Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1594 E. 2021/1652 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1594
KARAR NO: 2021/1652
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:14/03/2019
NUMARASI:2018/222 E. – 2019/300 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkete ait emtiayı taşıyarak eksiksiz teslim etmesi nedeniyle cari hesapta alacaklı olduğunu, davalının sözleşme bedelini tüm uyarılara rağmen ödememesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla Çatalca İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 22.567,57 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, takibe konu alacağın para borcu olması nedeniyle müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sürerek, borçlunun Çatalca İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağımn %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yerleşim yerinin Beylikdüzü ilçesinde olması nedeniyle takibin başlatıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğunu, taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğunu, davacının müvekkiline ait emtiayı Türkiye’den ile Almanya’ya taşıması nedeniyle CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacı tarafından gerçekleştirilen taşımanın ayıplı olarak ifa edildiğini, 242 koli ürünün 06.12.2017 tarihinde yurt dışındaki müşteriye teslim edilmek üzere davacıya teslim edildiğini, ancak 78 koli ürünün ıslak ve kullanılamaz halde teslim edildiğinin, davacınını sürücüsünün de imzaladığı tutanakla belirlenerek taşıma belgesine şerh düşüldüğünü, emtianın ayıplı teslim edilmesi nedeniyle dava dışı şirket tarafından 15.12.2017 tarihli 562 Euro bedelli yansıtma faturasının düzenlendiğini ve faturanın 18.12.2017 tarihli elektronik posta ile davacıya bildirildiğini, davacı yanca aynı gün verilen cevapta yüklenen kolilerin üzerine branda çekilmesi nedeniyle bir kaç kolinin ıslanabileceğini, ancak bu miktarda kolinin ıslanmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, ancak taşıma sırasında ıslanarak zarar gören koliler için 09.01.2018 tarihli fatura üzerinden 2.546,76 TL olarak davalıya yansıtıldığını; aynı şekilde davacıya 02.12.2017 tarihinde teslim edilen ürünlerin en geç 08.12.2017 tarihinde teslimi gerekirken bu ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalı yanca ürünlerin en geç 08.12.2017 tarihinde alıcısına teslim edilebileceğinin taahhüt edildiğini, ürünlerin alıcısına teslim edileceği davacı şirket tarafından taahhüt edildiğini, ancak ürünlerin 12.12..2017 tarihinde Avusturya’daki alıcısına teslim edilmesi nedeniyle, ürünlerin alıcısı tarafından 15.12.2017 tarihli 4.455,12 Euro bedelli fatura düzenlendiğini, yapılan görüşmeler sonucu faturanın 4.396,50 Euro’ya düşürüldüğünü, yansıtılan zararın 09.01.2018 tarihli fatura ile o tarihteki kur üzerinden 19.923,18 TL olarak davacı şirkete yansıtılması nedeniyle toplam 22.469,94 TL yansıtma faturası dikkate alındığında, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile müvekkili yarına kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde; taraf ticari defterleri, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası ile sınırlı olarak yapılan tespit inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; 1- Dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişkisi dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacı ile yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkâr tazminatı talebinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. 2- Davacımn; 2017 yılı ticari defterlerinin Yevmiye ve Defter-i Kebir defterleri açısından delil niteliğinin bulunduğu, ancak 2017 yılı Envanter defterinin açılışının olup yazılmadığından dolayı lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2018 yılı ticari defterlerinin Yevmiye ve Defter-i Kebir ve Envanter defterleri açısından delil niteliğinin bulunduğu kanaatindeyim. 3- Davacımn ticari defterlerine göre; takip tarihi (09.02.2018) itibariyle … Alıcılar cari hesap koduna göre, davacımn davalıdan 22.469,94 TL bakiye alacaklı olduğu tespit edilmiştir. 4- Davalının; 2017 yılı ticari defterlerinin Yevmiye ve Defter-i Kebir defterleri açısından delil niteliğinin bulunduğu, ancak 2017 yılı Envanter defterinin açılışının olup yazılmadığından dolayı lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2018 yılı ticari defterlerinin Yevmiye ve Defter-i Kebir ve Envanter defterleri açısından delil niteliğinin bulunduğu kanaatindeyim. 5- Davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (09.02.2018) itibariyle 320 01 1027 Satıcılar cari hesap koduna göre; davalının; davacı tarafından düzenlenen 25.01.2018 tarih … no.lu 22.469,94 TL tutarındaki E-Faturasımn(IADE), defter kayıtlarına alınmadığı ve 2018/Ocak Form BA Beyannamesi ile bildirimde bulunmadığı tespit edilmiştir. 