Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1602 E. 2022/85 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1602
KARAR NO: 2022/85
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2018/336 E. 2018/1181 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen ihya davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatı ile) tasfiye Halinde … Tic A.Ş. aleyhine tazminat davası açtığını, şirketin tasfiye edilmiş olduğunun anlaşılması üzerine, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/203 E sayılı dosyasında, davalı şirketin ihyası işlemleri hususunda yetki ve süre verildiğini, davalı şirketin ihyası için iş bu davayı açtıklarını belirterek, tasfiye halinde … Tic A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin, o dönem yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nın 34 ve Ticaret Sicil Tüzüğü’nin 28. madde hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkilinin ticaret siciline tescil konusundaki talepleri ilgili yasa ve tüzüğün kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağlamakla yükümlü olduğunu, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda bulunduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, müvekkili yönünden davanın reddine, yargılama giderlerinin diğer tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye memuru …; cevap dilekçesi ibraz etmemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı tarafın davasının, 6102 Sayılı Kanunun Geçici 7.md/15 uyarınca Ticaret sicilinden kaydı silinen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı TASFİYE HALİNDE …ANONİM ŞİRKETİ’ nin aleyhine açılmış bulunan Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatı ile) 2017/203 Esas sayılı davanın derdest olduğu, bu davada taraf teşkilini sağlamak için şirketin ihyasının gerektiği iddiasına dayandığı görülmüştür. Davacı tarafın davası; 6102 Sayılı Kanunun 547.md. sinde ifade edilen İhya Davasıdır. Dava konusu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı … ANONİM ŞİRKETİ’ nin incelenen Sicil kaydından Tasfiyesine 01/09/2016 Tarihinde karar verildiği, 07/09/2016 Tarihinde Sicilden Terkin edildiği; Mahkememizce incelenen Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatı ile) 2017/203 Esas sayılı davasında ihyası istenen şirketin davalı sıfatı bulunduğu ve davanın derdest olduğu görülmüştür. 6102 Sayılı 547.Maddesi uyarınca Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatı ile) 2017/203 Esas davasında Taraf teşkilinin sağlamasının ve şirketin borçlu olup olmadığına yönelik Ek Tasfiye işlemlerinin yapılması zorunlu olduğu anlaşılmakla Sicilden Terkin edilen Şirketin Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatı ile) 2017/203 Esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanmasına münhasıran ihyasına, Tasfiye Memuru atanmasına, sicile tesciline ve ilanına yönünde aşağıda ki şekilde karar verilmiştir Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere davacı tarafın davalı taraf aleyhine açtığı davasının KABULÜ İLE;” karar vermiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 30.07.2018 tarihinde taşınma suretiyle adresini değiştirdiğini ve mernis kaydını da naklettiğini, mernis kaydı varken, kayıtlı olmadığı ve oturmadığı bir adrese yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle tebligat tarihinin kararı öğrendiği 14.02.2019 tarih olarak kabulü ile tebligatın 14.02.2019 tarihinde yapıldığının kabulü gerektiğini, Davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yapıldığını, buna rağmen hukuka aykırı şekilde şirketin ihyasına karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesi hükmünün davacı vekiline 02.01.2019 tarihinde tebliğ edildiğine dair kayıt bulunduğu, istinaf başvuru dilekçesinin ise bu tarihe göre iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra 15.02.2019 tarihinde verildiği anlaşılmakla birlikte, bu tebligatın usulüne uygun, geçerli bir tebligat olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Dava dilekçesinde davalı tasfiye memuru …’ın adresinin … Sokak. … Apt. No:… D:… İstinye/Sarıyer olduğu görülmekle, ilk derece mahkemesindeki dava dilekçesinin davalı …’ın … Sokak. … Apt. No:… D:… İstinye/Sarıyer adresine çıkartılan tebligatla tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ancak ilk derece mahkemesince 13.07.2018 tarihli duruşma zaptı ile dava dilekçesinin tasfiye memuru …’ın … Mah. … Bulvarı No:… İç Kapı No:… Konak/İzmir adresine Tebligat Kanunu madde 21/1 uyarınca tebliğ edildiği, yine ilk derece mahkemesince 08.11.2018 tarihinde karar verilmiş olduğu ve söz konusu kararın tasfiye memuru … adına … Mah. … Bulvarı No:… İç Kapı No:… Konak/İzmir adresine Tebligat Kanunu madde 21/1 uyarınca çıkartılan tebligat ile tebliğ edilmiş sayıldığı görülmüştür. UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada …’ın mernis adresi bilgilerine ulaşılmış, … Mah. … … Sok. Kapı No:…/… Sarıyer/İstanbul adresine 01.10.2007 tarihinde taşındığı ve söz konusu adrese taşındığına ilişkin 23.01.2009 tarihinde beyanda bulunduğu görülmüştür. 