Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1645 E. 2022/186 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1645
KARAR NO: 2022/186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:29/03/2019
NUMARASI:2018/481 E. – 2019/393 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari satımdan kaynaklı açık hesap ilişkisi bulunduğunu, bakiye alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığı, davalının takibe kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek ve dava değerini 19.566,08 TL olarak göstermek suretiyle, davalının takibe vaki itirazının iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 06.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; başlangıçta itirazın iptali davası olarak açtıkları davayı 7.000,00 TL üzerinden kısmi alacak davası olarak tam ıslah ettiğini beyan ederek sonuçta, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, tam ıslah dilekçesinin kabulü ile kısmi alacak davası temelinde şimdilik 7.000,00 TL’nin davalının borcunu ikrar ettiği 28.06.2018 tarihinden (cevap dilekçesi) itibaren ticari alacaklara uygulanan avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı şirketin davalıya fazladan fatura edilen bir bedel için icra takibi başlattığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, müvekkiline malların mükerrer gönderildiğini, davacı tarafa 7.000,00 TL borçlu olduklarını kabul ettiklerini belirterek, davanın kısmi olarak reddi ile müvekkilinin davacı şirkete 7.000 TL üzerindeki borcunun olmaması nedeniyle fazla talep yönünden davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının itirazın iptali olarak açtığı davasını, alacak davacı olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır. Dava alacak davasıdır. Davacı taraf 7000 Tl cari ihesap bakiye alacağını talep etmiş davalı taraf da 7000 Tl borçlu bulunduğunu kabul ettiğinden ,kabul kesin delil niteliğinde bulunduğundan başkaca bir incelemeye gidilmemiş olup ,davacı tarafça bakiye cari hesap alacağını dava konusu yaptığından bu alacak kabul edilmekle açılan davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle; davanın kabulü ile 7.000,00 TL alacağın 28/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Eldeki davanın başlangıçta itirazın iptali davası olarak açıldığını, yargılama sırasında davanın kısmi alacak davası olarak görülmesi talebini içerir ıslah dilekçesi verildiğini, müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğu cari hesap bakiyesinin miktarının 19.566,08 TL olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 7.000 TL bakımından kısmi alacak davası olarak davayı ıslah ettiklerini, ardından kalan bakiye kısım olan 12.556,08 TL için Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/269 E sayılı dosyası üzerinden ek alacak davası açıldığını, ek davanın kesin hüküm sebebiyle reddedildiğini, Mahkeme hükmününün gerekçe kısmında “Davacı taraf 7000 TL cari hesap bakiye alacağını talep etmiş” cümlesinin “Davacı taraf 19.566,08-TL bakiye cari hesap alacağının şimdilik 7.000 TL’lik kısmını talep etmiş” olarak düzeltilmesi hususunda mahkemeden tashih talep edildiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından talebin istinafa tabi olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, İcra takibinin müstenidatı olan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere, müvekkilinin 19.566,08 TL alacağı için borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, mahkeme nezdinde de aynı meblağ için itirazın iptali davası açıldığını, mahkeme kararında cari hesap bakiyesi 7.000 TL şeklinde kabul edilerek bu meblağ üzerinden hüküm kurulmasının müvekkilinin hak kaybına sebebiyet vereceğini, bu durumda sanki ıslah edilen kısımdan taraflarınca feragat beyanında bulunulmuş gibi bir durum ortaya çıktığını, Müvekkilinin yalnızca davalının kötüniyetli itirazları karşısında alacağını elde etmek için hukukun kendisine sağladığı imkanları kullandığını, davalı tarafın se haksız menfaat temin etmek istediğini ve kötüniyetli olduğunu, Davalının dosyada mübrez borca itiraz dilekçesinde, müvekkiline hiçbir borcu bulunmadığından bahisle itiraz ettiğini, yani davalının işbu davanın açılmasına kendisinin sebebiyet verdiğinin açık ve tartışmasız olduğunu, davalının aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, Davalı tarafın, ıslah hakkının vekalet ücreti alacağını engellemek amacıyla kötüniyetle kullanılmış olduğunu ileri sürdüğünü, ancak kötüniyete dair hiçbir kanıt sunamadığını, Yukarıda bahsi geçen nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesei gerektiğini belirterek, kararının gerekçesindeki “Davacı taraf 7.000 TL cari hesap bakiye alacağını talep etmiş” kısmının, “Davacı taraf 19.566,08-TL bakiye cari hesap alacağının şimdilik 7.000 TL’lik kısmını talep etmiş” şeklinde düzeltilmesini, bu şekilde 7.000 TL alacağın 28.