Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1621 E. 2019/1703 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1621
KARAR NO : 2019/1703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2019
NUMARASI : 2019/265E. 2019/475K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06.05.1997 tarihinde yapılan mal alım satım sözleşmesinde davalının, müvekkiline 2 adet … marka makine satmayı, müvekkilinin de karşılığında 11 parça senet eşliğinde 40.000,00 Alman Markı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taşıma esnasında nakliyeci tarafından kancanın makineleri taşımayacağı söylenmesine rağmen davalının ısrar ettiğini, ancak taşıma esnasında kancanın kopması ile makinelerin üç metre yükseklikten düşerek parçalandığını, bunun üzerine müvekkilinin kırık makineleri iade etmek ve senetlerini geri almak istediğini, fakat davalının kabul etmediğini, davalı tarafça öncelikle İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden 40.000,00 Mark tutarında takip başlatıldığını, müvekkili tarafından 26.12.1997 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına 10.000.000,00 TL nakit paranın, 05.03.1998 vade tarihli 48.000.000,00 TL bedelli çekin, 25.04.1998 vade tarihli 30.000.000,00 TL bedelli çekin, 31.03.1998 vade tarihli 23.000.000,00- TL bedelli çekin tevdi edildiğini, yapılan ödeme sonucu borcun tamamen ödendiğini, davalının buna rağmen müvekkili hakkında 06.05.1997 tarihli sözleşmeye istinaden bu defa İstanbul …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasından kötü niyetli olarak 40.000,00 Mark (Euro) ek olarak 23.000,00 Mark (Euro) üzerinden asıl alacak 114.384,71 TL üzerinden takip başlattığını, icra takibine konu borcun ödenmediği düşünülse bile işbu sözleşmeye dayalı icra takibinin başlatılamayacağını, müvekkili ile alacaklı vekili arasında imzalanan 26.12.1997 tarihli ” borç ve sözleşme ” gereğince mal alım satımına dayalı borcun yenilendiğini, müvekkili ile davalı arasında yapılan mal alım satım sözleşmesinin hükümsüz hale geldiğini belirterek, İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibinin teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise belli bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına, davalı tarafça aynı sözleşmeye istinaden istanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından yapılan takip mükerrer tahsilat talebi niteliğinde olduğundan davanın kabulüne ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalı taraf aleyhine %20 kötüniyet azminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vakalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında; “…Mal alım satıma dayalı ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi dosyasında borcun ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit davası olup tarafların tacir olduğu ve ticari işletmesi ile ilgili olduğu bu sebeple TTK’nun da düzenlenen ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup tarafların arabulucuya başvurmadığı anlaşıldığından…”, 5102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A-1 maddesi ve 6325 sayılı kanunun 18/A maddesi gereğince, dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesine eklenen 5/A maddesinde, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”, 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A- maddesinde ise, ” (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi incelendiğinde ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, ilk derece mahkemesince yargılaması yapılan davanın menfi tespit davası olup, herhangi bir eda talebi içermediğini,Menfi tespit niteliğinde açtıkları davanın usul bakımından reddine yönelik kararının kanuna ve usule aykırı olduğunu, menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru zorunluluğunun olmadığını,6325 sayılı Kanun gereğince dava şartının eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli olan arabuluculuk son tutanağının mahkemeye sunulması için taraflarına süre verilmediğini ayrıca ihtarat da yapılmadığını, ilgili kanunun 18/A maddesinin amir hükmü gereğince taraflarına bir haftalık kesin süre verilip ihtarat yapılması hükmü uygulanmayarak kanuna ve usule aykırı bir hüküm kurulduğunu, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF GEREKÇESİ:Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince, zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince, davanın ticari dava olup arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, TTK’nın 5/A maddesindeki dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle, 6325 sayılı Kanun’un 18/A ve HMK’nın 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde: Davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 26.12.2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.