Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1533 E. 2019/1102 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1533
KARAR NO : 2019/1102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/126
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair verilen 25/04/2019 tarihli ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin sahibi bulunduğu … Turizm Seyahat Acentesi’nin Türkiye genelinde Dubai’ye yönelik vize hizmetleri verdiğini, … resmi/internek sitesinden duyuru metni yayınlandığını, bu metnin haksız rekabete yol açar nitelikte olduğunu, davalı … 08.12.2010 tarihinden itibaren müvekkili şirkette işe başlayan, bilahare 25.07.2018 tarihinde işine son verilen diğer davalı … eşi … adına kurulan bir şirket olduğunu, diğer davalı … ise yine müvekkili şirkette 03.02.2016 tarihinde işe başlayarak 22.09.2018 tarihinde işine son verilen eski bir personel olduğunu, ismi geçenlerin acentelere Dubai vizesi ile ilgili tek yetkilinin … olduğunu söyleyerek acentelerin yanıltılmaya çalışıldığını, bazı acentelerin, müvekkili şirketle çalışmalarını sonlandırıp davalılarla çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin davaIılarca geçici ilan edilen ancak piyasa şartlarıyla bağdaşmayan hizmet bedelleriyle rekabet edebilmek için bedel indiriminde bulunmak zorunda kaldığı için maddi, bu durumu müşterilerine izahta zorlanarak güven sorunu yaşadığı için de manevi yönden büyük kayba uğradığını belirterek, TTK m. 56 vd uyarınca öncelikle karşı taraflara tebligat yapılmaksızın söz konusu haksız rekabet fiillerinin mahallinde keşfen tespitine, fiile konu ilan ve duyuruların yayımının tedbiren derhal durdurulmasına, bu maksatla kullanılan her türlü makine alet-edevat, araç ve cihaza tedbiren el konulmasına, haksız rekabetin yasaklanmasına ve kurulacak hükmün … ait internet sitesinin aynı sayfasında ve masrafı davalıdan alınmak üzere uygun görülecek diğer vasıtalarla yayımlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Seyahat Acenteleri Birliği vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında … üyesi seyahat acentalarına özel fiyat ve koşullarla BAE vizesi sunulmasının öngörüldüğünü, ancak bu projenin, uygulamaya geçmeden iptal edildiğini, davacının delil listesinde sunmuş olduğu duyuru metninin, projenin iptalinden hemen sonra 31 Ocak 2019 tarihinde yayımdan kaldırıldığını, bu sebeple davacının dava açılmasında hukuki yararının bulunmadığını, davacının ibraz etmiş olduğu tek delil olan … ait ses kayıtlarının hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış olması nedeniyle delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin bahsi geçen anlaşma öncesi ve sonrası ticari açıdan kar-zarar dengesinde herhangi bir değişiklik olduğuna dair hiçbir somut delil sunulmadığını, taraflar arasında tamamıyla çekişmeli olan ve ispatı gerçekleşmemiş hususlar bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşullarının bulunmadığını belirterek tedbir taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … ve … vekili cevap dilekçesi ile; davacının dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği ve huzurdaki davaya dayanak olarak gösterdiği duyuru metninin 31.01.2019 tarihi itibariyle yayımdan kaldırıldığını, dolayısıyla, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu edilen duyuruda bahsi geçen … ve … arasındaki işbirliği çerçevesinde sunulan vize hizmeti fiyatlarının acentalara özel sunulan vize hizmetine ilişkin olduğunu, halihazırda davacı şirketin rakibi olmayan müvekkillerin dürüstlük kurallarına aykırı ya da aldatıcı bir fiilinin mevcudiyetinin söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davaya konu edilen duyurunun davacı nezdinde herhangi bir zarara yol açması olası/mümkün olmadığını, davacı her ne kadar zarar iddiasında bulunmuş ise de iş bu iddiasına ilişkin somut bir delil sunamadığını, öncelikle, hukuken delil olarak kabulü mümkün olmayan evrakların dosyadan çıkarılmasına, davacı yanın kanıtlanamayan davasının reddine, her türlü dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla HMK’nın 106. maddesi kapsamında açılan tespit davasının hukuki menfaat yokluğundan öncelikle usulen reddine, 18.04.2019 tarihli itirazların kabulü ile ile 15.04.