Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/163 E. 2019/294 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/163
KARAR NO : 2019/294
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2018/223Esas- 2018/230 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin verilen karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili talep dilekçesinde; genel kredi sözleşmesine dayanak 603.884,21 TL alacakların temini için İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince 06/03/2018 tarihli kararla; ihtiyati haciz isteminin kabulü ile 603.884,21 TL alacağın temini bakımından, %15 teminat karşılığında, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, İcra İflas Kanunu’ndaki tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı borçlu tarafından itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden dilekçesinde; sahibi bulunduğu … Ltd. Şti.’nin … Bankası 4. Levent şubesinden kullandığı ticari krediye istinaden müteselsil kefaletinden dolayı aleyhine ihtiyati haciz başvurusu yapıldığını tesadüfen öğrendiğini, ikametgahının Kadıköy ilçesinde olması nedeniyle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, mahkememizin yetkisine itiraz ettiğini, bu nedenle ihtiyati haczin kaldırılması gerektiğini, sahibi bulunduğu şirketin gayrimenkullerinin karşı tarafa ipotekli olduğunu, gayrimenkullerin değerinin borcu karşılayabileceğini, karşı tarafın mal kaçırmaya yönelik iddialarının mesnetsiz olduğunu, kefalet sözleşmesinin kanunen geçersiz olduğunu, TBK’nın evli kişiler için kefil olma ehliyetini sınırlayan düzenleme getirdiğini, kefalet sözleşmede eş rızasının bulunmadığını, bu nedenle kefaletin geçerli olmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Alacaklı vekili itiraza karşı verdiği cevap dilekçesi ile; ihtiyati hacze itiraz eden …’nın kredi borçlusu şirketin ortağı olduğunu ve ticari kredilerde TBK’nın 484.maddesi gereğince eş rızası gerekmediğini, kredi hesaplarının kapatıldığını ve borcun ödenmesi gerektiği hususunun noterden gönderilen ihtarname ile bildirildiğini, ancak borcun ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesinde yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunun kabul edildiğini, TBK’nın 586. maddesi gereğince alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceğinin düzenlendiğini, asıl borçlu şirket banka lehine ipotek vermiş olması nedeniyle asıl borçlu hakkında takip yapılmadığını, kefil olan ihtiyati hacze itiraz eden hakkında ihtiyati haciz talep edildiğini, ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, ihtiyati hacze vaki itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 11/10/2018 tarihli duruşmada verilen ara kararında; ”İhtiyati hacze itiraz eden mahkememizin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu iddia etmiş ise de; taraflar arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesinin 13.4-e bendinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu kabul edildiğinden ve tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesini …’nın müteselsil kefil olarak imzaladığı anlaşıldığından Mahkememizin ihtiyati haciz talebinde yetkili olduğu, bu nedenle ihtiyati hacze itiraz edenin yetki itirazının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak;İhtiyati hacze itiraz eden asıl borçlu şirketin ipotek verdiğini kefalet sözleşmesinde eş imzasının bulunmadığını, Tüketici Kanunu kapsamında alacağın varlığının yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından bahisle itiraz etmiş ise de; ihtiyati hacze itiraz edenin sözleşme tarihinde şirket ortağı olduğu, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin ticari nitelikte sözleşme olduğu ve buna göre T.B.K’nun 584 ve 586. maddeleri gereğince eşin rızasının gerekli olmadığı ve kefiller yönünden borçlu takip edilmeden veya taşınmaz rehni paraya çevrilmeden kefil hakkında takip yapılabileceğinden ihtiyati hacze itiraz edenin bu itirazlarının da yerinde olmadığı bu nedenle ihtiyati hacze itirazının reddi gerektiği anlaşıldığından ihtiyati hacze itirazın reddine ”karar vermiştir.Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ İhtiyati hacze itiraz eden istinaf başvuru dilekçesinde; Şahsının tacir olmadığını, genel kredi sözleşmesindeki yetki şartının kendisini bağlamadığını, alacaklı bankanın, kredi sözleşmesindeki hiçbir maddeyi kendisiyle önceden müzakere etmediğini, dolayısıyla genel işlem şartları kapsamında geçersizliğin söz konusu olduğunu, üzerine kayıtlı hiçbir mal varlığının bulunmadığını, hesap kat ihtarına ayrıca itirazı olduğunu, ihtarnamede kendisine tüketiciye verilmesi gereken en az 30 günlük sürenin verilmesi gerekirken bu sürenin bir gün olarak verildiğinin, dava dışı şirkete kat ihtarı tebliğinin usulüne uygun yapılmadığın, sahibi bulunduğu şirketin gayrimenkullerinin anılan davalı bankaya ipotekli olduğunu, gayrimenkullerin değerinin hem asıl borcu hem de kefalet ettiği miktarı karşılamakta olduğunu, bu sebeple davalı bankanın alacağının semeresiz kalmadığını, mal kaçırma yönündeki iddianın ispata muhtaç olduğunu,Bahsi geçen sebeplerle, ilk derece mahkemesinin usul ve esasa dönük eksik inceleme sonucu, 3 numaralı celsede verdiği ihtiyati hacze itiraz reddi kararı usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle kaldırılarak itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE HMK’nın 17. Maddesi uyarınca “Tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Anılan yasal düzenleme karşısında yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde geçerlidir. Somut olaya gelindiğinde, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan borçlu …’nın tacir olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmamaktadır. Ancak müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye imzalayan borçlu tacir olmasa bile tacirler arasında yetki sözleşmesi, TTK’nun 7. maddesinde öngörülen teselsül karinesi gereğince kefil yönünden de bağlayıcı olacağından, yetkiyle ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir (Yargıtay 19.HD’nin 11/12/2017 tarihli, 2016/14598 E., 2017/7866 K.sayılı emsal kararı). Dosya kapsamında ipoteklerin asıl borçluların borcu için verildiği, kefalet sözleşmesinden doğan borç için verilmediği anlaşılmakla ve alacaklının kefilli ayrıca takip etme hakkına sahip olduğu da anlaşılmakla bu konudaki istinaf nedenleri yerinde değildir. Genel işlem koşullarına dair itiraz sebepleri İİK’nın 265. maddesi kapsamında incelenemez.İtiraz eden borçlunun kefalet sözleşmesini, asıl borçlu şirketin ortağı olarak imzaladığı anlaşılmakla, 28.03.2013 tarihli 6455 sayılı Kanun’la değişik TBK’nın 584/3. maddesi uyarınca, eş rızasının bulunmadığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati haczi itiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.02.2019