Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1678 E. 2022/228 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1678
KARAR NO: 2022/228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2017/1163 E. – 2019/303 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin davalı şirkette %25 oranında paya sahip kurucu ortak ve daha öncesinde yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin çağırılmadığı yönetim kurulu toplantısında olağanüstü genel kurul kararı alındığını ve çağrı davetiyesi gönderildiğini, müvekkilinin 06/10/2017 tarihinde yapılan olağanüstü toplantıya katıldığını, olağanüstü genel kurul toplantısının kanuna aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, toplantının 2 numaralı gündem maddesinde ”şirket ana sözleşmesinin yönetim kurulu ve süresi başlıklı 7’inci maddesinin tadili’ ‘hususunun bulunduğunu, ancak madde metninin ayrıca gönderilmediğini, bu değişikliğin çoğunluğun oyları ile kabul edildiğini, müvekkilinin muhalif kaldığını, eski yönetim kurulu ibra edilmeden ve görevden alınmadan 3 numaralı gündem maddesi gereğince yeni yönetim kurulunun seçildiğini, çift başlı bir yönetim oluştuğunu, bunun önlenmesi için kayyum atanması gerektiğini, olağanüstü genel kurul toplantısında şirket ortaklarına TTK’nın 230-231. maddelerindeki rekabet yasağı konusunda yetki verilmesi başlıklı gündem maddesinin görüşüldüğünü, çoğunluk pay sahiplerinin oylari ile bahsi geçen hususta yetki verilmesinin kabul edildiğini, genel kurulda son olarak yönetim kuruluna huzur hakkı verilmesi ile ilgili gündem maddesinin görüşüldüğünü, genel kurulda ”huzur hakkı ödenmesi hususunda yönetim kurulunun yetkilendirilmesinin ” kabul edildiğini, genel kurulda diğer pay sahiplerinin birleşerek müvekkilini saf dışı bıraktıklarını ileri sürerek, öncelikle şirkete kayyum atanmasına ve 06/10/2017 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; yönetim kurulunun oy çokluğuyla karar alarak genel kurul davetiyesini gönderdiğini, çağrıların iadeli taahhütlü postalandığını, Ticaret Sicili Gazetesi’ne ilan verildiğini, davacının genel kurula katılarak kararların bütününe muhalefet şerhi koyduğunu, kötü niyetli davrandığını, şirketi atıl durumda bırakmaya çalıştığını, davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı incelemek istediği evrakların imzası karşılığında kendisine sunulduğunu, davacı iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Gündemin 4.maddesinin oy çokluğuyla kabul edildiği, davacının olumsuz oy kullandığı ve muhalefetini zapta işlettiği anlaşılmıştır. Bu maddeye göre genel kurulda; şirket ortaklarının ve yönetim kurulunun TTK. nun 230 ve 231. Maddelerinde belirtilen şirketin konusuna giren veya girmeyen işlerin bizzat veya başkaları adına yapmalarına herhangi bir sakınca olmadığına oy çokluğuyla karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma, rekabet yasağı TTK. nun 395. ve 396. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Oysa gündemin 4.maddesinde TTK. nun 230 ve 231. Maddesine gönderme yapılmıştır, bu maddeler kollektif şirketlerle ilgili düzenlemeler olup, anonim şirket yönünden bir geçerliliği olmadığından bu konuda alınan kararın iptali edilmesi gerektiği , TTK. nun 408/2-b maddesine göre yönetim kuruluna huzur hakkı belirlenmesi yetkisi genel kurula verilmiştir. Bu yetki genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. TTK. nun 394. Maddesinde; yönetim kurulu üyelerine tutara esas sözleşme ile veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceği hüküm altına alınmıştır. İptali istenen gündemin 5. maddesinde genel kurul huzur hakkı verilmesini kabul etmiş ancak tutarının belirleme yetkisini yönetim kuruluna bırakmıştır. Genel kurulun yetkisi dahilinde bulunan bir hususun yönetim kuruluna bırakılması, kararın belirsiz ve ucu açık bırakılması açıkça kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden iptali gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalı … Tic. A.Ş.’nin 06/10/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlardan gündemin 4. maddesi gereğince rekabet konusunda ve 5. maddesindeki huzur hakkı konusunda alınan kararların iptaline, diğer maddelere ilişkin iptal talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve gündemin 4. maddesinin iptaline ilişkin sunulan gerekçede, TTK’nın 230 ve 231 maddelerine gönderilme yapıldığı ancak esasen bu maddelerin kolektif şirketlere ait maddeler olduğunun belirtildiğini, Gündemin 5. maddesinde, genel kurul kararı ile rekabet yasağının ortadan kaldırılması mümkün olup bu durumun TTK hükümlerine aykırı olmadığını, dava konusu genel kurulda tüm yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının kaldırıldığını, dolayısıyla mahkemece yapılan oy yoksunluğu halinin yalnızca anılan yönetim kurulu üyesi yönünden aranması gerektiği yönündeki değerlendirmenin isabetsiz olduğunu, Yönetime huzur hakkı verilmesi yetkisinin genel kurula verildiğini, bu yetkinin devredilmediğini, öncelikle müvekkili şirketin daha evvel müdürlerine maaş verdiği gözetildiğinde zaten huzur hakkının kabul edilmesine binaen yalnızca bir kere verilmesi nedeniyle şirketin borçlanmadığını ve bu durumun şirket lehine olduğunu,Huzur hakkının, düzenli olarak toplantılara iştiraki sağlamak ve toplantı yapmayı teşvik etmek üzere yönetim kurulu üyelerine toplantı başına ödenen bir mali hak olduğunu, bu ödemenin yapılabilmesinin birinci şartının esas sözleşmede bu ödemeyi yasaklayan bir hükmün bulunmaması olduğunu, böyle bir hüküm mevcutsa genel kurul kararı ile dahi yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenemeyeceğini, ikinci şartın ise yönetim kurulu üyesinin toplantıya katılmış olması gereğine ilişkin bulunduğunu, toplantının fiilen ya da elektronik ortamda yapılmış olmasının önemli olmadığını, huzur hakkının ödenmesi için şirketin kâr etmesi zorunluluğu da olmadığını, somut olayda kanunda yer alan hususlara aykırı bir karar bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kısmi kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Ticaret Müdürlüğünün cevabi yazısı ekinde, … A.