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesi ile; 03.02.2016 – 22.09.2018 tarihleri arasında davacı şirket nezdinde vize giriş görevlisi olarak çalıştığını, çalışma döneminde pozisyonu gereği davacı şirketin müşterileri ile bizzat ilişkisi ve iletişimi olmadığını, 2018 yılında işten çıkarıldığını, 07.02.2019’da davalı … nezdinde işe başladığını, 26.03.2019 tarihinde de anılan şirketteki işinden istifa ederek yeni iş yerinde çalışmaya başladığını, davacı şirket ile imzalamış olduğu iş sözleşmesinde, rekabet yasağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını, davalı … davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren bir şirket olmadığını, davacı şirketin iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydı ile vize hizmetinin davacının tekelinde bir hizmet olmadığını, davacı şirket tarafından ileri sürülen asılsız iddialara dayanak olarak gösterilen telefon görüşmelerinin davacı şirket tarafından sahte isimler ve sahte konular üzerinden organize edilerek davacı şirketçe oluşturulmuş kayıtlar olduğunu belirterek, tedbir taleplerinin ve davanın usulen ve esasen tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi 14.03.2019 tarihli tensip tutanağının 15. maddesinde; “Haksız rekabet eylemlerinin internet üzerinden yapıldığı iddiası mevcut olduğundan delil tespitine yönelik talebin bu aşamada reddine,” tensiben karar verildiği, taleplerinin yinelenmesi üzerine ilk derece mahkemesince 20.03.2019 tarihli ara kararıyla bu kez 14.03.2019 tarihli Tensip Tutanağı’nın 15. maddesine atıfta bulunarak, “ … delil durumunda mevcut bir değişiklik olmadığından ve esas hakkında teknik inceleme ve yargılama sonucu haklı olup olmadığı ortaya çıkağından davacı vekilinin talebinin bu aşamada reddine” karar verilmek suretiyle fiili durumun tespitine yönelik taleplerinin reddine karar verdiği anlaşılmaktadır.DAvacı vekili 22/03/2019 tarihli ihtiyati tedbir talebine yönelik dilekçesi ile; …’ın kendi yönetim binasında diğer davalı şirkete “Dubai vize departmanı” biçiminde yer tahsis ederek diğer rakip şirketler aleyhine faaliyette bulunmasına imkan sağlandığının tespitini istediklerini, 19.03.2019 tarihinde “Dubai vize başvurusu” için yapılan telefon görüşmesinde, davalılarca bu faaliyete devam edildiğinin ekte örneği sunulan konuşma metninden açıkça anlaşıldığını, haksız rekabet teşkil eden faaliyetin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilerek davalılara tebliğine, ayrıca faaliyetin durdurulduğunun …’a ait internet sitesinin aynı sayfasında ve uygun görülecek diğer vasıtalarla yayımlanmasına, davalılardan …’a ait .. Mah. … Sok. No: … …, Beşiktaş 34349 İstanbul adresindeki binada keşif yapılarak diğer davalıların buradaki fiili durumlarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 10/04/2019 tarihli ihtiyati tedbire yönelik dilekçesi ile; davalı … da yine müvekkili şirket çalışırken işine son verilen bir kimse olduğunu, davalılar … ve … yıllarca müvekkili şirkette çalıştığından, şirketin müşteri portföyü, fiyat politikası ve diğer ticari sırlarını çok iyi bildiklerinden bunu fırsata dönüştürmek için … da arkalarına alarak fikir ve eylem birliği içine girdiklerini, bu sebeple verilecek ihtiyati tedbir kararının etkili ve işlevsel olabilmesi için davalı … yönünden: bahsi geçen duyurunun web sitelerinden derhal kaldırılmasını, daha evvel “…” firmasının işbirliğiyle himaye ve bünyelerinde yapılacağı duyurulan Dubai vize işlemlerine son verildiğinin ve adı geçen firma ile herhangi bir organik bağ, ortaklık ve işbirliğinin bulunmadığının aynı sitede ilan edilmesini, müvekkili şirketin bütün ticari sırlarına vakıf olan Davalılar … Ltd. Şti., … ve … yönünden: müşteri temini için, … ad ve/veya hesabına