Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1628
KARAR NO: 2022/189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2012/236 E. – 2018/1238 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili … A.Ş.’nin … markası altında ülke çapında faaliyet gösteren bir akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, … ile davalılardan … Ltd. Şti. (Bayi) arasında Bursa ili, Osmangazi ilçesi, … köyü, … mevkiinde kain … palla, … parseldeki taşınmaz üzerinde kurulacak akaryakıt ve servis istasyonu için taraflar arasında 03.01.2007 tarihinde Bayilik Protokolü İmzalandığını, Protokol kapsamında …’in 1 nolu davalı …’a bayilik vereceğini, 2 nolu davalı … A. Ş.’nin de kendi mülkiyetinde olan taşınmaz üzerinde … lehine 15 yıl süreli intifa hakkı kuracağını, protokol gereği …’in toplam 444.886 USD yatırım gerçekleştirdiğini, taşınmaz üzerinde 07.03.2007 tarihinden itibaren 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, protokolün 3.1.4. maddesinde bayinin en geç 90 gün içerisinde petrol mevzuatına uygun bir istasyon kurmakla ve istasyon ile bayi adına düzenlenmiş Gayri Sihhi Müessese açma ruhsatını ve bayilik lisansını …’e ibraz etmekle yükümlü olduğunu, ayrıca Akaryakıt Sözleşmesinin 5. maddesine göre Bayi’nin, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren en geç 30 gün içersinde petrol ürünü satın almak ve bayilik faaliyetine başlamak zorunda olduğunu, oysa davalıların 444.886 USD yatırım masraflarına karşılık istasyonu hiç faaliyete geçiremediklerini, davalılardan … A.Ş. ile …’ün protokolü ve bayilik sözleşmesini garantör sıfatıyla imzaladıklarını, davalı …’in ise garantör … ile birlikte 600.000 TL’ye kadar müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla kefaletname verdiklerini, davalı …’ın maliki olduğu akaryakıt istasyonu üzerinde … lehine 600.000 TL bedelli 1. dereceden ipotek hakkı verdiğini, Rekabet Kurulu’nun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 5. maddesine dayanarak 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ni yayınladığını, bu kapsamda müvekkili şirketin davalılar aleyhine İstanbul 2. ATM’nin 2010/217 E sayılı dosyasından sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava açtığını, ancak davanın açıldığı 12.03.2010 tarihinde taraflar arasındaki bayilik ve İntifa sözleşmesi devam ettiğinden dava şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle erken açılan davanın reddedildiğini, Rekabet Kurulunun, yeniden anlaşma sağlanamayan ve beş yılı dolduran tüm bayilerin intifa haklarının terkini konusundaki uyarısı üzerine müvekkili şirketin almış olduğu intifa haklarını olağan süresinden önce terkin etmek zorunda kaldığını, taşınmazın üzerinde ilk defa … tarafından bir akaryakıt istasyonu tesis edildiğini, ancak istasyon inşaatının tamamlanması sonrasında malik ile ilgili Belediye arasında imar uyuşmazlığının çıkması nedeniyle istasyonun işletmeye açılamadığının anlaşıldığı, intifa hakkının terkinine imkan sağlayan vekaletnamenin de gönderildiğini, özetle dava açma şartlarının artık oluştuğunu, müvekkili şirket …’in İstasyon ve davalılar lehine aşağıdaki yatırımları gerçekleştirdiğini, demirbaş yatırımı için 62.866 USD, inşaat işleri yatırımı için 262.020 USD, Bayilik hizmeti bedeli 100.000 USD olmak üzere toplam 444.886 USD yatırım gerçekleştirdiğini, ödenen bu bedellere karşılık istasyonun hiç faaliyete geçmediğini, bayilik sözleşmesinin sona ermiş olması nedeniyle davalıların … ile akdetmiş oldukları bütün kredi, malzeme vs. hususlara müteallik sözleşmelerin de münfesih olduğunu, dolaysıyla davalıların bu sözleşmelerden