6- Davacının, davalıya ait emtia-eşyaları hasar ve zıyaı uğrattığı, alıcısına geç teslim ettiği hususlarının ispata muhtaç olduğu, kendisine bu yönde hata ve kusur atfedilemeyeceği, Netice olarak, takip tarihi itibariyle davacının; 25.01.2018 tarih … no.lu E-Faturasının(İADE) davalı tarafından kayıtlarına almadığından, 22.469,94 TL talep edebileceği kanaatine varıldığı, açıklanmış, davalı vekilinin itirazları üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, bilirkişi heyetinin 07/01/2019 havale tarihli ek raporunda; …Mahkemenin Ek-Rapor kapsamında verdiği görev, dosya içeriğinde bulunan bilgi ve belgelerin tekrar incelenmesi ile davalı yanın itirazları, sunduğu belgelerin incelenmesi neticesinde; 1- Kök raporda arz edilen görüş ve kanaatimiz değiştirecek yeni bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, 2- Davacı taşımacı …A,Ş/nin CMR Konvansiyonu Madde 17/1 ve 19 uyarınca herhangi bir eyleminden bahsedilemeyeceği, taşıdığı emtialara karşı özen borcunu göstererek edimini ifa ettiği yönündeki görüş ve kanaatimi değiştirecek bir husus bulunmadığı, açıklanmış, bilirkişi heyet raporunda açıklandığı üzere, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin olduğu, davacı ticare defterlerinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 22.469,94 TL alacaklı olduğu, davacının taşımış olduğu ürünlerde herhangi bir hasarın bulunmadığı, nakliyat emtia hasar ekspertiz raporu düzenlenmediği, emtianın alıcıya geç teslim ettiği hususunun ispatlanamadığı, dosyada mevcut davalı tarafından sunulan fotoğraflardan da taşınan ürünlere ilişkin bir hasar tespitinin bulunmayıp ambalajlarda hasar olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, davacının davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının kabulüne karar vermek gerektiği ancak kısa kararda sehven kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmakla….” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile davalının Çatalca İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 22.469,94 TL alacak üzerinden devamına, alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hükme esas alınan kök bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ek raporda gerekçe gösterilmeden aynı görüşlerin tekrar edildiğini, davadaki talebin iki ayrı ihracat taşımasına ilişkin olduğunu, 08.12.2017 tarihinde yurt dışında teslim edilen 0016456 nolu 242 koli ve 1969 kğ yüke ilişkin olarak, hasar bedeliyle ilgili ekspertiz incelemesi yapılmaması nedeniyle hasar bedelinin talep edilmeyeceğinin belirtildiğini, oysa taşınan emtiadan 78 kolinin hasar gördüğünün teslim esnasında düzenlenen irsaliyeye şerh edildiğini, irsaliyede açıkça ürünlerin ıslak, bozuk ve kullanılmaz halde teslim edildiğinin belirlendiği ve bu beyanın araç sürücüsü tarafından da kabul edilerek imzalandığını, bu hususun bilirkişi raporunun 6/B bendinde yer aldığını, bozulan ürünlere ilişkin irsaliye ve fotoğrafların dosyaya sunulmasına rağmen, hasar nedeniyle yurt dışındaki alıcının faturası karşılığı olarak 09.01.2018 tarihli fatura ile fatura tarihindeki kur üzerinden 2.546,76 TL olarak davacıya yansıtılmasına rağmen dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, hasarın sürücünün imzasını taşıyan belge ile belirlenmesi nedeniyle ekspertiz incelemesi yapılmadığını, esasen sunulan belgenin ekspertiz raporu niteliğinde olduğu halde müvekkilinin faturasının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu; 02.12.2017 tarihinde davacıya teslim edilen 470 kap ve 4.550 kğ yüke ilişkin zararın da bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, raporda taraflar arasındaki yazışmalarda yükün 08.12.2017 tarihinde alıcısına teslim edileceğine dair davacının taahhüdünün bulunmadığının belirtildiğini, oysa yapılan yazışmada ürünlerin en geç 08.12.2017 tarihine kadar yurtdışındaki alıcısına teslim edileceğinin davacı tarafından kabul edildiğini, raporda gümrük çıkış beyannamesinin 07.12.2017 tarihinde yapılması nedeniyle emtianın 12.12.2017 tarihinde yurt dışında teslim edilmesinin normal olduğunun ifade edildiğini, oysa bu işlemin 02.12.2017 tarihli 470 kap 4550 kg olarak taşınan yüke ilişkin olmayıp, hasar gören 242 kap 1969 kg olarak taşınan yüke ilişkin olduğunu, bu nedenle bu yüke ilişkin gecikme bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın esastan reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taşıma alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında kurulduğu uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmeye göre, davacının, davalıya ait yurt dışına ihraç edilen iki ayrı emtiayı taşıdığı ve emtiaların