Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1712 E. 2021/1392 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1712
KARAR NO: 2021/1392
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2015/524 Esas – 2019/278 Karar
TARİHİ: 15.03.2019
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Sigorta A.Ş.’nin acenteliğini yürütmekte olduğu, davalı şirketin Beylikdüzü … Sitesi … Cadde Kapı No:… adresinde bulunan Ecza Deposuna ilişkin olarak … numaralı ve 08.08.2014-08.08.2015 tarihleri arasında geçerli ticari/sınai işletme poliçesi, Beylikdüzü … Sitesi …Cadde Kapı No:… adresinde bulunan Ecza Deposuna ilişkin olarak … nolu ve 08.08.2014 -08.08.2015 tarihleri arasında geçerli Endüstriyel Yangın Kombine Poliçesi, Beylikdüzü … Sitesi …Cadde Kapı No:… adresinde bulunan Ecza Deposuna ilişkin olarak … nolu ve 08.08.2014-08.08.2015 tarihleri arasında geçerli Endüstriyel Yangın Kombine Poliçesinin düzenlemiş olduğunu, söz konusu poliçeler nedeni ile sigorta ettiren davalı şirket adına doğan prim borçlarının ödenmemesi üzerine, müvekkili tarafından önceki ticari ilişkileri nazara alınarak ve iyi niyetli bir biçimde dava dışı … Sigorta A.Ş.’ye primlerin müvekkili tarafından bir müddet ödenmeye devam edildiğini, poliçelerin geçerli olmasının ve teminatların devamının sağlandığını, davalı şirketin poliçelerinin 07.11.2014 tarihinde iptal edildiğini beyanla; 7.895,97 TL prim alacağının, temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının gönderdiği ihtar ile dava dilekçesinin çeliştiğini, davacının göndermiş olduğu söz konusu 14/11/2014 tarihli on gün ödeme süreli ihtara 25/11/2014 tarihinde noterde çekilen ihtarla itiraz edildiğini, davacı ile bir adet poliçe düzenlendiği, bu poluçenin 09/05/2013 -09/05/2014 dönemine ilişkin olduğunu, bundan da borçlu bulunmadığını, bunun dışında poliçe olmadığını, söz konusu poliçelerin tanzimi için davalının herhangi bir talebinin de bulunmadığını, dolayısıyla poliçelerin davalının bilgisi dışında tek taraflı olarak düzenlediğini, o nedenle davalının sorumlu tutalamayacağını, zira taraflar arasında karışılıklı irade beyanı ile kurulan sözleşme bulunmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtar üzerine poliçelerden haberdar olunduğunu, aynı konuda Samsun … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibe de itiraz ettiklerini ileri sürerek; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının dava dışı … Sigorta AŞ’nin yetkili acentesi olduğu, uyuşmazlığın doğduğu her üç poliçenin de 08/08/2014-08/08/2015 tarihleri için düzenlendiği, bu poliçelerin 07-08/08/2014 tarihininde İstanbul’da meydana gelen yoğun yağış ve su baskınları nedeni ile davalı şirketin talep ve bilgisi doğrultusunda düzenlendiğinin davacı tarafça iddia edildiği, dosya kapsamında söz konusu poliçelerin davalıya ulaştırıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, yine davacının, davalıyı 09/05/2013-09/05/2014 tarihli … numaralı Ticari Sınai İşletme Poliçesi henüz bitmeden uyuşmazlık konusu poliçelerle ilgili bilgilendirdiğine ilişkin dosya kapsamına yansımış bir delilin de bulunmadığı, bunun dışında yasal mevzuat uyarınca sigortacının imzalı sigorta poliçesini belli bir süre içerisinde sigortalıya vermesi gerektiği, buna göre somut olayda söz konusu poliçelerin davalıya teslim edildiğinin ve davacının söz konusu sigorta primleri düzenlenmeden önce davalıyı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bilgilendirdiğinin sabit olmadığı anlaşılmakla söz konusu poliçeler sebebiyle davacı tarafından dava dışı … Sigorta AŞ’ye ödenen primler sebebiyle davalının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın dava konusu poliçeler ile ilgili olarak hiç bir taahhüt ve talimatları olmadığını, kendi talimatları ile düzenlenen yalnızca üç adet poliçe olduğunu ve bitiş tarihleri itibari ile yenilenmediklerini ifade ettiğini, dava konusu yeni poliçelerin, eski tarihli poliçelerin bitişinden üç ay sonra, meteoroloji raporunda da ifade edilen olağanüstü yağış nedeniyle davalı tarafın talepleri üzerine düzenlendiğini, düzenlenen poliçelerin de müvekkili şirket yetkilisi … tarafından elden davalı şirkete teslim edildiğini, Kaldı ki konuya ilişkin TTK’nın 1424/f.3 maddesinde, “Poliçenin verilmediği hallerde sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir.” hükmü mevcut olup dosyaya defaten sundukları taraflar arasındaki mail