doğan borçları ile doğacak her türlü borçlarının da muaccel hale geldiğini, dolaysıyla davalıların …in yoksun kaldığı kâr da dahil olmak üzere …’in tüm zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduklarını, davalı bayi ve istasyon lehine 21.08.2007 – 03.01.2008 tarihleri arasında, toplamda 15 yıllık intifa hakkı süresince 21.600 m3 beyaz ürünü …’ten alarak müşterilerine satacağı inancı ile 149.300,41 TL bayilik hizmeti (Bunun 36.539,02 TL’si nakit, 112.761,39 TL’lik kısmı davalılara ait diğer istasyonlarda satılmak üzere ürün olarak) ve 389.222,97 TL inşaat işleri bedeli (… firmasına ödeme) ödenmek suretiyle yatırım yapıldığını, ariyet verilen demirbaş yatırımı hariç olmak üzere, toplam yatırımın 538.523,38 TL anapara olduğunu, buna ödenme tarihleri olan 21.03.2007 – 03.01.2006 tarihlerinden itibaren faiz yürütülerek anapara+vade farkı+%16KDV=1.173.324,66 TL’yi talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek, 1.173.324,56 TL alacağın, dava tarihinden itibaren ana para olan 538.523,38 TL’ye yürütülecek avans faizi ile birlikte, davalı kefil …’den ise 1.000.000 TL’lik kefaleti ile sınırlı olmak üzere, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu taleplerinin dışında başkaca (cezai şart, tazminat, alacak, kâr mahrumiyeti, ariyet malzemelerin iadesi, v.b.) haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Ltd. Şti., … A.Ş. ve … vekili, savunmasında özetle: BK’nun 66. maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, tacir olan davacı taraf ile akdedilen 08.03.2007 tarihli bayilik sözleşmesi ve ek protokollerin bu dava kapsamında 2012 yılından sonra geçersiz olacağından bahisle dava konusu edilmesinin hakkın kötüye kullanılmasının en açık delili olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat taleplerinden 149.300,41 TL bayilik hizmeti bedelinin 36.539,02 TL’nin müvekkiline nakit olarak ödendiğini, 112.761,39 TL’lik ürün verildiği iddiasını kabul etmediklerini, istasyonun inşaat işleri için … firmasına yapıldığı iddia edilen 369.222,97 TL ödemenin müvekkiline ait taşınmaz üzerine yapıldığına dair hiçbir belgenin dosyaya sunulmadığını, kaldı ki taşınmaz üzerindeki istasyon binasının müvekkili şirket tarafından yapıldığını, intifanın süresinden önce terkinine imkan sağlayan vekaletnamenin müvekkili şirketlere ulaşmadığını, kaldı ki tapu kaydında halen davacı lehine ipotek ve intifa kaydının yer aldığını, müvekkili şirketin değişen imar uygulaması nedeniyle ruhsat alamadığını, bu sebeple dava konusu olayda 616 sayılı Yasa’nın 117. maddesinin uygulanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının maddi taleplerini oluşturan 36.539,02 TL ve 389,222,97 TL ödemenin KDV dahil ödemeler olduğunu, bu tutarlar içersindeki KDV’nin davacı tarafça gider olarak gösterildiğini, bu taleplerinin hesabında KDV’siz bedellerin esas alınmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının 15.000 TL intifa bedelini ödemediği gibi sözleşmenin beş yıl sonrasında devamı için resmi veya şifahi olacak görüşmediğini, bir an evvel sözleşmeyi iptal ederek bu davayı açtığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında 03.01.2007 tarihli Bayilik Protokolü imzalanmış, Bu protokol kapsamında …, davalı … Ltd. Şti.’ne bayilik verecek ve dava konusu taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonu kurulması için yatırım yapacak, davalı … A. Ş.’de taşınmazın maliki olarak … lehine 15 yıl süreli intifa hakkı verecektir. Bu sözleşme gereği davalı …’e bayilik vermiş, … A. Ş.’de taşınmazı üzerine … lehine 15 yıl süreyle intifa hakkı kurmuştur. Ancak, Rekabet