Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1566 E. 2022/180 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1566
KARAR NO: 2022/180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2015/405 E. – 2018/1379 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen asıl (itirazın iptali) ve karşı (alacak) davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı- karşı avalı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin alacağı olan 387.877,86 TL’nin ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, davalının 2013 yılı Kasam ayından sonra cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediğini ve 06.02.2015 tarihi itibari ile cari hesapta borç bakiyesinin 387.877,86 TL’ye ulaştığını, taraflar arasında düzenlenen 14.01.2015 tarihli mutabakatla borcun belirlendiğini ileri sürerek, davalının haksız itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı- karşı davacı vekili, savunma ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığı gibi, borç ve miktarı konusunda bir mutabakatın da bulunmadığını ve takibe dayanak yapılan 14.01.2015 tarihli belgeye itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin yetkilisince imzalanmış bir mutabakat bulunmadığını, davacının satım konusu emtiayı usulüne uygun şekilde faturalandırarak müvekkiline teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiştir. Karşı davada ise; taraflar arasında Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Karaağaç yolu üzerindeki fabrika binası ile bina içindeki makine ve ekipmanın satışı konusunda iki ayrı protokol düzenlendiğini, 14.08.2013 tarihinde imzalanan protokol ile hem taşınmazın hemde taşınmaz içindeki makine ve ekipmanların karşı davacıya satışı konusunda anlaşıldığını, ancak taşınmazda imar sorunu çıkması nedeniyle taşınmazın satışından vazgeçilmesi üzerine, taraflar arasında 04.11.2013 tarihinde ikinci bir anlaşma yapılarak, davacı şirketin fabrika binası içindeki makine, ekipman ve tesisatın davalıya satışının kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki 04.11.2013 tarihli bu anlaşma uyarınca, sözleşmenin ekinde ekipman listesinde yer alan bir kısım emtiaların doğrudan müvekkili şirkete fatura edilerek teslim edildiğini, diğer bir kısım emtiaların ise … AŞ’ne yapılan finansal kiralama sözleşmesi kapsamında teslim edildiğini, doğrudan müvekkili şirkete yapılan satışa ilişkin fatura bedellerinin davalı şirket tarafından, finansal kiralama yolu ile yapılan satışın bedelinin ise finansal kiralama şirketince davacıya ödendiğini, 2015 yılı Ocak ayında, o tarihte halen davacıdan satın alınan makine ve ekipmanlarla içinde faaliyet göstermeye devam edilen taşınmazın mülkiyetinin davacı tarafından dava dışı … AŞ’ne satılarak 15.01.2015 tarihinde tesliminin taahhüt edildiğini, … AŞ ile yapılan görüşmelerde davacının, müvekkili şirkete finansal kiralama yolu ile satarak 13.06.2014 tarihli faturayla teslim ettiği makine ve ekipmanlardan mutfak ve yemekhane teçhizatı ile 4 adet vincin daha önce bu şirkete satıldığının öğrenildiğini, davacı ile yapılan görüşmelerde de söz konusu emtiaların daha önce taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında … AŞ’ne satıldığı kabul edilerek, bunların … AŞ’ne teslim edilmesi ve yerine aynı nitelikte başka vinçler verilmesinin önerildiğini, ancak müvekkili aleyhine başka şartların da ileri sürülmesi nedeniyle tarafların bu konuda anlaşamadıklarını, müvekkilinin bir süre daha taşınmazda faaliyet gösterme zorunda olması nedeniyle taşınmazın yeni maliki … AŞ ile kira sözleşmesi yapmak ve vinçler ile mutfak teçhizatını teslim etmek üzere anılan şirketle sözleşme yapıldığını, satın alınan makine ve ekipmanların bir kısmının zaptı nedeniyle müvekkilince durumun Beyoğlu …Noterliğinin 10.02.2015 tarihli ihtarı ile davacı ile finansal kiralama şirketinin ihbar edildiğini, davacının ihtara cevap vermediğini, finansal kiralama şirketinin ise sözleşmenin ifa edilmesini talep