alıcısına teslim edildiği sabittir. Ancak davalı yan, ilk taşımadaki ürünlerden 78 kolinin hasarlı olarak teslim edilmesi nedeniyle oluşan zarar ile ikinci taşımada emtianın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle oluşan zarara ilişkin yansıtma faturası düzenlenerek taşıyıcıya gönderildiğini, taşımadan kaynaklanan zararların mahsubu sonrası müvekkilinin navlun borcu bulunmadığını savunmaktadır. Uyuşmazlık, davacı taşıyıcının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirip getirmediği, taşınan yükte kısmi hasar bulunup bulunmadığı ve taşınan emtianın süresinde teslim edilip edilmediği ile bu kapsamda taşıtanın bir zararınnı uluşup oluşmadığı noktasındadır. Dava konusu taşımanın Türkiye’ye Almanya ve Avusturya’ya karayolu ile yapılması sebebiyle dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Davacı tarafından Çatalca İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 22.565,57 TL taşıma alacağının tahsili amacıyla takip başlatılmış, süresinde icra dairesinin yetkisi ile borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu, dava ve itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı yanca, 22.469,94 TL alacağa yönelik itirazın iptali istenmiştir. Davalı vekili 02.12.2017 tarihinde taşınmak üzere davacıya teslim edilen emtianın alıcıya 08.12.2017 tarihinde teslimi gerekirken, 12.02.2017 tarihinde teslim edilmesi nedeniyle uğranılan zararın taşıyıcıya yansıtıldığını ve davalının borcunun bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. CMR’nin 17.maddesi uyarınca, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz. İstinaf başvurusunda, bilirkişi ek raporunda diğer taşımaya ilişkin gümrük belgelerinin değerlendirildiği belirtilmiştir. Bilirkişi kurulu ek raporunda 02.12.2017 tarihli taşımaya ilişkin belgeler değerlendirilmiş olup, taraflar arasındaki yazışmalarda davacının, taşınan emtiayı belirli bir sürede teslimine ilişkin bir taahhüdü bulunmamaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleme ilişkisi bulunmadığından, teslimde gecikme olup olmadığının, yapılan taşımanın niteliği, güzergahı ve benzeri taşıma süresine etki edecek tüm hususların değerlendirilmesi ile belirlenmelidir. Bilirkişi kurulu ek raporunda dd belirlendiği üzere, Türkiye Almanya arasında yapılacak taşımanın parsiyel taşıma niteliğinde olması, davacının aynı taşımada 8 farklı yerden aldığı yükleri taşıması, emtianın teslim edileceği kesin bir vadenin taahhüt edilmemesi, taşıma işleminin niteliği ve güzergahına göre teslimde gecikme bulunmaması nedeniyle, davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturasının yerinde olmadığı ve davacının alacağının bulunduğu anlaşılmakla, bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. 08.12.2017 tarihli taşımaya ilişkin olarak taşınan 242 koli emtianın 78 kolisinin ıslanarak kullanılamaz hale geldiği ve hasarın araç sürücüsünün katılımıyla düzenlenen tutanakla belirlenmesi üzerine 562 Euro hasar bedelinin yansıtma faturasıyla taşıyıcıya bildirildiği savunulmuştur. Davalı yanca 18.12.2017 tarihli elektronik posta ile taşınan bir kısım emtianın kolilerinin ıslak olarak teslim edilmesi nedeniyle oluşacak reklamasyon bedelinin taşımacıya yansıtılacağı bildirilmiştir. Davacının ise bu miktar kolinin ıslanmasının mümkün olmadığını belirterek zarar miktarına karşı çıktığı anlaşılmıştır. CMR senedinde 78 karton emtianın ıslak, bozuk ve kullanılamaz halde olduğununa ilişkin şerh düşüldüğü ve bu hasara ilişkin fotoğrafların dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Taşıma senedine düşen şer taşıtanın ihbar yükümlülüğünü ortadan kaldırmış olup, hasarın miktarının ayrıca ispatlanması gerekir. Davacı vekili 16.07.2018 tarihli beyanında, CMR belgesiyle tespit edilen hasarın ürüne ilişkin olmadığını, taşınan tekstil emtiasının ıslansa dahi ekonomik olarak değerini yitirmeyeceğini belirtmiştir. Bilirkişi kurunulunca dosyada bulunan belge ve fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede, hasara ilişkin ekspertiz raporu bulunmadığı, ibraz edilen belgelerden hasarın ambalaja ilişkin olduğu belirlenmiştir. Davalı yan, taşıma sırasında hasar oluştuğunu ve miktarını usulüne uygun delillerle kanıtlamamıştır. İbraz edilen belgelerde taşınan emtiada bir hasar bulunmadığı, hasarın karton ambalaja ilişkin olduğu, emtianın karton koli içinde ambalajlı olduğu, taşınan emtianın niteliği dikkate alınarak ıslama sonucu bir zararın oluştuğunun kanıtlanmaması nedeniyle bu hasara ilişkin olarak düzenlenen yansıtma faturasının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki tarafın istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Bakiye 1.194,92 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.