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı tarafa 7.000,00 TL borçlu olduğunu, zira bu yönde kabul beyanlarının bulunduğunu, davacının hiç bir gerekçe göstermeden mahkeme huzurundaki 19.10.2018 tarihli bilirkişi incelemesine defterlerini ibraz etmediğini, sonrasında da ıslah dilekçesi ile talep sonucunu daraltarak 7.000,00 TL üzerinden kısmi alacak davasına çevirdiğini, esasen davacının talep sonucunu ancak kısmi feragat yoluyla daraltabileceğini, bu sebeple ilk derece mahkemesince azaltılan kısım yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca yargılama giderlerinin kabul ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiğini, fazla talepte bulunan davacının dava açmakta haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle, aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, ıslahla daraltılan kısım yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline, feragat edilen kısım üzerinden müvekkili lehine nispi avukatlık ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası iken ıslah sonrası alacak davasına dönüştürülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda, ıslah sonucu alacak davasına dönüşen davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … etiket, borçlunun … olduğu, 19.566,08 TL cari hesap alacağının takibe konu edildiği, takip sebebi olarak 18.04.2018 tarihli, 19.566,08 TL tutarlı cari hesap alacağının gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında müvekkilinin karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığından tüm borca ve ferilerine itiraz etmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili, davayı 19.566,08 TL üzerinden harçlandırmak sureti ile itirazın iptali davası olarak açmıştır. Davacı vekilinin 06.03.2019 tarihli dilekçesi ile davasını itirazın iptali olarak açtığını, ancak söz konusu dilekçe ile davayı 7.000,00 TL üzerinden kısmi alacak davası olarak ıslah ettiklerini, davalı tarafın 28.06.2018 tarihli cevap dilekçesinde, müvekkilinin 7.000,00 TL borçlu olduğunu açıkça ikrar ettiği, yine davalı taraf vekilinin 27.09.2018 tarihli celsede 7.000,00 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini beyan ederek, davasını tamamen ıslah ile 7.000,00 TL’nin davalının borcunu ikrar ettiği 28.06.2018 tarihinden itibaren ticari alacaklara uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ettiği anlaşılmakla dava açılışındaki harçlandırılmış değerden daha azı ıslah dilekçesiyle alacak olarak talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince her iki taraf vekillerinin hazır olduğu 27.09.2018 tarihli celsede, tahkikat duruşmasında 19.10.2018 günü saat 14:30’da bilirkişi incelemesine karar verilmiş ve taraflara inceleme günü ticari defterlerini hazır etmeleri hususunda kesin süre verilerek, kesin süreye riayet edilmemesinin sonuçları ihtaren bildirilmiştir. 19.10.2018 tarihli tutanakta, davacı tarafın inceleme sırasında hazır olmadığını, davalının ise yevmiye, kebir ve envanter defterlerini ibraz edildiğini, ayrıca davacı tarafça bilirkişi inceleme ücretinin de yatırılmadığı sebepleriyle, inceleme yapılmadığı bildirilmiştir. Davalı vekili 28.03.2019 tarihli dilekçesinde; davacının 19.566,08 TL alacağı olduğunu iddia ederek itirazın iptali davası açtığını, akabinde 27.03.2019 tarihli dilekçesinde kalan 12.566,08 TL için başka bir dava açılacağının beyan etmesinin hiçbir hukuki mantığa uymadığını, davacının huzurdaki davada, davanın 7.000,00 TL üzerinden kabulüne, artan kısım yönünden reddine karar verilmesi halinde reddedilen 12.566,08 TL üzerinden taraflarına hükmedilecek vekalet ücretini bertaraf etmek amacıyla kötü niyetli hareket ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekilinin, davalının söz konusu beyanına karşı