Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/159 E. 2020/1167 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/159
KARAR NO : 2020/1167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/1390 Esas – 2018/337 Karar
TARİHİ: 15/03/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki rucuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile … Tic. A.Ş. arasında … sayılı poliçe ile nakliyat emtia abonman sözleşmesi düzenlendiğini, işbu poliçe ile emtiaların nakliyesi sırasında karşılaşılabilecek rizikoların müvekkili sigorta firması tarafından sigorta himayesi altına alındığını, 14/06/2014 tarihinde toplam 25.420 kg. ağırlığındaki 5.000 adet 5 kg’lık ayçiçeği Tekirdağ Çorlu’dan İstanbul Şile’ye teslim edilmek üzere davalı …. Ltd. Şti.’ne hasarsız olarak yüklendiği ve bu taşıma için 14/06/2014 tarihinde seri A sıra … sayılı navlun faturası düzenlendiği ancak aracın İstanbul Gaziosmanpaşa’da tek taraflı trafik kazasına karışması nedeniyle sigortalı emtianın zarar gördüğünü, meydana gelen hasar kapsamında ekspertiz incelemesi sonucunda 21.283,39 TL’nin sigortalı şirkete ödendiğini beyanla hasar bedelinin davalı şirketten rücuen tahsili istemiyle huzurdaki davayı açmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasar tarihinde tutulan tutanakta da görülebileceği üzere Küçükköy sapağında, önüne aniden araç çıkması nedeniyle şoförün ani fren yapmak zorunda kaldığını ve herhangi bir trafik kazası olmadan taşınan ayçiçek yağlarında hasar meydana geldiğini, sigortalı şirkete ait 5.000 adet 5’er kg’lık ayçiçek yağının taşınması sırasında ani fren neticesinde bu denli bir zararın ortaya çıkmasının gerek ürünün doğal niteliği gereği sızma yoluyla kolayca zarar görmesi gerekse müvekkili şirketten ziyade, gönderen şirketin söz konusu ürünleri istifleme ve bağlayarak sabitleme hususunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesinden kaynaklı olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde dayanılan ekspertiz raporundaki zarar bedelinin taraflarınca kabulünün mümkün olamayacağını, zarara müvekkili şirketin sebebiyet verdiğine ilişkin iddiaları kabul etmemekle eğer ki katlanılması gereken bir zarar olması halinde bu bedelin kendi sigorta şirketinden tazmini gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesi ve ekleri ihbar dilekçesi kapsamında …’ya tebliğ edilmiş olup; … tarafından dosyaya herhangi bir beyan dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 15/03/2018 tarihli, 2014/1390 Esas – 2018/337 Karar sayılı kararıyla; “…Uyuşmazlık davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı … A.Ş ile davalı taşıyıcı firma arasındaki taşıma sözleşmesi kapsamında emtianın taşınması esnasında istifleme, yükleme, sabitleme bakımından gönderen dava dışı sigortalı şirkete kusur atfedilip atfedilemeyeceği ve davalı taşıyıcının taşıma esnasında meydana geldiği sabit olan zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Sözleşme konusu emtiayı taşıyan yarı römorkun İstanbul ili sınırları dahilinde ani fren yapması neticesinde tek taraflı kaza meydana gelmekle araç içerisindeki emtianın zarar gördüğü sabittir. Bu noktada bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan raporda da değinildiği üzere; İstanbul ili sınırları dahilinde araç kullananlar için ani fren yapılması hayatın olağan akışının gereği olmakla birlikte sonuçları öngörülemeyen bir olay olarak da nitelendirilemez. Bu minvalde yükleme ve sabitlemenin en öngörülebilir durumlardan olan ani fren yapılması gibi durumlara karşı yol koşullarına uygun olarak yapılması ile hasarın önüne geçilebilmesi mümkün görülmektedir. Hasıl olan kanaatte hasarın yükleme ve istiflemeden kaynaklanıyor olduğu kabul edilerek 6102 Sayılı davalı taşıyıcının TTK 863-(1) maddesince yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlama sorumluluğunu bulunduğu ancak taşıyıcının sözleşme konusu emtianın araca kaymaya meyilli olarak yerleştirilmesi, palet blokların aralarında boşlukların olması, herhangi bir şekilde sabitlemenin de yapılmamış olması, yükleme ve istiflemenin gönderen tarafından yapılsa da bu durumun taşıyıcının sorumluluğunu TTK 863-(1) maddesi uyarınca ortadan kaldırmayacağı dikkate alınarak nezaret görevini gerektiği gibi yerine getirmeyen davalı taşıyıcının meydana gelen zarar miktarının yarısından sorumlu tutulması gerektiği noktasındaki tespite mevcut deliller ışığında hakimliğimizce de itibar edilmiştir. Kusur durumuna dair kabul bu yönde olmakla taşınan hasarlı malın beşbin adet 5 kg sıvı yağ olduğu değerlendirilerek meydana gelen gerçek zarar miktarı olarak hesaplanan nihai miktardan davalının sorumluluğuna tekabül eden kısım dahilinde hesaplanan 10.641,69 TL’nin sözleşme kapsamında temerrüt olgusu dava tarihi itibariyle sabit görüldüğünden iş bu tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine ilişkin…” davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Sahada bulunmayan, taşımaya nezaret etmeyen selef üst taşıyıcı “… Tic. A,Ş.” ile halefi müvekkili … A.