Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1686 E. 2022/181 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1686
KARAR NO: 2022/181
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2018
NUMARASI: 2016/1066 E. – 2018/1169 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkillerinin 08.09.2011 tarihli “Alacağın temliki, sulh ibra ve feragat sözleşmesi” ile tasfiye halindeki … A.Ş. nezdinde bulunan 3.458 USD alacağını, temlik alan davalı … Hiz. A.Ş.’ ye devir ve temlik ettiğini, temlik alan şirketin 3.458.USD tutarındaki meblağı müvekkillere birinci taksiti 28.01.2013 tarihinde olmak üzere 200 USD tutarında 17 taksit halinde ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak hiç bir zaman ödeme yapmadığını, alacağın tahsili amacıyla şirket merkezinin bulunduğu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile icra takibine geçildiğini, borçlu şirket tarafından yetki itirazında bulunduğunu, bu itiraza uygun olarak dosyanın İstanbul Adliyesine gönderildiğini, derdestlik itirazının yerinde olmadığını beyan ederek; borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli borçlunun yüzde yirmiden az olmamak üzere tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında tanzim olunan “Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ” ile davacının … A.Ş. nezdindeki kâr ve zarara katılım hesap bakiyesinin temliki hususunda mutabakata varılmış olup söz konusu alacağın temliki sözleşmesine istinaden davacının Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdinde henüz vadesi gelmemiş, mutlak ödenmesi de hukuken garanti edilmeyen kâr ve zarara katılım bakiyesinin temlik alınmış olduğunu, müvekkili şirketin bu temlik sözleşmesinden dolayı davacıya borcunun bulunmadığını beyan ederek; görev itirazının kabulüyle davanın görevsizlik nedeniyle reddine, esas yönünden haksız, mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, % 20’den aşağı olamamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacının takibe konu ettiği bu davadaki tartışılan alacak, fon kullanımından doğan kar ve zarara katılma hesabıdır. Ayrıca davadışı… A.Ş. tasfiye halindedir. Bakanlar Kurulunca da tedrici tasfiye yapılması hakkında karar verilmemiştir. Tasfiye işlemleri Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun aldığı karar uyarınca gerçekleşmektedir. Bu tespitlere göre davacının davalı şirket ile aralarında münakit 08.09.2011 tarihli sözleşmeye dayalı olarak varlığım ileriye sürdüğü bakiye: 3.458,00 Usd karşılığı 7.232,06 TL’lik alacağını ancak bu şartlarda davadışı… A.Ş.nin tasfiye işlemleri sonucunda isteyebilir. Gerek Sözleşme, gerekse takip ve dava tarihi itibariyle alacak da muaccel değildir. Davacının varlığını ileriye sürdüğü dava konusu alacağının “Cari Hesap Alacağı” niteliğinde olmadığı gibi davalı şirkete verilmiş bir borç niteliği de taşımadığı sabittir. Hukuki ve teknik değerlendirmelerin yapılmış olduğu, söz konusu değerlendirmeler dikkate alındığında dava dışı firmanın tasfiyesinin sonlanmaması dolayısıyla alacağın muaccel hale gelemeyeceği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda.” gerekçesiyle; davanın reddine, davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin 08.09.2011 tarihli “Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ” ile tasfiye halindeki… A.Ş. nezdinde bulunan 3.458 USD alacaklarını, temlik alan davalı … A.Ş.’ ye devir ve temlik ettiklerini, davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşme ile borcu kayıtsız şartsız kabul etmiş olduğunu, ödeme tarihlerinin sözleşmeye yazıldığını, buna rağmen davalı şirketce müvekkillerine hiçbir ödeme yapılmadığını,Tasfiye sürecindeyken alacağın talep edilemeyeceği yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, dava konusu sözleşmenin zateri müvekkillerinin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla imzalandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan temlik bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … nEsas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, …, borçlunun … A.Ş., takibe konu toplam alacağın 3.458,00 USD olduğu, borcun sebebi olarak 12.06.2014 tarihli 3.458,00 USD tutarında, 08.09.2011 tarihli…’ndan alacağın temliki sözleşmesine istinaden tahsil edilemeyen 17 taksit olarak gösterildiği, icra dosyasının ekinde virman talimatı ve alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinin yer aldığı, borca itiraz eden vekilinin icra dosyasında itirazında, müvekkilinin muaccel hiç bir borcu bulunmadığından, borcun tamamına ve ferilere itiraz ettiğini, alacaklının aynı konuya ilişkin, alacaklısı … ve … olan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla, 12.06.2014 tarihinde icra takibi başlattığını, dolayısıyla derdestlik itirazlarının olduğunu, müvekkiline gönderilen 17.09.