Kurulu’nun 04.05.2011 tarih 11.28/557 -170 sayılı kararına dayanarak davalılar taraflar arasındaki bayilik sözleşmesini feshetmişlerdir. Davacıda bunun üzerine, bayilik hizmet bedelinin (Nakit ve ürün olarak ) ve yatırım bedeli’nin 1.173.324,56 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Dava konusu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinden önce sona ermesinden dolayı davacının davalı bayiye ödediği, yatırım bedeli, bayilik hizmet vs. kalemlerin sebepsiz zenginleşme uyarınca davacıya tazmini gerekip gerekmediğidir. Davacı intifanın terki için vekalet verdiğini böylece bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini iddia etmişse de, dava tarihi itibariyle ve dava esnasında davacının intifayı henüz terketmediği anlaşıldığından intifanın terkini için vekalet vermesi de, terkinin gerçekleştiği anlamına gelmeceyeğinden, intifanın tesis edildiği taşınmazda yapılan kalıcı yatırımlar ve ödenen intifa bedelinin kullanılmayan kısmına tekabül eden bölümün istenebilmesi için öncelikle, davacının intifa hakkını tapudan terkin etmesi gerektiğinden Tapu Sicil Müdürlüğü cevabi yazısında da terkin işleminin henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her ne kadar mahkeme, intifanın terkin edilmediğinden bahisle söz konusu davanın açılamayacağını belirtrmek sureti ile davanın reddine karar vermiş ise de dava açıldığı tarihte taraflar arasında devam eden bir sözleşmenin bulunmadığını, ticari ilişkinin sona erdiğini ve tarafların ortak iradelerinin intifanın sona ermesine yönelik olduğunu, Davalıların müvekkil şirkete keşide ettiği 23.02.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sona erdiğinin müvekkili şirkete bildirildiğini, Yine davalıların müvekkili şirkete gönderdiği 09.03.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile intifanın fekedilmesini talep etmiş olduklarını, Bunun üzerine müvekkil şirket tarafından intifanın terkinine ilişkin vekaletnamenin davalılara gönderildiğini, ancak davalı yanın sırf intifa terkinindeki harç ve masrafları ödememek için kötüniyetli olarak intifayı terkin ettirmediğini, Davalı yanın davacı şirket ile arasındaki ilişkiyi sonlandırmasından sonra davalı yanın bu zaman zarfında başka bir dağıtım şirketinin bayiliğini de yaptığını, Somut davanın konusunun, ödenen intifa bedelinin iadesine ilişkin olmadığını, davada davalı şirkete verilen bayilik hizmet bedelinin ve inşaat işleri bedelinin intifanın kullanılamayan süreye isabet eden kısmının iadesinin talep edildiğini, intifanın 05.03.2012 tarihinde sona erdiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığına göre, esasen intifanın olağan bitiş süresine kadar bayilik yapılacağı inancı ile yapılan yatırımların kalan süre bakımından iadesine karar verilmesi gerektiğinin ortada olduğunu, Müvekkili şirket ile davalı arasındaki dikey anlaşmanın öngörülen zamandan önce 2002/2 sayılı tebliğ ile öngörülen muafiyetin dışında kalarak sonlandığını, bu nedenle davalının gerçekleşmeyen anlaşma sürelerine ilişkin olmak üzere peşinen sağladığı kazanımları (bayilik hizmet bedeli ve yatırım bedeli) ve bu kazanımların semerelerini faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödeme yükümlülüğünün olduğunu, çünkü taraflar arasındaki intifa/bayilik dikey ilişkisinin Rekabet Kurulunun kararı sonrasında yenilenemediğinden, öngörülen süreden önce sona erdiğini, müvekkili şirket lehine tesis olunan ve normal şartlarda 07.03.2022 tarihinde sona erecek olan intifa hakkının, fiilen ve hukuken kullanılamaz hale geldiğini, On beş yıllık intifa süresi dikkate alınmak sureti ile davalı bayiye