Ş.’nin, dava dışı gönderen “…”nin (varsa) müterafık kusurundan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, Dosyada kendisine cevap imkanı verilmeyen, dava dilekçesini, cevap dilekçesini görmeyen, ihbar yoluna da başvurulmayan dava dışı gönderen “…”ye % 50 oranında kusur izafe edilmesi ve bu kusur oranının müvekkili şirkete uyulanmasının ve rücu edilen rakamın % 50 oranında azına karar verilmiş olmasının, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Faizin trafik kaza tarihi olan 14.06.2016 tarihi yerine, dava tarihi olan 13.11.2014 tarihinden itibaren temerrüt faizinin işletilmesinin hatalı olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının, yurt içi nakliyeci sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında üst taşıyıcıya ödediği hasar bedelinin alt (fiili) taşıyıcıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemce yazılı gerekçe ile davanını kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda; dava dışı … ile davacı sigortalısı …. Tic. A.Ş. arasında taşıma sözleşmesi akdedilmiş, bu bağlamda …’ nce …. Tic. A.Ş.’ye satışı yapılan dava konusu emtianın yurt içi taşıma işini davacının sigortalısı üstlenmiştir. Ancak, fiili taşımanın alt taşıyıcı olarak davalı tarafından gerçekleştirildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava, sigorta şirketi tarafından fiilen taşımayı gerçekleştiren davalıya karşı TTK hükümlerine dayalı olarak açılan rücuan tazminat davasıdır. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmayıp davacının sigortalısı ile davalı arasındaki taşıma akdi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davamıza konu taşıma, yurtiçi taşıma niteliğinde olduğundan, davalı fiili taşıyıcının sorumluluğu TTK’nın taşımaya ilişkin hükümlerine göre belirlenecektir. Buna göre TTK’nın 888/2. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında; hasarın yükleme ve istiflemeden kaynaklanması nedeniyle, fiili taşıyıcı davalının TTK’nın 863. maddesi uyarınca yüklemeye nezaret etme sorumluluğu kapsamında hasar ve zararın % 50’si oranında sorumlu olacağı kabulü ile kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin müvekkili ve onun selefi olan akdi taşıyıcı şirketin müterafık kusuru bulunmadığı gerekçesiyle sigortalısı akdi taşıyıcıya yapılan tüm ödeme tutarı kadar davalının sorumlu olması gerektiği yönünde ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davacı dava dilekçesinde dava tutarının hasar tarihi olan 14.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olduğundan ve davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden, faiz talebi açısından ödeme gününden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsiz olmuştur. Sigorta şirketi yaptığı ödeme ile yasal halefiyet hakkını elde ettiği için (Yargıtay 11.H.D nin 02/10/2006 T ve 2005/8780 E-2006/9636 K. Sayılı Kararı) davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmüştür.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-10.641,69 TL’nin 07.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 726,93 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 363,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 363,43 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından harcanan 363,50 TL peşin harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6- Peşin harç dışında davacı tarafından harcanan ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 2.125,00 TL yargılama masrafından, davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde belirlenen 1.062,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 9- İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,c-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ile 73,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 171,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,11-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.