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinde alacaklının … olduğunu, ancak bu kez, alacaklı …’nun yanında …’nun da alacaklı olarak dosyaya taraf sıfatıyla eklendiğini, bu hususta da itirazlarının bulunduğunu ileri sürmüştür. Aynı zamanda borca itiraz eden vekili, müvekkiline gönderilen ve 26.08.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine yönelik itirazda bulunarak aynı alacaklı tarafın, aynı konuya ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını öne sürmüş ve derdestlik itirazında bulunmuş ve müvekkilinin takip alacaklısına muaccel bir borcu bulunmadığından bahisle borca ve tüm ferilerine itiraz etmiştir. Dosya içerisindeki “Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi”nin incelenmesinde; temlik alanın … Hiz. A.Ş., muhatabın …-… olduğu, sözleşmenin konusunun muhatabın tasfiye halindeki … A.Ş.’nin 52915 numaralı kâr ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 3.458,00 USD’yi ve 0.00 Euro’yu bütün hakları ile temlik alana devrettiği, temlik alanın muhatabın kendisine temlik ettiği tutarı sözleşmede belirtilen vadelerde taksitler halinde ödeyeceği, her bir taksidin ödeme günündeki TCMB döviz alış kuru karşılığı TL ödeyeceği kararlaştırılmakla, 17 taksitte ödeme taahhüdü ihtiva ettiği, taksitlerin 200,00 USD olduğu, ancak son taksitin 258,00 USD olmak üzere toplamda 3.458,00 USD temlik bedelinin ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi merci tayini kararında; İstanbul 13. Asliye Ticaret ve İstanbul 13. Asliye Hukuk mahkemeleri arasındaki görev uyuşmazlığı konusunda 21.09.2016 tarihinde, dava ticari dava niteliğinde olduğundan, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi olduğu, davacının bahsi geçen sözleşmeyle ilgili davalıdan herhangi bir tahsilat yapmadığı, sözleşmenin 4.3. maddesinde belirtilen vadelerde ardışık altı taksitin gününde ödenmemesi halinde takip eden altı aylık ödemenin muaccaliyet kesbedeceği, taraflar arasındaki ihtilafın tasfiye süreci devam ederken alacağın talep edilip edilmeyeceği ve bu bağlamda alacağın miktarının ne olduğu hususlarında belirsizlik bulunduğu, dava dışı… A.Ş.’nin tasfiye halinde olması sebebiyle gerek sözleşme, gerek takip ve dava tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelmediği hususlarında kanaat bildirmiştir. Davalının bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla, müvekkili hakkında takip başlattığını, söz konusu takibin itiraz üzerine durduğunu, itiraz üzerine davacı tarafın İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1473 Esas sayılı dosyasıyla itirazın kaldırılması davası açtığını, şu aşamada davacının artık itirazın iptali davası açamayacağını, sadece genel hükümler çerçevesinde alacak davası açabileceğini, dava konusu alacağın muaccel olmadığını, dolayısıyla davanın zamansız açıldığını, … A.Ş.’nin tasfiye aşaması tamamlanmadan herhangi bir alacağın talep edilmesinin mümkün olmadığını öne sürmüştür. Davalı vekilinin icra dosyasına itirazında; ödeme emrinde alacaklının … olduğunu, ancak bu kez, alacaklı …’nun yanında …’nun da alacaklı olarak dosyaya taraf sıfatıyla eklendiğini ileri sürdüğü, takip talebi ve ödeme emrinin incelenmesinde alacaklı sıfatı ile … ve …’nun ayrı ayrı gösterildikleri anlaşılmaktadır. Yargıtay 19.HD 2016/7864 E 2017/3086 K 18.04.2017 tarihli emsal kararı da gözetildiğinde; icra mahkemesindeki dava, genel mahkemede açılan dava yönünden derdestlik oluşturmaz ise de dosya kapsamında davalı vekilinin; davacının aynı alacağa ilişkin olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine takibin durduğu ve daha sonra ikinci kez icra takibi yaptığı, derdest bir takip varken ikinci kez icra takibi yapılamayacağı yönünde savunmaları da mevcut olup ilk derece mahkemesince derdestlik itirazına konu bahsi geçen icra dosyası dosya içine kazandırılarak bu bağlamda itirazın iptali davasında davacının hukuki yararı olup olmadığı ilk derece mahkemesince değerlendirilmeden eksik gerekçe ile sonuca ulaşılmıştır. Az yukarıda bahsi geçtiği şekilde icra dosyası denetlenerek değerlendirme yapıldıktan sonra, taraflar arasındaki sözleşmeyle davacının dava dışı… A.Ş. nezdinde mevcut alacaklarını davalıya 3.458,00 USD bedel mukabilinde temlik ettiğine dair sözleşme hükümlerine göre değerlendirme yapılıp sonuca gidilmelidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.02.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.