ettiğini, sonuç itibariyle taraflar arasındaki 04.11.2013 tarihli protokol ve finansal kiralama şirketiyle yapılan kiralama yoluyla müvekkiline satılan 13.06.2014 tarihli faturada yer alan yemekhane ve mutfak demirbaşları, bir adet Kümsan marka 20 tonluk vinç ve üç adet … marka 3.2 tonluk vinç ve ekipmanlarının, davacının daha önce emtiayı sattığı … AŞ tarafından zapt edildiğini, menkullerin zaptı nedeniyle satıcının TBK’nın 214 vd maddeleri gereğince sorumlu olduğunu ve bir kısım emtianın zapt edilmesi nedeniyle, satıcı ve finansal kiralama şirketiyle zararların karşılanması için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, bir kısım emtianın zapt edilmesi nedeniyle davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin gereği gibi ifa etmediğini, finansal kiralama gereğince müvekkilinin edimlerini ifa etmesine rağmen menkullerin kullanma ve sözleşme süresi sonunda menkullere sahip olma hakkından yoksun kaldığını, zapt edilen 4 vinçten beş tonluk bir adet vinç için 38.500 Euro bedel ödeyerek zarara uğradığını ileri sürerek, zapta konu emtianın kullanılamamasından kaynaklanan ve temlik alınan zarar miktarından şimdilik zapt edilen menkuller için satıcıya ödenen 121.623 TL zararın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline, asıl davanın kabulüne karar verilmesi halinde karşı davaya konu edilen zararın takasla mahsubuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı- karşı davalı vekili, karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; her iki dava arasında irtibat bulunmaması nedeniyle karşı dava açılamayacağını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, sözleşmenin … ile müvekkili arasında düzenlendiğini, tüm iddiaların, karşı davacının tarafı olmadığı sözleşme hükümlerine dayandırıldığını, dava dışı … ile düzenlenen iki adet çerçeve sözleşmesinde müvekkiline ait fabrikanın aktiflerinin … AŞ’ye intikalinin amaçlandığını, ayrıca bir kısım ekipmanların da … tarafından belirlenen leasing şirketine satılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme gereklerini yerine getirdiğini, mükerrer satış bulunmadığını, fabrika binası ile satılan vinç yollarının binanın mütemmim cüzü olduğunu belirterek, karşı davanın reddini istemiştir. Davalı- karşı davacı vekili, ikinci cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine yapılan satım konusu menkullerin zaptı nedeniyle karşı davada talepte bulunduğunu, karşı dava şartlarının oluştuğunu, davacı ile … arasında yapılan sözleşmenin müvekkili lehine yapıldığını, kaldı ki davacının bu sözleşme kapsamında müvekkiline alacak talebi yönelttiğini, karşı davanın dayanağının fason ve çerçeve sözleşmeler olmadığını, karşı davanın bir kısmı doğrudan bir kısmı ise menkul satış sözleşmesinden kaynaklandığını, menkul satışlarının … adına değil doğrudan taraflarca yapılması nedeniyle, faturalarının da müvekkili ile … Finansal Kiralama adına düzenlendiğini, zapt edilen menkullere ilişkin satışın … Finansal Kiralama şirketi aracılığıyla yapıldığını, … Finansal Kirala Şirketinin de kendisine satılan ve fatura edilen bir kısım menkullerin satımından kaynaklanan alacaklarını müvekkiline temlik ettiğini, müvekkilinin gerek kendi adına doğrudan gerekse finansal kiralama yoluyla satın aldığı bir kısım malların zaptı nedeniyle zarara uğradığını, davacı ile … AŞ arasında düzenlenen protokolde müvekkiline satılan bir kısım menkullerin … şirketine satıldığının anlaşıldığını belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, davacı şirket tarafından, davalı şirket hakkında başlatılan icra takibine, davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celp ve incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 387.877,86 TL asıl alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, başlatılan takibe davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğu, esas davanın ise yasal süre içinde açıldığı görülmüştür. Mahkememizce davaya konu taşınmaz