beyan dilekçesinde; söz konusu ıslah dilekçesi ile davalıya zarar verilmesi ve kötü niyetli bir davranışın söz konusu olmadığını, dava açılırken talep konusu kalan kısımdan açıkça feragat edilmiş olması dışında kısmi dava açılmasının talep konusunun geri kalanından feragat edildiği anlamına gelmeyeceğini, dava itirazın iptali davası olarak görülürken, taraflarınca kısmi alacak davası olarak ıslah edildiğini bildirmiştir.Davacı icra takibini 19.566,08 TL üzerinden başlatmış, davalı taraf icra dosyasına itirazında davacı tarafa borcunun bulunmadığını beyanla tüm borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Davacı vekili istinafa konu itirazın iptali davasını 19.566,08 TL üzerinden harçlandırarak, icra takibine konu tüm alacak talebi yönünden açmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkilinin davacıya 7.000,00 TL borçlu olduğunu ikrar etmiştir. Bunun üzerine davacı vekili 06.03.2019 tarihli dilekçesi ile davasını 7.000,00 TL üzerinden kısmi alacak davası olarak tamamen ıslah ettiğine ilişkin beyanda bulunmuştur. Davalı vekili ise 14.03.2019 tarihli dilekçesiyle, davacının ıslah dilekçesinin esasen kısmi feragat niteliğinde olduğunu, müdeabihin azaltılmasının ıslah kavramı kapsamında değil, feragat müessesesi içerisinde kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekilinin 14.03.2019 tarihli dilekçesinde emsal olarak gösterdiği Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.01.2018 tarih, 2015/8387 Esas – 2018/1168 Karar sayılı ilamı belirsiz alacak davasına ilişkin olup davamızdaki somut olayla benzer değildir. Davacı vekili 07.05.2019 tarihli dilekçesi ile ilk derece mahkemesinin 29.03.2019 gün ve 2018/481 Esas – 2019/393 Karar sayılı kararın gerekçe kısmındaki “Davacı tarafa 7.000,00 TL bakiye cari hesap alacağını talep etmiş” kısmının “Davacı taraf 19.566,08 TL bakiye cari hesap alacağının şimdilik 7.000,00 TL’lik kısmını talep etmiş” olarak düzeltilmesi ve hükme tashih şerhi verilmesini talep etmiş olmakla, bu hususta ilk derece mahkemesince bir ek karar oluşturulmamıştır. Davacı vekili de ilk derece mahkemesinin 29.03.2019 tarihli bahsi geçen kararını aynı gerekçe ile istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde kalan bakiye kısım olan 12.556,08 TL için Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/269 Esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açtığını, ancak bu ek davanın kesin hüküm sebebiyle reddedildiğini beyan etmiştir. Davacı, alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemişse, dava kısmi dava değil, tam dava sayılır. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için, gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra, ayrı bir dava açılması mümkündür. Kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmi) dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunabilmesi mümkündür. Davacının talep sonucunu azaltması için kural olarak davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Ancak, davacının talebini daraltırken başvurduğu hukuki müesseseye göre, davalının muvafakatine ihtiyaç olabilir. Davacı, talep sonucunu çeşitli şekillerde daraltabilir (PEKCANITEZ/ ÖZEKES/ AKKAN/ TAŞ KORKMAZ, Pekcanıtez Usul- Medeni Usul Hukuku, C:II, Lexpera, e- kitap, s.1514-1515 ): Bunlardan biricisi, kısmi feragat yolu ile talep sonucunun daraltılmasıdır. Ancak, bunun için davacının, talebin daralttığı kısmından feragat etme iradesinin anlaşılması gerekir. Davacının feragat iradesi talep içeriğinden anlaşılamıyorsa, talep daraltılması feragat olarak anlaşılamaz. Somut olayda davacının ıslah dilekçesi içeriğinden, fazlaya ilişkin talebinden feragat etmediği, daralttığı kısmı ayrı bir davaya konu edeceğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının talep daraltma beyanı, kısmi feragat olarak anlaşılamaz. Davadaki talebi daraltmanın ikinci yolu, talebin bir kısmı yönünden davanın geri alınmasıdır. Davanın kısmen geri alınabilmesi için HMK’nın 123. maddesi uyarınca davalının açık muvafakatine bağlıdır. Anılan madde, talebin “ancak” davalının açık rızasıyla alınabileceği belirtildiğinden, ıslah suretiyle davanın kısmen veya tamamen geri alınamayacağı açıktır (Prof. Dr. Bilge UMAR, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014, s.400). Somut olayda davacının ıslah dilekçesi