Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1702
KARAR NO : 2019/1108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : Tedbir talebinin reddine dair 22/04/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/210 Esas.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 09.08.2018 tarihinde Hazır Beton Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirkete sözleşmeye aykırı şekilde sadece toplam 18 m3 miktarlı bir beton teslimatı yapıldığını, sözleşme kapsamında 14.08.2018 tarihli çek teslim bordrosu ile toplam 180.000,00 TL bedelli 20.11.2018 keşide tarihli 60.000 TL bedelli 0050112 seri nolu ve 20.12.2018 keşide tarihli 60.000 TL bedelli … seri nolu ve 20.01.2019 keşide tarihli 60.000 TL bedelli … seri nolu üç adet çekin davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1375 Esas dosyası ile konkordato ilanı yapıldığını, taraflar arasında düzenlenen 20.12.2018 tarihli hesap mutabakatına göre davalı şirketin müvekkili şirkete 176.814,00 TL borcu bulunduğunu, davalı …’nun davalı … San. ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olduğunu, davalının kötü niyetle kendi adına icra takibi başlattığını, var olmayan bir alacağı müvekkilinden tahsil etmeye yönelik eylemlerinden ötürü İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/66388 Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, her ne kadar 01.01.2019 tarihinden itibaren 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabuluculuk zorunlu hale getirilmiş ise de işbu davada, herhangi bir alacak ve tazminat talebi bulunmadığını, taleplerinin sadece müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğunu, 13.08.2018 tarihli … nolu sevk irsaliyesi – sureti ekte dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin sadece 11 m3 + 7 m3 olmak üzere toplam 18 m3 miktar bir teslimatın yapıldığını, başkaca bir hazır beton teslimatını yapılmadığını kanıtladığını belirterek, teminatsız veya takdir edilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına veya icra veznesindeki paranın davalı/ alacaklıya verilmemesine dair ihtiyati tedbir kararının verilmesini, davalı … tarafından İstanbul …,İcra Müdürlüğü’nün…E,sayılı dosyasınca icra takibine konu edilen 20,12.2018 keşide tarihli 60.000 TL bedelli … seri nolu çekten ötürü müvekkili şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalı … tarafından müvekkili şirket aleyhine başlatılan İstanbul ….İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin iptaline, İcra takibine konu edilen çek bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere davalıların kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, 09.08.2018 tarihli sözleşme kapsamında 14.08.2018 tarihinde davalı şirkete teslim edilen ve dava tarihi itibariyle henüz icra takibine konu edilmeyen 20.11.2018 keşide tarihli 60.000 TL bedelli … seri nolu ve 20.01.2019 keşide tarihli 60.000 TL bedelli … seri nolu iki çek yönünden de müvekkil şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile işbu çeklerin de iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ….A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1375 Esas sayılı dosya ile konkordato talep ettiğini, 22/11/2018 tarihinde üç aylık geçici mühlet verildiğini, 21/02/2019 tarihli duruşmada sürenin uzatılmasına karar verildiğini, 17.04.2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet verildiğini, …’nun diğer davalıdan ayrı olarak müvekkili şirketle iş yaptığını, bu ticari ilişki kapsamında oluşan borcun davacı firma tarafından verilen çekin diğer davalıya ciro edilmesi ile ödendiğini, çekin vadesi geldiğinde bankaya ibraz edildiğini, karşılıksız kalması nedeniyle de diğer davalı tarafından işleme konulduğunu, takip tarihi itibariyle müvekkili şirket konkordato mehli içinde olduğundan diğer davalı tarafından müvekkili aleyhine işlem yapılmadığını, husumetin yalnızca davacı tarafa yöneltildiğini, müvekkili hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK’nın 116. maddesinde sayılan ilk itiraz nedenlerinin tümünü tekrar ettiklerini, Mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkisizlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, aynı şekilde, mahkemenin görevsiz de olduğundan esasa girilmeksizin görevsizlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında sözleşmenin devam ettiğini, … Beton’un borçlarından dolayı konkordato ilan ettiğini, müvekkilinin de davalı taraf gibi… Beton’dan alacağı olduğunu, alacağını konkordato tedbir kararından dolayı tahsil edemediğini, edimin ifa edilmemesinin sorumlusunun sözleşmenin tarafı konumundaki … olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebi hakkında verdiği 22/04/2019 tarihli ara kararında; ” Takibe konu senedin 3. Kişiye ciro edildiği, takip alacaklısının 3. Kişi olduğu görülmekle, bedelsizlik iddiası nispi defi olup iyi niyetli hamillere karşı ileri sürülemez. Hamilin senedi bilerek ve borçlunun zararına hareket ederek devir alıp almadığı ancak yargılama ile ortaya çıkacağından icra takibinin durdurulması, veznedeki paranın davalı alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir talebinin REDDİNE takibe konu senedin 3. Kişiye ciro edildiği, takip alacaklısının 3. Kişi olduğu