kararında; “.. Bilirkişi 03/06/2016 havale tarihli raporunda; davacının ibraz edilen 2014 yılı yasal defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalının sahibi lehine delil niteliği bulunan defterlerinde ödeme olarak kaydedilen toplam 168.030,00 TL’lik ödemenin davacı tarafa yapıldığının belgelerle ispat edilmesi halinde davacının bu davada konu ettiği alacağının ispatının yapılmadığının kabulü gerektiğini bildirmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesinde; çeklerde müvekkiline atfen atılan kaşe ve imzaların kendisine ait olmadığını, çek teslim bordrosunda adı geçen … ve çekleri tahsil etmiş görünen … ile ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/63939 soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, davalı şirketin daha önce ödemeleri hesaba havale şeklinde yaptığı, bu konuda bir teamül varken müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında müvekkil çalışanı olduğunu beyan eden 3.kişiye yapılan ödemenin davalı şirketin sorumluluğunda olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasındaki cari hesap ilişkisinden doğan tüm borcun ödendiğini, herhangi bir borcun bulunmadığını bildirmiştir. Celbedilen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/63939 sayılı dosyasının yetkisizlik ile Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/18225 esasını aldığı, burada şikayetçi … tarafından …, … ve davalı şirket yetkilisi hakkında yapılan şikayet nedeniyle başlatılan soruşturmada aldırılan 11/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davamıza da konu olan ve ödeme iddiasına dayalı çeklerdeki ilk ciro imzalarının müşteki …’ın el ürünü olmadığının tespit edildiği görülmüştür. Dosyaya sunulan tahsilat makbuzlarında tahsil eden kısmında …’in isminin bulunduğu, davacıya ait kaşenin kullanıldığı görüldü. Somut olay yönünden tüm dosya kapsamının incelenmesinde taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi inkar edilmemiş olup, davalı tarafça ödeme savunmasında bulunulduğundan ispat yükü davalıda olup, davalı borcu usulüne uygun olarak ödediğini ispat edememiştir. Şöyle ki, davalı, davacı şirket çalışanı …’e çekle ödeme yaptığını iddia etmiş ise de, …’in davalının yanında hizmet döküm cetveli bilgilerine göre konfeksiyon işçisi olarak çalıştığı, muhasebeci sıfatının olmadığı, işveren temsilcisi olmadığı, işveren temsilicisi gibi algılanacak bir durum olduğunun da davalı tarafça ispatlanamadığı dikkate alındığında yapılan ödemenin usulüne uygun olmadığı ve davalıyı borçtan kurtarmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş, alacak yargılamayı gerektirip belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 177.529,30 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun’un 2/2.maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, alacağın yargılamayı gerektirip likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Alacağın likit olmasına rağmen kabul edilen miktar üzerinden İİK’nın 67/2 maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, esası doğru olan kararın onanmasını, icra inkar tazminatı yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Mahkemece bilirkişi raporunun esas alındığı belirtilmiş ise de 30.06.2016 tarihli raporun tespit edilen hususlar başlıklı 3.kısmının 5, 6, 7. ve 8. maddelerinde birçok defa davacı yerine davalı yazılarak maddi hata yapıldığını, davacının 2014 yılı ticari defterlerinde davalının borcunun tespit edilmediği, takibe dayanak faturaların 2015 yılına ait olduğu, davacı tarafça 2015 yılı ticari defterlerinin ibraz edilmediğini, bu hali ile alacağını ispatlayamadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının 2015 yılı defterlerini ibraz etmemesi, 2014 yılı ticari defterlerinde davalıdan alacaklı görünmemesi, ödemenin çek ve davacının borcunun üçüncü kişiye ödenmesi suretiyle yapılması hususlarının göz ardı edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu; bilirkişi raporunda takibe konu faturaların bir kısmının 2015 yılına ait olmasına karşın bu yıla ilişkin defterlerin ibraz edilmediğini , davalı defterlerine göre 28.04.2015 takip tarihi itibariyle davacının 43.816,09 TL asıl alacağının bulunduğunun ve bu miktarın 05.05.2016 tarihinde icra dairesine ödendiğinin, davalı lehine delil olan defterlere göre 14.05.2014 tarihinde 39.270,00 TL, 11.07.2014 tarihinde 78.760 TL, 19.09.2014 tarihinde 30.000,00 TL, 02.10.2014 tarihinde 20.000,00 TL olmak üzere toplam 168.030,00 TL ödemenin davacıya yapıldığının belgelerle kanıtlandığını, davalının defterlerinde kayıtlı olan ödemelerin yapıldığının ispat edilememesi halinde ise davacının takip tarihi itibari ile alacağının 211.846,09 TL’sı olabileceğinin, takip öncesi temerrütün oluşmadığının belirlenmesine ve raporda davacı lehine hiçbir