yapılan yatırımın, (gerek bayilik hizmet bedeli gerekse inşaat yatırım bedeli açısından) intifa süresinin kullanılamayan süreye isabet eden kısmına denk gelen tutarın, denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerine göre hesaplanma yapılması gerektiğinin de açık olduğunu, 03.01.2007 tarihinde bayilik protokolünü imzalayan bayi protokolün 3.1.4 hükmü uyarınca “en geç 90 günlük süre içerisinde işyeri açma ve çalışma ruhsatını ve kendisi adına düzenlenecek olan bayilik lisansını temin ederek davacı müvekkilimize ibraz etmeyi” kabul ve taahhüt ettiğni, müvekkili tarafından kendisine bu konuda 90 günlük bir süre tanındığını, bununla birlikte taraflar arasında 09.03.2007 tarihinde bir akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedilmiş olup sözleşmenin 8. maddesinde davalı tarafından “imza tarihinden itibaren 30 gün içerisinde bayilik faaliyetine başlanacağı ve akaryakıt ürünleri alınıp satılacağı “ hususunun kabul ve taahhüt edildiğini, davalının bu taahhütlerini yerine getireceği inancıyla davacı müvekkili tarafından davalı lehine yatırım yapıldığını, ancak davalı yanın istayonda faaliyete başlamadığını, istasyonun hiç faaliyete geçmediğini, ne bayilik protokolünde ne de bayilik sözleşmesinde imkânsızlık ya da mücbir sebep hallerine yer verildiğini, bu sebeple imkânsızlık halinde dahi davalının, müvekkilinden her ne nam altında olursa olsun (bayilik hizmet bedeli, yatırım bedeli, inşaat gideri..vs) aldığını sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında iade mecburiyeti olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik hizmet bedeli ve inşaat işleri bedeli adı altında yapılan ödemelerin, bayilik sözleşmesinin ve intifa hakkının erken sona ermesi nedeniyle, kullanılmayan kısma isabet eden bölümünün geri tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki akaryakıt bayilik sözleşmesinin taraflarının bayi sıfatındaki … İnşaat ile … Petrol oldukları, sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süreyle geçerli olduğu, sözleşmenin 08.03.2007 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği anlaşılmaktadır. Aynı taraflar bahsi geçen bayilik sözleşmesinin ayrılmaz parçası niteliğinde protokol de imzalamışlardır. Söz konusu protokolde garantör sıfatıyla …, …’ın imza ve kaşelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Davacı, dava dilekçesinde açıkça 36.539,02 TL nakit, 112.761,39 TL ürün olmak üzere bayilik hizmet bedeli ve ayrıca 389.222,97 TL inşaat işleri bedeli ödemek suretiyle istasyona davalılar lehine yatırım gerçekleştirdiğini, böylece ariyet verilen demirbaş bedeli hariç olmak üzere, toplam 538.523,38 TL tutarında yatırım yapmış olduklarını ileri sürerek, buna rağmen davalıların söz konusu istasyonu faaliyete geçirmediklerini, daha sonra da Rekabet Kurulu kararı doğrultusunda bayilik sözleşmesinin ve intifa hakkının öngörülenden önce sona erdiğini, bu nedenle davalıların, hem istasyonun zamanında faaliyete geçirilmesinden dolayı o döneme isabet eden hem de sözleşmenin erken sona ermesi nedeniyle bakiye döneme isabet eden bayilik hizmet bedelini ve inşaat bedelini talep etmektedir. Davalı vekili ise yapı Kullanma Ruhsatının alınması sonrasında istasyonun faaliyetlerine başlaması için Bursa Büyükşehir Belediyesine yapılan İşletme Ruhsatı başvurusunun müvekkillerin bilgisi dışında yapılan plan tadilatları nedeniyle reddedildiğini, başvurunun reddi sonrasında Bursa 1. İdare Mahkemesinin 2011/1181 E. – 2012 742 K. sayılı dosyası ile dava açılmış olup davanın reddi sonrasında temyiz incelemesi için Danıştay Başkanlığına gönderildiğini, dava