Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1544 E. 2021/1544 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1544
KARAR NO : 2021/1544
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019
NUMARASI : 2018/293 E. – 2019/424 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen intifa sözleşmesi ve intifa hakkı tesisi ve yatırım hakkında protokol ve ekleri uyarınca, akaryakıt istasyonunun kullanma yararlanma ve tasarruf haklarının 10.06.2028 tarihine kadar müvekkili şirkete bırakıldığını, Rekabet Kurulu kararı ve duyurularındaki süreyi aşan kısımla ilgili olarak rekabet etmeme yasağı ve sözleşmeyi ifa zorunluluğunun ortadan kalkmış olduğunu, bu nedenle intifa hakkının 14.05.2008 tarihli Protokol ve dikey ilişkiye konu tüm sözleşmelerin 14.05.2013 tarihinde sona erdiğini, bu konuda daha önce İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/191 Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasının grup muafiyeti içerisinde bulunan beş yıllık sürenin henüz dolmaması nedeniyle erken açıldığından reddedildiğini, 14.05.2008 tarihli protokolde de kararlaştırıldığı üzere, tesis edilen intifa hakkının ilerleyen zamanlarda ifasının imkansız hale gelmesi halinde, kullanılmayan döneme isabet eden süreye kıstelyevm usulü ile hesaplanacak tutarın müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, iade edilmesi gereken bedelin güncellenerek güncellenmiş bedelin iadesi gerektiğinin Yargıtay’ın emsal kararlarıyla sabit olduğunu ileri sürerek, intifa hakkının ve dikey ilişkiye konu tüm sözleşme ve protokollerin Rekabet Kurulu kararları çerçevesinde süresinden evvel sona ermesi nedeniyle, sözleşmelerin hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü ile hesap edilen 48.859,00 TL’nin denkleştirici adelet prensibi uyarınca, ödeme tarihinden sözleşmelerin sona erdiği 14.05.2013 tarihine kadar ki dönem için uyarlanarak, bu tarihten itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı talebin, Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihli tebliği kapsamında akaryakıt sektöründeki intifa hakkına yönelik muafiyet süresi yönünden yapılan uyumlaştırma sonucunda kullanılamayan intifa süresi yönünden ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine ilişkin olduğunu, bu nedenle alacağın TBK’nın 125. maddesinde yer alın genel zamanaşımı süresine değil, TBK’nın 66. maddesindeki zamanaşımı süresine tabi olduğunu, sebepsiz zenginleşme davasında biri kısa ve sübjektif, diğeri de uzun ve objektif iki türlü zamanaşımı süresi bulunduğunu ve kısa sürenin bir yıl, uzun sürenin ise on yıl olduğunu, bu durumda davacının daha önce yerine getirmiş olduğu edinimlerinin geçersizliği nedeniyle müvekkillerinden geri istemek için açacağı sebepsiz zenginleşme davasının bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, müvekkillerinin iyiniyetli olduğunu ve iade ile yükümlü olduğu bir miktarın bulunmadığını, müvekkillerinin sözleşmeyi feshetmediğini, davacının taleplerinin müphem ve afaki olduğunu savunarak, zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı, intifa hakkının ve dikey ilişkiye konu tüm sözleşme ve protokollerin rekabet mevzuatı ve kararları çerçevesinde süresinden evvel sona ermesi nedeni ile sözleşmelerin hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü uyarınca hesap edilmiş olan 48.586 TL denkleştirici adalet ilkesi gereğince ödeme tarihinden sözleşmelerin sona erdiği 14.05.2013 tarihine kadar ki dönem için uyarlanarak bulunacak güncellenmiş bedelinin sözleşmelerin sona erdiği 14.05.2013 tarihinden bu yana hesap edilecek ticari avans faizi ile davalılardan tahsilini yani Rekabet Kurumunun akaryakıt sektörü ile ilgili duyurusu ve emsal niteliğini haiz kurul kararı neticesinde sözleşmenin hukuken fiilen imkansız hale gelen kısmına ilişkin iade alacağını talep etmektedir.
Davalılar genel mahiyette davada zaman aşımı def’ i ileri sürerek zaman aşımı nedeni ile davanın reddini ve esastan davanın reddini savunmuşlardır.
