Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1663 E. 2020/1057 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1663
KARAR NO: 2020/1057
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2017
NUMARASI: 2015/558- 2017/25 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf incelemesinin HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak incelenmesi sonrasında dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği düşünüldü:
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin yurt dışına ihraç ettiği ve muhtelif firmalardan alınan malın davalı şirkete ait … plakalı araç ile havaalanı ve ambarlı gümrüğüne taşınmak üzere şirketin şoförü davalı …’ye teslim edildiğini, 07.03.2014 tarihinde havaalanı ve ambarlı gümrüğüne teslim edilmek üzere teslim edilen malların 22 kolisinin davalı şirket ve çalışanı tarafından çaldırıldığını, savcılık tahkikatın devam ettiğini, davalıların sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, sözkonusu malların veya bedellerinin davalılar tarafından başvuruya rağmen karşılanmadığını, alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davanın eşya taşımacılığı için öngörülen 1 yıllık süre içinde açılmadığını, davacının talebi üzerine gece yarısı malların yüklendiğini, sürücünün gümrükleme sahasına malları teslim etmesi için mesaiyi beklemek zorunda kaldığını, bu süre zarfında araçta hırsızlık olayının meydana geldiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının 32 koli muhtelif giysi beyanı ile teslim yapıldığını ancak yüklenen malların niteliğinin, ağırlığının ve değerinin bildirilmediğini, çalınan malın eşyaların değerinin davacının iddia ettiği miktarda olmadığını, ayrıca TTK 882. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluklarının bulunduğunu, faiz oranı ve faiz talebinin de kabul edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kolilerin içeriği ve değerinin bilinmediğini, davacının iddia ettiği değerin kabul edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davalıların zamanaşımı itirazlarının yerinde görülmediği, davalı taşıyıcı çalıştırdığı adamı vasıtasıyla taşınmak üzere teslim alınanı sağlam olarak götürülmesi gereken yere götürüp teslim etmekle yükümlü olduğu, davalı gerçek kişinin diğer davalı şirket ile müteselsil sorumluluk esası kapsamında sorumluluğunun bulunduğu, somut olayda hırsızlık olayının vuku bulabileceğini tahmin etmeleri beklenmesine rağmen bunu bile bile ihmali davranış fiiline girmiş olduklarından meydana gelen ziyadan sorumlu oldukları, uyuşmazlık, hırsızlığa konu 22 koli malın değerine ilişkin olup, bilirkişiler tarafından değer tespiti yapılamamış ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden taşımanın gerçekleşmesi halinde gümrüklemeyi yapacak olan gümrük firmasından gelen yazı cevabına göre, toplamda 201.540,19 TL’lik mal bedeli ile teslim yapılmadığından, fatura içeriği için gümrük beyannamesinin açılamadığının belirtildiği de dikkate alındığında, iade edilen koli içindeki mal bedelinin toplamanın 43.493,05 TL olduğu, ayrıca davacı tarafından dosyaya sunulan ürün faturaları ile tedarikçi listesindeki bilgilerin de birbirini teyit eder nitelikte olmasından dolayı davacının talep ettiği ve davacıya iade edilenlerin dışında kalan diğer kolideki malların bedellinin 145.815,59 TL olduğu sonucuna varıldığı, bu alacaktan davalıların müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne davalıların icra takibine yönelik itirazlarının 145.815,59 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu asıl alacak yönünden aynı şartlarla devamına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … Ltd. Şti. ve … vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Ltd Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bilirkişi raporunda davalının sorumlu olabileceği zarar miktarının tespit edilemediği belirlendiği halde davanın kabulünün doğru olmadığını, yerel mahkemenin zararı nasıl hesapladığını da açıklamadığını, davacının zararının sonradan düzenlenen faturalara dayalı olarak kabul etmenin hukukla bağdaşmadığını, 2-Davacının cevaba cevabında dava dilekçesinde belirtmediği şekilde hasarın taşıyıcının kastından veya pervasızca hareketinden kaynaklandığını iddia ederek iddiasını genişlettiğini, davalı firmanın ya da çalışanı diğer davalının ağır kusuru ve pervasızca hareketinin bulunmadığını, taşımanın mevcut ticari teamüle uygun gerçekleştirildiğini, kusur olsa dahi davacı firmanın da kusurunun olduğu kusur tespitinde dikkate alınmadığını, 3-Taraflarına bir kusur yüklenecek ise bunun TTK 886 gereği sorumluluk sınırlaması kapsamında olması gerektiğini, 4-Taraflar arasında bir taşıma senedi veya sözleşmenin düzenlenmediğini, taşınan malın değerinin gösterilmediğini, çalınan koliler ile araçta kalan kolilerde hangi malların taşındığına yönelik tespitin bulunmadığını, en azından araçtan çıkan(çalınmayan) koliler üzerinde içindeki mallar üzerinde yapılan bir tespitin olmadığını, 32 koli muhtelif giysi beyanı ile teslimin yapıldığını, davacı firmanın sonradan düzenlenen faturalarla kolilerin içerisindeki eşyaların niteliği ve fiyatını beyan etmelerinin taraflarınca kabul edilmediğini, davacının teslim esnasında irsaliye ve fatura beyan etmediği gibi gümrük beyannamesi de sunamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Somut olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, 2-Davacının zararının sonradan