Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1585 E. 2021/1603 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1585
KARAR NO: 2021/1603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2016/1252 E. – 2019/143 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne daair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; borçlu ile müvekkil arasında gerçekleşen satım sözleşmesi kapsamında emtianın teslim edilmesine rağmen düzenlenen fatura borcunun ödenmediğini, tüm görüşmelere rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, itirazın soyut ve haksız olduğunu, emtianın teslimine rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, takibe yönelik itirazın iptali ile takibin devamına alacağın % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının başlattığı haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu borca ilişkin olduğu iddia edilen faturalar dava dilekçesi ile birlikte müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, taraflar arasında belli bir dönem mal alış verişi olduğunu, ancak ticari ilişkinin 2008 yılında sonlandırıldığını ve tüm ödemelerin müvekkili şirketçe yapıldığını, davacının davaya dayanak yaptığı ancak müvekkil şirkete tebliğ edilmeyen faturalar UYAP üzerinden göründüğü ancak okunaklı olmadığını, müvekkilin davacı tarafla en son 2008 yılı içinde mal alışverişi yaptığını ve davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, 2008 yılında yapılan ticaret sonucu düzenlenen 7.344,00,00 TL’lik faturadan sonra davacı tarafa tüm borcun ödendiğini, davacının oluşturduğu kayıtlarda sonrakı yıllarda da ticari ilişkinin devam ettiğinin belirtilmesine rağmen taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, 2008 yılında ticari ilişkinin sona ermesinden sonra davacı şirketin müşteri temsilcisi Metin Tekbaş tarafından müvekkili şirkete 2008 yılı sonu itibariyle müvekkilinin davacıya borcu olmadığına ilişkin yazılı belge verdiğini, şirket çalışanı tarafından verilen böyle bir belgeden uzun süre sonra alacak talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacının faturaya dayalı mal satım ilişkisinden kaynaklı bakiye cari hesap alacağının mevcut olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki mal satımına ve faturaya dayalı ticari ilişkiyi kabul ettiği, ticari ilişkinin 2008 yılında son bulduğu ve davalı (satın alan) şirket tarafından davacıya yapılan ödemeler ile herhangi bir borcun kalmadığı savunmasını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davalının anılı beyanları kapsamında mal satım ilişkisine dayalı taraflar arasındaki akdi ilişki davalı tarafından kabul edilmiş olup, davalı yanın ticari ilişkisinin son bulduğu tarih itibari ile bu miktarın ödendiğini ispat yükü altında olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu kapsamda davalı vekiline cevap dilekçesinin delil iki kısmında belirttiği ancak dosyada bulunmadığı anlaşılan davacı firma müşteri temsilcisi imzalı/borç bulunmadığına dair beyanları içerir belge aslını /onaylı suretini ibraz etmek üzere iki hafta süre verilerek, aksi halde ibrazdan vazgeçilmiş sayılacağı, mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına dair ara karar oluşturulmuş, davacı şirket ortak/yönetici sicil kayıtları dosyaya alınmış ve davalı tarafça dosyaya ibraz edilen iki adet adi yazılı şekilde düzenlenmiş borcun bulunmadığına dair belge fotokopileri üzerinde imzası bulunan …’ın davacı şirketi temsile yetkili sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmış, dosyada mübrez rapor ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olmakla itibar edilir bulunmuştur. Bu kapsamda taraflar arasında ticari ilişkinin defter hareketlerinde 2008 ve öncesine ait olmak üzere tespit edildiği, davacı cari hesabının 2007 yılından 2008 yılına 31.800,23 TL alacak olarak devrettiği, 2008 yılına ilişkin ticari ilişkiye ilişkin tespitlerde ise; 31/12/2008 cari hesap bakiye alacağının 4.314,31 TL olarak görüldüğü, davalının davacıdan 2007 yılından devreden 31.800,23 TL cari hesap bakiye borcu ile 2008 yılındaki mal alışlarından kaynaklanan borçlarına mahsuben ödemelerini ileri keşide tarihli çeklerle yaptığı, çekle yapılan ödemeler için davacı şirkete verilen çeklerden … … seri nolu 11.10.2008 keşide tarihli 14.472,00TL bedelli çekin, davalının talebi üzerine işlemsiz olarak