Dava; Rekabet Kurumunun akaryakıt sektörü ile ilgili duyurusu ve emsal niteliğini haiz kurul kararı neticesinde sözleşmenin hukuken fiilen imkansız hale gelen kısmına ilişkin iade alacağın varlığı, varsa miktarına dairdir. Dava sebepsiz zenginleşme hukuki müessesesine dayanmaktadır. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun ‘… A. Geçmişe etkili olmama kuralı MADDE 1 – (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. B. Geçmişe etkili olma I. Kamu düzeni ve genel ahlâk MADDE 2 – (1) Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır. II. İçeriği kanunla belirlenen işlem ve ilişkiler MADDE 3 – (1) Türk Borçlar Kanunu hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak, daha önce gerçekleşmiş olsalar bile, içerikleri tarafların iradeleri gözetilmeksizin doğrudan doğruya kanunla belirlenmiş işlem ve ilişkilere uygulanır. III. Kazanılmamış haklar MADDE 4 – (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. C. Süreler I. Hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri MADDE 5 – (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. (2) Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz. II. Diğer süreler MADDE 6 – (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi, uygun düştüğü ölçüde, Türk Borçlar Kanununda öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır. İKİNCİ BÖLÜM Diğer Hükümler A. Görülmekte olan davalara ilişkin uygulama MADDE 7 – (1) Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 inci, temerrüt faizine ilişkin 120 nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138 inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır. B. Yollamalar MADDE 8 – (1) Diğer mevzuatta, bu Kanun veya Türk Borçlar Kanunuyla yürürlükten kaldırılmış ya da değiştirilmiş bulunan kanunların maddelerine yapılan yollamalar, o maddeleri karşılayan yeni hükümlere yapılmış sayılır. Bununla birlikte, bu Kanunun 1 inci maddesinin hükümleri saklıdır. C. Genel nitelikli hükümler MADDE 9 – (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde, 3/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun hükümleri, uygun düştüğü ölçüde uygulanır. … Yürürlük MADDE 11 – (1) Bu Kanun 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girer. …’ hükümlerini ihtiva etmektedir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ‘ A. İntifa hakkı I. Konusu Madde 794- İntifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar. II. Kurulması Madde 795- İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir. III. Sona ermesi 1. Sona erme sebepleri Madde 796- İntifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer. Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir. 2. Süresi Madde 797- İntifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir. … c. Giderler Madde 801- İntifa hakkı sahibi, yükümlü olmadığı hâlde yaptığı giderler, yenilemeler ve eklemeler için, hak sona erdiğinde, vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca tazminat isteyebilir. Malikin tazminat vermekten kaçınması hâlinde intifa hakkı sahibi, yaptığı eklemeleri, malı eski hâline getirmek kaydıyla söküp alabilir. 5. Zaman aşımı Madde 802- Geri verme anında malik ve intifa hakkı sahibi tarafından ileri sürülebilecek bütün istem hakları, bu andan başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. …’ hükümlerini ihtiva etmektedir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamı ile değerlendirilmek üzere incelenmiştir.
İstanbul Şile Meşrutiye Köyü …parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu ile ilgili tapu kayıtları incelenmiştir.
10.06.2008 tarihli intifa senedi incelenmiştir.
14.05.2008 tarihli intifa hakkı tesisi vaad hakkında protokol incelenmiştir.
14.05.2008 tarihli bayilik sözleşmesi incelenmiştir.
Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli duyurusu incelenmiştir.
Beyoğlu 2. Noterliği’ nin 08.03.2010 tarih … yevmiye numaralı evrakı incelenmiştir.
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/ 191 E, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/ 369 E, Danıştay 13. Dairesi’ nin 2009/ 3223 E sayılı dosyaları incelenmiştir.
Davacının Kurul kararı ile duyurudaki süreyi aşan kısımla ilgili rekabet etmeme yasağı ve sözleşmeyi ifa zorunluluğunun ortadan kalktığı bu nedenle 14.05.2008 tarihli protokolün 14.05.2013 tarihinde sona erdiğine dair beyanına dikkat edilmiştir ancak davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı değerlendirilmiştir. TBK’ nın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alınarak davalının 818 Sayılı Borçlar Kanunu kapsamında ileri sürdüğü bir yıllık sebepsiz zenginleşme zaman aşımının da dolduğu tespit edilmiştir şöyle ki; dava Rekabet Kurumunun akaryakıt sektörü ile ilgili duyurusu ve emsal niteliğini haiz kurul kararı neticesinde sözleşmenin hukuken fiilen imkansız hale gelen kısmına ilişkin iade alacağın varlığı, varsa miktarına dair olup sebepsiz zenginleşmeye dayanmaktadır. Bu durumda TBK’ nın yürürlük kanunu , TBK uyarınca yukarıda izah edilen mevzuat gereğince 818 Sayılı Borçlar Kanunu uygulama alanı bulacaktır. 