Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1713 E. 2019/1117 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1713
KARAR NO : 2019/1117
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI : 2018/1161 Esas
TALEBİN KONUSU: İhtiyati Tedbir
Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkarılma istemli davada talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, davalının müvekkili şirkette %16,66 payla şirket ortağı olup, aynı zamanda şirketi temsile yetkili müdürlerden biri olduğunu, davalının diğer hakim ortağın bilgisi ve muvafakatı olmadan yurt dışında bulunmasından yarralanarak bankadan şirket adına 3 kg altın karşılığı kredi kullandığını, bu kredi kaydının şirketin ticari kayıtlarında yer almadığı gibi kullandığı bu krediyi rekabet yasağına aykırı olarak aynı işkolunda oğlunun ortaklığı ile kurduğu … Ltd Şti’nde kullandığını, ortaklar kuurulunda davalının şirket ortaklığından çıkarılması istemiyle dava açılmasına karar verildiğini ileri sürerek davalı ortağın haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, payının bedelsiz olarak devrine, 3 kg altın karşılığı bedelin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalının tüm malvarlığı üzerine tedbir konulmasını istemiştir.İlk derece mahkemesince, 10.12.2018 ve 19.04.2019 tarihli ara kararlarıyla tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Davacı vekili 27.06.2019 tarihli dilekçesiyle, davalının şirketi temsil yetkisini kötüye kullandığını, şirket adına çıkarttığı kredi kartından şahsi harcamlar yaptığını ve şirketi kefil olarak sorumluluk altına soktuğunu belirterek davalının tüm malvarlığı üzerinde tedbire hükmesilmesini ve şirketi temsil yetkisinin dava sonuna kadar dudurulmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, davalının davacı şirket adına kredi kartı çıkartarak şahsi harcamaları için kullanıldığının öğrenilmesi nedeniyle davalının şirketi temsil yetkisi bakımından tedbir kararı verilmesini ve bu yeni gelişmeler doğrultusunda davalının acilen bütün malvarlığı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının temsil yetkisini kötüye kullandığını, şirketi şahsi harcamalarında borçlandırdığını, kefil olarak sorumluluk altına soktuğunu, bu konuda araştırma yapılmadan talebin reddine karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Davacılar, davalı şirket müdürünün rekabet etmeme ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, davacı şirketi zarara uğrattığını iddia ederek davalı ortağın haklı sebeplerle ortaklıktan çıkarılmasına ve zararın tazminine karar verilmesini talep etmiş ve tedbire hükmedilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince tedbir isteminin yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir.
Somut olayda, iddia, savunma, toplanan deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun mevcut aşamada gerçekleşmediği gibi yargılamanın ilerleyen aşamalarında mevcut delil durumuna göre yeniden tedbir istenebilmesinde hukuken engel bir durum bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/09/2019
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.