başında mahkemece seçilecek bilirkişi heyeti tarafından keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılması bakımından Çerkezköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verilmiş, Çerkezköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/109 Talimat sayılı dosyası ile aldırılan raporda; husumete konu olan taşıyıcı sabit vinç ve mutfak eşyalarına ilişkin güncel değerin 585.645,00 TL olarak hesap edildiği, taraf defter tasdiklerinin yasal sürede ve usulüne uygun olarak yapıldığı, muhasebe usulü genel tebliğleri kapsamında defter kayıtlarını oluşturdukları ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapıldığının görüldüğü, ancak dönem sonu bakiyelerinin uyumlu olmadığı, belgeye dayanmayan döne sonu kayıtları nedeniyle fark oluştuğu, husumet konusu demirbaşların satışına ilişkin faturaların finansal kiralama şirketi adına keşide edildiği, defter kayıtları ile husumetin çözümüne ilişkin sonuca varılamadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Aldırılan talimat bilirkişi raporuna tarafların itirazı üzerine talimat mahkemesinden yeniden keşfen inceleme yapılarak ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan ek raporda; husumete konu olan taşıyıcı sabit vinç ve mutfak eşyalarına ilişkin değişikliklerin tespitinin yapıldığı, kök raporda belirlenen bedellere ekleme yapılmasına gerek olmadığı, tarafların defter tasdiklerinin yasal sürede ve usule uygun olarak yapıldığı, muhasebe usulü genel tebliğleri kapsamında defter kayıtlarını oluşturdukları ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapıldığının görüldüğü, ancak dönem sonu bakiyelerinin uyumlu olmadığı, belgeye dayanmayan, kayıtlara alınmayan belgeler nedeniyle dönem sonu kayıtlarında fark oluştuğu, kayıtlar üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında cari hesap bakiyesinin taraflarca sunulan deliller üzerinde yapılan değerlendirme ile nihai sonuca ulaşılamadığı, tarafların iddialarını başkaca deliller ile desteklemesi gerektiği, defter kayıtları ile husumetin çözümüne ilişkin sonuca varılamadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, karşı dava, icra dosyası, talimat mahkemesi aracılığıyla aldırılan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı şirketin içinde bulunduğu holding arasında davaya konu olan fabrika binasının içindeki makine ve ekipmanları ile birlikte satışı hususunda anlaşma yapıldığı, daha sonra taşınmazın devrinde imar sorunu nedeniyle anlaşmazlık çıktığı, bu defa yine davacı ile davalı firmanın bünyesinde bulunduğu holding ile fabrika binası içinde bulunan makine ve ekipmanların işletilmesi, satılması hususunda fason satış sözleşmesi ve fabrika binası içinde yer alan vinç ve ekipmanların davalı şirkete finansal kiralama sureti ile satışı konusunda sözleşme imzalandığı, ayrıca fabrika binasının da belirli bir süreyle davalı şirkete kiralandığı, her ne kadar işbu sözleşme davacı ile davalı firmanın bünyesinde bulunan holding arasında düzenlenmiş ise de fiilen satış, kiralama ve fason işlemlerine ilişkin ticari ilişkinin davacı ile doğrudan doğruya davalı şirket arasında vuku bulduğu, nitekim davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinde takibe konu olan bedellerinde taraflar arasındaki bu hukuki ilişkiden kaynaklandığı, her ne kadar davalı tarafından açılan karşı davada davacı taraf karşı davacı, davalının aktif husumet ehliyetine itiraz etmiş ve söz konusu sözleşmenin davacı … ile … arasında imzalandığı, … AŞ’nin sözleşmede taraf olmadığı ileri sürülmüş ise de davacı ile davalı tarafın karşılıklı sözleşmeye ilişkin hükümleri yerine getirmiş olması dikkate alındığında ve taraflar arasında kurulan ticari ilişki ve sözleşmelerin geçerlilik noktasında yazılılık şartının aranmadığı, bu itibarla davacı ile davalı şirketin bünyesinde bulunduğu holding arasında yazılı olarak imzalanan sözleşmelerin taraflar arasında sözlü olarak yeniden yapıldığı ve fiilen de davacı ile davalı