Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1584 E. 2021/1436 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1584
KARAR NO: 2021/1436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2017/833 E. – 2019/30 K.
DAVANIN KONUSU:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinde 13.07.2016 tarihli 8.007,13 TL bedelli ve 22.03.2017 tarihli 8.677,87 TL bedelli faturalara konu emtiaların satılarak ve irsaliyeli faturalarla davalı şirketin adresinde şirket çalışanlarına teslim edilmesine rağmen fatura borcunun ödenmediğini, keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 07.08.2017 tarihli ihtarıyla her iki fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiğini ve ihtarnamenin 08.08.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap süresinin uzatılmasını talep etmiş, ancak süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; taraflar arasında 13/07/2016 tarihli 8.007,13-TL bedelli ve 22/03/2017 tarihli 8.677,87-TL bedelli faturalar içeriğinde belirtilen mallar konusunda anlaşıldığını ve bu malların belirtilen irsaliyeli faturalar ile davalı şirketin adresine davalı şirketin çalışanlarının imzası ile eksiksiz olarak teslim edildiğini, her iki fatura bedelinin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine ihtarnameyle keşide edilerek ödeme talep edildiğini, ihtarnamenin davalı tarafa tebliğine rağmen ödeme gerçekleştirilmediğinden bahisle davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı tarafın takibe itirazı üzerine eldeki itirazın iptali istemli davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 06.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Davacı tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu ve davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalı yandan 12.178,70-TL alacaklı göründüğünü, davalı tarafın ticari defterlerinin incelemeye tabi tutulmadığı; ancak dosyaya sunulan cari hesap ekstreleri üzerinde yapılan incelemelerde; takibe konu 13.07.2016 tarihli … sıra numaralı 8.007,13-TL tutarlı faturanın bu hesap altında kayıtlı olduğu, hesabın 13.10.2016 tarihli bakiyesine göre davalı tarafın davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı, takibe konu 22.03.2017 tarihli … sıra numaralı 8.677,87-TL tutarlı diğer faturanın da aynı hesap altında kayıtlı olduğu, anılan hesabın 25.08.2017 takip tarihi itibariyle bakiyesine göre davalı tarafın davacı tarafa 8.677,87-TL borçlu göründüğü, taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarının nedeninin davalı tarafça 21.03.2016 tarihinde EFT yoluyla yapıldığı anlaşılan 3.500,00-TL’lik ödeme kaydının davacı yan kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davaya konu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinde teslim alan kısımlarının imzalı olduğu, bu bağlamda fatura içeriği malların davalı tarafa teslim edildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi içeriğinde davalı tarafça 21.03.2006 tarihinde 3.500,00-TL ödeme yapıldığının kabul edildiği nazara alındığında davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 8.677,87-TL alacaklı olduğunun belirlendiği, davacı tarafça Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 07.08.2017 tarihli ihtarnamesinin davalı şirket çalışanına 08.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği belirlendiğinden davalı tarafın takipten önce temerrüde düşürüldüğü, bu nedenle alacaklı olduğu kısma ilişkin işlemiş faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılmış ve davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin 8.677,87-TL asıl alacak, 165,68-TL ihtar masrafı ve 32,90-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.876,45-TL üzerinden devamına karar vermek gerekmiş, yine koşulları oluştuğundan davacı yan yararına icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, buna ilişkin davanın kısmen kabulüne…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 8.677,87 TL asıl alacak, 165,68 TL ihtar masrafı ve 32,90 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.876,45 TL üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.775,29 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin ticari defterlerinin yerinde incelenmesinin talep edilmesine rağmen bilirkişinin şirketle irtibat kurarak ticari defterleri incelemediğini, 26.06.2018 tarihli oturumda sadece cari hesap ekstresi üzerinde inceleme yapıldığını, oysa cari hesap ekstresinin ticari deflerlerle tevsik edilmeden doğru olarak kabul edilemeyeceğini, irsaliyenin teslim edildiği kişinin şirket çalışanı olmadığını, emtianın müvekkiline teslimine ilişkin belge sunulmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım kapsamında oluşan açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 13.07.2016 tarihli 8.007,13 TL bedelli ve 22.03.2017 tarihli 8.667,87 TL bedelli iki adet fatura borcundan kaynaklanan toplam 13.094,08 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz nedeniyle takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından satılan emtianın yukarıda tarih ve numaraları yazılı olan sevk irsaliyeli fatura ile davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Alacağın ödenmemesi üzerine keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 07.08.2017 tarihli ihtarıyla takipteki fatura alacağının üç gün içinde ödenmesi istenmiş, ihtarname 08.08.2017 tarihinde tebliğ edilerek, verilen ödeme süresinin sonunda temerrüt oluşmuştur. İlk derece mahkemesinin 26.06.2018 tarihli taraf vekillerinin hazır olduğu ön inceleme oturumunda, tarafların ticari defterleri üzerinde belirlenen inceleme gününde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 10.07.2018 tarihli dilekçesinde, borcun ödendiğini belirterek müvekkilinin ticari defterlerinin yerinde incelenmesini istemiştir. Davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, ancak ibraz ettiği cari hesap ekstresinin incelendiği, buna göre davalının davacıya 8.677,87 TL borcunu bulunduğu belirlenmiştir. Davacının ticari defterlerinde ise davalının cari hesap ekstresinde görülen 3.500,00 TL EFT ödemesinin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklanan cari hesap farkının bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre davalının 12.178,74 TL borçlu olduğu belirlenmiştir. Davalı vekili 10.07.2018 tarihli dilekçede, davalının ticari defterlerine göre, davalı şirketin 8.677,87 TL borcunun bulunduğu açıklanmıştır. Davacı tarafından düzenlenen iki adet faturanın davalıya ait kayıtlarda bulunması, davalı yanca cari hesap ekstresinin buna göre düzenlenmesi ve davalı vekilinin 10.07.2018 tarihli beyanında iki adet faturadan kaynaklanan borcun bulunduğu, ilk fatura borcunun ödendiği, 22.03.2017 tarihinde düzenlenen faturayla 8.677,87 TL borç bulunduğunun bildirilmesi karşısında, davacının emtiayı teslim ettiği açıktır. Esasen, faturalar davalı yanın kayıtlarında yer almakta ve davalı vekilince fatura tarih ve miktarlarıyla uyumlu olan borç da ikrar edilmiştir. Davalı tarafından yapılan ve davacı kayıtlarında bulunmayan 3.500,00 TL ödemenin de davacı vekilince kabul edildiği, bu durumda davacının takip konusu 22.03.2017 tarihli 8.677,87 TL bedelli fatura nedeniyle alacaklı olduğu, davacının ticari defteri, davalının cari hesap ekstresi ve davalı vekilinin beyanıyla sabit olduğundan, artık davalının süresinde ibraz etmediği defterlerin incelenmesinde hiç bir yarar bulunmamaktadır. Sonuç olarak, taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinde davacının takibe konu iki fatura ile davalıya emtia teslim ettiği, ilk faturanın takibe konu edilen 3.500,00 TL borcunun takip öncesi ödendiği, ikinci faturanın davalıya ait cari hesap kayıtlarında bulunduğu ve davalı vekilince bu fatura miktarınca müvekkilinin borcunun olduğunun kabul edildiği, davalının teslim aldığı emtia bedelini ödediğini yasal delillerle kanıtlamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Alınması gereken 606,35 TL nispi istinaf karar harcından, başvuru sırasında peşin yatırılan 152,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 454,35 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.