818 Sayılı Kanun m. 66 uygulandığında sebepsiz zenginleşmenin 12.03.2009 tarihli duyuru tarihinde gerçekleştiği, geri alma hakkının ve iade borçlusunun öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık zaman aşımının 12.03.2010 tarihinde gerçekleştiği bu durumda dava konusu sebepsiz zenginleşme alacağının 27.03.2018 tarihinde açılmakla zaman aşımına uğradığı anlaşılmış saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde kanunen karar verilmiştir. Ayrıca Rekabet Kurulunun duyurusunun 12.03.2009 tarihli olduğu, davacının dava dışı şirketle sözleşmesinin 14.05.2008 tarihli olduğu, dava konusu intifa verilen taşınmazın tapu kaydından intifa hakkının 24.03.2011 tarihinde tescil edildiği ve 5 yıl süre ile tescil edildiği yani intifa hakkının bitim tarihi 24.03.2016 tarihi olduğu dikkate alınmakla intifadan doğan taleplerin de 24.03.2017 tarihinde TMK m. 802 gereği zaman aşımına uğradığı da görülmüştür…” gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün yerinde olmadığını, dava konusu alacağın sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle on yıllık zamanaşımına tabi olduğunun Yargıtay’ kararlarıyla kabul edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/6244 E- 2017/4696 K sayılı ve 8.6.2017 tarihli kararında alacağın sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden işin esasına girilerek karar verilmesinin yerinde görüldüğünü, aynı dairenin 18.03.2015 tarihli, 2014/12973E – 2015/3931 K sayılı ilamında da benzer şekilde intifa hakkının kullanılmayan kısmına isabet eden bedelin tahsili talepli davanın on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğunun belirlendiğini, 13.03.2014 tarihli ve 2013/7153 E- 2014/4855 K sayılı ilamda da aynı hususun kabul edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, işin esasının incelenerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, akaryakıt bayilik sözleşmenin feshi sonucu intifa hakkının süresinden önce sona ermiş olması nedeniyle, davacı tarafından davalıya ödenmiş olan yatırım bedelinin, intifa hakkının bakiye süreye isabet eden kısımlarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Rekabet Kurulunun 5.3.2009 tarihli kararı 12.3.2009 tarihinde kamuya duyurulmuş olup; bayilik sözleşmelerinin beş yıl süre ile sınırlı bulunduğuna, taraflar arasındaki (intifa kira, kredi ve ariyet ve benzeri) hukuksal ilişkilerinde rekabet hukuku kapsamında değerlendirileceğine karar vermiştir. Buna göre akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak 18.9.2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin süresi ne olursa olsun, yapıldıkları tarihten itibaren beş yıl süreyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile getirilen muafiyetten yararlanacakları, bu sürenin sonunda tebliğle tanınan grup muafiyeti dışında kalarak 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesine aykırı hale geleceği kamuoyu ile paylaşılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen intifa hakkı tesisi vaadi hakkında protokolün incelenmesinde; tapu bilgileri belirlenen taşınmazın davacı tarafından dilediği şekil ve şartlarda kullanılmak ve dilediği kişiye kiralanmak veya kullanım hakkı verilmek üzere 30.05.2008 tarihinden başlamak üzere 20 yıl süreyle intifa hakkı tesisi konusunda tarafların mutabakata vardıkları, intifa bedelinin 50.000,00 USD olarak kararlaştırıldığı, kesintilerin yapılmasından sonra kalan kısmın davalıların hesabına yatırılacağı, sözleşmenin davalılarca feshi veya davalıların sözlemeye aykırı davranışları nedeniyle sözleşmenin dava tarafından feshi halinde davalıların zararları karşılayacakları kabul edilmiştir.Davalıların intifa hakkı tesis ettikleri taşınmaz üzerinde, akaryakıt istasyonu işletilmek üzere davacı ile dava dışı … Dağıtım ve Turizm İşletmeciliği Tic.Ltd.Şti. arasında 14.05.2008 tarihinde beş yıl süreli bayilik sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/191 E sayılı dosyasında, intifa bedelinin kullanılmayan süresine ilişkin açılan davanın, süresinden önce açılması nedeniyle reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Aynı taleplerle İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/465 esasında açılan davada ise takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve davacının sözleşme kapsamında, sözleşmenin ifa edilmeyen süresi için ödediği intifa bedelini istediği açıktır. Bu nedenle davacının talebi, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı bir talep olarak değerlendirilemez. Talep, taraflar arasındaki sözleşmeye göre değerlendirilmelidir. TBK’nın 146. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Bayilik ve intifa sözleşmesinden kaynaklanan alacak yönünden TBK’nın 147 ve devamı maddeleri ile başka özel kanunlarda daha kısa bir zamanaşımı süresinin düzenlenmediği anlaşılmıştır. Nitekim zamanaşımı hususun tartışıldığı Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08.06.2017 tarihli ve 2016/6244 E- 2017/4696 K sayılı ilamında da sözleşme ilişkisinde genel zamanaşımı olan on yılın uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta zamanaşımının sebepsiz zenginleşmeye ilişkin TBK’nın 66. maddesi ve geri verme anındaki malik ve intifa hakkı sahibinin sahip olduğu istemlere ilişkin TMK’nın 802. maddesinin uygulanamayacağı, sözleşme ilişkisi kapsamındaki iade yükümlülüğünde TBK’nın genel zamanışımını düzenleyen 146. maddesinin uygulanması gerektiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18.03.2015 tarih ve 2014/12973 E- 2015/3931 K sayılı ilamında da belirlenmiştir.
Bu hukuki açıklamalar ışığında, somut olayda davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı gözetilerek işin esasına ilişkin delillerin toplanarak karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, tarafların delilleri toplanarak, iddia ve savunma nedenleri tartışılarak yeniden karar verilmek üzere, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;
HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.12.2021
KANUN YOLU :HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.