dosyası henüz kesinleşmediğinden İşletme Ruhsatı alınamadığını ileri sürmüştür.Dosya içerisindeki bayilik protokolünün incelenmesinde; protokolün, “İnşaat Yükümlülüğü” başlıklı 3.2 maddesinde …’in istasyon olarak tanımlanan arazi üzerinde bayiye karşı … Kurumsal kimlik standartlarında bir adet akaryakıt ve otogaz LPG satış ve servis istasyon işletmesi kurmakla yükümlü olduğu düzenlenmiş ve 12 kalem halinde … tarafından istasyon inşaatıyla ilgili yükümlülüğün ölçüsü ve kriterleri belirlenmiştir. Protokolün 4.2 maddesinde bayinin protokol, şartname ve taahhütnameden kaynaklanan yükümlülüklerinden bir ya da birkaçını ihlal etmesi durumunda ihlal etmesi ve bu itibarla bayilik sözleşmesinin ve/veya protokolün fesih durumunda bayi ve/veya garantörden bayiye sağlanan yatırım hizmet ve menkul kıymetlerden kaynaklanan tazminat ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla ve tazminat ve alacakları dışında ayrıca cezai şart talep etme yetkisine haiz olduğu düzenlenmiştir. Yine protokolün 5.3 maddesinin incelenmesinde bayi veya garantörün işbu protokolden ve protokolün eki niteliğindeki akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerin ihlal etmesi durumunda …’in söz konusu protokolü ve bayilik sözleşmesini her zaman ve derhal tek taraflı olarak feshedebileceği, … tarafından bayiye sağlanan bayilik hizmet bedeli, bayiye yapılan maddi ve manevi yatırımların … tarafından bayiye sağlanan ve maddi değer ifade eden her türlü kıymetin hizmet ve yatırımın aynen veya aynen iadesi mümkün olmayan değer bedellerinin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Dosya içerisindeki Bursa … Noterliğine ait 23.02.2012 tarihli ihtarnamenin incelenmesinde; ihtar edenlerin … İnşaat ve … Teknik, muhattabın ise … Petrol olduğu, ihtarnamenin incelenmesinde … ile … Teknik arasında 08.03.2007 tarihinde imzalanan sözleşme ve protokolleri, … İnşaat’ında garantör olarak imzaladığı bu protokol ve sözleşmelerin 27.01.2009 tarihli fesih protokolü ile tarafların karşılıklı mutabakatı halinde sona erdirildiği bildirilmekle,davalı taraflar istinafa konu dava dosyasındaki cevaplarında da davacı ile aralarındaki sözleşmesel ilişkinin sona erdiğini ve tarafların birbirlerini ibra ettiklerini iddia etmektedir. Davacının yapılan kalıcı yatırımlardan dolayı taşınmaza değer katan bir alacak talep etmediği, davacının talebinin açıkça istasyonun faaliyete geçmesi için yaptığı harcamalar olup istasyonun yapımı ile ilgili olarak inşaat bedeli niteliğindeki talebin dava tarihi itibariyle intifa devam ettiğinden kabulünün mümkün değildir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T:26.05.2021, 2020/4813 E – 2021/4438 K) Aynı şekilde dava dilekçesinde inşaat işleri bedeli haricinde bayilik hizmet bedeli adı altında farklı bir kalem alacak da talep edilmekle, yine bu kapsamdaki bakiye intifa süresine isabet eden kısmını sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tahsilinin talep edildiği anlaşılmakla, dava tarihi itibariyle intifa hakkının henüz tapudan terkin edilmediği, intifa hakkı terkin edilmeden de bakiye döneme isabet eden kısmın istenemeyeceği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi T:08.04.2021 2020/5020 E – 2021/3459 K). Davacının, davalıya intifanın terkin edilmesi hususunda vekalet vermesi sonuca etkili değildir. Zira dava tarihi itibariyle intifa hakkı halen devam etmektedir. Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin davanın reddine verdiği hüküm isabetli olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.02.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.