Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1561 E. 2021/1435 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1561
KARAR NO: 2021/1435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2019
NUMARASI: 2018/857 E. – 2019/557 K.
DAVANIN KONUSU: Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi
Taraflar arasında görülen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin danışmanlık faaliyetini yürüten dava dışı … ile bir dönem evli olduğunu ve tarafların 24.05.2016 boşandıklarını, müvekkili ve…’ın dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortakları olduklarını, … şirketinin ithalat, ihracat ve pazarlama işleriyle iştigal ettiğini, şirketin tamamen müvekkilinin Rusya’da çalıştığı süre içinde geliştirdiği iş çevresi ile kurularak işletildiğini, davalı şirket ile … şirketinin muamele merkezilerinin bulunduğu yerin müvekkilinin eski eşi …’a ait olup davalı şirkete kiralandığını, … şirketi ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirketin kasten ve kötü niyetli bir şekilde haksız rekabet yaparak … şirketini işlevsiz hale getirmeye çalıştığını, bu kapsamda …’in tek yetkili müdürü olan …’ın şirket bünyesinde çalıştırılarak müvekkilinin ortağı olduğu şirketin iş ve müşteri çevresinin ayartılarak işlevsiz hale getirildiğini, …’ın davalı şirket bünyesinde aktif görev alarak davalı şirketin kuruluşu ile …’in müşteri portföyü ve çalışanlarını …’e devrini bizzat organize ettiğini, daha önce müvekkilinin ortağı olduğu şirketle çalışan bir kısım müşterilerin sözleşmelerini bu nedenle feshettiklerini, şirketin çalışanlarının davalı şirkette çalışmaya başladığını, davalı şirketin aniden müvekkili şirketin çalıştığı portföy ve müşterileriyle çalışmaya başladığını, davalı şirketin müvekkili şirketin ofis, telefon ve eşyalarını kullanmaya başladığını ve tüm bu eylemlerin açık şekilde haksız rekabet oluşturduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin pay sahibi olduğu şirketin hizmet verdiği Rus menşeli dava dışı … grubunun iştirakı olan dava dışı … trafından 28.08.2017 tarihinde müvekkili şirket gibi her türlü demir-çelik ürünün ithalat ve ihracatı için aracılık yapmak üzere kurulduğunu ve … Ltd. Şti. ile aynı adreste faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin faaliyet gösterdiği bağımsız bölümün müvekkilinin eski eşi ve … Ltd. Şti.’nin müdürü konumunda olan dava dışı …’a ait olduğunu, davalı şirketin …’ı kendi bünyesinde çalıştırmaya başlayarak müvekkili şirketin müşterileri ve çalışanlarını ayartılarak çalışmadan vazgeçirildiğini, haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı şirketin kuruluşu ile … Ltd. Şti.’nin müşteri portföyünün ve çalışanlarının …’e devrini …’ın organize ettiğini, davalı şirketin tüm eylemlerinin haksız rekabet tekşik ettiğini, davalı şirket ile dava dışı …’ın birlikte müvekkilinin ortağı olduğu şirketin iş yerini işgal ettiğini, tüm iletişim ve bilgi işlem alt yapısını fiilen hiçbir karşılık ödemeksizin kullandıklarını, tüm çalışanlarını davalıya geçmeleri için ayarttığını, tüm müşteri portföyüne el koyduğunu, bu şekilde müvekkilinin ortağı olduğu şirketin ticari mahvına sebebiyet vermek amacıyla hareket ettiğini ileri sürerek; davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu eylemlerin men’ine ve kesin hükmün ilanına, ayrıca şirket adresine gidilerek delil tespiti yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete karşı aynı konuda ikame etmiş olduğu başka bir davanın İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/317 esas sayılı dosyası ile görüldüğünü ve davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddedildiğini, davacının bu davayı açmakta aktif husumetinin bulunmadığını, ayrıca aynı konuda derdest bir dava bulunması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının ileri sürdüğü iddiaların davacının eski eşi ve ortağı olan dava dışı …’a yöneltilebilecek iddialar olduğunu, müvekkili şirkete karşı bu iddiaların ileri sürülemeyeceğini, dava dilekçesinde belirtilen haksız rekabet hükümlerinin ihlali eylemlerinden hiç birinin müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava önce Mahkememizin 2018/111 D.