görülmekle, bedelsizlik iddiası nispi defi olup iyi niyetli hamillere karşı ileri sürülemez. Hamilin senedi bilerek ve borçlunun zararına hareket ederek devir alıp almadığı ancak yargılama ile ortaya çıkacağında icra takibinin durdurulması, veznedeki paranın davalı alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir talebinin REDDİNE…” karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dilekçesini tekrarla, …’nun diğer davalı şirketin yetkilisi olduğunu, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olmadığını, icra takibinin … tarafından başlatılmış olduğunu, ilk derece mahkemesinin davalı …’yu iyi niyetli üçüncü kişi olarak değerlendirmekte hataya düştüğünü,İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ise öncelikle icra takibine konu borcun tüm ferileri ile birlikte tamamen ödenmesi sonrasında %15 teminat karşılığında, icra veznesindeki paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesi yönünde tedbir kararı verileceğini,Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak, icra takibinin durdurulmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, yatırılacak teminat karşılığında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra takibinin durdurulmasına veya yargılama süresince müvekkilinin mağdur olmaması için icra veznesindeki paranın davalı/ alacaklıya verilmemesine dair ihtiyati tedbir kararının verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki satış sözleşmesine istinaden verildiği söylenilen ve icraya konu edilen çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, davacının İİK’nın 72/2-3 maddesine dayalı ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamında, 10/05/2019 tarihli müzakere sonucu anlaşmaya varılamamış olduğuna ilişkin arabuluculuk son tutanağı mevcuttur. Bu nedenlerle, davalı tarafın arabuluculuğa ilişkin istinaf nedenlerini tartışmaya gerek yoktur. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına konu 20/12/2018 tarihli 60.000,00 TL bedelli çekin konu edildiği anlaşılmaktadır.Dosya kapsamındaki 09/08/2018 tarihli hazır beton satım sözleşmesi incelendiğinde: Davalı … A.Ş.’nin satıcı, davacı … Ltd. Şti.’nin ise alıcı olduğu, icra takibine konu çekin bu ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından keşide edilerek davalı lehtara verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu çek fotokopisinin incelenmesinde; …Ltd. Şti. tarafından keşide edildiği, lehtar ve ilk keşidecisinin … olduğu, çekin arkasında …. Şti. isminin yer aldığı kaşe bulunduğu, söz konusu bu kaşenin üzerinde iki adet imzanın bulunduğu, yine kaşenin altında … yetkilisi …’nun isim ve imzasının yer aldığı görülmektedir. İlgili şirkete ait İTO kaydı incelendiğinde; …’nun lehtar şirketi müştereken temsile yetkili olduğu görülmektedir. Dava konusu çekin keşide edildiği ve ciro edilmek suretiyle tedavüle çıkartıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar kambiyo senedi niteliğinde olan çek sebepten mücerret ödeme aracı olup, temel ilişkideki defiler sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez ise de söz konusu hukuki ilişkide davalı … iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin somut olaydaki olgulara göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani, …’nun, lehtar şirketin yetkili olduğu olgusu gözden uzak tutulmamalıdır.Temel ilişkinin tarafları yönünden çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiği kabul edilir. Taraflar arasında imzalanmış sözleşme içeriğine göre, dava konusu çeklerin peşinat, yani avans olarak verildiği anlaşıldığından, mal teslimini ispat yükü sözleşmenin karşı tarafına aittir. Davacı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu somut olayda gerçekleşmiştir. Bu gerekçeler ile davacının tedbir talebinin İİK’nın 72/3 ve HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince kabulü gerekirken, reddine karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan, istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir.Davanın, dava konusu icra takibinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır. İİK’ nın 72. maddesinde; ”İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” denilmiştir. Somut olayda icra takibinin davadan önce açıldığı anlaşılmaktadır.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 22/04/2019 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine reddine dair ara kararın kaldırılmasına; davacının tedbir talebinin Dairemizce karara bağlanmasına, bu doğrultuda; 1- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin İİK’nın 72/3.maddesi uyarınca kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında icra veznesine girecek paraların dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine; İİK’nın 72/3. maddesi gereğince, icra takibine konu alacağın takdiren %15’i oranında nakdi teminat mahkeme veznesine yatırıldığında veya aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkemesine ibrazı halinde, ilk derece mahkemesince, kararın infazı için müzekkereyle icra müdürlüğüne gönderilmesine, 2-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine,3-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 352/1.b.2. vee 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.