şirket arasında uygulandığı görülmüş, bu itibarla davacı tarafın karşı dava kapsamında yapmış olduğu husumet itirazına da değer verilmemiştir. Davacı tarafın icra dosyasına konu olan cari hesap alacağı yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde ve davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelere göre davacı defterlerine göre davacının takip tarihine göre 387.877,86 TL alacaklı gözüktüğü, davalı defterlerine göre ise aynı tarihte 334.197,73 TL borçlu gözüktüğü, tarafların ticari defter ve belgeleri arasında uyumsuzluk bulunduğu, söz konusu uyumsuzluğun 2014 ve öncesinden kaynaklı hesap hareketlerinden oluştuğu, fakat taraflarca 2014 ve öncesindeki kayıtların incelemeye sunulmaması sebebiyle hesap farklılıklarının nereden kaynaklandığının bilirkişilerce tespit edilemediği, fakat davalı defterlerine göre davalının takip tarihi itibari ile davacıya 334.197,73 TL miktarında borçlu olduğu, dolayısıyla söz konusu defterin davalı aleyhine delil teşkil etmesi göz önüne alındığında davalının takip tarihi itibari ile davacıya 334.197,73 TL miktarında borçlu olduğu anlaşılmakla asıl dava yönünden davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın 334.197,73 TL yönünden iptaline karar vermek gerekmiş, yine takibin cari hesap alacağı ve faturalara dayanması sebebi ile davalı aleyhine İİK 67/2.maddesi uyarınca hükmedilen alacağın %20’si oranında olmak üzere 66.839,54 TL icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, karşı dava yönünden ise davacı tarafından davalıya sözleşme kapsamında satışı yapılan ve davalı/karşı davacı tarafından davacıya ödenen fabrika binası içindeki emtialardan 3.2 ton kapasiteli monoray tavan vinci (43.584 Euro bedelli), 8 ton kapasiteli çift giriş tavan vinci (21.850 Euro), 180 metrelik vinç yürüme yolu (36.720 Euro), 90 metrelik yürüme yolu (9.180 Euro) ve 108 metrelik vinç yürüme yolu (14.450 Euro) olmak üzere toplam 125.784 Euro’luk vinç ve bu vinçlere ait yürüme yollarının sözleşme ile davalı karşı davacıya satıldığı, ancak daha sonra söz konusu vinç ve vinç yürüme yolları ile yine mutfakta bulunan bir kısım mutfak malzemesinin fabrika ile birlikte dava dışı … AŞ’ye satıldığı ve … AŞ tarafından söz konusu vinç, vinç yürüme yolları ve mutfak malzemelerinin teslim alındığı, dolayısıyla daha önce davacı tarafça davalıya satışı yapılan vinç, vinç yürüme yolları ve mutfak malzemelerinin bedelleri kadar davacının sebepsiz zenginleştiği, vinç ve vinç yürüme yollarının değerinin 125.784 Euro olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda bu değerin keşif tarihindeki kur karşılığı değeri rapora esas alınmış ise de karşı dava tarihindeki kur karşılığı değerin esas alınması gerektiği, bu itibarla karşı dava tarihi olan 11/06/2015 tarihinde geçerli olan Euro kur’u üzerinden, yani 3.0854 TL üzerinden hesaplama yapıldığında 125.784,00 Euro’nun 388.093,00 TL olduğu, mutfak malzemesi bedeli olan 25.856,00 TL eklendiğinde davalı/karşı davacının kendisine teslim edilmeyen malzemeden kaynaklı zararının toplam 413.949,00 TL olduğu, asıl davaya karşı davalı/karşı davacı tarafından harcı yatırılarak ve daha sonra ıslah edilmek sureti ile arttırılan değer için ayrı dava açıldığı, bu itibarla tarafların birbirlerinden olan alacakları için takas mahsup yapılmadan her biri için ayrı ayrı hüküm verilmesi gerektiği anlaşıldığından, karşı dava yönünden de davalı/karşı davacının zararı olan 413.949,00 TL’nin karşı dava tarihi olan 11/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 2.maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsili ile davalı/karşı davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine yapılan itirazın 334.197,73 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacağın %20’si oranında hesaplanan 66.839,54 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; karşı davanın kısmen kabulü ile 413.949,00 TL’nin karşı dava tarihi olan 11.