22.01.2016 tarihinde … Mah. … Bulvarı No:… İç Kapı No:… Konak/İzmir adresine taşınmış olduğuna dair aynı tarihte beyanda buluduğu görülmüştür. …’ın bu tarihten sonra 30.07.2018 tarihinde … Mah. … Bulvarı. Kapı No:… Kuşadası/Aydın adresine taşındığına ilişkin yine 30.07.2018 tarihinde beyanının olduğu, bunun sonrasında da 12.02.2020 tarihinde … Mah. … Bulvarı. Kapı No:…/… Kuşadası/Aydın adresine taşındığına ilişkin adres değişikliği yaparak 12.02.2020 tarihinde beyanda bulunmuştur. 7201 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin Kanun gerekçesinde; kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır. 7201 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise 21/1. maddeye göre, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, tebligat yapılacak kişiye önce, bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Tebligat Kanunu 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanunu (TK)’nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince 08.11.2018 tarihinde karar verilmiş olmakla; ilk derece mahkemesince davalı tasfiye memuruna, … Sokak. … Apt. No:… D:… İstinye/Sarıyer adresine çıkartılan tebligatla dava dilekçesi tebliğ edilmiştir. Yani az yukarıda anlatılanlar ışığında davalı tasfiye memurunun bilinen en son adresi …. Mah. … Bulvarı No:.. İç Kapı No:… Konak/İzmir adresidir. Bahsi geçen bu adrese yargılama aşamasında çıkarılan tebligata ilişkin tebliğ imkansızlığı veya iade gibi bir durum sözkonusu değildir. O halde ilk derece mahkemesince bundan sonraki tebligatların ve gerekçeli kararın yine belirtilen … Mah … Bulvarı No:… İç Kapı No:…Konak/İzmir adresine doğrudan tebligat yoluyla çıkartılacak tebligatla yapılması gerekli olup, ancak bu kez tebligatın yapılamaması durumunda gerekçeli kararın yazıldığı tarih itibariyle davalı tasfiye memurunun adres kayıt sistemindeki adresi olan … Mah. … Bulvarı. Kapı No:…/… Kuşadası/Aydın adresine öncelikle doğrudan tebligat çıkartılmalıdır. Ancak somut olayda ilk derece mahkemesince gerekçeli karar Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde davalının 22.01.2016 tarihindeki adres kayıt sistemindeki adresi olan … Mah. … Bulvarı No:… İç Kapı No:..Konak/İzmir adresine Tebligat Kanunu 21/2. madde uyarınca çıkarılmıştır. Bu sebeple, davalı vekili öğrenme tarihi olarak 14.02.2019 tarihini beyan etmekle, istinaf başvurusu da 15.02.209 tarihinde yapıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı kabul edilmiş ve istinaf başvurusu incelenmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün kayıtlarına göre; ihyası istenilen şirketin tasfiyesinin sona erdiğine 01.09.2016 tarihinde karar verildiği ve 07.09.2016 tarihinde tasfiyenin sona erdiğinden bahisle sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmaktadır. Tasfiye memuru olarak …’ın görevlendirildiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında görülmektedir. Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/203 Esas (öncesi 2001/1097 E) sayılı dosyasında açılmış bulunan tazminat davasının bulunduğu, söz konusu davaya ilişkin yargılamanın 16.04.2018 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında davacı tarafça davalı şirketin ihya edilmesine ilişkin açılan dava neticesinin beklenilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecek, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettirecektir. Somut olayda, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/203 Esas (öncesi 2001/1097 E) sayılı dosyasında açılmış bulunan tazminat davasının bulunduğu, söz konusu davaya ilişkin yargılamanın 16.04.2018 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında davacı tarafça davalı şirketin ihya edilmesine ilişkin açılan dava neticesinin beklenilmesine karar verildiği görülmekle; davacının tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yarar bulunduğu anlaşılmaktadır. Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Bu nedenle tasfiye memurunun, davacı tarafından yasal sürede başvurulmadığından, tasfiyenin usule uygun yapılmış olmasından dolayı davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Ticaret sicili müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. sayılı emsal nitelikli kararında da Ticaret Sicili Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’ nin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı da bu doğrultudadır. Davalı Ticaret Sicil Memurluğu bu davada yasal hasım olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz. Ancak davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden sorumludur. Bu nedenle davalı tasfiye memurunun, yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesi gerektiğine dair istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğinden aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.02.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.