düzenlediği faturalara göre belirlenmesinin ve buna göre hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, çalınan eşyanın kaç kilo ve değerinin ne olduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup bu hususun ispatlanamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, 34 koli, içeriği muhtelif giysi açıklamalı emtianın davalı şirketin … plakalı aracıyla şirket çalışanı şoför davalı … tarafından davacının Şişli deposundan Ambarlı Gümrüğü ve Havalimanına götürülmek üzere sabaha karşı teslim alındığını, sabah mesai saatinin başlamasına kadar aracın yüklü vaziyette davalı şoförün evi yakınında bekletildiği ve şoförün istirahate çekildiğini, bu sırada meydana gelen hırsızlık sonucu 22 koli emtianın çalındığını, davalıların kusurlu olduğunu iddia ederek zararın tahsilini istemiş, davalılar kusurlarının bulunmadığını, çalınan emtianın değerinin davacının iddia ettiği miktarda olmadığını, sınırlı sorumluluğun esas olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurularında bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyası istinaf incelemesi için dairemize geldiğinde, 2017/494 esas numarasına kaydedilmiştir. Anılan dosya üzerinden duruşmalı olarak yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda Dairemizce verilen 2017/474 Esas – 2018/181 Karar sayılı, 01.04.2018 tarihli ilamla, “…HMK.’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız icra takibine davalılar tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen iptali ile 61.203,85 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, 2- Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE…” karar verilmiş olup bu karar davacı vekili, davalı … vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/3232 Esas – 2019/4765 Karar sayılı, 24/06/2019 tarihli ilamıyla, mahkememizin anılan hükmü bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı … vekilinin ve davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilip İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taşıma tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 880/1 maddesi uyarınca, taşıyıcı eşyanın zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğu takdirde, bu tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Hesaplama bakımından eşyanın değeri, 6102 sayılı TTK’nın 880/3. maddesine göre ise, piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre belirlenir. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, dosya arasına alınan raporları düzenleyen bilirkişilerin, dava konusu çalınan malların niteliği bakımından değerinin belirlenmesi hususunda uzman olmadıkları anlaşılmaktadır. Davacıya ait taşımaya konu toplam 34 koli maldan 22 koli mal çalınmış olup her bir kolide hangi çeşit mal olduğunun belirlenemediği kabul edilerek karar verilmiştir. Bu durumda, çalınan malların cinsi göz önüne alınarak alanında uzman bilirkişi marifetiyle, davacının sunduğu faturalar da değerlendirilmek suretiyle, malın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değeri belirlenip bilahare hangi kolide hangi cins mal olduğunun belirlenemediği de gözetilerek, 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca çalınan mallar için ortalama değer belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin ve davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA…” karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı izerine HMK’nın 373. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulan bozma ilamı doğrultusunda yeniden oluşturulan uzman bilirkişi kurulundan, dosyaya sunulan deliller ve hesaplama için gerek görülmesi halinde incelenecek davacı defter kayıtları değerlendirilmek suretiyle, taşıma sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen emtianın miktarı, bu emtiadan çalınan emtianın miktarı, toplam emtianın olay tarihi itibariyle gerçek piyasa değeri, çalınan emtiaların hangileri olduğunun kesin olarak tespit edilememesi nedeniyle, denetime elverişli ve objektif bir kriter belirlenmek suretiyle davacının, TBK’nın 50.maddesi uyarınca talep edebileceği ortalama (hakkaniyete uygun) tazminat miktarının ne olduğu konularında iddia ve savunmayı ve uyulan bozma ilamındaki hususları karşılar şekilde rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen kök raporda; dosyaya sunulan tutanağa göre çalınan malların hangileri olduğunun tespit edildiği, buna göre davacını talep edebileceği tazminatın 106.667,84 TL olduğu, bu tazminattan sadece davalı şirketin tek başına sorumlu olduğu, davalı şoförün ise taşıyıcı şirketin adamı olması nedeniyle sorumlu olmadığı, davalının ağır kusuru nedeniyle sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Oysa, uyulan Yargıtay bozma ilamında davalıların temyiz nedenleri yargıtayca reddedilmiş, hüküm sadece tazminatın miktarı yönünden ve davacı yararına bozulmuştur. Ayrıca, bozma ilamında, çalınan malların hangileri olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle tazminatın TBK’nın 50.maddesi uyarınca hakkaniyeti uygun şekilde hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenlerle mahkememizin 05.02.2020 tarihli duruşma ara kararında, HMK’nın 281/2.maddesi uyarınca, taraf vekillerinin bilirkişi kurulu raporuna yönelttiği itirazlar tek tek ve gerekçeli olarak karşılanmak üzere ve ayrıca; mahkememizin daha önceki görevlendirme kararında belirtildiği üzere ve uyulan bozma ilamı ile ortaya çıkan usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak, bilirkişi kurulunun öncelikle TTK’nın 880/3.maddesi uyarınca, dosyadaki satın alma faturaları da dikkate alınmak suretiyle, emtianın taşıyıcıya teslim edildiği yer ve zamandaki gerçek piyasa değerinin ne olduğunu denetlenebilir bir şekilde tespit etmeleri, davacının alış faturalarındaki değerler piyasa fiyatlarına uyumlu ise bunun gerekçelerinin mahkememizin denetleyebileceği bir şekilde ortaya konulması ve ilk veri olarak, taşıyıcıya teslim edilen tüm emtianın gerçek piyasa değerinin tespit edilmesi, bu tespit yapıldıktan sonra ve uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere hangi emtiaların çalındığı tam olarak tespit edilemediğinden, koli sayısı ve ortalama değer esas alınarak davacının uğradığı zararın TBK’nın 50.maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu görevlendirme üzerine bilirkişi kurulunca, 10.09.2020 tarihli ek rapor düzenlenmiştir. HMK’nın 282. Maddesi uyarınca, bilirkişinin tespit ettiği teknik bulgular, mahkememizce serbetçe değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Bilirkişinin vardığı sonuç isabetsiz olmakla birlikte, rapordaki veriler hüküm vermek için resen dikkate alınmış ve sonuca gidilmiştir. Bilirkişi kurulu ek raporundaki tespitlere ve dosya kapsamına göre; Davacının uç piyasadan çeşitli firmalardan aldığı malları yurt dışındaki alıcısına sattığına dair Euro üzerinden düzenlediği fatura, emtianın piyasa değerinin belirlenmesinde dikkate alınamaz. Çünkü, bu faturayla ilgili gümrük belgeleri vs. sunulamadığı gibi davacının tek taraflı olarak düzenlediği faturanın, tazminat hesabına esas alınması mümkün görülmemiştir. Davacı, bu emtiayı iç piyasadan temin etmiş olup satın aldığı şirketlerin faturaları mevcuttur. Davacı, yurt dışına satış yapmak isterse, bu ürünleri iç piyasadan tekrar alıp yurt dışına aynı koşullarda satabilir. Diğer taraftan, davaya konu taşıma yurt içi kara taşımasıdır ve emtianın değerinin, malın taşıyıcıya teslim edildiği yer zamandaki piyasa fiyatına göre belirlenmesi gerekir (TTK m.880/1). Bilirkişi kurulu ek raporunda, davacının alış faturalarının piyasa rayicine uygun olduğu tespit edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında, alış faturalarına göre taşımaya konu emtianın toplam değeri 148.060,89 TL’dir. Bu eşyalardan 22 adet koli çalınmış, ancak uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, çalınan koliler içinde hangi malların olduğu belirlenememiştir. Bu durumda, tazminat miktarının TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerekir. Taşımaya konu emtia toplam 34 koliden ibaret olup bunlardan 22 adet koli çalınmış olması nedeniyle, hakkaniyete uygun tazminatın koli sayısı esas alınarak belirlenmesinin uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Toplam zarar olan 148.060,89 TL koli sayısına bölünüp elde edilen sonuç 22 adet koli sayısıyla çarpıldığında, davacını talep edebileceği tazminat miktarı 95.804,10 TL olarak hesaplanmış ve bu tutar hüküm altına alınmıştır. Bilirkişi kurulunun gerçek kişi davalının sorumlu olmadığına dair hukuki tespitlerine itibar edilmemiştir. Bu davalının sorumlu olduğuna dair ilk kararımızın temyizi üzerine, davalı gerçek kişi vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm sadece davacı yararına bozulmuştur. Bu nedenle, davalı gerçek kişinin sorumluluğunu tekrar tartışmaya gerek görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, uyulan Yargıtay bozma ilamı da dikkate alınarak yapılan yargılama sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulüyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takibine davalılar tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen iptali ile 95.804,10 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, 2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE 3-a)Alınması gerekli 6.544,38 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.694,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.849,44 TL harcın davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına, b)Davacı tarafından yatırılan 1.722,64 TL toplam harç giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, c)Davacı tarafça sarfedilen bilirkişi masrafı, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.271,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 1.492,09 TL’lik kısmının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesap edilen 13.051,39 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, e)Davalılar kendilerini avukatla temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 7.301,49 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine, f)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davalı ….Şirketi vekili tarafından yatırılan 2.490 TL nispi istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davalı şirket tarafından istinaf yargılamasında sarf edilen 1.150,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre belirlenen 394,42 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, bakiye kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden; i-AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ii-AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan alınıp davalılara eşit miktarlarda verilmesine, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyizi kabili olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020
KANUN YOLU:HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.