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline, karşı davada fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı- karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu tüm hukuki ilişki ve buna bağlı hukuki işlemlerin müvekkil şirket ile dava dışı … A.Ş. arasında gerçekleştirildiğini, dosyadaki deliller arasında müvekkili ile davalı/karşı davacı …’ın taraf olduğu hiç bir sözleşme bulunmadığından karşı davanın aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, buna rağmen mahkemece bilirkişi raporundaki “14.08.2013 tarihinde yapılan çerçeve anlaşması ile taşınmaz ve taşınmaz içerisinde blunan makin ekipmanlarının davalı … A.Ş.’ satışının yapılması üzerine anlaşma yapıldığı görülmüştür.” şeklindeki tespitine itibar edilerek karar verildiğini, karşı davacının dava açma yetkisi bulunduğu izlenimi veren açıklamalarının dikkate alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece önceden … A.Ş. ile yazılı şekilde yapılan sözleşmelerin, sonrasında müvekkil şirket ile davalı … firması arasında sözlü olarak yapıldığı kabul edilerek taraf sıfatının kabul edildiğini, ancak bu sözleşmelerin sözlü olarak yapıldığının ispat edilemediğini, taşınmazdaki mevcut ekipmanların değer tespitlerinin yapılmasının huzurdaki davanın çözümüne herhangi bir etkisi bulunmadığını, karşı davada bir takım malların zaptından dolayı uğranılan zararın tazminin istendiğini, taşınmazın, içindeki tüm mallar ile birlikte satışa konu edildiğini, çekişmenin, malların müvekkilinin zapta karşı tekeffül sorumluluğunu doğuracak bir işleme konu olup olmadığı noktasında olduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümüne etkisi bulunmayan sözkonusu değer tespitine itiraz ettiklerini, müvekkili ile dava dışı … arasında imzalanan 4.11.2013 tarihli sözlemenin 2. maddesinde,“…, …’in belirleyeceği bir leasing şirketine sözleşmede belirtilen makine, tesisat, alt yapı ve demirbaşları satacaktır.” hükmü bulunduğunu, bu madde gereğince müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş’ye sözleşmede belirtilen makine ve teçhizatı 13.06.2014 tarihli fatura kapsamında sattığını, sözleşmenin 5. maddesi ile taraflar arasında bir Fason Üretim Sözleşmesi imzalanmasının öngörüldüğünü ve bu madde gereğince, dava dışı … ile müvekkili arasında 01.12.2013 tarihinde imzalanan fason üretim sözleşmesi doğrultusunda müvekkilinin, ilgili fabrikada üretime sözleşmenin bitim tarihi olan 15.01.2015 gününe kadar devam ettiğini, fason üretim sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin ürettiği malların davalı–karşı davacı tarafından satın alınması nedeniyle davacının ticari kaybının bulunmadığını, ekipmanın bulunduğu fabrika arsası ve binasının sonradan dava dışı … A.Ş.’ye satıldığını, karşı davacının iddiasının aksine aynı takım ve teçhizatların tekrar satışa konu edilmediğini, mükerrer satışa konu olduğu iddia edilen vinç yolunun fabrika binasının mütemmim cüzü olması nedeniyle birlikte satıldığını, cari hesap mutabakatına göre müvekkilinin 457.903,61 TL alacağı bulunduğunu, müvekkilince güncel bakiye olan 387.877,86 TL üzerinden takip başlatıldığını, karşı davalının defterlerinin usulsüz olması nedeniyle alacak miktarının belirlenmesinde dikkate alınamayacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, karaın kaldırılmasına ve müvekkilinin alacaklı olduğunun tespitine, karşı davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasına ve karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı-karşı davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; Asıl davada davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığını, müvekkilinin talebinin karşı dava ile ileri sürülerek alacakların takas mahsubunun istenildiğini, mahkemece karşı davadaki talebin asıl davadaki alacaktan fazla belirlendiğini, bu durumda asıl davada davacının sonuç olarak borçlu olduğunu, bu nedenle itirazın borcu geciktirmeye yönelik olmadığını, itirazın karşı alacak nedeni ile ödemezlik defi