yazışmalarının poliçelerin başlangıç tarihine yakın olduğu da gözetildiğinde, poliçelerin davalının bilgisi ve talimatı ile oluşturulduğunun ispatlandığını, Israrla belirttikleri üzere, dava konusu poliçelerin yenileme poliçeleri olmadığını, mezkur … numaralı Ticari/Sinai İşletme poliçesinin davalı şirket lehine müvekkili aracılığı ile 2013 yılında yapılan tek poliçe olup, sigorta ettirenin de … Ltd. Şti. olduğunu, ne … firması aleyhine ne de … firması aleyhine açtıkları davalarda da 2013 yılına ait poliçelere ilişkin alacak talepleri bulunduğunu, taleplerin 08.08.2014 tarihinde başlayan poliçelere ilişkin olduğunu, 2013 yılında davalı şirket lehine yapılan poliçenin bitimi ile dava konusu poliçelerin başlangıcı arasında üç ay olduğunu, davalının meydana gelen yoğun yağış üzerine telefonla ve ısrarlı talepleri ile primlerin ödeneceği garanti edilmesi neticesinde müvekkiline poliçeleri düzenlettirdiğini, fakat şimdi bunu inkar ettiklerini, Gerekçeli kararda davalı şirketin bilgilendirilmediğinden bahsedildiğini, dosyanın 13.05.2016 tarihli 2. celsesinde davalı şirket yetkilisinin isticvaben dinlendiğini ve beyanında, söz konusu 08.08.2014 tarihli mailleri kabul ederek mail yazışmalarının “teklif” mahiyetinde olduğunu iddia ettiğini, hal böyle iken davalı şirketin poliçelerden, iptallerinden sonra haberdar olduklarının gerçek olmadığını açıkça ikrar edilmiş olduğunu, Bahsi geçen 08.08.2014 tarihli maillerde de yapılan poliçelerin bedeli itibari ile Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından istenen evraklar davalıdan, poliçelerine düzenlendiği tarihte (08.04.2014) mail yolu ile talep edildiğini ve davalı tarafça da aynı gün mail yolu ile müvekkiline gönderildiğini, mail yazışmalarından da açıkça görüleceği üzere, her hangi bir fiyat yahut ücretten bahsedilmediğini, yani şirket yetkilisinin bahsettiği gibi teklif mahiyetinde gönderilmiş mailler olmayıp, poliçenin düzenleneceği belirtilerek eksik evrakların temini amaçlandığını, davalı şirketin talep ve talimatı ile düzenlenen poliçe primleri bir süre müvekkilince ödendiğini, davalı şirketin borcunu ödemeyerek inkar yolunu seçtiğini ve bu kötüniyetli tavrından kazançlı çıktığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sigorta poliçesi prim bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, davalı için 08/8/2014-08/08/2015 dönemi için dava konusu üç adet sigorta poliçesi düzenlendiğini, daha sonra prim ödenmemesi nedeniyle poliçelerin 07.11.2014 tarihli olarak iptal edildiğini, davalı yerine sigorta şirketine 7.895,97 TL sigorta piriminin davacı tarafından ödendiğini ileri sürerek, ödenen tutarın davalıdan tahsilini istemiş; davalı ise poliçe yenilenmesi ve poliçe düzenlenmesi talebi bulunmadığını, poliçelerden haberinin olmadığını savunmuştur. Somut olayda davacı acente tarafından dosyaya sunulmuş belgeler incelendiğinde; davalı adına 08/8/2014-08/08/2015 dönemi için dava konusu üç adet sigorta poliçesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı davasını temel olarak iş bu poliçelerin iptal tarihine kadar dönem için davalı ile önceki ticari ilişkisi kapsamında duyduğu güven nedeniyle kendisi tarafından ödendiğini ileri sürdüğü prim alacaklarına dayandırmıştır. Davalı ise sigorta poliçelerini ve sigorta ilişkisini benimsememiştir. TTK’nın 1423. maddesi ve Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik (SSBİY) hükümleri uyarınca davacı sigortacı sözleşmenin kurulmasından önce ve sonra karşı tarafı bilgilendirme yükümlülüğü altında olup, dava konusu poliçeler yönünden davacı sigorta acentesi şirket tarafından poliçe düzenlendiğinden ve içeriğinden davalının TTK’nın 1423. maddesi ve 5684 sayılı Kanunun 11/3. maddeleri uyarınca yükümlü olduğu bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirdiği kanıtlanmadığı gibi, Yine davacı tarafından düzenlenen sigorta poliçelerinin davalıya TTK’nın 1424 ve 1425. maddeleri gereğince gönderilip teslim edildiği de kanıtlanamamıştır. Davacı şirket sigorta acentesi olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altındadır. Dosya kapsamında sunulu deliller ile alınan bilirkişi rapor içerikleri ışığında davalı yan talebi ile taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesi kurulduğu kanıtlanmadığından, mahkeme karar ve gerekçesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.11.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.