Ş.’nin 06.10.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının dosya içine gönderildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin sermayesinin 100.000 adet hisseden oluştuğu ve toplam sermaye tutarının 100.000,00 TL olduğu, ortak …’in 37.500 hissenin, sermaye tutarının 37.500,00 TL olduğu, …’nin 37.500 hissesinin, sermaye tutarının 37.500,00 TL olduğu ve …’nun 25.000 hissesinin, sermaye tutarının 25.000,00 TL olduğu, 100.000 hissenin 75.000 adedinin A gurubu, 25.000 adedinin ise B gurubu hisseler olarak ayrıldığı, … ve …’nin hisselerinin 25.000 adedinin A grubu, 12.500 adedinin ise B grubu olduğu, …nun ise 25.000 adet hissesinin tamamının A grubu olduğu, 6.10.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelinin incelenmesinde, …’in asaleten, …’nin adına vekaleten … tarafından, …’nun da asaleten toplantıya katıldıkları, şirket paylarının 100.000 toplam itibari değerinin A grubu 50.000 pay – 50.000,00 TL, B grubu 12.500 pay – 12.500,00 TL asaleten, A grubu 25.000 pay – 25.000,00 TL ve B grubu 12.500 pay – 12.500,00 TL temsilen olmak üzere toplam 37.500,00 TL tutarındaki 37.500 adet payı temsilen olmak üzere toplantıda temsil edildiği ve böylece asgari toplantı nisabının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Davanın TTK’nın 445. maddesinde öngörülen üç aylık süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. İstinaf başvurusuna konu gündemin 4 üncü maddesi; “Şirket ortaklarının TTK 230 — 231. maddelerindeki rekabet vasağı konusunda yetki verilmesi” şeklindedir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 18.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği üzere, TTK’nın 230 ve 231. maddelerinin kollektif şirketlerin rekabet yasağı ile ilgili olup, anonim şirketler ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Genel kurul kararında şirket ortaklarına ve yönetim kuruluna TTK’nın 230 ve 231. maddelerinde belirtilen işleri yapmalarında sakınca olmadığına izin verilmişse de kollektif şirketlerde yönetim kurulu organı yoktur. Anonim şirketlerde ise ortaklar açısından belirtilen hususlarda bir kısıtlama söz konusu değildir. Genel kurulda “Şirket ortaklarının ve yönetim kurulunun TTK 230 ve 231 de belirtilen şirketin konusuna giren veya girmeyen işleri bizzat veya başkaları adına yapmalarına herhangi bir sakınca olmadığına” 25.000 adet olumsuz oya karşılık kullanılan, 75.000 adet olumlu oyla oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı olumsuz oy kullanmış ve muhalefet beyanını zapta geçirmiştir. TTK’nın 230 ve 231.maddeleri incelendiğinde kollektif şirketlere ilişkin düzenlemelerle alakalı hususlar olduğu görülmektedir. Bu düzenlemeler, anonim şirketlere ilişkin olarak kaleme alınan TTK’nın 395 ve 396. maddelerindeki konulardan içerik olarak farklıdır. Dolayısıyla kararın içeriği tereddüte mahal vermektedir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince bu kararın iptaline karar verilmiş olması hukuka uygun olup, davalı vekilinin bu karara ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Genel kurulda gündemin 5 inci maddesiyle; “Yönetim kuruluna huzur hakkı verilmesine ve yerilecek tutar için yönetim kuruluna yetki verilmesine” 25.000 adet olumsuz oya karşılık kullanılan, 75.000 adet olumlu oyla oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı olumsuz oy kullanmış ve muhalefet beyanını zapta geçirmiştir. TTK ‘nın 408 inci maddesinin 2. fıkrası gereğince, huzur hakkının belirlenmesi, genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Huzur hakkının aylık olarak mı yoksa toplantı başına mı ödeneceği hususlarına ve miktarına dair kararda hiç bir açıklık bulunmamaktadır. Bu konuların bütünüyle yönetim kuruluna bırakıldığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 507/1. maddesi uyarınca “Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir….”. Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir. Dolayısıyla şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olup olmadığının denetlenmesi noktasında huzur hakkının koşullarının somut şekilde belirlenmesi yetkisinin de genel kurulda olduğunun kabulü gerekir. Bu açıklamalara göre, genel kurulda huzur hakkına ilişkin olarak 5 nolu gündem maddesiyle alınan karar kanuna ve anonim şirketin temel yapısına aykırı olduğundan, bu kararın iptali yönünde ilk derece mahkemesince verilen hüküm hukuka uygundur. Bu maddeye yönelik davalı vekilinin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06.01.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.