niteliğinde ileri sürüldüğünü belirterek, icra inkar tazminatına ilişkin hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali; karşı dava ise satım sözleşmesine konu edimin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl ve karşı davaların kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 387.877,86 TL asıl alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, davalının borç ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, borca itirazda takas mahsup talebinden söz edilmediği anlaşılmaktadır. Karşı davacı cevap ve karşı dava dilekçesinde, alacağı bulunduğunu belirterek karşı davada alacak talebinde bulunmuş ayrıca asıl davanın kabulü halinde karşı davadaki talebin takas ve mahsubunu talep etmiştir. Takip dosyasına sunulan belgenin incelenmesinde, davacı tarafça 31.12.2014 tarihi itibariyle 494.865,23 TL davacı alacağı bulunduğu bildirilmiş, ancak tarafların mutabakata varmadığı görülmüştür. Davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında düzenlenen 14.08.2013 tarihli çerçeve sözleşmesinin incelenmesinde; davacının mevcut …. ambalaj işini ve fabrikasını devretmek suretiyle sektörden ayrılmak istediği, …’in de … işini büyütmek istemesi nedeniyle davacının aktiflerini sözleşmede belirtilen şartlarla devir almayı kabul ettiğini, davacının sözleşmenin ek-1 ve ek-2’sinde belirtilen arsa ile üstündeki binaları bölünmez şekilde, ortaklık yapısı davacı ile aynı olan kuracağı bir şirkete devir edeceği ve taşınmazda ipotek veya rehin bulunmayacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından kurulacak yeni şirketin tüm hisselerinin 350.000 Euro bedelle …’e satılacağı, satım bedelinin bir kısmını peşin bir kısmının vadeli olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede davacının, …’in belirleyeceği bir leasing şirketine ek-3’te belirtilen makine, tesisat, alt yapı ve demirbaşlarını kapanış yönünden 7.000.000 TL fiyatla peşin satacağı kararlaştırılmıştır. Ön protokolün imzalanmasından sonra tarafların şirketin kuruluşu ve diğer işlemler sürerken hisse alım satımına ilişkin sözleşmeyi imzalayacakları kabul edilmiştir. Sözleşmenin ek maddelerinde makine ekipman listesi ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Aynı taraflar arasında düzenlenen 04.11.2013 tarihli çerçeve sözleşmesinin incelenmesinde; bu sözleşmenin daha önce imzalanan tüm sözleşmelerin yerine geçeceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin ikinci maddesine göre davacının, …’in belirleyeceği bir leasing şirketine veya kendi iştiraki olan bir şirkete ek-3’te belirtilen makine, tesisat, alt yapı ve demirbaşları 6.500.000 TL +KDV bedelle her türlü takyidattan ari olarak satacağı, bedelin 550.000 TL’lik kısmının 31.12.2014 tarihinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Ekipmanın çalışır şekilde teslim edileceği, devir sonrası taşıma için yapılacak giderlerin davacı tarafından karşılanacağı, davacının ek -1 ve ek-2 ‘de belirtilen arsa ve binalardan 14 ay süre ile sözleşme ekinde yer alan fason sözleşmesi hükümleri çerçevesinde … için 14 ay boyunca üretim yapacağı kararlaştırılmıştır. Davacının fason sözleşmesi süresince arsa ve binayı satması halinde tapuya gerekli şerhleri koyarak üretimin bu süre sonuna kadar devam edeceği kabul edilmiştir. Karşı dava dilekçesine ekli olan faturaların incelenmesinde; sözleşmenin imzalanmasından sonra 13.06.2014 tarihinde bir kısım makine ve ekipmanların fatura ekinde karşı davacıya faturalandırıldığı, ayrıca bir kısım emtianın ise davacı tarafından dava dışı … A.Ş.’ne devir edildiği görülmüştür. Davacının bir kısım emtiayı devir ettiği dava dışı … A.