Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1573
KARAR NO : 2019/1106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2019 tarihli ek karar
NUMARASI : 2019/358D.İŞ- 2019/358K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karşı yapılan itirazı reddine dair ek karara yönelik ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Alacaklı vekili ihtiyati haciz talep dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın, … Ticaret Limited Şirketi ile akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden firmaya kredi kullandırıldığını, aleyhine ihtiyati haciz kararı talep edilen diğer borçlular … ve …’in ise genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçluların kredi koşullarına uymaması, borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle borçlulara hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, verilen süre içerisinde ödeme yapılmadığını, müvekkili bankanın sermayesinin tamamı hazineye ait olan bir kamu bankası olup varlık fonuna devredildiğini, bu nedenle ihtiyati haciz kararının teminatsız verilmesi gerektiğini belirterek, borçluların, alacağı karşılamaya yeter miktardaki malvarlığının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, 27.02.2019 tarihli kararla talep kabul edilerek, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca borçlular hakkında, teminatsız olarak ihtiyati hacze karar verilmiştir. Bu karara karşı borçlular vekili, İİK’nın 265.maddesi uyarınca, yasal süresi içinde itiraz etmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, müvekkili şirkete karşı açılacak davalarda yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin söz konusu yerleşim yerleri bakımından hiçbir koşulda yetkili mahkeme olmadığını, genel kredi sözleşmeleri incelendiğinde 420.000 TL tutarında olan sözleşmede …’in kefaleti bulunmadığını, bahsi geçen sözleşmede kefaleti bulunmamasına rağmen borcun tamamına ilişkin kefil gibi gösterilerek … hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini, davaya konu olan genel kredi sözleşmesi dayanak yapılarak İstanbul …. İcra Müdürlüğünde … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, mesnetsiz bir şekilde mal kaçırma hazırlığında bulunduğunun iddia edilerek ihtiyati haciz talep edilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının kaldırılmasına, itirazın kabulüne, kanuna aykırı olarak verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, 20.06.2019 tarihli ek kararında; ”…İtiraz edenlerin müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza koydukları 24.11.2010, 16.04.2018 ve 09.01.2014 tarihli sözleşmelerin 29.a maddesinde İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlükleri yetkili olarak kararlaştırılmıştır. Bu nedenle mahkememiz yetkili ve görevlidir.İtiraz eden borçlu vekilinin … in sözleşmede imzasının ve dolayısıyla kefaletinin bulunmadığı itirazında ise; ihtiyati haciz isteyen vekilinin 19/04/2019 tarihli cevap dilekçesinde ayrıntısı ile açıklandığı üzere; alacak talebi 16/04/2015 tarihli ve 1.650.000,00 TL limitli, 25/07/2012 tarihli 485.000,00 TL limitli söleşmelere dayanıp ibraz edilen sözleşme asıllarındada kefilin imzası olduğundan, ihtiyati haczin dayanağının bulunduğu anlaşılmıştır. Genel kredi koşullarının gerçekleşmediğine dair diğer itirazlar ise İİK 265 de sayılan itiraz sebeplerinden değildir…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazların reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı borçlular vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Genel kredi sözleşmeleri incelendiğinde 420.000 TL tutarında olan sözleşmede …’in kefaletinin bulunmadığını, bahsi geçen sözleşmede kefaleti bulunmamasına rağmen borcun tamamından kefil gibi gösterilerek … hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini,İhtiyati haczi talep eden banka tarafından, borçlunun borcundan kurtulmak maksadıyla mallarını kaçırdığı iddiası ileri sürülerek talepte bulunduğunu, söz konusu iddia bakımından alacaklının, haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorunda olduğunu,Usul ve esasa ilişkin itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair ek kararın kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, banka kredi alacağı nedeniyle, borçlular aleyhine İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin tüm borçlular yönünden kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itirazının reddine dair karara karşı, borçlular vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Somut olayda; alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, aleyhine ihtiyati haciz istenenlerin müteselsil kefil sıfatıyla bu sözleşmeyi imzaladıkları, kefaletin şekil şartlarının gerçekleştiği görülmüştür. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek asıl borçlu şirket ile kefiller adına noter kanalıyla kat ihtarnamesi gönderilmiştir. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliğ edilmiş olması aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur.Kat ihtarının tebliğine ilişkin dosyada tebliğ şerhine havi belgeler ibraz edilmiştir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiştir. Asıl borçluya yapılan ihtarın hükümsüz kalmasıyla müteselsil kefillere müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 584. maddesi uyarınca, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Bu rızanın ise sözleşmenin kurulmasından önce yada en geç kurulması anında verilmiş olması geçerlilik şartıdır. Şekle ilişkin hüküm emredici kural olarak düzenlenmiştir. Somut olayda kredi sözleşmesinin 6098 Sayılı TBK’nın yürürlük tarihinden sonra yapıldığı, dosya kapsamındaki asıl borçluya ilişkin ticaret odası kayıtları incelendiğinde; …’in eski ortak olduğu, asıl borçlunun İTO kaydında …’in eski ortak olarak gözüktüğü ve 19/11/2018 tarihinde şirkette ortak değişimine gidildiğinin anlaşıldığı, şu halde 25/07/2012 ve 16/04/2018 tarihli kredi sözleşmelerinin imzalanması sırasında …’in …Ltd. Şti.’nin ortağı olduğu, ancak …’in kredi sözleşmeleri imzalandığı esnada herhangi bir şirket ortaklığının bulunmadığı, fakat 28/11/2006 tarihli belge ile temsil yetkisine ilişkin düzenlemeye gidildiği, …’in de şirket müdürü sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde hem 25/07/2012 hem de 16/04/2018 tarihli sözleşmeler açısından eş muvafakatı aranmayacaktır.Dosya kapsamında üç adet genel kredi sözleşmesinin bulunduğu, bunlardan bir tanesinin 1.500.000,00 TL limitli, 16/04/2018 tarihli GKS olduğu, …’in ve …’in müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları, diğer bir kredi sözleşmesinin 25/07/2012 tarihli ve 420.000,00 TL limitli olduğu, bu kredi sözleşmesinde de yine aynı şekilde …’in ve …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, dosya kapsamındaki 420.000,00 TL limitli 24/11/2010 tarihli kredi sözleşmesinde ise sadece müteselsil sıfatıyla …’in imzasının yer aldığı anlaşılmaktadır. Borçlu …’in kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı kredi sözleşmelerinin limiti ve …’in el yazısıyla kefil olduğu ve imzası ile onadığı meblağ gözetildiğinde somut olay açısından borçlu … yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinde herhangi bir şekilde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bahsi geçen sebeplerle borçlular vekili istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz edenl borçlular vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İtiraz edenlerin tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İtiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12/09/2019