Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1673 E. 2019/1124 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1673
KARAR NO : 2019/1124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1560 D.iş – 2018/1585 Karar
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
TALEP : İhtiyati Haciz
Davacı tarafça talep edilen ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, karşı taraf vekilince ihtiyati haciz kararına itiraz edildiği, ilk derece mahkemesince itirazın reddine karar verildiği, itiraz eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Alacaklı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından dava dışı kredi borçlusu … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ne davalı borçlu … müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden krediler kullandırıldığını, borçlu tarafından kredi şartlarının ihlal edildiğini ve hesabın kat edildiğini, borçluların mal kaçırma hazırlığı içinde olduklarını belirterek, borçlunun alacaklarını karşılayacak miktardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 30.11.2018 tarihli kararla; “…Talebin kabule ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edenin ileride ihtiyati haciz de haksız çıkması halinde borçlu/borçlular ile üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olması kaydı ile ihtiyati haciz isteyen alacaklının şimdilik talebe konu alacağın %15 (yüzde onbeş) oranınına isabet eden (59.389,75) TL miktarındaki nakdi teminat tutarını veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu (şayet alacaklı bir banka ise kendisi dışındaki bir başka bankaya ait teminat mektubu olmak kaydı ile ) mahkememize yatırdığında veya ibraz ettiğinde borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının yukarıda miktarı yazılı alacağa yetecek kadar kısımlarının İHTİYATEN HACZİNE…” karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını ve müvekkilinin yerleşim yerinin Kocaeli olması nedeniyle yetikili mahkemenin Kocaeli Mahkemeleri olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 25/04/2019 tarihli ek kararında özetle; “…İİK 257 maddesinde ‘rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir’ hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde ‘borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir’ hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmıştır. Somut olayda İhtiyati hacze konu genel kredi sözleşmesinin talep eden banka ile …. Ltd. Şti. arasında 20/03/2017 tarihinde akdedildiği, … anılan sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, anılan sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmüştür. HMK 17 maddesi gereğince tacir veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilirler. Kefaletin fer’iliği ilkesi gereği sözleşme hükümleri kefili de bağlayacağından yetki itirazı kabul edilmemiştir. İtiraz edenin sair itirazları ise yargılamayı gerektirdiği…” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, itiraz eden borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …BANK’ın asıl borçlunun ve kefil müvekkilin borca konu kredisini kat etmediğini, davacının eksik ve yanlış bilgi vererek mahkemeyi yanılttığını, Huzurdaki dosyasının konusu olan genel kredi sözleşmesinin 20.03.2017 tarihinde sözleşmenin asıl borçlusu üçüncü kişi … Firması ile imzalanmış olup, kredi taksitleri borçlu … Firmasının alacaklı bankadaki hesabından otomatik olarak her ay çekilip kredi taksitlerinin ödendiğini, kredi taksitleri … Firmasının banka hesabından her ay düzenli olarak çekildiği halde, “2018 SENESİNİN MART AYINDA HESAP MÜSAİT OLDUĞU HALDE BANKA PERSONELİNİN HATASI İLE KREDİ TAKSİT ÖDEMESİ HESAPTAN ÇEKİLMEMİŞ” olup buna dayanılarak kredi sözleşmesinin banka tarafından kat edildiğine ilişkin Kahramanmaraş ..Noterliği … Yevmiye Numaralı 11.04.2018 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak işbu ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini ve bila tebliğ döndüğünü, Ayrıca 12.07.2018 tarihinde karşı taraf banka tarafından … firmasının 21.06.2018 tarihindeki taksit ödemesi firmanın hesabının müsait olduğu halde tahsil edilmesi işlemi atlandığından, gecikmeye düştüğünü, bunun farkedilmesi üzerine hesapta bekleyen bakiye ile 12.07.2018 tarihinde kredi taksitinin tahsil edildiğini ve gecikmenin giderildiğini, Müvekkilinin kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesine imza atmış olup işbu sözleşmeye dayanlarak yapılan her bir işlemin kefile de bildirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, müvekkilinin mernis adresinin …. Mah. … Sok.No:… İç kapı no:… Kartepe/Kocaeli olup kat ihtarnamesi başka adreslere gönderildiğini, tebliğ yapılamayarak bila döndüğünü, TBK’nın 590/3. maddesi gereğince “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar” hükmü gereğince, kefil olan … ihtarname ile muaccel hale gelen borçtan sorumlu olmasının ancak kendisine ayrıca bildirim yapılması şartına bağlı olduğunu ve davacı tarafça gerek asıl borçluya gerekse kefile ayrı ayrı bildirim yapılması şartının yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu, tüm bu şartların gerçekleşmediğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinafa konu ek kararın kaldırılmasına , itirazın kabulüne ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze ilişkindir.Alacaklı banka vekilince dava dışı şirkete genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan ancak geri ödenmediği ileri sürelen kredi alacağının tahsili için itiraz eden borçlu müteselsil kefil aleyhine ihtiyati haciz talap edildiği, mahkemece talebin kabul edildiği, ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddedildiği, itirazın reddine ilişkin ek karara karşı borçlu vekilince süresinde istianaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar, alacağın muaccel olması ve alacağın rehinle teminat altına alınmamış olmasıdır. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir.İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir.Somut olayda; alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, aleyhine ihtiyati haciz istenenin müteselsil kefil sıfatıyla bu sözleşmeyi imzaladığı, kefaletin şekil şartlarının gerçekleştiği görülmüştür. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek asıl borçlu şirket ile kefile noter kanalıyla kat ihtarnamesi gönderilmiştir. Kat ihtarının tebliğine ilişkin dosyada tebliğ şerhine havi belgenin ibraz edilmiş olduğu görülmüştür. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliğ edilmiş olması aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Dolayısıyla talep tarihi itibariyle asıl borçlunun takip edildiği, yani hesabın kat edildiği ve kat ihtarının sonuçsuz kaldığı ihtilafsız olduğuna göre, ihtiyati haciz koşullarının somut olayda bulunduğunun kabulü gerekir.Diğer yandan itiraz edenin hiç bir sebep yokken banka çalışanlarının hatalı işlemleri ile asıl borçlu hesabından kredi taksitlerinin çekilmemesi sonucu hesabın kat edilmesinin iyi niyetle bağdaşmadığı yönündeki itirazlarının İİK’nın 265. maddesinde yazılan şartlara ilişkin olmadığı gibi, bu hususun ihtiyati haciz kararı verme yada kaldırma konusunda bir etkisi bulunmamaktadır. Bu yöndeki iddianın ancak bir menfi tespit davasına konu olabileceği ve yargılamayı gerektiren bir husus olduğu şüphesizdir. O halde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesi uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para alacağının varlığı konusunda mahkemeye kanaat verici delillerinin sunulmasının yeterli olduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesi yerindedir. Bu gerekçelerle, itiraz edenin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki şekild karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz edenin istinaf başvurusunun reddine, 2-İtiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İtiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12/09/2019