Ş. ile davalı arasında 13.06.2014 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlenmiş, bu sözleşme ile sözleşme ekinde belirtilen torna tezgahları, mutfak araç ve gereçleri davalı-karşı davacı tarafından kiralanmıştır. Davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında düzenlenen 22.01.2014 tarihli protokolle fabrika binası ekli listedeki teçhizatlarla birlikte anılan kişiye satılmıştır. Protokole ekli listede mutfak ve yemekhane tesisatları, vinç yolu köprüleri de bulunmaktadır. Belirtilen satış sözleşmesi sonrası karşı davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında düzenlenen kiralama sözleşmesi ile davacının … A.Ş.’ne sattığı bina ve ekipmanları karşı davacıya kiralanmıştır. Karşı davacı tarafından keşide edilen 10.02.2015 tarihli ihtarda; karşı davacı tarafından finansal kiralama sözleşmesi ile kiralanan emtianın … Makinelerine satıldığı, yapılan görüşmelerde yeni ekipmanların verilmesi karşılığı bunların … A.Ş.’ne tesliminin taahhüt edildiği, bu nedenle zapta konu edilmesi nedeniyle üçüncü kişiye teslim edilen bir adet sekiz tonluk, bir adet üç tonluk kryen vinç ve yolları ile mutfak, yemekhane teçhizatından kaynaklı zararların saklı tutulduğu bildirilmiştir. Dava dışı … A.Ş. tarafından emtianın kiracıların talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı emtiayı karşı davacıya kiraladığı, kiralama sözleşmesine konu ekipmanların teslimi ihtar edilmiştir. Davacı ile … arasında düzenlenen 01.12.2013 tarihli fason sözleşmesinde, davacı yükleniciye ait fabrikada sözleşmenin dördüncü maddesinde belirtilen emtiaların iletilmesi davacı tarafından üstlenilmiştir. Bu açıklamalar ışığında istinaf başvurularının incelenmesinde; davacı ile dava dışı … arasında düzenlenen 04.11.2013 tarihli çerçeve sözleşmesinin üçüncü maddesinde devir ve satıma konu ek-3’te belirtilen ekipman ve tesisatın …’nin belirleyeceği leasing şirketin veya …’nin iştirakine davacı tarafından devir edileceği kabul edilmiştir. Nitekim, davacı belirtilen sözleşme hükmünü benimseyerek …’nin iştiraki olduğu anlaşılan karşı davacı şirkete 13.06.2014 tarihli faturalar ekinde bir kısım ekipmanları satarak teslim ettiği gibi, sözleşme hükmü uyarınca 13.06.2014 tarihli faturayla diğer emtiayı dava dışı … A.Ş.’ne satmıştır. Karşı davacı ise bu sözleşme hükmüne göre, bu ekipmanları … A.Ş.’nden finansal kiralama yoluyla kiralamıştır. İlk derece mahkemesince tarafların çerçeve sözleşmeleri kapsamında ticari ilişkiye başladıkları ve ticari ilişkinin bu sözleşmeler kapsamında yürütüldüğü dikkate alınarak hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, ilk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak rapor ve ek rapor alınmasına rağmen ticari defterlerdeki kayıtların uyumsuz olmasının nedeni açıklanmamış ve Dairemizce de farklılıkların nedeni denetlenememiştir. İncelenen davacı defterlerinde alacak bakiyesi tam olarak yazılmasına karşın, karşı davacı defterlerinde alacak bakiyesinin tam olarak tespit edilemediği görülmüştür. Karşı davacı defterlerinde belirlenen son iki işlemin dikkate alınması halinde yine de toplam bakiyenin ne şekilde bulunduğu anlaşılamamıştır. Bu nedenle taraflar arasındaki ticari ilişkide ticari defterlerde kayıtlı olan ve olmayan tüm faturaların dökümü yapılarak, defterler arasındaki farklılığın neden kaynaklandığının belirlenmesi, tarafların cari hesap dökümlerinin alınarak borç ve alacak kalemleri belirlenmek suretiyle bu kalemlerin dayanaklarına göre ispat yükünün çekişmeli alacaklar yönünden kimde olduğunun belirlenmesi ve bundan sonra karşı dava dilekçesinde dava ile birlikte takas savunması bulunduğundan TBK’nın 139 ila 143. maddelerine göre takasın hüküm ifade edeceği anın belirlenerek asıl ve karşı dava yönünden bir hüküm verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve delillerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüş, bu nedenle esasa ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesi mümkün olmamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında asıl ve karşı davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde kendilerine iadesine, 4-Taraflarca icranın geri bırakılması için yatırılan teminatların, yatıranlara iadesine, 5-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.