Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1601 E. 2022/89 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1601
KARAR NO: 2022/89
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2019
NUMARASI: 2018/604 E. – 2019/229 K.
DAVANIN KONUSU: Yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin, … A.Ş.’nin %49 hissedarı olup, taraflar arasında “TTK 445. maddesi uyarınca 24.04.2018 tarihli genel kurul kararlarının iptali ” talepli İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/389 E sayılı dava açıldığını, mezkur dava devam ederken bu kez Yönetim Kurulu tarafından 18.06.2018 tarihli, 13561 sayılı karar ile sermaye ve pay senetlerinin nevini tanzim eden esas sözleşmenin 6. maddesinin değiştirilmesi için olağanüstü toplanma kararı alınmış olup aynı tarihli 13562 sayılı karar ile de 500.000 TL olan şirket sermayesinin 5.500.000 TL arttırılmasına karar verildiğini, yönetim kurulunun bu kararının, afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması ve sermaye çoğunluk gücünün ve kontrol sahibi büyük hissedarın azınlık ve diğer pay sahiplerinin haklarını aşırı derecede suistimal etmesi nedeniyle, Yerleşik Yargıtal içtihatları ve TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl olduğunu belirterek, yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin sermayenin arttırılmasının kanunda öngörülen usul izlenerek yapıldığını, esas sermaye artırımının geçerli olabilmesi için bir gerekçenin veya gerekçelerin gösterilmesinin gerekmediğini, sermaye artırımının olağan bir işlem olduğunu, sermaye artırımının davacıyı zarara uğratmak amacı ile yapılmadığını, 500.000,00 TL sermaye ile kurulan şirketin 2015 yılı brüt satış tutarının 23.779.407,52 TL olduğunu, amacın şirketin menfaati olduğunu beyan ederek, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı tarafın talebinin; Davalı şirketin Yönetim Kurulunun 18/06/2018 Tarihli kararı ile 13561 Sayılı şirket Esas Sözleşmesinin 6.maddesinde yer alan 500.000.TL. olan şirket sermayesinin 5.500.000.TL. çıkarılmasına yönelik Genel Kurulun Olağanüstü toplantıya çağrılması kararının iptali istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Davacı Tarafın talebinin yasal dayanağı; 6102 Sayılı Kanunun 391.md. sinde kapsamında ifadesini bulan Yönetim Kurulu Kararının Batıl olduğunun Tespitine yöneliktir. Davacı tarafın Batıl olduğunun tespitini talep ettiği kararın aynen ‘Esas Sözleşmedin 6. Maddesinin işbu karar ekinde gösterildiği şekilde değiştirilmesine ilişkin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının 16.07,2018 tarihinde saat 16.30’da, … Mah. … Sk. … Han No. …/… Fatih İstanbul adresindeki Şirket Merkezinde, aşağıdaki gündemle toplanarak yapılmasına, toplantının çağrılı olarak gerçekleştirilmesine, bu bakımdan anılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca gerekli işlemlerin başlatılmasına, Şirket esas sözleşmesinin 6. Maddesinin değişiklik taslağının değiştirilecek mevcut hükümle birlikte genel kurulun olağanüstü toplantısından en az on beş gün önce, şirketin merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir. GÜNDEM: Açılış ve Toplantı Başkanlığıdun oluşturulması,2.Toplantı tutanaklarının imzalanması için Toplantı Başkanlığı’na yetki verilmesi.3. Esas Sözleşmenin 6. Maddesinin işbu karar ekinde gösterildiği şekilde değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliklerinin okunması ve müzakeresi,4. Dilekler ve kapanış’ şeklinde olduğu görülmüştür. Mahkememizce ve Bilirkişi heyeti vasıtasıyla yapılan incelemede de tespit edildiği üzere dava konusu yönetim kurulu kararında herhangi bir sermaye artırımı kararı alınmamıştır. Yönetim Kurulu tarafından alınan karar TTK m. 408/2-a uyarınca esas sözleşme değişikliğine karar vermesi için genel kurulun TTK m. 410/1 uyarınca Olağanüstü Genel Kurula çağrılmasına ve toplantı gündeminin TTK m. 413/1 uyarınca belirlenmesine ilişkindir. Yönetim kurulu tarafından alınmış bir sermaye artırımı kararı bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında Dava konusu Yönetim Kurulunun kararı uyarınca Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapılmış, Davacı tarafça İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/604 Esas Sayılı dosyası ile Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararların İptali talep edilmiştir. Mahkememizce ve Bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ile de sabit olduğu üzere Davalı şirketin Yönetim Kurulunun, Genel Kurulu Olağanüstü Toplantıya çağırması kararının 6102 Sayılı Kanunun 391.md. Uyarınca Eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu, Anonim şirketin temel yapısına uymadığını, sermayenin