Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/169 E. 2020/1069 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/169
KARAR NO: 2020/1069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/395 Esas – 2018/1026 Karar
TARİHİ: 14/11/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … A.Ş arasında nakliyat abonman sözleşmesi düzenlendiğini, sigortalı şirket tarafından alınan makina iğnesinin taşıma işinin davalı tarafından yerine getirildiğini, emtianın …’da gümrük işlemlerini takiben sigortalı antreposuna çekilip burada yapılan sayımda 7.000 adet örgü makine iğnesinin eksik, kolinin orjinal koli olmadığını, … ekspresin kendi kolisine konulduğunun tespit edildiğini, durumun davalıya bildirilmesi üzerine davalı tarafından 250 adet iğnenin bulunarak sigortalıya teslim edildiğini, 6.750 adet iğnenin bulunamadığını, sigortalıya 7.754,75 TL tazminatın 09/02/2018 tarihinde ödendiğini, davalının TBK 572.maddesi gereği saklama borcunu yerine getirmeyerek yapılan ödemeden sorumlu olduğunu belirterek sigortalıya ödenen 7.754,75 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans oranında ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumlu olduğunun ispata yarar bir ihbarın dosya içerisinde bulunmadığını, montreal protokolünün 31.maddesi gereği 20 gün içinde yazılı olarak bildirim yapılması gerektiğini, müvekkilin sorumlu olduğu düşünülse bile montreal protokolü 22/4 gereği paket ağırlığı ile sınırlı sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarihli, 2018/395 Esas – 2018/1026 Karar sayılı kararında,”…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacının sigortalısının davalıya taşıtmış olduğu makina iğnesi emtiasının 6.750 adedinin davalıya ait antrepoda kaybolduğu ve bu hususta taraflar arasında yazışma yapıldığı, sigorta tarafından sigortalıya hasar ödemesinin 09/02/2018 tarihinde yapıldığı, kargo taşıması yönünden taraflar arasında açıkça bir anlaşma yapılmadığı sürece taşıyıcının hasardan sınırlı sorumlu olduğu, montreal konvensiyonu 22.maddesine göre hesaplanan sınırlı sorumluluk bedelinin hükme esas alınan bilirkişi raporunda 532 SDR belirtildiği, karar tarihindeki kur olan 7.558,10 TL üzerinden yapılan hesaplamada davalının 4.020,90 TL’den sorumlu olduğu anlaşıldığı…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı … A.Ş. meydana gelen gerçek zarardan saklayan sıfatı ile sorumlu iken sınırlı sorumluluk ile hüküm kurulması gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurduklarını; ilk derece mahkemesi tarafından hava hukuku taşıma sorumluluk sistemi uyarınca sonuca ulaşılmış ve 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonun 22/4 maddesi gereğince sınırlı sorumluluk üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, oysa ki davanın hava tasıma hukukuna dayalı değil 6098 sayılı TBK’nın 561-581.maddelerinde düzenlenen saklama sözlemesine aykırılık gerekçesi ile ikame edildiğini, Türk hukukunda maddi vakıaları getirmenin taraflara, hukuki tavsifin ise hakime ait olduğunu, Somut olayda taşıma sırasında kaybolan değil, antrepoda kayıp edilen eşya söz konusu olup bunun delilinin de dava dilekçesine eklendiğini, somut olayda neden 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmayacağını, zararın hava aracı ile yapılan taşıma sona erdikten, emtia antrepoya alındıktan sonra meydana gelmiş olun bu noktada artık 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonunun değil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun saklama sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulacağını, Somut olayda sigortalı … A.Ş. taşıtan/saklatan, davalı … A.Ş. ise taşıyan/saklayan sıfatına sahip olduğunu, Bu hali ile davalı … A.Ş, meydana gelen zarardan TBK md 572 ve 575 maddeleri gereğince sorumlu ve emtianın kaybına ilişkin ikrar ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmiş iken davalı tarafın lehine olacak şekilde sınırlı sorumluluk üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın gerçek zarar miktarı olan 7.754,75 TL üzerinden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla yük taşıması sırasında meydana gelen hasar nedeniyle rucuen alacak istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece hasarın uluslar arası hava yolu taşıması sırasında meydana geldiği, taşıyıcı davalının Montreal konvansiyon hükümleri uyarınca sınırlı sorumlu olacağı kabulü ile sonuca gidilip hüküm kurulmuştur. Davacı yan ise hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmeyip, davalının hava yolu taşıması sonrasında saklama- ardiye aşamasında meydana gelip, davalının sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı, hasarın tamamından sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere, delil olarak sunulan gümrük beyannamesinde “serbest dolaşıma giriş” beyan edildiği, malın davacı sigortalısı için davalı yanca saklamaya alınmadığı, antrepo rejim beyanı ile malın antrepoda beklemediği, malın uluslar arası hava yolu taşıması sonrasında Atatürk Havalimanına geldiğinde 20 gün süre ile “geçici depolama -özet beyan statüsü” ne sahip olup, bu aşamada malın gümrük serbest dolaşım beyanı verildiği, bu aşamanın taşıyıcının taşıma sürecine dahil olduğu, buna göre dava dışı sigortalının davalı ile yaptığı hava yolu taşıma sözleşmesi sürecinde uluslar arası hava yolu taşımasının geçici depolama adımında hasarın meydana geldiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut olayda hava yolu ile eşya taşımasını taahhüt eden davalı akdi taşıyıcı açısından ,taşıma süreci sadece hava aracında geçen süreç olmayıp, aynı zamanda hava alanında, geçici depolama aşamasında, hatta hava alanına getirme ve götürme şeklinde tamamlama sürecinde dahi hava taşıma kurallarına göre sorumluluk devam edecektir. Bu açıklamalar ışığında dava dışı sigortalı ile davalı arasında uluslar arası hava yolu ile eşya- kargo taşıma sözleşmesi kapsamında meydana gelen hasar nedeniyle davalının Montreal Konvansiyonu 22 maddesi uyarınca sınırlı sorumlu olacağı esasıyla ve alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar ışığında kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin hasarın TBK 561-581 maddelerinde düzenlenmiş olan saklama sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek, davalının kayıp- hasar nedeniyle sınırlı sorumluluğuna gidilmesinin yerinde olmadığına ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespit ve hesaplamalar ışığında kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre, karar kesindir.