üzerine davalı vekilinin verdiği ıslaha karşı beyanlarını içeren dilekçesinde, talebin geri alınmasına muvafakatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının, talep sonucunun daralttığı kısmını geri aldığından da söz edilemez. Davadaki talebi daraltmanın üçüncü yolu ise talebin bir kısmı yönünden davayı takip etmeyeceklerinin beyan edilerek, daraltılan kısım yönünden dosyanın HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasıdır. Ancak, bu durumda da davalının takip edilmeyen kısım yönünden davaya devam etme ve bu kısım hakkında da karar almakta hukuki yararı vardır. Davalı, davacının takip etmediği dava kısmı yönünden davaya devam edebilir. Bu durumda da talebin daraltılması olgusunun gerçekleşmediği, daraltılmak istenen kısım yönünden davanın derdest olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda davalı vekili, talebin daraltılmak istenen kısmı yönünden de hüküm verilmesini talep etmiş olmakla, bu kısım yönünden dosyanın işlemden kalktıığından da söz edilemez. Zaten mahkemece de işlemden kaldırma yönünden verilmiş bir ara karar bulunmamaktadır. Bu açıklamalara göre, talebin daraltılmak istenen 12.566,08 TL’lik kısmı yönünden, davcının feragati bulunmadığı gibi talebin geri alınmasına davalının muvafakatinin bulunmadığı, kısmen işlemden kaldırma da söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davalının kabulünde olan 7.000 TL dışındaki 12.566,08 TL yönünden de eldeki davanı derdest olduğunun ve talebin bu kısmı yönünden de mahkemece bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davacının, talebinin daraltmak istediği kısmı için başka bir dava açmış olması sonuca etkili değildir. Çünkü, eldeki davaya konu olan bir talep hakkında başka bir davanın daha açılması halinde, ikinci davada derdestlik söz konusu olacaktır. Netice olarak, eldeki dava, dava dilekçesindeki değer üzerinden derdesttir. Davacı, ıslah suretiyle davasını alacak davasına dönüştürdüğünden, davadaki tüm talebin alacak davasına dönüştüğünün kabulü gerekir. Mahkemece, dava dilekçesindeki talebin tamamı hakkında hüküm kurulması gerekir. Davacı, davalının kabul ettiği 7.000,00 TL dışında daha fazla bir alacağının bulunduğunu kanıtlayamadığından, aşan kısım olan 12.566,08 TL yönünden davanın reddine, bu tutar üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine, yargılama giderlerinin davadaki haklılık oranlarına göre taraflara tahmiline karar vermek gerekirken, ilk derece mahkemesince sadece davalının kabul ettiği tutar üzerinden hüküm kurması, aşan kısım halen davanın konusu olduğu halde bu konuda bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni sonucu itibariyle haklı bulunmuş ve kararın düzeltilmesi gerekmiştir. Dava, ıslah sonucu alacak davasına dönüştüğünden, davlı vekilinin kötü niyet tazminatı konusundaki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Yukarıda bahsedilen sebeplerden ötürü davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiş; davalı vekilinin istinaf başvurusu ise kısmen haklı bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere; A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 7.000,00 TL alacağın 28/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin 12.556,08 TL alacak talebinin REDDİNE, 3-Davanın alacak davası olması nedeniyle, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 3-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca belirlenen 159,39 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 236,31 TL’den mahsubu ile artan 133,08 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 78,50 TL yargılama giderlerinin, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 28,08 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davanın kabul edilen bölümü üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davanın reddedilen bölümü üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Sarf edilmeyen gider avanslarının taraflara iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan 120,00 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 35,90 TL posta giderinin toplamı olan 157,20 TL istinaf kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.02.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1a . maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle verilen karar kesindir.