korunması ilkesini gözetmediğine, Pay sahiplerinin, vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren nitelikte olduğunu gösterir delil tespit edilememiş olmakla davacı tarafın davasının reddi yönünde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesince karara esas alınan 01/02/2019 tarihli bilirkişi raporunun TTK’nın 391. maddesinde yer alan düzenlemeye aykırı olduğunu, bu sebeple konusunda uzman bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak ilk derece mahkemesince taleplerinin reddedildiğini, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı anonim şirket yönetim kurulunun 18/06/2018 tarihli kararların, TTK’nın 391. maddesi uyarınca mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde, yönetim kurulunun 18.06.2018 tarihli şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinin değiştirilmesi için genel kurul’un olağanüstü toplantıya çağrılması kararı ile 18.06.2018 tarihli şirket sermayesinin 500.000 TL’den 5.500.000 TL’ye arttırılmasına ilişkin kararların iptalini talep etmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, … Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu üyelerinin …, …, … oldukları, yine bu kişilerin şirketi müştereken temsil yetkisi bulunan temsilciler oldukları anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri, sınırlı sayı ilkesine tabi olmamak üzere düzenlemiştir. TTK’nın 391. maddesinin incelendiğinde, yönetim kurulu kararlarının butlanına yol açacak hukuka aykırılıkların örnekleme yoluyla belirlendiği görülmektedir. Anılan maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren konularda ya da bunların devrine ilişkin yönetim kurulu kararları batıldır. Bu anlamda, sözleşme özgürlüğünün genel sınırı niteliğindeki TBK’nın 27. maddesi de göz önünde bulundurularak hukuki değerlendirme yapılmalıdır (Aydın Alper YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Eylül 2013, Vedat Kitapçılık, s. 69 vd.) Davacı, dava konusu yönetim kurulu kararlarının sermaye artış kararı olduğunu ileri sürmüştür. Esas sözleşmenin değiştirilmesi ve sermaye artış kararı alanması, genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Bu nedenle yönetim kurulunun bu konuda alacağı herhangi bir karar butlan sonucunu doğurur. Ancak, somut olayda yönetim kurulunun aldığı karar, sermayenin artırılması değil, bu gündemle genel kurulunun toplantıya davet edilmesine ilişkindir. Az yukarıda bahsi geçen dava konusu yönetim kurulu kararında “esas sözleşmenin 6.maddesinin iş bu karar ekinde gösterildiği şekilde değiştirilmesine ilişkin olağanüstü genel kurul toplantısının 16.07.2018 tarihinde saat 16.30’da … adresindeki şirket merkezinde, aşağıdaki gündemde toplanılarak yapılmasına…” karar verilmiş, söz konusu kararın devamında gündem maddeleri belirtilmiş, ve 3. gündem maddesi olarak esas sözleşmenin 6. maddesinin karar ekinde gösterildiği şekilde değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliklerinin okunması ve müzakere edilmesi hususu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 31.01.2019 tarihli bilirkişi raporu’nun incelenmesinde; TTK’nın 408/2-a maddesi uyarınca sermaya arttırımına ilişkin esas sözleşme değişikliğine karar vermesi için genel kurulun yönetim kurulu tarafından olağanüstü genel kurula çağrıldığı ve toplantı gündeminin TTK’nın 413/1. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından belirlendiği, dolayısıyla ortada yönetim kurulu tarafından alınmış bir sermaye arttırımı kararı bulunmadığı yönünde değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu çağrı üzerine toplanan genel kurulda sermaye arttırımı kararı alındığı ve buna ilişkin iptal davası açıldığı da belirlenmiştir. Bilirkişilerce sonuç olarak davalı şirket genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin olan dava konusu yönetim kurulu kararının TTK’nın 391.maddesi uyarınca butlanına yol açacak herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı tespit edilmiştir.Tüm dosya kapsamına göre; sermaya arttırımına ilişkin esas sözleşme değişikliği yapılması hususunda genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin dava konusu 18.06.2018 tarihli yönetim kurulu kararının eşit işlem ilkesine, anonim şirketin temel yapısına, sermayenin korunması ilkesine aykırılık taşımadığı, sözkonusu kararın pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan yada güçleştiren nitelikte olmadığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince verilen kararın isabetli olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olup davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.02.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.