İş. sayılı sırasına kaydedilmiş ve Mahkememizce 06/02/2019 tarihli kararla; tespit isteminin reddine karar verildiği, kararın davacı vekilinin İstinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 2018/809 esas, 2018/661 karar sayılı 21/06/2018 tarihli ilamıyla ‘Davacı vekilinin dilekçesinin içeriği ve talep kısmı gözetildiğinde dava dosyası olarak esas kaydı üzerinden işlem yapılması gerekirken değişik iş olarak işlem görmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesince, değişik iş kaydının bu şekilde kapatılarak dava dilekçesinin esas kaydı üzerinden numara alması sağlanıp alınacak esas numarası üzerinden dava dosyasında davacının talebi yönünden değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekir.’ gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş ve dosya Mahkememizin yukarda belirtilen esasına kaydedilmiştir. Davalı şirketin ve dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kaydı ve İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/317 E., 2018/927 K.sayılı dosyası sureti celp edilerek, incelenmiştir. Davacı dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu ve bu şirketin iştikal konusu ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirkete karşı haksız rekabetin tespitini, haksız rekabet niteliğindeki eylemlerin men’ini ve kesin hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili aynı konuda davacı tarafından açılan İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/317 E., 2018/927 K.sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiğini belirterek derdestlik itirazında bulunmuş ise de; HMK’nın 114/1-ı maddesine göre aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması halinde derdestlik durumu söz konusu olacağı oysa İstanbul 12 Asliye Ticaret Mahkemsinde açılan davanın Mahkememize açılan davadan sonra açıldığı, önce açılan davanın mahkememizdeki dava olduğu, buna göre daha sonra açılan davanın Mahkememizin bu dosyası için derdestlik teşkil etmeyeceği sonucuna varılmıştır. Davalı vekili davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddini talep etmiştir. Davacı … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu belirterek bu davayı açmış ise de; … Ltd. Şti.’nin müdürlerinin … ve… olduğu, davacının şirketi temsile yetkili müdürü olmadığı, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasını şirketin açması gerektiği, şirketin ortağı olan davacının bu davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı (Yargıtay 11. HD.’nin 19/06/2017 tarih ve 2016/1426 E., 2017/3870 K.sayılı ilamı) anlaşıldığından…” gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı … Limited Şirketi’nin %40 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin ihracat, ithalat, dahili ticaret ve pazarlama işleri ve mümessillik/aracılık faaliyetinde bulunduğunu, acentelik/mümessilik faaliyetlerinin tamamen müvekkilinin gayreti ve Rusya’da çalıştığı süre içinde geliştirdiği iş çevresi dolayısıyla oluşturulduğunu, bu çevre ile …’in sektörde en iyiler arasına girdiğini, müvekkili ile …’ın … haricinde beraber pay sahibi oldukları İsviçre’de bulunan … unvanlı bir şirketleri bulunduğunu, … şirketinin acentelik hizmeti verdiği Rus menşeili … Grubu’nun iştiraki olan dava dışı …S.A. tarafından 28.08.2017 tarihinde … gibi her türlü demir çelik ürününün ithalat ve ihracatı için acentelik/aracılık yapmak amacıyla ve aynı adreste kurulduğunu, şirket ile aynı pazarda faaliyet gösteren ve rekabet içerisinde olan …’in kasten ve kötü niyetle, …’i ekonomik olarak işlevsiz ve konusuz bırakmak ve ekonomik mahvına sebebiyet vermek amacıyla, …’in pay sahibi ve münhasıran yetkili müdürü …’ı şirketteki müdürlük görevi devam ettiği esnada, kendi bünyesinde Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarlarında faaliyette bulunmak üzere uluslararası satış ekibinin bir parçası olarak olarak istihdam ettiğini, …’in ve davalı şirketin faaliyet gösterdiği bağımsız bölümün …’a ait olduğunu ve müvekkilin bilgisi haricinde davalı tarafından …’tan kiralandığını, bir süre sonra göstermelik olarak adres değişikliği yapıldığını, müvekkilinin muamele merkezinin yanı sıra, eşyaları, iletişim sistemleri ve müşteri portföyünün de gasp edilerek davalı tarafından kullanıldığını, bu işlemlerin yetkili müdür … tarafından bizzat organize edildiğini, davalının kuruluşundan kısa süre sonra müvekkilinin en önemli müşterilerinin sözleşmelerini feshederek davalı ile çalışmaya başladıklarını, aynı zamanda müvekkilinin çalışanlarının da ayartılarak davalı şirkette çalıştırıldıklarını, müvekkilinin çalışma çevresi ve müşterilerinin ayartılarak müvekkili ile sözleşme yapmamaya veya sözleşmeleri feshetmeye yönledirildiklerini, yapılan tüm bu işlemlerin haksız rekabet oluşturduğunu, zira TTK’nın 54/2.madde hükmünde “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” Dinelerek haksız rekabetin yasaklandığını, eylemlerin TTK’nın 55.maddesinde düzenlenen bir çok haksız rekabet türüne aykırı olduğunu, Beşiktaş … Noterliğinin 20.11.2017 tarihli ihtarına rağmen haksız rekabet oluşturun eylemlere son verilmediğini, bu amaçla açılan dava sonucunda ilk derece mahkemesince verilin ret kararının usulsüz olduğunu; haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin de zarar görmesi nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunduğunu, müvekkilinin … şirketinin %40 oranında paydaşı olduğunu, şirketin o dönemdeki çoğunluk ortağı ve tek yetkili müdürünün başka kişilerle birlikte hareket ederek … şirketini konusuz ve faaliyetsiz bırakarak içini boşalttığını, yetkili müdürün kendi eylemleri ile oluşan zarar ve haksız