Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1598 E. 2021/1591 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1598
KARAR NO: 2021/1591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2015/1191 E. – 2018/1111 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin internet üzerinden iki adet ikinci el bayan çantası ve bir adet bayan kol saatini 35.000,00 TL bedelle Ankara’da ikamet eden alıcıya sattığını ve ürünleri alıcı …’e gönderilmek üzere davalı şirketin Beşiktaş Ortaköy şubesine teslim ettiğini, ancak davalının kargoyu adrese göndermeyerek büroya gelen ve kendisini alıcı … olarak tanıtan bir başkasına teslim ettiğini, gönderilen ürünlerin orijinal nitelikteki ikinci el ürün olup, müvekkilince internet ortamındaki satım profilinden satıldığını, savunarak müvekkilin ürün ve gönderim bedeli karşılığı maddi zararı olan 35.019,29 TL ve ticari itibar kaybı dolayısıyla 1.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu ürünleri müvekkiline tam ve hasarsız olarak teslim ettiğini kesin delillerle kanıtlaması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte göndericinin, ürünü teslimi sırasında gönderilerin cinsi, miktarı, niteliği gibi hususları tam ve doğru olarak bildirmekle yükümlü olduğunu, dava konusu kargo taşımasında müvekkilinin üzerine düşen edimlerin gereği gibi yerine getirerek, kargo paketinin alıcısına teslim edildiğini, davacının afaki iddiaları ve ispata muhtaç ithamlarla huzurdaki davanın açıldığını, dava konusu kargo paketinin içeriği bilinemediği gibi ürünlerin talep edilen bedelinin kabulünün mümkün olmadığını, manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafından teslim edildiği iddia edilen kargonun alıcısına ulaştırılmadığı iddiası ile davacı tarafın doğan zararının karşılanması için açılan maddi ve ayrıca bu sebeple davacının bu sebeple uğradığını iddia ettiği ticari itibar kaybı ve manevi üzüntü nedeniyle, manevi tazminat davası niteliğinde olduğu, celp edilip incelenen İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/474 E. Sayılı 2017/558 K. Sayılı dava dosyası içeriğinden ve gerek davacının gerekse tanık sıfatıyla dinlenen …’nun ve diğer tanıkların anılan dosyadaki beyanları kapsamından dava konusu eşyaların …’na ait olduğu anlaşılmış olmakla, davacının dava konusu ürünlerin değeri yönünden açmış olduğu 35.000,00 TL’lik maddi tazminat davası açısından aktif husumet ehliyeti bulunmadığından bu miktar maddi tazminat davasına yönelik davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf ayrıca 19,29 TL kargo ücreti talebinde bulunmaktadır. Davacı tarafın 06/01/2016 tarihli delil listesi ekinde sunduğu kargo evrakları kapsamından 19,29 TL kargo ücreti harcaması yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarından dava konusu taşımaya ilişkin olarak 06/07/2018 tarihli davacı adına tanzim edilmiş olan 13,14 TL taşıma ücreti +4,24 TL adrese teslim ücreti +3,47 TL KDV olmak üzere toplam 22,76 TL miktarındaki faturanın 06/07/2015 tarihli müşteriler hesabına kaydının yapıldığı, sunulan bilirkişi raporu kapsamından belirlenmiştir. Mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi, yük ilgilisinin talep ve beyanlarına karşın, kargo takip numarasının alıcıya verildiği, alıcının da takip numarası bilgisiyle yükü teslim aldığı, oysa kargo takip numarasının alıcıda olmaması gerekirken bunun verilmesinin, artık ve emir ve talimat verme ve yükü çekme bakımından da alıcının yetkilenmesine yol açtığı, kargonun yanlış kişiye teslim edildiği, T.C. Kimlik numarasının tutmadığı, bu durumda davalının da özensiz davrandığının açık olduğu, davalının özensizliğinden dolayı sorumlu olabileceği azami tazminatın TTK 882. Maddesi gereğince 210,98 TL miktarında olabileceği anlaşılmış olmakla, davacı tarafın isteyebileceği maddi tazminat miktarının taleple de bağlı kalınarak 19,29 TL kargo ücreti olduğu sonucuna varılmakla bu miktar kadar maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer taraftan TBK 56 ve 58. Maddesi hükümleri dava konusu olayla birlikte değerlendirildiğin de manevi tazminatın şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmakla manevi tazminat davasının reddine …” gerekçesiyle davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 19,29 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine, davacının manevi tazminat talebinin şartlar oluşmadığından reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davanın, davalının ayıplı hizmetinden kaynaklanan zararın tazmini olduğunu, müvekkilinin 06.07.2015 tarihinde … isimli alıcıya, internet üzerinden satışını yaptığı bir kısım eşyaları adreste teslim edilmek üzere davalıya teslim edildiğini, ancak emtianın şubeye gelerek kendisini … olarak tanıtan ve kimlik ibrazından imtina eden bir kişiye teslim edilerek zayi edildiğini; mahkemece tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen, davalının teslim edimini yerine getirmediğini, davalının ediminin, gönderi adresinde kargonun kimlik kontrolü yapılarak tesliminden ibaret olduğunu, müvekkilinin adreste teslim için davalıya 4,24 TL fazladan ücret ödediğini, buna rağmen kargonun adrese gönderilmeyerek şubeye gelerek kendisini … olarak tanıtan ve kimlik ibrazından imtina eden herhangi bir kişiye teslim edildiğini, şubeye gelen kişinin gerçek alıcı olduğu tespit edilmeden, emtianın teslim edilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirketinin çalışanları aleyhine İstanbul 51.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/474 Esas sayılı dosyasında açılan kamu davasının 17.10.2017 tarihli oturumda, alıcının kimliğinin kontrol edilmediğinin belirtildiğini, kargonun yanlış kişiye teslimindeki sorumluluğun davalıya ait olduğunu, teslim alının paketin içeriğini kontrol yetki ve görevi davalıda olmasına rağmen, paketin içeriğinin tespit edilmediğini, müvekkilinin kargo paketini usulüne uygun teslim etmesine rağmen paketin teslim edilmemesi nedeniyle manevi zarara da uğradığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, yurt içi kargo taşıması sırasında zayi olan emtia bedelinin, TTK’nın 875 vd. maddeleri uyarınca davalı taşıyıcıdan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, kargo gönderisinin doğru alıcıya teslim edilmediğini ileri sürerek tam zayi nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. TTK’nın 850. Maddesinde taşıyıcı, taşıma sözleşmesi ile eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişi olarak tanımlanmıştır. Eşya her türlü yükü de kapsar. Eşya taşınmasına ilişkin hükümler ise TTK’nın 856 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda, taşıma sözleşmesi davacı ile davalı arasında düzenlenmiş olup, gönderen davacının başkasına ait eşyayı vekaleten veya temsilci sıfatıyla göndermesinin sözleşmenin kurulmasına etkisi bulunmayacaktır. Gönderen ile eşya sahibi arasındaki zarar ve sorumluluk ilişkisi, anılan taraflar arasındaki iç ilişkide değerlendirilmelidir. Davacı, davalı ile yapılan taşıma sözleşmesi ilişkisine aykırı eylemler nedeniyle taşınan yükün zayi olduğunu belirterek, tazminat talebinde bulunmakla aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmelidir. Aktif dava ehliyeti, sözleşmenin tarafı olan davacıya aittir. Eşyanın sahibi ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesi ilişkisi de bulunmamaktadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, işin esasına ilişkin delillerin değerlendirilerek, uyuşmazlığın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, maddi tazminat talebinin aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.