tespit yapılmamasına karşın mahkemece davacı lehine karar verildiğini, davacının ibraz ettiği 2014 yılı ticari belgeleriyle alacağını kanıtlayamadığını, 2015 yılı ticari defterlerinin ise ibraz edilmemesine ve davalı defterlerine göre ödemenin yapıldığının kanıtlanmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; davacının çekle ödemeyi almadığını iddia etmesine rağmen çeklerin davacı tarafından …’un yetkilisi olduğu ve aynı zamanda davacının borçlu olduğu … Ltd. Şti.’ne verildiğini, anılan şirket ile davacı arasında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/959 Esas sayılı dosyasında görülen davada, davacının çekleri ödeme amacıyla anılan şirkete teslim ettiği ve tahsil edilen çek bedellerinin davacı hesaplarından mahsup edildiğine ilişkin rapor sunulduğunu, davacı tarafından rapora itiraz edilmediğini, bu durumda davacının hukuku dolanarak borçlarını ödemede kullandığı çekleri almadığını ileri sürerek mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, çeklerin davacının isteği üzerine davacıya ait makbuz karşılığında çalışanına teslim edildiğini, alınan çeklerin de … Ltd. Şti.’ye borcuna mahsuben teslim ettiğinin belirlendiğini, davacı tarafından yapılan şikayette çekleri teslim alan davacı çalışanının da çekleri aldığını beyan ettiğini, davacının istemi ile çalışanına çeklerin teslim edilmesi karşısında davacının çalışanının eylemlerinden sorumlu olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulü icra inkar tazminatı talebinin reddi kararına karşı davalı ve davacı tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından, davalı aleyhine fatura ve cari hesaptan kaynaklı 221.345,39 TL asıl alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı borçlunun süresinde, borç ve ferilerine itirazı sonucu takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davalının, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle 43.816,09 TL davacı borcunu ödediği tarafların kabulünde olup, itirazın iptali davası bu miktarın mahsubu ile 177.529,30 TL üzerinden açılmıştır. Davalı, bakiye borcun 16.09.2014 tarihli tahsilat makbuzu ile verilen … Bankası Hadımköy Şubesine ait 15.09.2014 keşide tarihli 20.900,00 TL bedelli, 13.06.2014 tarihli makbuzla teslim edilen 13.06.2014 keşide tarihli 66.518,00 TL bedelli, 18.08.2014 tarihli makbuzla teslim edilen 25.07.2014 tarihli 20.000,00 TL bedelli ve 15.08.2014 keşide tarihli 44.160,00TL bedelli çeklerle ödenmesi nedeniyle borcunun bulunmadığını savunmaktadır. Dosya suretinde bulunan çeklerin keşidecisinin davalı olduğu, çeklerin davacı emrine düzenlendiği, lehtar cirosuyla …’a ciro edildiği, çek bedellerinin bu kişiye ibrazda ödendiği anlaşılmaktadır. Tahsilat makbuzlarının, davacının ünvanı ile matbu şekilde düzenlendiği, davacının kaşesinin basılması suretiyle, davacı çalışanı … tarafından çeklerin makbuz karşılığı teslim alındığı dosyada bulunan makbuzlarla sabittir. Mahkemece getirtilen SGK kayıtlarının incelenmesinde; makbuzla çekleri teslim alan …’in 10.06.2014 tarihinde davacıya ait işyerinden nezaretçi ve ustabaşı olarak çalışmaya başladığı, 21.03.2015 tarihinde iş akdinin sona erdiği belirlenmiştir. Davacı tarafından, çekleri makbuz karşılığı teslim alan … ile tahsil eden … ve davalı şirket aleyhine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/63939 Soruşturma sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunularak, yetkisiz çalışan tarafından tahsilat yapıldığı, …’un müvekkili emrine keşide edilen çeki sahte imza ve kaşe ile ciro ederek tahsil etmesi nedeniyle cezalandırılmasının talep edildiği anlaşılmıştır. Ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporun incelenmesinde, çeklerdeki cirantaya atfen atılan imzaların davacı …’ın eli ürünü olmadığı belirlenmiş, mahkemece gerekçeli kararda rapora yer verilmiştir. Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporun incelenmesinde, davacı tarafından takibe konu edilen faturaların 2014-2015 yıllarına ilişkin olduğu, davacının 2014 yılına ait işletme defterini ibraz ettiği, 2015 yılı alacaklarının da takibe konu edilmesine rağmen 2015 yılına ilişkin ticari defterlerin ibraz edilmediği, davalının ise 2014 ve 2015 yılına ilişkin ticari defterlerini ibraz ettiği anlaşılmıştır. Mali tespit kısmında ise, davacının 2015 yılına ilişkin defterlerini ibraz etmediği, 2014 yılı defterlerinde davalı borcunun görülmediği, ibraz edilen davalı defterlerine göre çek ile yapılan 168.030,00 TL’ lik ödemenin ispatlanması halinde davalının borcunun bulunmadığı belirlenmiştir. Davalı vekili rapora yönelik itirazında, müvekkilinin borcu ödediğini, ibraz edilen davacının 2014 yılı ticari defterlerinden de müvekkilinin borcunun bulunmadığının anlaşıldığını, 2015 yılına ait defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle davacı alacağının belirlenemediğini belirtmiştir. Davacı vekili ise çeklerdeki müvekkiline atfen atılan kaşe ve imzanın, müvekkiline ait olmadığını müvekkilinin sonraki ciranta olan … ile ticari ilişkisinin bulunmadığını bu nedenle çekleri makbuz ile teslim alan sigortalı çalışanı … ve çekleri tahsil eden … hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/63939 Soruşturma sayılı dosyasında şikayetçe olunduğunu, müvekkilinin herhangi bir talimatı bulunmamasına rağmen muhasebe görevi olmayan çalışana çeklerin teslim edilmesi sorumluluğunun davalıda olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna yönelik itirazlar kapsamında herhangi bir rapor alınmamış, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/18225 soruşturma sayılı dosyanın beklenmesine karar verilmesine rağmen ara karardan dönülerek esas hakkında karar verilmiştir. Davalı taraf yargılamanın başından itibaren her aşamada, bakiye borcun, davacı emrine keşide edilen, davacının talimatıyla makbuz karşılığı davacının çalışanına teslim edilen 4 adet çek ile ödendiğini savunmaktadır. Davalı vekili istinaf isteminde, davacı ile dava dışı …’un yetkilisi olduğunu ileri sürdüğü … Ltd Şti arasında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/959 Esas sayılı dosyasında sunulan bilirkişi raporunu sunmuştur. Raporda, dava konusu çeklerin, davacı tarafından borcunun ödenmesi amacıyla verildiği, çeklerin tahsilatına ilişkin anılan dosyadaki davacı şirketin kayıtlarında ödeme bulunduğu, yapılan ödeme ile davacının, dosyadaki borcunun tahsil edilen miktarınca azaldığını beyan ederek, dosyada bilirkişi raporu ve ek raporu sunmuştur. İbraz edilen bilirkişi raporlarına göre, davacısı … Ltd. Şti. olan davanın davalısının dosyamızdaki davacı … olduğu, … tarafından mahkememiz dosyasında ileri sürülen çek miktarları ile uyumlu 66.518,00 TL, 20.000,00TL, 44.160,00 TL ve 20.900,00 TL’ lik ödemelerinin tespit edilerek, …’ın borcundan mahsup edildiği görülmektedir. Bu durumda davacının ileri sürdüğü hususun ödeme itirazı olması ve ödeme itirazının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği değerlendirilmiştir. Esasen davalı yargılamanın her aşamasında çek keşide ederek ödeme yaptığını, çek bedellerinin tahsil edildiğini savunduğundan, bu husus istinaf aşamasında sunulan yeni bir delil olarak kabul edilemez. Kaldı ki, HMK’nun 37/3.maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde mücbir nedenle ileri sürülmeyen deliller istinaf incelemesinde ileri sürülebilir. Sunulan delil, ödemeye ilişkin olup, davalı yan ibraz edilen rapordaki dosyalarda taraf olmadığından ibraz edilen delilin inceleneceği sonucuna varılmıştır. Davacı tarafından yapılan şikayet üzeren, davacı çalışanı … 11.10.2017 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifadesinde, davacının yanında fabrika müdürü olarak çalıştığını, vekaletname veya imza yetkisinin bulunmadığını, birkaç kez davacı adına tahsilat yaptığını, makbuzla aldığı çekleri davacı …’a teslim ettiğini, şikayetin amacının şirketin içinin boşaltılarak işçi alacağı ile diğer alacakların ödenmesinden kaçınmak olduğunu beyan etmiştir. Belirtilen tüm bu olgu ve tespitler karşısında, mahkemece öncelikle ceza dosyasının akıbetinin araştırılarak incelenmesi, gerektiği takdirde bekletici mesele yapılması, dosyadaki beyanlar ile ödeme itirazı niteliğindeki Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/959 Esas sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi, ödeme iddiasına konu çeklerin dosyamızdaki davacının borcuna karşılık anılan dosyadaki davacı şirkete verilip verilmediğinin ve dosyadaki tarafların ticari ilişkinin ne şekilde izlendiğinin belirlenmesi, takibe konu edilen 2015 yılına ilişkin faturaların da bulunması karşısında rapora yönelik davalı itirazların karşılanarak davacının 2015 yılına ait ticari defter ve belgelerinin ibrazının emredilerek bilirkişi aracılığıyla incelenerek, davalının rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmesi, davalının ödeme iddiasının yerinde olup olmadığı savunmasının açıklığa kavuşturulmasından sonra tarafların her bir istek kalemleri yönünden ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken, ödeme iddiası ve ceza soruşturmasındaki beyanlar, ceza soruşturmasının akıbeti ile davacının ibraz etmediği 2015 yılına ilişkin ticari kayıtlar dikkate alınmaksızın, geçerli bir ödeme yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Sonuç olarak, davalı vekilinin rapora itirazları giderilmeksizin eksik inceleme ve davanın esasına etkili deliller celbedilip değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenleri ile davacı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.10.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.