çalıştıklarını beyan ederek kişi ve firmaları yanıltmalarının yasaklanmasını, müvekkili şirketin ticari sır niteliğindeki bilgilerini kullanmaktan ve portföyünde yer aldıklarını bildikleri müşterilerini gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarla kendileriyle çalışmaya ikna etme girişimlerinin yasaklanmasına tedbir yoluyla karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi 15/04/2019 tarihli ara kararıyla; Davacı …’ne yapılan Türkiye Seyahat Acentalar Birliği ve davalı Şahısların … ve … tarafından yapılan davacı şirket hakkında haksız rekabet eden fiillere konu ilan ve duyuru yayımlarının dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına ve gereğinin yapılması için … karardan bir örneğinin gönderilmesine karar verilmiş, bu karara karşı Davalılar … ve… Ltd. Şti ve Davalı … vekilinin itirazda bulunmuştur.Davalılar … ve … vekili itiraz dilekçesi ile ; 15.04.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının, müvekkillerinin cevap ve itiraz hakkı kullandırılmaksızın, müvekkillerin yokluklarında, hukuki dinlenilme hakkı açıkça yok sayılmak suretiyle, hakkın mevcudiyetinin esasen yaklaşık olarak ispatı koşulu aranmaksızın, yargılamaya muhtaç olan ihtilafta, davacı yanın iddialarının peşinen haklı olduğu temelinde yargılamanın neticesini ortaya koyar şekilde verilmiş bur karar olduğunu, hiçbir koşulda kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı yanın iddia ve talebi bu aşamada peşinen kabul edilecekse dahi, dava değerinin %15’inin değil tamamının teminat olarak depo edilmesi gerektiğini, haksız rekabet koşullarının oluşmadığı davada tesis olunan haksız tedbir kararının usulsüz olduğunu belirterek, tedbir kararına itiraz etmiştir.Davalı … Vekili 22/04/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile; söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olarak tesis edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, tedbir kararının verilmesini gerektiren durum ve koşulların değişmiş olduğunu, davacının delil listesinde sunmuş olduğu duyuru metninin, projenin iptalinden hemen sonra 31 Ocak 2019 tarihinde davanın açılmasından önce yayımdan kaldırıldığını, tedbir kararlarının yargılama konusunun özüne, uyuşmazlığın esasına etki eder mahiyette tesis edilmesinin HMK’nın 394. maddesi hükmüne aykırı olduğunu, tedbir kararı verilmesi için gereken yaklaşık ispat ölçüsüne ilişkin koşulların hali hazırda davacı tarafından sağlanmadığını, mahkemece bu eksikliğin tamamlanmasının sağlamak adına tahkikat aşamasına geçilmesi gerektiğini, tedbir kararının içeriği incelendiğinde, kararın hangi sebebe ve delile dayandığının açık olarak yazılmadığını, müvekkilinin cevap ve itiraz hakkını kullanması beklenmeksizin tesis edilen ihtiyati tedbir kararının hukuki dinlenilme hakkı ve silahların eşitliği ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, halihazırda uygulanma kabiliyeti bulunmayan 15.04.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin tedbire yönelik itirazlara karşı beyan dilekçesi ile; her ne kadar davalılarca oluşturulan işbirliğine ilişkin duyuru daha sonra … web sitesinden kaldırılarak ilk derece mahkemesinin bu yöndeki ihtiyati tedbir kararı işlevsizleştirilmiş ise de; duyurunun sitede kaldığı sürede muhataplarında uyandırdığı etkinin davalıların amaçlarını gerçekleştirmesine yettiğini, zira davalıların halen dahi aynı iddiaları yineleyerek acenteleri kandırmaya devam ettiğini, bu sebeple verilecek ihtiyati tedbir kararının etkili ve işlevsel olabilmesi için; Davalı … yönünden :Daha evvel “…” firmasının işbirliğiyle himaye ve bünyelerinde yapılacağı duyurulan Dubai vize işlemlerine son verildiğinin ve adı geçen firma ile herhangi bir organik bağ, ortaklık ve işbirliğinin bulunmadığının aynı sitede ilan edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin bütün ticari sırlarına vakıf olan Davalılar … Ltd. Şti, … ve … yönünden: müşteri temini için, … ad ve/veya hesabına çalıştıklarını beyan ederek kişi ve firmaları yanıltmalarının yasaklanmasına, müvekkili şirketin ticari sır niteliğindeki bilgilerini kullanmaktan ve portföyünde yer aldıklarını bildikleri müşterilerini gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarla kendileriyle çalışmaya ikna etme girişimlerinin yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 24/05/2019 tarihli ek kararında;” …Mahkememizin 15/04/2019 Tarihli Ara Kararı İle Verilen İhtiyati Tedbir Kararına İtirazlar bakımından:
Davaya konu duyuru metninin davalı … internet sitesinden kaldırılmış olduğu ve ihtiyati tedbirin konusu kalmadığı anlaşılmakla, mahkememizin 15/04/2019 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talepler bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Davacı Tarafça Talep Edilen İhtiyati Tedbir Talepleri Bakımından:Davacı tarafça ‘ … firmasının işbirliğiyle himaye ve bünyelerinde yapılacağı duyurulan Dubai vize işlemlerine son verildiğinin ve adı geçen firma ile herhangi bir organik bağ, ortaklık ve işbirliğinin bulunmadığının aynı sitede ilan edilmesi, davalılar … Ltd. Şti, … ve …’ın müşteri temini için, … ad ve/veya hesabına çalıştıklarını beyan ederek kişi ve firmaları yanıltmalarının yasaklanması, Müvekkil şirketin ticari sır niteliğindeki bilgilerini kullanmaktan ve portföyünde yer aldıklarını bildikleri müşterilerini gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarla kendileriyle çalışmaya ikna etme girişimlerinin yasaklanması’ yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmişse de davayı esastan çözer mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin davayı esastan çözer mahiyette olduğu, ayrıca dava konusu ilanın kaldırıldığı, bu ilanın yarattığı etki nedeniyle davalıların faaliyet ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerine devam ettiklerini yönündeki iddianın yaklaşık olarak ispat edilemediği ve ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı kanaatiyle davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin reddine…” karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, önceki beyanlarını tekrarla; Duyurunun sitede kaldığı sürede muhataplarında uyandırdığı etkiyle, davalıların aynı iddiaları yineleyerek acenteleri kandırmaya, faaliyet ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerine devam ettikleri belirtilmiş ve ihtiyati tedbir kararının etkili ve işlevsel olabilmesi için davalı … yönünden daha evvel ” …” firmasının işbirliğiyle himaye ve bünyelerinde yapılacağı duyurulan Dubai vize işlemlerine son verildiğinin ve adı geçen firma ile herhangi bir organik bağ, ortaklık ve işbirliğinin bulunmadığının aynı sitede ilan edilmesi talebinin kabulü gerektiğini, Müvekkil şirketin bütün ticari sırlarına vakıf olan davalılar … Ltd. Şti., … ve … yönünden ise; müşteri temini için … ad ve/veya hesabına çalıştıklarını beyan ederek kişi ve firmaları yanıltmalarının yasaklanmasına karar verilmesi taleplerinin kabulü gerektiğini, Bu nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen 24.05.2019 tarihli usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bu ara karanını kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 61 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. Talep dilekçelerinde, haksız rekabetin devamının yarattığı olumsuz etkilerin durdurulması ve düzeltilmesi yönünde esas üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. Maddelerinden yararlanılmalıdır. Bu yasal düzenlemeye rağmen ilk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasa’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389. maddesi kapsamında değerlendirerek uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın, davanın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin gerekçesi usule aykırı olmuştur.Haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, elbette devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle isabetli bulunmuştur.Bu sebeple istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12/09/2019