rekabetten şirketi korumadığını, müdürün TTK’nın 626 ve 613 maddeleri gereğince yükümlülüklerini ihlal ettiğini, bu nedenle müdür hakkında açılan sorumluluk davasının İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/482 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, dosyada alınan bilirkişi raporlarında da müdürün kusurlu hareketleriyle şirketi zarara uğrattığının belirlendiğini, müdürün şirketin hak ve menfaatlerini koruma gibi bir amacının olmadığını, aksine şirketin varlıksız, çalışansız, müşterisiz ve faaliyetsiz bir şirkete dönüştürdüğünü, eski müdür … müdürlükten istifa etmesi sonrası 02.02.2018’de gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında eski müdürün kardeşi …’ın tek yetkili müdür olarak atandığını, bu nedenle yeni müdür zamanında da şirketin haklarının korunması için dava açılmadığını, usulsüz işlemlerin aklandığı genel kurul toplantılarına karşı müvekkilince iptal davaları açıldığını, müvekkilinin menfaatlerinin zarar görmesi nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talepli dava açabileceğini, müvekkilinin TTK’nın 56. maddesi uyarınca dava açma hakkı bulunduğunu, ilk derece mahkemesinin taleplerini yanlış değerlendirerek haksız rekabet hükümleri ile korunan menfaat hakkında sağlıklı hukuki değerlendirme yapmadan davayı husumetten reddettiğini, müvekkilinin … adına bir tazminat talebinde bulunmadığını, sadece varlığı tartışmasız olan haksız rekabet eylemlerinin tespiti ve men’ini talep ettiğini, yetkili müdürlerin haksız rekabetin önlenmesi amacıyla dava açmamaları karşısında müvekkilinin haklarının da zarar gördüğünü, kararda sözü edilen Yargıtay ilamının bağlayıcı olmadığını, haksız rekabetin devam etmesi ve müvekkilinin zarara uğraması nedeniyle yasanın akılcı bir şekilde yorumlanması gerektiğini, müvekkilinin tazminat talep etmemesi nedeniyle şirket ortağı olarak haksız rekabetin önlenmesini talep etmesinde yasal engel bulunmadığını, hukuk düzeninin bu şekilde açık hukuka aykırılığı koruyamayacağını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve meni istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Haksız rekabet TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup 54/2. maddede rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olarak nitelendirilmiştir. TTK’nın 55. maddesinde sayılanlarla sınırlı olmamak üzere başlıca haksız rekabet halleri düzenlenmiştir. Davacının iddiası TTK’nın 55/1.a.4, 1.b.1, 1.b.2, 1.b.3, 55/1.c, 55/1.d ve 55/1.e maddeleri kapsamında ileri sürülmüştür. Anılan maddelerde, başkalarını veya onların mallarını, işlerin, ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini, yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, başkalarının sözleşmelerini ihlale veya sona erdirmeye, yapılan sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, işçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim veya iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz şekilde yararlanmaya çalışmak, üretim ve iş sırlarının hukuka aykırı olarak ifşa etmek, Kanun veya sözleşme ile belirlenen iş şartlarına dürüstlüğe aykırı şekilde uymamak filleri haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Haksız rekabetin bulunması halinde açılacak davalar anılan Yasanın 56.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik faaliyetleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse fiilin haksız olup olmadığının tespitini ve haksız rekabetin men’ini talep edebilir. Somut olayda davacı tazminat talep etmemiş, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve kararın ilanını talep etmiştir. Davacı, haksız rekabet nedeniyle zarara uğradığını ileri sürdüğü … Ltd. Şti.’nin % 40 oranında paydaşı olup, şirketin temsil ve ilzam yetkisi bulunmamaktadır. Şirketin müdürü dava dışı çoğunluk pay sahibi ortaktır. Davacı, yönetici ortağın yukarıda belirtilen haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülen eylemlerini ileri sürerek davalının haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesini talep etmiştir. İşbu davada haksız rekabetin tespiti ile önlenmesini talep hakkı dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait olup, anılan şirketin ortağı olan davacının aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Davacının şirket ortağı olarak uğradığı zararlara ilişkin TTK’nın yöneticinin sorumluluğuna ve yöneticiye karşı başvurulabilecek diğer dava haklarının bulunduğu, esasen bu dava haklarının da çeşitli mahkemelerde ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Tüzel kişiliğin organları eliyle temsil edilmesi esastır. TTK’nın 56. maddesine dayalı haksız rekabet davasının, haksız rekabetten zarar gören şirketin ortağı tarafından da açılabileceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, işbu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliği tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.