bankadan 17.10.2008 tarihinde iade alındığı, işbu çeke karşılık 2008 yılında 6.472,00 TL kısmi tahsilat yapıldığı, bakiye 8.000 TL için 2009 yılında davalıdan muhtelif tarihlerde kısmi tahsilatlar yapıldığı, 31/12/2008 tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.914,31 TL bakiye alacaklı olarak bu rakamı 2009 yılına devrettiği, 14.472,00TL bedelli çek için 24.10.2008 tarihinde 4.472,00-TL, 21.11.2008 tarihinde 2.000 TL tahsilat yapıldığı, işbu çekten bakiye kalan 8.000,00 TL ile 2008 yılından devreden 4.314,31 TL ile birlikte davacının davalıdan bakiye alacağının 4.914,31 TL olarak tespit edildiği, davalı ticari defterleri kapsamında da 2007 yılından 2008 yılına devreden hesap bakiyesine göre, davalının davacıya 31.800,23 TL borçlu olarak göründüğü, 2008 ve takip eden 2009 yılı kayıtlarına göre ise davalının davacıya 114.31,0 TL borçlu olarak göründüğü, 15.08.2008 tarih … nolu makbuzla davacıya teslim edilen iki adet çekten 30.11.2008 keşide tarihli … seri nolu 4.300,00 TL bedelli … çekinin karşılıksız çıktığı ve söz konusu çekin davalıya 01.09.2008 tarihinde iade edilmiş olmasına rağmen işbu çekin davalı kayıtlarında iade olarak kaydedilmediği, ayrıca 08.07.2008 tarih … seri nolu makbuzla davacıya ödeme olarak verilen çeklerden 14.472,00 TL bedelli 11.10.2008 keşide tarihli çekin işlemsiz olarak tahsil için verilen bankadan iade alındığı, anılı çeklerle ilgili banka kayıtlarının dosyaya celp edildiği, son belirtilen çek karşılığında davalı tarafından davacıya 24.10.2008 tarihinde 4.472,00 TL, 21.11.2008 tarihinde ise 2.000 TL olmak üzere toplamda 6.472,00 TL kısmi ödeme yapıldığı, kalan 8.000-TL için 2009 yılında toplamda 7.400,00 TL ödeme yaptığı, davalı kayıtlarındaki farklılığının 14.472,00 TL bedelli çekle ilgili tamamının ödeme olarak davalı kayıtlarında yer almasından kaynaklandığı, davalı tarafça yapılan ödemeler ve çek banka/iade kayıtları kapsamında takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 4.914,31 TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu… ” gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalının takip dosyasına yönelik itirazının 4.914,31 TL asıl alacak üzerinden iptaline, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın basit usule tabi olmasına rağmen 27.09.2017 tarihinde takipsiz bırakıldığı, yenilenen davanın 21.09.2018 tarihinde yeniden işlemsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yenilenen davaya devam edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, taraf defterlerinin genel olarak uyumlu olduğunu, ancak bilirkişi raporuna göre müvekkili tarafından verilen 4.300,00 TL bedelli vadeli çekin müvekkiline iade edilmiş olmasına rağmen bu çekin müvekkilince kaydedilmemesi uyumsuzluğun nedeni olarak belirlendiğini, ancak çekin müvekkiline iade edilmediğini, çeke dayalı takip başlatılmadığını ve çekin hala davacının elinde olduğunu, buna rağmen çekin müvekkiline iade edildiğine ilişkin tespitin yersiz olduğunu; çekin ödeme aracı olması nedeniyle mevcut bir borcu sona erdirmek için verdiği ve çekle yapılan ödeme nedeniyle borcun sona erdiğini, çekin karşılıksız çıkması halinde tahsili için takip başlatılabileceği gibi çekin iade edilerek alacağın istenebileceğini, ancak davacının hem çeki elinde bulundurduğunu hemde alacağı talep ettiğini, verilen çek ile borcun sona erdiğini, keşideci olmayan müvekkilinin çek karşılığının bankada bulunup bulunmadığını bilme olanağı bulunmadığını, ancak karşılıksız olduğu belgelenen çekin müvekkiline iadesi ile alacak iddiasında bulunabileceğini ve müvekkilinin aynı borcu iki kez ödeme tehdidi altında kalacağını; müvekkilinin 2008 yılında davacı ile ticaretini sonlandırdığını, bu dönemde işleri davacı adına … tarafından yürütüldüğünü, … tarafından verilen belgede müvekkilinin borçlu olmadığının anlaşıldığını, davacı şirketin suç duyurusu üzerine davacı çalışanına dolandırıcılık suçundan cezalandırılmış olmasının da bu kişinin şirketi temsile yetkili olduğunu gösterdiğini beyan ederek, ilk derece mahkemesinin kararının istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içerisinde, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap ekstresine dayalı 4.914,13 TL asıl alacağın tahsili istemiyle takip başlattığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu, dava ve itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından satım konusu emtianın davalıya teslimine ilişkin faturalar sunulmuş, ilk derece mahkemesince tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme kararı verilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan mali tespitlerde teslim edilen emtia yönünden taraf defterlerinin uyuştuğu, emtia tesliminin 2018 yılında gerçekleştiği,15.08.2018 tarihli … nolu makbuzla davacıya teslim edilen iki adet çekten 30.11.2018 keşide tarihli … seri nolu 4.300 TL bedelli … çekinin karşılıksız kaldığı, çekin 01.09.2008 tarihinde iade edilmesine rağmen davalı kayıtlarına işlenmemesi nedeniyle farkın oluştuğu, diğer karşılıksız çeklerin iade edilmesi ile davalının borcunu ödediği, ancak bahsedilen çek ile bakiye 600 TL’nin ödenmemesi nedeniyle, davacının alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında yapılan Kanun değişikliği ile 100.000 TL’nin altındaki mal varlığına ilişkin ticari davalara basit usulde görüleceği düzenlenmiş ise de anılan düzenlemenin eldeki davaya uygulanamayacağı, bu nedenle 27.09.2017 tarihinde ilk kez takipsiz bırakılan dosyanın yenilenmesinden sonra ikinci kez 21.09.2018 tarihinde yenilenmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan incelemede, …’ın davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, bu nedenle anılan kişi tarafından 2008 ve 2009 yılları ile ilgili olarak davacının alacağının bulunmadığına ilişkin beyanın ibra niteliğinde olması nedeniyle davacı yönünden bağlayıcı olmadığı anlaşılmış ve davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinde, 2008 yılında davacının davalıya emtia teslim ettiği sabittir. Uyuşmazlık sözleşme bedelinin tamamının davalı tarafından ödenip ödenmediği noktasındadır. İncelenen taraf defterlerinde, satılan emtianın bedeline ilişkin bir uyumsuzluk bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafından 30.11.2008 keşide tarihli 4.300 TL bedelli çek ile ödeme yapıldığı kaydı mevcut ise de belirtilen çekin karşılıksız çıkması üzerine çekin davacı tarafından davalıya iade edildiği ve çek karşılığının ödenmediği ileri sürülmüştür. Çekin iade edildiğine ilişkin davacı defterlerinde kayıt bulunmakla birlikte, iadenin davalının kabulünde olmadığı, çekin iade edildiğine ilişkin usulüne uygun bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Esasen, çekle ödeme yapılması halinde çekin davalıya iade edilmiş olması kural olarak çekten kaynaklanan borcun davalı tarafından ödendiğine işaret edecektir. Davalının, çekin keşidecisi olmadığı, ciranta olarak çeki ciro yoluyla davacıya teslim ettiği, davacının da çeki davalıya iade ettiğini yazılı belgelerle kanıtlaması gerektiği açıktır. Çekin davalıya iade edildiği davacı tarafından kanıtlanmadığına göre, çekle ödemenin yapıldığı konusunda davalı lehine karine oluşmuş, davacı taraf bunun aksini kanıtlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece 4.300,00 TL bedelli çek yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olmuş; bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353.b.1.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında yönelik itirazının 614,31 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle ve takipteki diğer koşullarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Hükmedilen alacağın % 20’si oranındaki 122,86 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davanın reddedilen bölümü yönünden davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davacı yapılan 650,00 TL bilirkişi ücreti ile 308,00 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 1.046,56 TL yargılama giderinin, kabul ret oranına göre (%13 kabul) takdiren 136,05 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 614,31 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflara iadesine, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden, a- Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL’nin Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri, 65,55 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 176,85 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 11-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 12-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.12.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1a. maddesi uyarınca dava değeri itibariyle karar kesindir.